Botan’da zılgıtlarıyla tanklara direnen kadınlar cesareti geçmişten alır

ayfer-sahin

Cizre ve Silopi’de 20 günü geride bırakan ablukaya karşı halkın özyönetim direnişleri kadınların zılgıtlarıyla tarih yazıyor. “Botan’da bu gün kadınların tanklara meydan okuyan zılgıtlarının nedenini geçmişten aramak lazım” diyen Sosyolog Ayfer Şahin, “Bu yüzdendir ki, Taybet İnan’ın cenazesini 7 gün sokakta beklettiler, Miray daha bebekti elleri titremeden vurdular. Devlet kadın düşmanlığını en açık haliyle gösteriyor. Çünkü Botanlı kadın geçmişten bu güne direndi, direnmeye devam edecek” dedi

HABER MERKEZİ (02.01.2015) – Cizre ve Silopi’de 20 günü geride bırakan ablukaya karşı halkın özyönetim direnişleri kadınların zılgıtlarıyla tarih yazıyor. “Botan’da bu gün kadınların tanklara meydan okuyan zılgıtlarının nedenini geçmişten aramak lazım” diyen Sosyolog Ayfer Şahin, “Bu yüzdendir ki, Taybet İnan’ın cenazesini 7 gün sokakta beklettiler, Miray daha bebekti elleri titremeden vurdular. Devlet kadın düşmanlığını en açık haliyle gösteriyor. Çünkü Botanlı kadın geçmişten bu güne direndi, direnmeye devam edecek” dedi.

Kürdistan’da halkın özyönetim taleplerine karşı uygulanan sıkıyönetim saldırıları tarih sayfalarına yazılacak direnişler ortaya çıkardı. Silopi ve Cizre’de 20 gündür aralıksız ağır silahlarla yapılan saldırılar karşısında zılgıtlarıyla direnin halk ve özellikle kadınlar hedef alınıyor. Zahide Kadın Yaşam Merkezi Sosyologu Ayfer Şahin, Botan’da cenazesi bir sokakta 7 gün bekleyen 57 yaşındaki Taybet İnan’dan henüz 3 aylık bebek Miray İnce’ye devletin kadın düşmanlığının maskesiz halinin yaşandığını söyledi.

Geçmişte olduğu gibi bu günde zora karşı direniş var

Botan’da özsavunmaya kadınların öncülük ettiğini ve bunun sadece bu gün ortaya çıkmış bir olgu olmadığını kaydeden Ayfer, “Tıpkı geçmişte daha yakın tarih 1990’larda olduğu gibi savaş politikasının uygulandığı günden bu yana devletin uyguladığı şiddete karşı koyma refleksi oluşmaya başladı. Kadınlar artık şunu diye biliyorlar ki bir savaş var ve bu savaşa karşı çocuklarını korumak zorunda. Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği yerlerde Cizre ve Silopi’deki yansımaları Şırnak’ta görmekteyiz. Kadınlar her gece sokaklara çıkarak gürültü eylemiyle devletin şiddetine karşı ses çıkarmaya çalışıyorlar. Kadınlar çıkardıkları sesle çocuklarını daha güvende olmalarını sağlıyor. Eşleri evde otururken onlar sokaklara dökülerek tepkilerini Çıkardıkları sesin belki büyük bir etkisi yoktur ama bu şekilde bir ‘öz savunma gerçekleştiriyoruz’ diyebiliyorlar” diye konuştu.

‘Bir toplumu yok etmek istiyorsan önce kadınları vur’

Sokağa çıkma yasağının başladığı günden bu yana kadın katliamları daha çok çoğalmaya başladığını belirten Ayfer, “Geçmişten bu yana kadın düşmanlığı hakim. İki taraf çatışır ama bunun en büyük zararını yine kadınlar görür. Bir toplumu çökertmek istiyorsan başta kadını küçülterek o toplumu çöktürebilirsin. Bunun en büyük örneğini Şengal’de gördük. Kobane’de kadınlar direndi ve zararlarını aza indirdi. Sur, Cizre Silopi en çok katliamlarının yaşandığı yerlerdir. Taybet İnan’ı hatırlarsınız cenazesi 7 gün boyunca sokak ortasında bırakıldı. Devlet güçleri çok açık burada mesaj verdi. Buda devletin kadın düşmanlığının maskesi düşmüş halde sürdüğünün açık bir örneğidir” diye belirtti.

‘Bu savaşı da kadınlar sonlandıracak’

Bu güne kadar bütün savaşların erk zihniyet üzerinde ilerlediğini ve her savaşta kadının direngenliğini kırmak için devletlerin her türlü kirli politikayı sürdürdüğünü dile getiren Ayfer şunları söyledi: “Şunu demek istiyor sen bir kadınsın sokağa çıkamazsın çıktığın an vurulursun. Kadınsan evinde otur aileni koruyamazsın mantığı hâkim. Bu zorlu süreç başladığından bu yana aslında kadınlar bu mücadelenin başını çekiyor. Huzur döneminde barış döneminde kadınlar nasıl en öndeyse bu dönemde de aynı şekilde ön saflarda yer alıyor. Çünkü kendilerini ve çocukları koruyacak tek kişinin yine kendileri olduğunu biliyorlar. Bu savaşta da kadınların mücadelesiyle sona erecektir.”

JINHA

Share