Sanattaki Eril Tahakküme Karşı ALAMOR Kadın Grubu
Kadınların sanat alanında bir obje olmaktan çok özne olma fikri ile kurulan Alamor Kadın Grubu, müziği asla mücadeleden ayrı düşünmediklerini ifade ederek, siyasetten sanata toplumun her alanında mevcut eril tahakküme karşı müziklerini icra ediyor.
Kadınların sanat alanında bir obje olmaktan çok özne olma fikri ile 2013 yılında kurulan Alamor Kadın Grubu, Okmeydanı Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi’nde müzik faaliyetlerini sürdürüyor. Grup, ismini kadın mücadelesinin sembol renklerinden olan al ve morun birleşmesinden almış. Türkçe, Kürtçe, İspanyolca, İngilizce, Arapça, Ermenice dillerinde şarkılar söyleyen Alamor Kadın Grubu’nun kendi müzikal çalışmaları dışında aynı zamanda kadınlar ile birlikte yapılan atölye çalışmaları da var.
‘Sanat alanında kadın farkındalığı yaratmak adına yola çıktık’
Toplumun her kesiminde sanattan siyasete eril bir tahakküm olduğunu söyleyen Alamor Kadın Grubu üyesi Nilüfer Akdağ, “Bu gerçeklikle kadın, erkeğin belirlediği o dünyada kendine biçilen rolle erkeğin onu tanımladığı bir dünya içerisinde yaşamaya mahkum edildi. Kadınlar sanat alanında her şeyden önce en çok icra ettikleri sanatın objesi konumunda. Kadınlar, erkeklerin kendilerine bıraktığı alanlarda müzik ya da sanat yapma, yine erkeklerin tanımladığı biçimleriyle sanat icra etme durumunda. Biz de kadın olarak sanat alanında kadın farkındalığı yaratmak adına yola çıktık” dedi.
‘Toplumsal roller kendisini sanatta da gösteriyor’
Müziğin yaşama karşı bir duruş olduğunu kaydeden Akdağ, kendi yaptıkları müzikle de kadınların acılarını, üzüntülerini, güçlü duruş ve sevinçlerini dile getirme amacını taşıdıklarını söyledi. “Erkekler kendilerine ait bir hayat belirleyebiliyorken kadınlar için bu böyle değil. Sanat alanında da bu durum böyle. Örneğin bir erkek evlendiği zaman müziği bırakmaz, ama kadınlar evlendiği zaman kendi hayatından kendi sevdiği şeylerden vazgeçebiliyor. Çünkü kadınlar erkeğin kendisi için kurguladığı yaşama bıraktığı boşlukta kendisini var edebildiği bir durum içerisine itiliyor” diyen Akdağ , toplumsal roller ile kadına yüklenilen rol ve sorumlulukların kendisini sanatta da gösterdiğini ifade etti.
‘Müziği asla mücadeleden ayrı düşünmüyoruz’
Kendi yaşamlarına sahip çıkmak ve dayanışmak amacıyla bir arada kadın grubu kurduklarını söyleyen Alamor üyesi Gülçin Özer ise, müzik yapmanın politik bir eylem olduğunu belirtti. Kadınların bir araya gelerek dayanışma göstermelerini ise erkeklerin ve erk zihniyetin olmadığı bir alanda beraber üretim yapabilmenin ve özgürce fikirlerin tartışabilmenin başlı başına bir mücadele olduğunu ifade eden Özer, şunları söyledi: “Kolektif mücadeleyi kadın olma bilincini, iktidarı yok etmeye çalışırken tabi bir anlamda müzik yaparak ilerlemeye çalıştık. Kendimizi ses ya da enstrüman noktasında geliştirmeye çalıştık. Kadın sanat cephesinden protez müziği estetik ile birleştirip veriyoruz. Müziği asla mücadeleden ayrı düşünmüyoruz. Kadının birey olabilmesi özgürleşmesi devlet ve erk şiddetine karşı bir safta durabilmesi bizim için en önemli yerde duruyor.”
‘Kadınları sınıflandırmıyoruz’
Yaptıkları atölye çalışmalarına ilişkin bilgi veren Alamor üyelerinden Buket Şimşek de, yapılan atölye çalışmaları ile hem Alamor’un beslendiğini hem de kadınların özneleşmesine katkı sunduklarını söyledi. Şimşek, Aslında bütün çalışmalarımızın içinde bir varlık mücadelesi var. Atölyede her yaştan kadınlar mevcut. Kadınları sınıflandırmıyoruz. Var olanları ise şekillendirmiyoruz, ne abla diyor ne anne diyoruz. Orada hepsine olmak istedikleri gibi davranıyoruz. Yani bir gitar çalana gitarist, bir şarkı söyleyene de solist diyoruz” dedi.
ALINTI: DİHA