Kobane’nin yeniden inşasında kadının rengi hakim olmalı

Gazetemizin 97. sayısında yayınlanan Demokratik Kadın Hareketi (DKH)’nin YPJ komutanlarıyla “Kobanê direnişinde kadının rolü ve bu rolün yeniden inşa sürecinde bundan sonraki süreçlerde nereye evrileceği’’ konulu röportajı öneminden dolayı yayınlıyoruz

SONY DSC

HABER MERKEZİ (17.02.2015)- DKH: Uzun bir zamanı kapsayan zorlu bir savaş sürecinde bir o kadar güçlü bir direniş gösterilerek DAİŞ önemli oranda geri püskürtüldü ve Kobanê kent merkezi tamamen özgürleştirildi. Bu direnişe öncülük ederek zaferin kaderini savaştaki birçok pratiğiyle belirleyen kadınlar olarak savaş ve direniş sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

YPJ Komutanı: Bu savaş Rojava’nın bütününde, Irak’ta, Kuzey Kürdistan’da silahlı ya da başka biçimlerde uzun zamandır sürdü ve sürmeye devam ediyor. DAİŞ’in saldırıları ve katliamları açısından değerlendirirsek, Musul ve Şengal’in ele geçirilmesiyle, temel hedef Kobanê üzerinden Rojava’yı ele geçirmek ve oradan Kuzey Kürdistan’a geçmekti. Kobanê’ye bu denli yoğun bir şekilde saldırmasının gerisinde elbette ki, Rojava’nın bölge ve dünya açısından birçok bakımdan anlamı bulunmaktadır. Ne yazık ki oradaki hükümetin geri çekilmesiyle Musul ve Şengal birkaç saat içerisinde alındı. Şengal’de büyük bir katliam yaşandı ve bu katliamda 3000’e yakın kadın ve kız çocuğu DAİŞ tarafından kaçırıldı. Kobanê’de yapılmak istenen de buydu. Niyetleri, aynı senaryonun Kobanê’de de uygulanmasıyla, Rojava’nın kısa bir sürede ele geçirilmesiydi, ancak böyle olmadı. Burayı bırakmayarak direnenlerin dışında, Kürdistan’ın değişik parçalarından ve çeşitli yerlerden gelenler, özellikle gençler Kobanê’yi DAİŞ’ten temizledi. Tabi burada YPJ öncülüğündeki kadın direnişinin rolü oldukça fazlaydı. Bu anlamda bir kadın devriminin gerçekleştiğini söyleyebiliriz.

 

DKH: Buradaki kadın direnişinin öncülüğünü yapan YPJ içerisinde örgütlü bulunan kadınların dışında, çeşitli yaş grupları ve konumlardan kadınların da silahlanarak bu direnişe aktif katılımıyla önemli bir rol oynadıklarını biliyoruz. Kadınların YPJ öncülüğünde silahlı olarak örgütlenmeleri, direnişin ön cephesinde yer almaları nasıl gerçekleşti?

 

YPJ Komutanı: Kobanê kantonu, Cizîr ve Efrîn’e göre bu anlamıyla biraz farklı. Buradaki kadınlar, hareketi yakından tanıyan kadınlardı ve zaten örgütlüydüler. Yıllardır savaşa katılmalarından dolayı savaşmaya yabancı değillerdi. Bunun dışında burada var olan aşiret sisteminden dolayı aşiretler arasında yaşanan kavgalara katılımlarının da bu savaşçı yanlarında etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Temel silah eğitimi olan bu kadınlar savaşın başlamasıyla birlikte hemen savaşa katıldı ve çekinmeden ön cephelerde yer aldı.
DKH: Hayatın birçok alanında çifte sömürüye maruz bırakılan kadının, savaş koşullarında ilk ve en çok zulüm gören durumu bir gerçekken, savaş alanındaki kadının direnişçi kimliği düşman açısından ne gibi özgünlüklerle karşılaştı? Belirleyici bir şekilde öne çıkan bu kimlik, Kobanê halkı ve birlikte mücadele yürüttüğü erkekler tarafından nasıl karşılandı?

