Ölmek istemiyoruz!!
Ataerkil iktidar anlayışının topluma nüfuz eden sonuçları: Boşanmak isteyen Kadınlar öldürülmekte. Hem de her gün. Namus, ahlak ve aile değerleri sisteminde yeniden kendini üreten, iktidarla bütünleşen eril akıl kadınların, çocuk denecek yaşta kızların hayatını yok etmektedir. Eril iktidarın ‘beden politikaları’ ile biçimlendirilmiş kadınlık rollerini red eden kadınlar şiddete uğramaktadır. İslami bir hukuksal sistemde ayrılmak (boşanmak) isteyen kadın öldürülüyor. Emine Bulut’un katil zanlısı “devlet beni korusun” diyerek eril adalete olan güvene bir kez daha vurgu yapmış oldu. “Anne ölme” çığlığını hiç bir kadın unutamayacaktır.
Avrupa konseyinin İstanbul’da imzaya açtığı İstanbul sözleşmesi olarak geçen anlaşmaya göre şiddete uğrayan kadının etkin korunması, şiddetin azaltılması için basın ve eğitim dahil toplumunu bilinçlendirmeyi şart koyan ve tüm bunlara rağmen kadın şiddete uğrarsa, zarar görürse “etkin ceza sistemi ve kovuşturma” yı öngörerek adaletin sağlanmasını talep ediyor. İmzalanmış bu sözleşme muhafazakar iktidar tarafından ‘aşırı’ bulunduğu için kadın şiddet görmeye, ölmeye devam ediyor. Sadece kadınlarla sınırlı olmayan bir şiddet atmosferi gittikçe yaygın hale geldi.
Örgütlü devlet şiddetinin yanı sıra, AKP iktidarının toplumda yarattığı ekonomik ve ruhsal krizle birlikte şekillendirilen “Yeni islama uygun toplum” anlayışının sonuçları can almaya devam edecek. Sokağı fetvalarla, medya ve dizilerle dizayn eden toplumsal kontrolü muhafazakar islama göre yayan eril iktidar anlayışı şiddete zemin hazırlıyor. Buna karşı mülkiyet ilişkilerinden arınmış, özgür, eşitlikçi, toplum anlayışını geliştirmeliyiz. Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık ancak kadınların örgütlü gücüyle aşılabilir. Kadınlar birlikte örgütlü mücadeleyle güçlüdür. Gücümüzü birleştirerek, bireylerin kendisini özgürce ifade edebildiği, yaşayabildiği, üretebildiği bir toplumu yaratmak için haykıralım herkes duysun: Örgütlenerek özgürleşelim!
Ağustos 2019
AVRUPA DEMOKRATIK KADIN HAREKETI