Kadın mücadelesi dünyayı değiştirir!
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi 7 Temmuz 2013 tarihinde İsviçre’nin Basel kentinde kadınlarla buluştu. Kadın hareketinin örgütlenme noktasında yaşadığı sorunlar, kadınların pasif kalmalarının nedenleri ve kadınlara ulaşmak için yeni araçlar gibi konuları üzerinden tartışmalar açıldı. Söyleşi esnasında öne çıkan fikirler şu şekildeydi :
Tarihsel gelişim içerisinde kadının rolü ve ikinci cins konumu, günümüzde ve geçmişte kadın mücadelelerini ortaya çıkarmıştır ve bu mücadeleler devrim sonralarında dahi var olacaktır.
ADKH’ nin Avrupa’ya yönelik göçmen kadına dair kampanyalar belirlemesi ve kadının sendikal mücadelesi önerisiyle birlikte önümüzdeki süreçte örgütleyeceğimiz fuhuş kampanyamıza dair ise tüm dünyada fuhuşun esasen zorla ya da ekonomik koşulların sonucu kadınları vurduğu ve aynı zamanda Avrupa’da yaşayan göçmen göçmen kadınlarıda vurduğu aktarıldı. Kadının hayatını zincirleyen gelenekler, feodal değer yargıları, örgütlü cephelerde dahi kadının görülmeyen emeği bir bütün olarak kadın hareketlerini ihtiyaç olarak ortaya çıkarmıştır. Somut olarak kadınların tüm demokratik kitle örgütlerinde sayıca az olması sistemli bir şekilde kadının siyasete kapalı tutulmasının sonucudur. İşte bu yüzden yeni araç ve yeni tarzlarla siyasetin erkek dili olduğu algılamasını ortadan kaldırmalı öte yandan kadının mücadelesini sınıf mücadelesinden soyutlamadan ele almalıyız ve kendimizi mücadele içerisinde eğitim çalışmaları aracıyla geliştirmeliyiz.
Biz Kadınlar olarak içerisinden geldiğimiz uzun sessizliği bozmalıyız. Kadınlara yüklenen etiketlere kavramlara, kullandığımız üsluba karşı önce kendimizi değiştirip dönüştürmeliyiz.
Kadın hareketi kadınların kendi somut çelişkilerini görüp toplumsal mücadeleye kanalize oldukları alanlardır. Özgürleşmek için, örgütlenmeliyiz. Her alanda kültür, sanat, politika da şıçrama yapmalıyız.
Avrupa da elde edilen ekonomik özgürlük kazanımı sosyal devlet manipülasyonu ile kadın mücadelesi geri plana düşmüş ve bir çok kadını bu yönüyle olumsuz etkilemiştir. Buna yönelik bölge bölge tartışmalar sürekli yapılmalıyız.Yöntem olarak ise kadını , kadının içinde özgürleştirmeli, onu bireylere endekslemeden var etmeliyiz. Yani Kadın bir kurtarıcı aramamalı, kendi kurtarıcısı olmalıdır. Aynılıklarımız, ortak sorunlarımız çerçevesinde sokaklara çıkmalıyız. Unutmamalıyız ki sistemin en çok korktuğu kadınların mücadelesidir. Çünkü bu mücadele dünyayı değiştirir.