 

YPJ Komutanı: . Kobanêsavaşı bizim için yeni bir savaş değil. Biz bu savaşı DAİŞ’le 3 yıldır yürütüyoruz. Girilen evlerde kadın ve çocukların fotoğrafları yok ediliyordu. Burada bile kadına olan tahammülsüzlük net olarak görülüyor. Ancak DAİŞ açısından kendilerine karşı boyun eğmeyen ve savaşan kadın daha büyük bir sorun ve önemli bir tehlikeydi. Savaşan bir erkek yerine savaşçı bir kadını öldürmek ya da böyle bir kadın tarafından öldürülmek cennet-cehennem şartı olarak görülüyor. Bu anlamda direnen kadın modeli, yaratmak istedikleri zihniyetle uyuşmuyordu ve bu yüzden savaş alanında ilk hedefi bu kadınlardı. Bu yüzden DAİŞ’in kadınlara ve çocuklara bu denli saldırmasını ve yok etme isteğini basit bir kadın düşmanlığıyla açıklayamayız. Buradaki düşmanlık direnen, savaşan ve geleceği yaratan özgür kadına yöneliktir. Kadının genel olarak bir diğer anlamı, toparlayıcı ve yaratıcı olmasıdır. Geleceği, onu yaratan özgür kadınlar ve devamcısı olacak olan kız çocukları üzerinden yok etmeye çalıştılar, fakat başaramadılar. Genel olarak Kobanê savaşında kadının direnişteki pozisyonu ve öne çıkması herhangi bir sorunla karşılaşmadı. Ancak savaştan önce ‘Kobanê erkekleri korkmaz, savaşır’ düşüncesine sahip olanların, saldırıların yoğunlaşmasıyla birlikte sınırın öte tarafına geçtiklerini de biliyoruz. Birlikte savaştığımız erkeklerden ise herhangi bir sorunla karşılaşmadık. Aksine kadınların cephelerde ön mevzilerde savaşması, onlar açısından önemli bir moral kaynağıydı. Erkekler sürekli kadınların bulunduğu mevzilerde onlarla beraber yer almak istiyorlardı, çünkü kadınlardan güç alıyorlardı. Karşılıklı olarak yaratılan bu ortaklaşmayla ortaya çıkan bu moral ve güç birbirini besledi ve başarıda önemli bir payı oldu.

 

DKH: Tarihten günümüze önemli bir yol kat etse de, kadının eril zihniyet karşısında ikincil pozisyonu hem sosyal yaşamda hem de yönetim ve karar mekanizmalarında çeşitli şekillerde sürüyor. Yaşanan devrim tecrübelerinden de biliyoruz ki bu durum,  sistem ve onun politikalarına karşı konumlanan hareketlerde de pratik olarak kendini göstermektedir. Bunun yanında, kendisine yönelik uygulanan çifte baskı ve sömürüye karşı yürüttüğü mücadelenin yanında kadının Kobanê özgülünde savaş sahasında direnişteki önder rolü önemli bir yerde durmaktadır. Bütün bunlara baktığımızda Kobanê’de direnişe ve zafere önderlik eden kadının durumu, yeniden inşa sürecinde ve bundan sonraki süreçlerde nasıl devam edecek?

 

YPJ Komutanı: Bu soru çokça soruluyor. Kadın rolünü sürekli oynamıştır, yıllardır savaşçıdır. Hele Rojava’da mücadele eden kadınların sayısı çok fazla ve kadınlar birçok şeyin farkında. Rojava’nın üç kantonunda da kadınlar, erkeklerin kullandığı silahları kullanırken, savaşa eşit şekilde katıldı. Bundan sonra kimsenin bizlere ‘gidin evlerinizde oturun’ demeye hakkı yok, olmamalı. Savaş zaten bitmedi, uzun süre devam edecek. Bittiği zaman, Rojava’nın üç kantonunda da yönetim kademelerinde erkek-kadın eşit söz hakkına sahip olabilecek. Bir temel var, bir miras var. Bunun bütün dünyaya yansıtılması gerekiyor. İnşa sürecinde kadın komisyonları oluşturularak, kadın akademileri kurulacak, buralarda kadınlar ve erkekler birçok bakımdan eğitilerek, örgütlü ve eğitimli kadınlar yaratılacak. Savaşın ön cephesinde yer alabilen kadın, yönetim kademelerinde yer alabilir ve inşa sürecine öncülük edebilir. Kadının özgürleştirdiği bir yerin yeniden inşasında kadının renginin hâkim olması gerekiyor. Kadının renginin hâkim olacağı bu inşa sürecinde yer almak isteyen her düşünceye açık olmak zorundayız. Dünyanın birçok yerinden kadın mühendisler, mimarlar, eğitimciler, sağlıkçılar, akademisyenler, sanatçılar ve ev emekçisi kadınlara kadar her kadının düşüncesini kattığı bir inşa süreci olacak. Bu anlamda Kürt Hareketi sosyalist, komünist, anarşist ve feminist tüm kadınlara ve kadın hareketlerine açıktır.

Kaynak: Halkın Günlüğü

Share