DKH: 25 Kasım’da alanlara, örgütlenmeye, özgürleşmeye

dkh_logo

2015 25 Kasım’ını şiddetin gün gün daha pervasızlaştığı ve normalleştiği koşullarda karşılamaya hazırlanıyoruz. Şiddeti, ezilenleri baskı altına almak için bir kural haline getirmiş olan gerici devlet, halkları, dört başlı bir cellât gibi ülkenin her yerinde boyunduruğu altına alarak daha fazla sindirmeyi amaçlamaktadır. Çok uzağa gitmeye gerek yok örgütlenmiş şiddeti bir tarihçe olarak dizmemiz için. Toplumun bütün kesimleri olarak her gün katliamlara, kana, saldırılara, ölümlere uyandığımız bir süreci yaşıyoruz. Suruç’ta, Amed’de, Ankara’da, Farqîn’de, Nusaybin’de, Cizîr’de devlet yeni dönem politikalarının tahsisi için kanlı saldırılarla halklara zulüm uygulamaktadır. Her şey daha fazla para için… Her şey daha fazla sömürü için… İnsanlar yaşamaya çalışırken, evlerinin önünde, savundukları yaşam alanlarında, kendi yönetimlerini istedikleri her yerde katlediliyorlar. Şunu iyice bilince çıkarmalıyız ki, gerici sistem kendisine, yaşamına, halkına, doğasına sahip çıkan her şeyi öldürmeyi bir hak olarak görüyor. Tüm bu şiddet sarmalının içinde kadınlar olarak 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nün arifesinde bu saldırganlık deryasını, mahalle mahalle, sokak sokak, ev ev teşhir ederek örgütleme çözümüyle karşılamaya hazırlanıyoruz. Demokratik Kadın Hareketi olarak; örgütlü bulunduğumuz, sesimizi ulaştırmaya çalıştığımız her alanda bu kirli politikalar karşısında kendi irademize sahip çıkmanın verdiği görev ile hareket etmekteyiz. Kadın katliamlarının yasalarla güvence altına alındığı bugün, katliamların, kadın katilleri, eril devlet, eril medya, eril yargı ve onun kolluk kuvvetleri tarafından bir hak olarak tanınmasına karşı çıkarak, kadınların ve LGBTİ’lerin yaşam haklarını savunmayı bu dönem en önemli görevlerimiz arasında görmekteyiz. Çünkü bugün, kadınlar katledilirken, kadın katilleri devlet tarafından korunmaya devam ediliyor. Çünkü kadınlar katledilirken katliam gerekçeleri erkeklik hakkı olarak meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Çünkü kadınlar katledilirken katiller  “Haksız Tahrik”, “Saygın Tutum”, “İyi Hal” indirimi alarak erkek egemen sistemin yücelttiği erkeklik rolü üzerinden ödüllendiriliyor. Çünkü kadınlar “Erkekliğime hakaret etti” denilerek katlediliyor. Çünkü kadınlar “Masaya yoğurt koymadığı için” katlediliyor. Çünkü kadınlar “Kadınlık görevini yerine getirmediği için” katlediliyor. Sevildiği ama sevmediği için, boşanmak istediği için, düş kurmak istediği için her gün kadınlar katlediliyor. Kısacası devlet kadınlara “Fıtratınızda ölüm var” diyor. Bizler de diyoruz ki, sizin fıtratınızda; kan, zulüm, zorbalık, insansızlık ve yenilgiler var. Bizlerin mayasında ise yüzyıllardır direnen kadınların şafağı ve mirası var. Bizler dün Cizîr’de beyaz bayraklarıyla zulmün üstüne yürüyen Kürt kadınlarıyız. Ellerinde ufacık taşlarla karanlığın sessizliğini parçalayan Barış Anneleriyiz. Onlarca rengi gökkuşağı altında kuşanan ve yeryüzüne indiren LGBTİ’leriz. Çırılçıplak yürüttüğümüz mücadele ile Ekin Wan’ız, Dilek Doğan’ız. Yaşamaya bırakılmayan Değer, Hacire, Elif, Cemile olup bizi hapsetmeye çalıştığınız tüm mutfaklardan, yatak odalarından, zindanlardan, dört duvarlardan çıkıp alanlarda buluşuyoruz. Çünkü biliyoruz ki kimliğimiz, bedenimiz, biz sahip çıktıkça özgürleşecek ve gerici düzeninizi sarsacak. Devletin tüm kurumlarının kadın ve LGBTİ düşmanı cinsiyetçi politikaları ile yaşamlarımızın her günü direniş oluyor, her günü Şengal’de, Rojava’da cephe cephe IŞİD barbarlığına karşı direnen kadınlarla buluşuyor ve çoğalıyor. Töre diye, kadın diye, namus diye, ahlak diye, mal diye bir insanın dünyasını kendi kuyularının ağzı kadar bilenlere buradan diyoruz ki, kadınlar, LGBTİ’ler tüm gerici, kirli politikalarınızı halklara anlatmaktan bir an dahi vazgeçmeyeceklerdir. Bilmeliler ki onların irin dolu çukurlarını kapatana kadar mücadelemiz devam edecek. Kadınlar özgürleşene, toplum özgürleşene kadar…

Bizler Demokratik Kadın Hareketi olarak yaşamın her alanında emeği ve mücadeleyi ilmek ilmek örmek için kadınları, LGBTİ’leri, emekçileri alanlara, sokaklara mücadeleyi yükseltmeye, özgürleşmeye ve örgütlenmeye çağırıyoruz.

Cinsel, ulusal, sınıfsal sömürüye son!

Jin, jiyan, azadi!

Ne vicdan ne yasa, çözüm zoru zorla yıkmakta!

Bedenimiz, emeğimiz, kimliğimiz bizimdir!

DEMOKRATİK KADIN HAREKETİ
Kasım 2015

 

Share