Suriyeli Göçmenler ve Göçmen Düşmanlığı Tehlikesi

suriyeli-göçmen-Suriyeli-göçmenler-ve-göçmen-düşmanlığı-tehlikesi-–-Ece-Beğen
Tayyip Erdoğan’ın Suriyeli göçmenlere Türk Vatandaşlığı verileceği yönündeki açıklaması ile birlikte çok ciddi bir tartışmaya kapı aralandı. Gerçi bu tartışma halkın arasında çoktan beri yapılıyordu. Ancak bu çıkışla birlikte her yanı kaplayacağından şüphe yok.

Sosyalist hareket bu noktada önemli bir sınavla karşı karşıya olduğunu bilerek davranmak zorunda. Aksi halde Kürt Sorunu’nda olduğu gibi Türkiye Sosyalist Hareketi’ni zehirleyecek bir başka çıbanın oluşması hiç de uzak ihtimal değil.

Göç İdaresi ve AFAD verilerine göre Türkiye’de 3 milyona yakın Suriyeli sığınmacı mevcut bugün. Bu insanların yaklaşık 300 bini kamplarda kalıyor. Yani yüzde 10’u. Geri kalan yüzde 90, yani 2.700.000 kişi ise değişik şehirlere dağılmış durumda. Onları her yerde görmek mümkün.

Suriyeli göçmenler, Tayyip Erdoğan’ın olası başkanlık hesapları için oy deposu, sermaye için karın tokluğuna çalıştırılacak ucuz işgücü, siyasal İslamcılar için potansiyel kitle vs. olarak görülebilir. Bunun tersine yoğun olarak yaşadıkları yerlerde yerel halk tarafından bir tehdit unsuru olarak algılandıkları ve yavaş yavaş nefret objesine dönüşmeye başladıklarına dair de önemli emareler var.

Halk arasında; yaşanan işsizlik, ücretlerin düşmesi,  kiraların yükselmesi, suç oranlarını artması gibi sorunlar hep Suriyelilerin varlığıyla ilişkilendiriliyor zaten. Bütün dünyada olduğu gibi başta ekonomi olmak üzere olumsuz giden pek çok şeyin sorumlusu olarak gösterilip “günah keçisi” haline getirilecekler bu gidişle. Öyle ki medyada bir süredir bu nitelikteki haberleri görmeye başlamıştık.  O haberlerde Suriyeliler bir zamanlar metropollerdeki Kürt göçmenler gibi kentte dönen bütün olumsuz işlerin sorumlusu olarak gösterilmeye çalışılıyor.

Öte yandan devletin Suriyeli göçmenleri Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinin değişik dönemlerinde olduğu gibi bir toplumsal mühendislik çabasının unsuru olarak kullanma gayreti içine girdiği de görülüyor. Bu mültecilerin Kürt ve Alevi nüfusun yoğun olarak yaşadığı yerlerin yanı başına yerleştirme gayreti ise ciddi bir gerilimi de beraberinde getirdi.

Tüm bunlar Suriyeli mültecilerin Türkiye siyasetinin içine önemli bir aktör olarak dahil olduğunu/olacağını gösteriyor.

Girişte bahsettiğimiz tehlike işte tam da burada kendini gösterecek. Şöyle ki, AKP’nin ve Erdoğan’ın basit bir hesapla Suriyeli göçmenleri kendi siyasi çıkarlarına manivela yapma çabası ters tepebilir. Geniş kesimler bugün emareleri görülmeye başlanan ırkçı-göçmen düşmanı bir hatta savrulabilir. Bu da AKP ve Erdoğan’ı erozyona uğratan bir gelişme halini alabilir. Bu bağlamda sosyalist hareketin AKP’ye karşı muhalefeti ve göçmen düşmanlığı karşıtı politikayı aynı düzlemde yürütebilmesi gerekiyor. Kitleleri elde tutmak adına göçmen düşmanlığına verilecek taviz, en azından görmezden gelme anlamına gelecek bir tutum ağır sonuçlara yol açacaktır hiç kuşkusuz.

Halk arasında göçmen düşmanlığına varan akıl yürütmelerle açıktan mücadele edilmelidir. Örneğin ücretlerin düşmesinin sorumlusunun Suriyeli göçmenler değil onları karın tokluğuna çalışmak zorunda bırakan patronlar olduğu anlatılmalıdır. Onları en ağır işlerde çalıştırıp sömüren, varlıklarını yerli işçiler üzerinde ücretleri aşağıya çeken bir baskı aracı olarak kullananlar da patronlardır. Yine göçmenlerin yoğun olarak yaşadıkları yerlerde kiraların artmasının sorumlusu da daha fazla kazanma peşinde koşan ev sahipleridir, başını sokacak bir yer arayan zor durumdaki göçmenler değil.

Bu insanların topraklarından kopup Türkiye’ye gelmesinin sorumluluğu da bütünüyle emperyalist kapitalist sistemdedir. Suriye’yi kısa sürede devirmek amacıyla ellerindeki her araçla iç savaş çıkartan ve büyüten güçler milyonlarca insanın içine düştüğü durumdan birinci dereceden sorumludurlar. Türk devletinin bu noktadaki sorumluluğu da büyüktür. Bütün hesaplarını Esad’ın 2-3 ay gibi bir sürede devrilmesi üzerine kuran AKP, Suriye halklarını perişan eden gelişmelerin baş müsebbiblerindendir.

Türkiye halkları Suriyeli göçmenlerin sorunlarını kendi sorunları olarak görmeli, bu noktada tam bir dayanışma içinde olmalıdır. Suriyeli göçmenlerin önemli bir kısmı bugün AKP’yi bir kurtarıcı olarak görebilirler. Ancak zamanla yaşadıkları sorunların birinci dereceden kaynağının aksine bu parti ve temsili ettiği sermaye güçleri olduğunu anlayacaklardır. Bugün AKP’ye destek veren yoksul kitlelerin anlayacağı gibi.

Bize düşen bıkmadan usanmadan bu gerçekleri propaganda etmek ve sınıf hareketini zehirleyecek göçmen düşmanlığına hiçbir şekilde taviz vermemektir. Irkçılık ve göçmen düşmanlığı çağımızın vebası gibidir. Onun yayıldığı yerde sağlıklı bir gelişme olabilmesi imkansızdır. Tersine ırkçılık ve göçmen düşmanlığı kaçınılmaz olarak faşizmin en temel hareket alanı haline gelecektir. Bu yüzden onunla amansız bir şekilde mücadele etmek en öncelikli görevimiz olmalıdır.

Suriyeli göçmenler ve göçmen düşmanlığı tehlikesi – Ece Beğen  

gazeteyolculuk.net

Share