Cumartesi Anneleri: Acılarımız ortak

Cumartesi Anneleri’nin 572. haftasında 1995 yılında İzmir’de şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren Nurettin Toluk’un akıbeti soruldu. Eylemde konuşan kayıp yakını İrfan Bilgin, “Biz artık kendi kayıplarımızı anlatamaz olduk. Biz, Gezi’yi, Suruç’u, Ankara’yı, Sur’u Cizre’yi unutmayacağız. Bizi bu dertlerimiz birleştirdi. Acılarımız bizi birleştirdi ortak mücadele etmeliyiz” dedi

HABER MERKEZİ (12-03-2016)- Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması için sürdürdükleri adalet arayışlarının 572’nci haftasında yine Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi düzenledi. “Failler belli, kayıplar nerede?” pankartını açan Cumartesi Anneleri, kaybedilen yakınlarının fotoğrafları ve kırmızı karanfiller taşıdı. Suruç, Ankara katliamı ile Gezi Direnişi’nde yaşamını kaybedenlerin aileleride destek verdiği eylemde, 1995 yılında İzmir’de şüpheli bir şekilde yaşamını kaybeden Nurettin Toluk’un akıbeti soruldu.

cumartesi anneleri

‘Devlet için gözaltında kaybetmek külfetli bir iş oldu’

Eylemde ilk olarak 1994’te Ankara’da kaybedilen Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin konuştu. “Biz artık kendi acılarımıza üzülemiyoruz” diyerek konuşmasına başlayan Bilgin, Cumartesi Meydanı’na her geçen gün yeni acılı ailelerin dahil olduğunu belirtti. Geçmiş dönemlerde hükümetin gözaltına alıp, sorgulayıp ondan sonra kaybettiğini ancak günümüzde, Sur’da, Cizre’de Silopi’de insanları evlerinde infaz ettiklerini hatırlatan Bilgin, “Artık devlet için gözaltında kaybetmek külfetli bir iş oldu. Devlet artık insanları evlerinde katlediyor. Biz artık kendi kayıplarımızı anlatamaz olduk. Biz bunları Gezi’yi, Suruç’u, Ankara’yı, Sur’u Cizre’yi unutmayacağız. Bizi bu dertlerimiz birleştirdi. Acılarımız bizi birleştirdi ortak mücadele etmeliyiz” dedi.

‘Erdoğan dur artık’

Bilgin’in ardından 1994’de Mardin’de kaybedilen Nihat Aydoğan’ın eşi Halime Aydoğan söz aldı. Aydoğan, yıllardır eşinin kemiklerini aradıklarını ancak kemikleri aramaktan vazgeçtiğini ifade ederek, “Biz yorulduk artık. Biz bıktık usandık. Biz artık sadece barış istiyoruz. Erdoğan dur artık. İnsanları katletmekten vazgeçin” dedi.

Aydoğan’dan sonra 1980’de İstanbul’da kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren konuştu. “Anneler ağlamasın dedikçe bu meydandaki anne sayısı artıyor. Kayıplarımızın sayısı artıyor. Acılı insanların sayısı artıyor. Biz artık çözüm istiyoruz barış istiyoruz” diye konuştu.

‘Yüksekova Sur, Cizre ve Silopi gibi olmasın’

Yarın Yüksekova’da sokağa çıkma yasağının ilan edileceğinin açıklandığı eylemde, Yüksekova’da haftalardır eylem yapan kayıp yakınlarının gönderdiği mektubu Yüksekova’da 1990’lı yıllarda babası kaybedilen Vahap Canan okudu. Yüksekovalı kayıp yakınları mektuplarında, her hafta kayıplarının akıbetini sormak için oturma eylemi yaptıklarını ancak sokağa çıkma yasaklarından sonra oturma eylemi yapamayacaklarını belirterek, “Yüksekova, Sur, Cizre, Silopi gibi olmasın” diye seslendi.

‘Toluk’un izine rastlanamadı’

Canan’ın mektubu okumasının ardından haftanın basın açıklamasını Cumartesi İnsanları’ndan Ümit Dişli okudu. Dişli, 1995 yılında İzmir’de şüpheli bir şekilde yaşamını kaybeden Nurettin Toluk’un akıbetini sordu. “68 yaşındaki Nurettin Toluk İzmir/Kadifekale’de oğlu Bülent ile yaşıyordu. Toluk işlem yaptırmak için gittiği Güzelyalı Mahalle muhtarı ile aralarında bir tartışma yaşandı. Muhtarın şikayeti üzerine aranmaya başlayınca da geçici bir süre evden ayrıldı” diyerek Toluk’un kaybedilme sürecini anlatan Dişli sözlerini şöyle sürdürdü: “Toluk 16 Mart 1995 tarihinde oğlunun yerini söylemesi için gözaltına alınarak Kadifekale Karakolu’na götürüldü. Gözaltı süresi dolduğu halde serbest bırakılmayınca karakola giden avukata önce Nurettin Toluk’u serbest bıraktıkları sonra da hastaneye tedavi için götürdükleri söylendi. Tüm hastaneleri dolaşan ailesi Toluk’un izine rastlamadı”

‘Toluk’un akıbeti açıklansın’

9 aylık ısrarlı bir arayışın ardından Toluk’un “kimliği meçhul kişi” olarak kimsesizler mezarlığına gömüldüğü gerçeği açığa çıktığını hatırlatan Dişli, “Ölümü tren kazası olarak kayıtlara geçse de Toluk’n ölümü şüphelidir. Toluk’un başına gelenler kamuoyuna tam olarak açıklanmalı ve onu kaybedenler yargılanarak cezalandırılmalıdır” dedi.

Cumartesi Anneleri’nin 572’nci oturma eylemi Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin katledilmesinin üzerinden tam 15 hafta geçtiğinin hatırlatılması ile sona erdi. (DİHA)

 www.halkingunlugu.net
Share