“ Ötekilerin Bir Araya Gelmediği, Birleşmediği, Birlikte Mücadele Etmediği Hiçbir Coğrafyada Mücadele Başarıya Ulaşmadı”

 

 

 

 

IMG-20140317-WA0016

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi’nin sürdürdüğü ”Cinsel Sömürüye Sessiz Kalma Diren Mücadele Et!” kampanyası kapsamında Londra’da İstanbul LGBT Dayanışma Derneği temsilcisi Çirüsk Arat’ın katıldığı bir panel gerçekleştirildi. Açılış ve Mart ayında yitirdiklerimiz, Berkin Elvan ve Erhan Gencer şahsında saygı duruşuyla başlayan panelde ilk konuşmayı ADKH temsilcisi yaptı. Temsilci yaptığı konuşmada devam etmekte olan kampanyaya dair bilgilendirme yaparak dünya üzerinde yaşanan cinsel sömürüye dair bilgi verdi ve bu sömürünün önemli bir yerinde bu sömürüyü daha ağır şekilde yaşayan cinsel yönelimlerin yaşadıkları durumun kendileri açısından daha çok öne çıkarılmasını istediklerini, LGBT bireylere yönelik toplumdaki anlayışları mahküm ederek bu insanların durumlarına bir nebzede olsa dikkat çekerek farkındalık yaratma amacıyla bu paneli düzenlediklerini belirterek sözü LGBT temsilcisi Çirüsk Arat’a bıraktı. Konuşmasına LGBT derneğinin neler yaptığına kısaca değinerek başlayan Çirüsk Arat devamında şöyle konuştu.

“ Ötekilerin bir araya gelmediği, birleşmediği, birlikte mücadele etmediği hiç bir coğrafyada mücadele başarıya ulaşmadı. Şöyle bir gerçeklik var; şiddet dediğimiz kavram öyle bir kavram ki çocuktan başlıyor oradan kadınlara ulaşıyor, oradan azınlıklara ulaşıyor, inançlara ulaşıyor ve ordan bir bakıyorsunuz toplumun hepsi şiddetle kavruluyor. Bu şiddet sarmalı büyüyor ve bir noktadan sonra bir de bakıyoruz ki yaşadığımız katliamlar normale dönüşüyor.

LGBT’ lilerin yaşadığı şiddeti biz iki kategoride topluyoruz. Toplum ve devlet şiddeti. Devlet şiddeti de kendi içinde ikiye ayrılıyor. Devlet ve polis şiddeti. Devlet şiddetini mevcut hükümetin söylemleri oluşturuyor. AKP hükümetinin söylemleri aslında katliama davetiye çıkarıyor. Kendi namus ve ahlak kurallarıyla söylemlerde bulunan hükümet, ölen kadının cesedine 6 saat boyunca tecavüz eden anlayışları nereye koyuyor bu müslümanlığın neresinde duruyor diye sormak istiyoruz” diyen Çirüsk Arat konuşmasının devamında ”başbakan ve bakanların söylemleri doğrultusunda devletin kurumları ve yargı organlarıda bu nefreti pratikte uyguluyor. ”Ben sizi koruyup kollayacağım kısa bir süre sonra toplumun arasına geri döneceksiniz” demesiyle nefret suçlarını teşvik ediyor. Buradan nefret cinayetlerine gelirsek Türkiye’de 2009 yılından bu yana 70’e yakın Trans kadın çok vahşi biçimlerde öldürüldüler. Katilleride 2-3 yıllık cezalarla salıverildiler.”

Trans kadınların yüzde 99’nun seks işçiliği yapmak zorunda olduğunu söyleyen Çirüsk Arat bu kadınların başka bir iş yapma şanslarının olmadığı için zorunlu seks işçiliği yaptığını belirtti.

”Bu toplum içinde çalışmak istedikleri alanları açmazsanız, yaşam alanları yaratmazsanız ne olacak haliyle bu insanlar bu işi yapacaklar” diyen LGBT temsilcisi ”bu anlamda buna fuhuş demek çok tehlikelidir çünkü bu erkek egemen bir söylemdir ve bu söylemle siz bu işi yapmak zorunda olan kadını ötekileştirirsiniz. Sosyalist Hareket bugüne kadar bu noktada ileri bir yerde durmuyor. Kadın sorununun devrimden sonraya ertelenmesi anlayışı gibi bu sorunda devrimden sonraya ertelencek demektir” dedi. LGBT’lilerin yaşadıklarına dair Kaypakkaya geleneği ve ESP’nin ileri bir noktada durduğunu söyleyen Çirüsk Arat ”bu Sosyalist Hareketlerin samimi olmaları bizim kaybettiğimiz umudumuzu yükseltecektir” dedi. ”Toplumda genel ahlak kurallarından dolayı yer bulamayan Trans kadınlar ne iş yapacak diye sormak istiyorum” diyen Çirüsk Arat, ” Tüm kapıların kapatıldığı bir toplumsal yaşamda geriye zorunlu seks işçiliği kalıyor. Ve bu zorunlu seks işçilerinin alanlarını rahatlatmak bunların yaşam taleplerine destek olmak devrimci görevlerden birisidir. Çünkü kadınlarda kendi örgütlülükleri içersinde böyle bir talepte bulunuyorlar ve devrimcilerin görevide bu reform taleplerinin desteklenmesidir yaratamadıkları alanlarda, bu alanları yaratırlarsa da zaten reformlara gerek kalmayacaktır. Birde işe şu yönden bakın bunca Trans kadın seks işçiliği yaparken bu kadınlara kimler gidiyor. Toplumun ahlak bekçiliğini yapan erkekler gidiyor. Bir taraftan erkekler dışlıyor katlediyor ama bir yandan da o insanlara müşteri olarak gidiyorlar. Bence artık şiddete karşı bir kez daha düşünmek lazım. Zulümün katliamın ve acının hayatımızın bir parçası olduğu böyle bir düzene karşı hak ve özgürlük arayışımız sadece kendimiz için değil toplumun tüm kesimleri için olmalı. LGBT’si için, kadını için, Kürdü için, Alevisi için de olmalı. Zira bir kesime uygulanan şiddet toplumun tüm kesimlerini vuruyor. Bu anlamda kadına yönelik şiddet dediğimizde Trans kadınları da bunun dışında tutmadan mücadele etmemiz gerekiyor” diyerek sunumunu tamamladı.

Gelen sorularla oldukça canlı geçen panelde Avrupa Demokratik Kadın Hareketi temsilcisi yaptığı kapanış konuşmasında ” LGBT bireylere yönelik tüm bu şiddet ve nefret cinayetlerine karşı biz kadın örgütleri olarak destek mücadelesi değil bizzat onlarla birlikte bunun bir parçası olarak mücadele etmeliyiz. Erkek egemen anlayışın tipik kadın rollerinden kendimizi arındırıp gerek toplumsal yaşamda gereksede devrimci mücadelede bilinçli ve duyarlı kadınlar olarak sadece kendimiz için değil bizim yaşadığımız şiddetin daha katmerlisini yaşayan ve ötekileştirilen cinsel yönelimlerin hak ve özgürlük taleplerinide kendi bayraklarımıza yazmalıyız” diyerek panel sonlandırıldı.

IMG-20140317-WA0017

Share