Eren Keskin: Kadınların yönetimde olduğu bir baro daha barışçıl olacak

41 bin 77 üyesi ile dünyanın en büyük barolarından biri olan İstanbul Barosu, yeni başkanını seçmeye hazırlanıyor.

Baronun kuruluşunun 140’ıncı yılına denk gelen genel kurulda, sekiz ayrı grubun adayları ile iki bağımsız aday yarışacak.

Yarıştaki isimlerden biri de Özgürlükçü Demokrat Avukatlar (ÖDAV) grubunun adayı avukat Eren Keskin.

 

Webiz‘de Serpil Savumlu’nun konuğu olan Keskin, baro seçimlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yargının tamamen baskı altında olduğu bir dönemde bu seçimin ‘çok önemli’ olduğu görüşündeki Eren Keskin, bunu şöyle gerekçelendirdi:

“Çünkü avukatlar, halkın haklarını savunurlar ve esas olarak biat etmemesi gereken kesimidir yargının. Yargının bir tarafıdır ama biat etmemesi gereken tarafıdır. Maalesef bizde baroların bir bölümü ve Barolar Birliği esas olarak siyasal aidiyetleri ile bakıyorlar, hukuka da böyle yaklaşıyorlar. Oysa ki avukatların, özellikle de savunmanların haklarının ihlal edildiği durumlarda siyasal aidiyetle yaklaşım olmaz. Yani son derece tarafsız bir avukatın hak ihlaline uğraması özellikle düşünce ve ifadeleri nedeniyle hak ihlaline uğraması durumunda son derece meslek etiğine uygun, meslektaşına sahip çıkan bir baro olması gerekir. Bunun şu anda maalesef uzağındayız.”

İstanbul Barosu’nun olaylara çifte standartla yaklaştığını vurgulayan Keskin, Ergenekon Davası’na gösterilen ilginin diğer avukat yargılamalarında gösterilmediğini de söyledi.

500’den fazla avukatın sadece düşünce ve ifadeleri nedeniyle tutuklu bulunduğuna işaret eden Keskin, baronun avukatlara sahip çıkmadığını belirterek, çifte standardın son bulması gerektiğini ifade etti.

‘Korku hakimken bağımsız karar üretilemez’

Eren Keskin, Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde avukatlara yönelik yeni yaptırımların geldiğine dikkat çekerek, ‘korku toplumu’nun yaratıldığını söyledi.

“Hakim ve savcılar da korkuyorlar. Yani bir günde görevden alınan hakim ve savcılar var. Mahkemeler toptan görevden alınabiliyor. O nedenle yargıya korku hakim olduğu zaman zaten oradan bağımsız karar üretilmesi mümkün değildir. Durumumuz tam da bu.”

Korkunun yanında bilgisizliğin de olduğunu belirten Keskin, yargının bir açmaz içinde olduğunu ve bunun siyasetten ayrı düşünelemeyeceğini ifade etti: ‘Zaten bağımlı olan yargı artık içinden çıkılamaz bir hale getirildi.’

‘Tüm ezilen sınıf ve etnik kimliklerden yana tarafız’

Yaklaşık 30 yıllık avukatlık süresince hiç böyle bir dönem yaşamadığını vurgulayan Keskin, adaylığına ilişkin ise şunları dile getirdi:

“Demokrasi, barış, insan hakları hukuku, evrensel hukuk ve kadın bakış açısı bizi belirleyen bakış açısıdır. Biz Mahmut Esat Bozkurt hukukunu ortadan kaldırmayı amaçlıyoruz. Mahmut Esat Bozkurt, Türkiye’de hukukun anayapıcısı olan kişidir. Kendisi der ki ‘Bu vatanın öz be öz evlatları Türklerdir. Her türlü hakkın sahibi de Türktür. Türk olmayanlar ise ancak hizmetçi olabilirler.’ Aynen bunu söylemiş bir kişidir. Bizim baromuz şu anda Mahmut Esat Bozkurt adına ‘insan hakları ödülü’ veriyor. Bizim farkımız bu. Biz ezilen cinsten, ezilen sınıftan, ezilen tüm etnik kimliklerden yana tarafız. Bizi belirleyen noktamız budur.”

Baro yönetimi listelerinde birçok etnik kimlikten avukatın olduğunu da belirten Keskin, Kürt sorununu ve ‘devletin koyduğu kırmızı çizgileri’ temel bir mesele olarak gördüklerini ve yüzleşme olmadan demokrasinin gelmeyeceğini vurguladı.

‘Sivil bir Anayasa hayalimiz’

Keskin ayrıca, sivil siyasetin hapiste olduğu bir zamanda sivil bir Anayasa’nın yapılmasını istemenin hayalcilik olduğu görüşünün gelebileceğini, ancak bunun hayalleri olduğunu ve seçildikleri takdirde ilk iş olarak bu konuda çalışma yapacaklarını söyledi.

‘Kadınların yönetimde olduğu bir baro daha barışçıl olacak’

Belirledikleri 10 kişilik yönetim kurulunda yedi kadının bulunduğunu da belirten Keskin, “Kadın bakış açısının her yerde egemen olması, en azından eşit olması gerekiyor. Çünkü son derece erkek egemen ve militer kurumlar yaratılıyor” dedi ve ekledi: “Kadınların yönetimde olduğu bir baro daha barışçıl olacaktır.”

Öte yandan Eren Keskin, İstanbul Barosu başkan adaylarından birinin üniversitelerden ‘barış bildirisi’ni imzaladıkları için atılan öğretim üyelerinin atılma kararlarının altında imzası bulunduğunu da sözlerine ekledi.

gazetekarinca.com

Share