2017 yılının özet bir siyasal panoraması!

Fotoğraf: Artı GerçekGeride bıraktığımız 2017 yılı Türkiye-Kuzey Kürdistan ve dünyada önemli siyasal gelişmelerin, çelişkilerin, krizlerin ve mücadelelerin yaşandığı bir yıl oldu.  Emperyalist/kapitalist barbarlık ve her parçadaki yerli bilumum gericiliklerinin yoksul dünya halklarına yönelik zorbalık ve sömürüsü 2017 yılında da pervasız bir biçimde sürdü. Savaş, işgal, sömürü, açlık, yoksulluk ve bin bir türlü kirli araç ve politikalarla dünya halklarına kan kusturan emperyalist/kapitalist barbarlık, doğayı da aşırı kar uğruna talan ederek yaşanamaz hale getirmiştir.

Emperyalist/kapitalist dünya gericiliğinin stratejik bir aktörü olan ‘’TC’’ devleti ve somut temsilcisi Erdoğan/AKP iktidarı da sınır tanımaz bir barbarlıkla başta mazlum Kürt ulusu olmak üzere bir bütün ezilen kitleler ve demokratik toplumsal muhalefet üzerinde tam bir diktatörlük uygulamaktadır. Mevcut burjuva anayasal sistemin temel kurumlarını da devre dışı bırakan Erdoğan/AKP iktidarı, OHAL ve KHK rejimini adım adım inşa ederek tek adam diktatörlüğünü garanti altına almaya çalışmaktadır. Mevcut haliyle zaten Erdoğan/AKP iktidarının OHAL ve KHK’ler olmadan ayakta kalma zemini bulunmamaktadır. Bu tarihsel gerçeklikten ötürüdür ki mevcut siyasal iktidarın can simidi OHAL ve KHK’ler olmaktadır.

Fakat bütün savaş, zorbalık, sömürü ve talana rağmen ülkemiz ve dünya halkları susturulamamış ve teslim alınamamıştır. Ülkemiz ve bütün dünyanın yoksulları, aydınları, ilericileri, kadınları, devrimcileri ve komünistleri sınıfsız, sömürüsüz ve özgür bir dünya düşünü haykırarak sokakları, dağları, fabrikaları ve yaşamın bütün alanlarını mücadele mevzilerine çevirerek dünya gericiliğine meydan okumuştur.

Bu bağlamda Türkiye-Kuzey Kürdistan’da 2017 yılında yaşanan önemli siyasal gelişmelerin kısa bir özetini sizlere sunuyoruz.

1 – Reina katliamı

2017 yılı vahşi bir katliamla başladı. Yılbaşı gecesi İstanbul’da bulunan Reina adlı eğlence merkezine IŞİD tarafından yapılan kanlı baskında 39 kişi vahşice katledildi. Vahşi katliamı gerçekleştiren IŞİD militanı Abdulkadir Mashaipov katliamdan bir süre sonra İstanbul’da yakalandı.

Katliamın davası hala sürüyor.

2 – Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın açlık grevi direnişi!

2017 yılının önemli siyasal gelişmelerinden biri de Nuriye ve Semih’in açlık grevi direnişi oldu.

Toplumsal mücadele de önemli bir rol oynayan açlık grevi direnişi toplumun bütün ilerici, demokratik ve devrimci dinamikleri tarafından sahiplenilerek desteklendi. Kasım 2016 çıkartılan KHK’lerin ardından yüzlerce eğitim emekçisi uzaklaştırma ve ihraç saldırısı ile işsiz kalmıştı. İşsiz kalan eğitim emekçilerinden Nuriye Gülmen ve Semih Özakça Mart 2017 tarihinde açlık grevi direnişine başladılar. Tüm saldırı ve engellemelere rağmen direnişi kararlılıkla sürdüren Nuriye ve Semih’in açlık grevi geniş toplumsal kesimlerin sahiplenmesi ile birlikte ülke siyasal gündeminin belirleyenlerden biri oldu.

Bunu hazmedemeyen Erdoğan/AKP iktidarı bilindik manipülasyon ve kara propaganda eşliğinde Nuriye ve Semih’i gözaltına alarak tutukladı. Hapishanede de direnişe devam eden Nuriye ve Semih uzun bir direnişin ve güçlü bir kamuoyu duyarlılığın oluşmasından zorunlu olarak ev hapsi şartı ile serbest bırakıldılar.

Açlık grevi direnişi hala devam ediyor.

3 – 16 Nisan Başkanlık Referandumu!

2017 yılının en çok gündemi meşgul eden ve ciddi siyasal gelişmelere ve sonuçlara neden olan siyasal gelişmelerinden birisi kuşkusuz ki 16 Nisan başkanlık referandumu oldu.

