Pirahã Kabilesi: Dünsüz, yarınsız ve kaygısız bir yaşam

Amazon’un derinliklerinde, yalnızca birkaç yüz kişilik bir kabile yaşıyor. Tamamen adına teknoloji dediğimiz şeylerden uzak, avcı ve toplayıcılıkla yaşamlarını sürdürerek. Dış dünyaya kendilerini tamamen kapatmış; paradan ve lüksten haberi bile olmayan ilkel olarak düşünülen bu insanlar dünyanın en mutlu insanları. Neden derseniz, çünkü bu kabilenin dilinde gelecek zaman yok; onlar hep “şimdi”yi yaşıyorlar!

Pirahã Kabilesi’nin yerleşim yeri Porto Velho (Brezilya) şehrine 400 km uzaklıkta. Ulaşmak için 4 günlük bir tekne seyahati gerekiyor.

Bizlerin Pirahãlar hakkında bu kadar bilgi sahibi olmasını sağlayan kişi ise onları bizzat görmüş, yıllarca birlikte yaşamış ve onları incelemiş, nihayet ömrünün büyük bir kısmını onları incelemeye adamış eski bir misyoner ve antropolog olan Daniel Everett.

1977 yılında bu kabileyi görmek ve onları “insanlaştırmak” için Amazonlara ilk yolculuğunu yapan Everett, zaman içinde onlara öğreteceklerinden çok öğreneceği çok şey olduğunun farkına varıyor bu insanları tanıdıkça. Bu yolculuklarının ardından bir de kitap yazıyor: “The Grammar of Happiness”

“Hiç bu kadar zorlu şartlarla karşı karşıya olan ama buna rağmen büyük bir incelik ve mutluluk içinde yaşayan insanlar görmemiştim. Pirahãların hayatı benim düşünme biçimimde devrim yaptı. Her şart altında mutlu olmayı öğretti”.

Pirahã insanları zaman içerisinde çok büyük zorluklara ve dayatmalara maruz kalmış, fakat kendi kültürlerinden asla kopmamışlar. Modern dünyanın nimetlerine gerek duymayarak, elindekiyle yetinmeyi bir yaşam biçimi haline getirmişler.

Onlar yalnızca zorunlu ihtiyaçlarını karşılayacak kadar çalışıp, geri kalan zamanlarında eğlenmek ve sohbet etmek istiyorlar. Aralarında hiçbir hiyerarşi yok. Özel günler ya da törenler düzenlemiyorlar. Doğayla harika bir uyum içinde yaşıyorlar. Avladıkları hayvanlar dışında hiçbir hayvana zarar vermiyorlar. Topladıkları yiyecekler eşit olarak paylaştırılıyor.

Bu kabilenin en şaşırtıcı ve ayırt edici varlığı ise, başta da ifade ettiğimiz gibi; dilleri.

Dillerinin bir alfabesi yok, dolayısıyla ortada yazıya dökülebilen bir dil yok. Sesler çıkarıyorlar, ıslıklar çalıyorlar, zaman zaman hayvanları ve doğadaki diğer sesleri taklit ediyorlar. Bu konuda o kadar ustalar ki, maymunları uzaklaştırıp kartalları bile çağırabiliyorlar.

“Anı yaşamak” dendiğinde yazık ki, aklımızda hep rockstarlardan bozma hayatlar ve “motosikletli” felsefeler canlanır. Bu denli berrak bir kavramın altını yine modern yaşam boşaltmış olacak ki, Pirahãlar hiçbir gürültüye ihtiyaç duymadan, kelimenin tam anlamıyla bunu yapıyor.

Şöyle ki, Pirahã dilinde geçmiş ya da gelecek zaman kavramları yok: Yarın yok. Dün yok. Ay, yıl, hafta yok; onlar için ya “şimdi” var, ya da “şimdi değil” var! Dolayısıyla bu insanlar pişmanlık ya da beklenti içinde yaşamaktan oldukça uzak. Geçmişe dair efsaneleri, mitleri de yok. Onlar için yalnızca gördükleri var.

Dillerinde sayı da yok. Bu insanlar 10’a kadar sayamıyor. Miktar kavramı, yalnızca yeterli olup olmadığına göre ayrılıyor. Bir kilo balığın, veya 5 tane balığın kaç tane balık olduğunu onlar bilmiyorlar. Onlar için “az balık” ya da “çok balık” var. Bir şeyden yeteri kadar varsa, sayısının hiçbir önemi yok.

Şimdi bu yazıyı yazarken bu insanlara hep, ortada olan bir şeyler varmış da onlar bilmiyormuş gibi yaklaştık. Aslında burada tam tersi var. Düşününce, onların tarafında bir eksiklik yok; bizim tarafta bir fazlalık var.

Kaynak: www.wannart.com / Dünyalılar

gazetepatika10.org

Share