DKH: Mirabel Kardeşler’den Bernalara, 20-25 Kasım’da alanlara!

dkh-aklamaDEMOKRATİK KADIN HAREKETİ (DKH) – Katliamcı geleneğini layıkıyla yerine getiren AKP iktidarı; şiddeti, ezilenleri baskı altına almak için bir kural haline getirmiş durumda. Ezilen cinsiyet, inanç, milliyet ve uluslara azgınca saldıran siyasi iktidar ve uşakları günümüzde yaptığı saldırı ve katliamları gizlemeyecek kadar aymazlaşmış durumdadır. Saray diktası 15 Temmuz darbe girişimi ile birlikte baskı ve saldırılarını arttırmış ve sonuç olarak kendine muhalif olan herkese açık bir savaş açmıştır. Bu savaşın ilk hedeflerinden birini de kadın ve LGBTİ’ler oluşturmaktadır. 15 Temmuz’un ardından AKP’nin sivil cihatçıları tarafından kadın ve LGBTİ’ler hedef alınmış ve bu tarihten sonra kadın ve LGBTİ’ler için var olan saldırı ve katliamlar daha da arttırılarak tabiri caizse  ‘cadı avı’ başlamıştır. Kadınların bedenleri, kimlikleri ve tercihleri üzerinden verilen fetvaların iddiası büyümüş, şeriat kuralları denebilecek kurallar getirilmiş, uymayan kadınların hakkında resmen ölüm fermanları çıkarılmıştır. Bugün Ayşegül Terzi şort giydiği için saldırıya maruz kalmış İstanbul LGBTİ Derneği ve Demokratik Kadın Hareketi dönem sözcümüz Kıvılcım Arat trans bir kadın olduğu için mahalle halkının linçine maruz kalmıştır. Bunlar günümüzde vermiş olduğumuz sadece 2 örnektir ama coğrafyamız kadına saldırı ve linç dendiğinde sayısız örneğe sahiptir.

Bunların yanı sıra bugün devrimci, demokratik, ilerici parti, kurum, dernek, vakıf, gazete ve ajanslar içerisindeki kadınlara dönük gözaltı ve tutuklama furyaları da artmış durumdadır. Özgür Gündem Gazetesi yazar ve Yayın Danışma Kurulu üyesi Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay, KJA sözcüsü Ayla Akat Ata, DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve HDP Milletvekilleri Leyla Birlik, Selma Irmak, Nursel Aydoğan ve Gülser Yıldırım devletin sivil darbesi sonucu tutuklanan öncü kadınlardır. Bu süreçte ayrıca JİNHA, KJA ve birçok kadın dernek ve vakfı da AKP iktidarı tarafından mühürlenmiş durumdadır.

Erkek devletin politikası bellidir. Devlet, şiddeti her alanda kadın bedeni ve emeği üzerindeki tahakkümünü sürdürmenin bir aracı olarak kullanılır. Kadını çocuk doğuran, yemek yapan, hizmet eden bir köle olmaktan ileriye taşıyamayan AKP iktidarı aksine kadını şiddet cenderesi içerisine daha da çekmektedir.

Gözaltına alınan kadınlar cinsel şiddet ve işkenceye uğramakta hapishanelerde de benzer uygulama ve saldırılar kadın tutsaklar üzerinden hayata geçirilmektedir.

LGBTİ’ler ise toplumun şiddet sarmalı içerisinde en görünür olan kısmıdır. Devletin teşvikiyle genel ahlak ve genel kültür safsatalarıyla işlenen nefret cinayetleri, dünya geneli LGBTİ’lere yönelik gerçekleştirilen toplu katliamlar, yaşam ve çalışma alanlarının darlaştırılması, mahalle baskıları ve bunun sonucunda gerçekleşen intiharlar bugün AKP iktidarının LGBTİ’lere yönelik geliştirdiği nefret politikalarının ürünüdür.

Biz Türkiye- Kuzey Kürdistanlı kadınlar olarak bu koşullar ışığında 20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma günü Ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nü karşılamaktayız. Kadınların kahkahalarından, sokağa çıkmasından, çalışma alanlarında bulunmasından korkan bir iktidara karşı ancak ve ancak yaşama hakkını savunarak özsavunmayı kuşanan kadın ve LGBTİ’lerin birleşik mücadelesiyle saldırıları püskürtebileceğimizi biliyoruz.

Bu doğrultu da Demokratik Kadın Hareketi olarak başta üye ve taraftarlarımız olmak üzere bütün kadınlara çağrımızdır: AKP iktidarının açmış olduğu savaşa karşı cüret ve kararlılığımızla yaşam alanlarımızı korumak için 20 ve 25 Kasım doğrultusunda alanları zapt ederek meydanları AKP faşizmine mezar edelim. Kadının özgürleşmesi ancak savaşın öznesi olup birleşik bir kadın mücadelesiyle gelecektir’’.

Yaşasın Kadın Mücadelemiz!

Yaşasın Kadınların ve Ezilenlerin Birleşik Mücadelesi!

Jin, Jiyan, Azadi!

Cinsel, Ulusal, Sınıfsal, Sömürüye Son!
Kurtuluş Yok, Tek Başına! Ya Hep Beraber, Ya Hiçbirimiz!

DEMOKRATİK KADIN HAREKETİ

Share