Erdoğan/AKP iktidarının tüm iktidar olanaklarını kullanarak ve ağır baskı ve zorbalık uygulayarak topluma dayattığı başkanlık sistemini içeren anayasa referandumu 16 Nisan’da az bir farkla evet çıkarak kabul edildi. Siyasal iktidarın bütün baskı, saldırı, zorbalık, hile ve manipülasyonlarına rağmen güçlü bir toplumsal mücadele cephesi ve iradesi ortaya çıktı. Normal koşullarda kazanan aslında hayır etrafında irade ortaya koyan toplumsal mücadele oldu.

4 – Erdoğan yeniden AKP genel başkanı seçildi!

16 Nisan’da yapılan anayasa referandumun onaylanmasının ardından Erdoğan 2 Mayıs’ta AKP’ye yeniden üye oldu. AKP’ye üye olmasının ardından 21 Mayıs 2017 tarihinde yapılan AKP olağanüstü kongresinde Erdoğan 1414 delegenin oyunu alarak yeniden AKP genel başkanı seçildi.

5 – “Adalet Yürüyüşü”!

Erdoğan/AKP iktidarının burjuva muhalefete dahi tahammül etmemesi ve değişik kirli politikalarla susturmaya çalışması CHP gibi sadık bir sistem partisini sokaklara dökmek zorunda bıraktı.

Burjuva klikler arası keskin çatışmanın bir sonucu olan “Adalet yürüyüşü” tamda bu zeminde ortaya çıktı. Ankara’dan başlayarak 25 gün süren “Adalet yürüyüşü” 9 Temmuz’da Maltepe’de yapılan büyük bir mitingle son buldu. CHP bu hamleyle önemli bir adım atmış, geniş kesimlerin desteğini almış ve Erdoğan/AKP iktidarını zor durumda bıraktı.

6 – İşçi grevlerinin OHAL gerekçesi ile yasaklanması!

Erdoğan/AKP iktidarının işçi ve emek düşmanı olduğu yaşanan işçi direnişleri ve grevler noktasında ortaya koymuş olduğu tavırla bir kez daha tescillendi.

Erdoğan yaptığı bir konuşmada “OHAL’li patronlar rahat etsin, işçiler greve çıkmasın” diye savunarak OHAL uygulamasının asıl nedenini açıkça itiraf etmişti. Bu politik yaklaşım üzerine 24 Mayıs’ta Şişecam işçilerinin yapacakları grev eylemi Bakanlar Kurulu’nun “Milli güvenliği bozucu” gerekçesi ile yasaklandı.

7 – AKP’de derinleşen krizin bir sonucu: Belediye başkanlarının “istifa” etmesi!

AKP’de çeşitli boyutlarda devam ederek açığa çıkan çatlak ve kriz AKP’nin önemli ve hatta belirleyici bir durumda olan belediye başkanlarının istifaya zorlanması ile devam etti.

Erdoğan’ın ‘’Metal yorgunluğu’’olarak ifade ettiği bu süreç sonucunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur ve Bursa Belediye Başkanı Recep Altepe istemedikleri ve belli bir direnç göstermelerine rağmen zorla istifa ettirildiler.

8 – Zarrab davası ve gerilen ABD-TC stratejik ilişkileri

ABD ile TC arasında uzun bir süredir çeşitli siyasal noktalarda devam eden kriz Zarrab davası ile iyice derinleşti.

ABD’nin New York Güney Bölgesi Başsavcılığı, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Halk Bankası eski Genel Müdür Süleyman Aslan, Genel Müdür Yardımcısı Levent Balkan ile Abdullah Happani hakkında ABD’nin İran’a karşı uygulamış olduğu ambargoyu delme suçlaması ile dava açtı. Başlatılan davada Zarrab’ın tanık olarak vermiş olduğu ifadeler en çok tartışılan ve ülke gündemini meşgul eden siyasal gelişmelerin başında geldi.

9 – Erdoğan/AKP iktidarının yolsuzluk ve kokuşmuşluğunun son örneği: Man Adası belgeleri

Erdoğan/AKP iktidarının hırsızlık, yolsuzluk ve çürümüşlüğünün son örneği Man Adası belgeleri ile bir kez daha tescillendi.

Kemal Kılıçdarığlu’nun Erdoğan’ın oğlu, kardeşi ve eniştesinin vergi cenneti olarak bilinen Man Adası’nda kurulu bir şirket aracılığı ile vergiden kaçırdığı açıklamasının ardından burjuva klikler arasındaki çatışma ve gerilim yeni bir boyut kazandı. Kılıçdaroğlu ilgili yolsuzluk ve vergi kaçakçılığını belgeleri ile ortaya koymasına rağmen her zamanki gibi Erdoğan ve gerici bütün şürekâsı yalan, manipülasyonla gerçeği ters yüz etmeye çalıştılar.

