Avrupa Demokratik Kadın Hareketi 13. Kadın kampını coşkuyla sonuçlandırdı


Her yıl ADKH aktivistleri ile  gerçekleştirilen buluşmada, kadın mücadelesini güçlendiren konu başlıkları ile tartışmalar yapıldı.

Kadın kampının bu yılki ilk konusu; Avrupa’da sağcı partilerin iktidara gelişi, yükselen ırkçılık ve sağcılık oldu.  Konu, Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere başta olmak üzere Avrupa’da sağın iktidarı ve göçmen politikaları üzerine örnekler verilerek tartışıldı. Göçe neden olan politikalar, göçün yoğun olduğu ülkeler de değişen iktidarlar ve göçmen politikaları üzerine tartışmalar sürdürüldü.

İklim değişikliğinin yaratacağı göçe de vurgu yapılarak, ırkçı söylemlerin dilimize sirayet edişine dikkat çekildi. Bu konuya dair okumaların  ve bölgeler de tartışmalara devam ederek  ırkçılık ve faşizm tanımı da bu kapsam içerisinde ele alınması kararlaştırıldı. 

Eğitim kampının 2.günü Adkh’nin başlattığı kampanya kapsamında yükselen kadın mücadelesinde Adkh’nın yeri  içerikli bir sunum yapıldı. Yapılan sunumda;

“ Kadının mücadelesi  dünya çapında oldukça görünür bir etkiye sahip. Dünya ölçeğinde kadına karşı geliştirilen gerici  şiddet ve politikalara karşı, kadınlar artık sokaklarda ve daha önde mücadele ediyorlar. Yaşadığımız tüm coğrafyalarda mücadele çeşitli boyutlarda devam ederken bizde bu mücadelenin  bir parçası olmaya çalışıyoruz” denilerek kadın mücadelesinin tartışmasız zorunluluğu ve sorumlulukları konu edildi ve tartışıldı. Kapitalizmin yıkıcılığı, doğa tahribatı ve bunun için de canlıların yok edildiği, sadece kadınların değil insanlığın ve tüm canlıların yok olma tehlikesiyle yüz yüze olduğu üye ve aktivistler tarafından vurgulandı. Feminist kadın  mücadelesinin ve Rojova’da kadın özgürlük mücadelesinin yarattığı moral ve motivasyona da vurgu yapılarak, gerçek özgürlüğün toplumsal kurtuluş mücadelesiyle iç içe geçmiş her alana dair sözü olan ve buna göre pratiği örgütleyen nitelikli kadın mücadelesinin gerekliliğinde ısrarcı olunması vurgulandı.

“Tüm dünyada insan türünün iki cinsi arasında binlerce yıldır devam eden bir çelişki var: Kadın- erkek çelişkisi. Bu çelişki farklı nitelikler ve biçimler alsa da, ancak insanları ezen ve ezilen cinsler olarak bölüyor. Bu bölünmüşlük toplumun tüm hücrelerince inceden inceye özümseniyor ve ezilen cinsin kadın olması itibariyle “Kadın Sorunu” olarak ortaya çıkıyor. Aslında sorun, toplumun kadınlarıyla erkekleri arasındaki ilişki sorunu. Bu ilişkide bir taraf egemen, bir taraf ezilen durumunda. Kadın- erkek çelişkisi de devrim istiyor. İnsan ilişkilerinde bir devrim…” denilen sunumda bugüne kadar eksik bir anlayışla kadın mücadelesini erteleyen yaklaşımlara ve kadının özgürlük mücadelesinin kendi içinde bir devrim taşıdığına vurgu yapılarak “mücadeleyi ertelemiyoruz, devrim sözümüz var” anlayışıyla insanlar arasında özgür, gerçek anlamda özgür, kimsenin kimsenin malı-mülkü olmadığı, kimsenin efendisi-kölesi olmadığı bir dünya ışığında bu düşünü sürdürme kararlılığı belirtildi. Coşkulu, canlı tartışmaların ardından ortak  online tartışmaların sürdürüleceği atölyeler önerildi. İkinci günün akşamında ateş başında türküler söylendi, şiirler okundu, halaylar çekildi..

Son gün yapılan değerlendirme de kadınların her anlamda kendilerini özgürce  ifade ettiği bu buluşmaların önemine vurgu yapılarak daha güçlü kadın mücadeleleri yaratma temennisiyle kamp sona erdi..

Share