“İnsanlık iktidar hırsı olmayanların iktidarı ile kurtulacak”

Çocuk doğurmayı vatani görevle aynılaştıran AKP ideolojisi kadının yerini, statüsünü, kimliğini kendi iktidarlarının bekası için bir kez daha hatırlattı. Vatana hayırlı evlatlar yetiştirmek kadının ömür boyu görevi olarak propaganda edilmesi tam da bu süreçte tesadüf olmasa gerek.

Kadınların “kadınlar iktidara, kadınlar yönetime”, “savunma ve öz yönetim” konularının burjuva iktidara alternatif olarak tartışıldığı bugünlerde “ana-vatan” ilişkisinin kutsallığının ne anlama geldiğini, kapitalist iktidar için evlatlarını kurban veren, evlat acısı yaşayan analar bilir.

Faşist iktidarın halkı taraf olmaya zorladığı ve Kuzey Kürdistan’da yaşananlara karşın söz söyleyen, yazan, her bireyi, gazeteyi, parti ve örgütü sindirerek sessiz seyirci pozisyonuna neredeyse getirdiğini söylemek abartılı olmaz. Yüz yirmi akademisyen barış talebinden dolayı görevlerinden alındı. Üniversiteler de ‘barış’, ‘demokrasi’ kavramlarını kullanmak tehlikeli bir hal aldı. Sanatçı ve aydınlar karanlığı aydınlatmak için cümle kurarlar, halkın söyleyemediğini sanatıyla, kalemiyle söyleyebilme özelliği ve birikimini taşıdıkları için aydınlığı ifade ederler. Bilginin aydınlığı AKP tarafından karartıldı.

Emine Ayna’nın kirli siyasete ortak olmama tavrı ‘dağa mı gidecek’ tartışmalarıyla siyaset ve iktidar alternatiflerini terörize ederek bastırma çabasında… İktidarının ve dolayısıyla kapitalizmin zarar görmemesi için gözünü karartan AKP politik kadınlara tahammülsüzlüğünü de her fırsatta gösteriyor. Son dönemde hedef gözeterek katledilen kadınların sayısı her gün çoğalıyor. Ve yine kadın bedeni üzerinden sınırsız tasarruf hakkını kendinde bulan eril anlayış sonucu, onlarca kadın öldürülüyor. Kadın bedeni direk ve dolaylı olarak erkek pazarına sunulmuş, ilk fırsatta saldırıya uğramaya hazır halde.

İktidar hırsı, talebi olmayan ama her kadın cinayetinde ilk fırsatta sokaklarda durumu protesto eden, duyarlılık ve farkındalık yaratmaya çalışan kadın kurumlarını görüyoruz. Hükümetin iktidarını daim yapma hırsı, hırs yapmayanların hayatını almaya devam ediyor.

Tam da bu noktada sokakta, evde, işte hayatın her alanında emek harcayan ama karşılığını ezilenlerin kurtuluşu için güce dönüştüremeyen kadınlar, kadının dilini, siyasetini, rengini halklar arasında bir köprü olacak gökkuşağına dönüştürmekle yükümlüdür.

Kuzey Kürdistan’da Kürt halkının desteğiyle sürdürülen savaşta sivil halkı öldürmekte tereddüt etmeyen devlete karşı ideolojik, politik ve kültürel olarak Sosyalist Halk Savaşı’nı örgütlemek gerekir. Eril bir kavram olan iktidar tam da bu süreçte kadınlaşmalı ve kadın sosyalist iktidarı hedeflemeli. Yani iktidar el değiştirmeli; ama mülksüzleşerek. Kaybedecek bir şeyi ve iktidar hırsı olmayanlar, politikleşerek özne ve öncü kadın kişiliğini sosyalist bir iktidar için örgütlemeli. Kadına biçilen kimlikleri reddedip, kadının mücadelede kazanacağı kişiliği önderleştirmeli. Çözüm ve yönetim gücünü kendi yaşamında somutlayarak, bilgiyi özümseyerek, yönetilenden çıkıp üreten, yöneten ve paylaşan, insanlığın ve kadının kurtuluş projesine aday olmalıyız. Sokaklar faşizme karşı örülen barikatlarla özgürleşecek. Göğün yarısı kendimiz için siyaset yaptığımızda, kendimiz için üretip yönettiğimizde bizim olacak. “Sen yoksan biz bir eksiğiz”i tamamlamak için çoğalmak zorundayız. Bizim iktidarımız bilgiyle süreklileşecek, bizim iktidarımız, dünyanın çarkını döndüren mülkün mülksüzlüğe dönüştüğü an özgürleşecek. Bu cümlelerin ajitasyondan çıkıp hayat bulması için egolarımızdan arınarak, gücü ezmek üzerine kuran anlayıştan bir an önce sıyrılmak için pratiğe geçmeliyiz. Sosyalist kolektifin yaşam bulması için gerekirse sosyalist kadın akademileri örgütleyerek kadının ve toplumun dönüşüm projelerini üretebilmeliyiz. Yüzyıldır öğretilmiş kadınlık ve erkeklik algısı ancak ve ancak toplumsal algıyı değiştirmekten geçer. Bunun için önce bizim algılarımız değişmeli.

Değiştirebilmek için tek bir silahımız var; bilgi…

 

Share