Man Adası belgeleri üzerinde keskinleşerek devam eden klikler arası çatışmada Erdoğan/AKP iktidarı zor durumda kalarak iyice teşhir olurken, CHP ve lideri Kılıçdaroğlu ise bu hamlelerle avantaj elde etmiş görünüyor. Zarrab davası ardından patlayan Man Adası belgeleri başkaca kirli dosya ve belgelerle bu çatışmansın daha da derinleşeceğini göstermektedir.

10 – ‘Meral Akşener’in İyi Parti’si kuruldu!

Burjuva mecrada devam eden klik çatışmaları ve derinleşen siyasal krizin bir sonucu olarak olgunlaşarak ortaya çıkan burjuva gerici faşist partilerden biri de Meral Akşener önderliğinde kurulan İyi Parti oldu.

Devlet Bahçeli’nin tamamen Erdoğan/AKP iktidarına yedeklenmesi ile birlikte MHP içinde başlayan çatlak ve kriz İyi Parti’nin doğmasının zeminini yaratmıştır. Ortaya koyduğu program ve siyasal yörünge açısından İyi Parti’nin baştan sakat doğduğu ve burjuva mecrada belirleyici bir varlık göstermeyeceği açık bir durumdur. Ki Meral Akşener geçmiş siyasal pratiği ile tescilli halk düşmanı aktörlerden biridir. Dolayısı ile yaşanan burjuva dalaş düzleminde ortaya çıkan bu ve bunun gibi burjuva faşist odaklardan beklentiler içine girmek devrimci ve komünistlerin ya da en geniş anlamda halk kitlelerinin işi olamaz.

11 – OHAL ve KHK’ler ile geçen bir yıl!

OHAL ve KHK’ler ile siyasal iktidarını zorla ayakta tutmaya Erdoğan/AKP iktidarı, özellikle 2017’nin son günlerinde çıkarmış olduğu torba KHK ile kendi burjuva meclisi ve diğer bir dizi temel kurumları da devre dışı bırakarak ülkeyi tamamen OHAL ve KHK düzleminde yönetti. Ki bundan başkada yapacağı bir şey yoktu, çünkü mevcut Erdoğan/AKP iktidarı OHAL ve KHK olmaksızın ayakta duramaz.

Son çıkartılan torba KHK ile başta Tek Tip Elbise olmak üzere diğer bir dizi KHK’ler ile siyasal iktidar tam anlamıyla gerici bir iç savaşa hazırlık yapmaktadır.

12 – 2017 yılında TSK’nın stratejik imha saldırılarında 11 Sosyalist Halk Savaşçısı yaşamını yitirdi

2017 yılında Erdoğan/AKP iktidarının bir bütün toplumsal dinamiklere yönelik susturma ve teslim alma stratejik saldırılarının temel ayaklarından birini de gerilla güçlerine yönelik stratejik imha saldırıları oluşturdu. Bu bağlamda Kuzey-Kürdistan’da gerilla güçlerine dönük yapılan imha saldırılarında onlarca HPG gerillası yaşamını yitirdi.

Gerilla güçlerine yönelik stratejik imha saldırılarının en kapsamlı yürütüldüğü alanların başında Dersim gelmektedir. 2017 yılının yaz aylarından başlayarak son bahara kadar devam eden stratejik imha saldırılarında onlarca HPG gerillasının yanı sıra içinde MKP önder kadrolarından Yılmaz Kes (Şahin), MKP/HKO komutanlarından Sevda Serinyel (Mercan) ve Mahir Özgül (Doktor)’un bulunduğu 11 MKP/HKO gerillası yaşamını yitirdi. Yaşamını yitiren gerillalar memleketlerinde yapılan cenaze törenleri ile kavga sloganları eşliğinde toprağa verildiler.

Dersim’de gerillaya yönelik stratejik imha saldırıları hala devam ediyor.

13 – Nubar, Gökhan, Ulaş…

2017 yılının önemli olaylarından bir diğer ise Rojava’da yaşamını yitiren enternasyonalist savaşçılar oldu. Rojava’nın savunulması için yüzlerce YPG/YPJ savaşçısının yanı sıra çok sayıda Türkiye/Kuzey Kürdistanlı devrimcide yaşamını yitirdi. Bunlardan bazılarıysa Türkiye/Kuzey Kürdistan devrim hareketi içinde önemli isimlerdi.

Rojava’da başta IŞİD gericiliğine karşı savaşan TKP/ML TİKKO Rojava komutanı Nubar Ozanyan (Fermun Çırak), DKP kurucu kadrolarından Gökhan Taşkayan (Ulaş Adalı) ile DKP kurucu kadrolarından ve BÖG komutanı Ulaş Bayraktaroğlu ölümsüzleştiler.

Kaynak: Gazete Patika

Share