Bir yıl sonra kadın, hayat, özgürlük, başkaldırı!

16 Eylül, “kadın, yaşam, özgürlük” ayaklanmasını tetikleyen Mahsa (Jina) Amini’nin zorunlu başörtüsü nedeniyle devlet eliyle öldürülmesinin üzerinden bir yıl geçti. Ayaklanmanın en önemli özelliği kadınların zorunlu başörtüsüne karşı öncü rolüydü. Dünyayı sarsan, hayrete düşüren özellik, toplumda ve insanlar arasındaki sosyal ilişkilerde önemli değişikliklere neden olan özellik oldu ve sosyal ve siyasal alanda geri dönüşü olmayan önemli başarılara imza attı.

Kadınların mücadelesi zorunlu başörtüsüne karşı verdiği mücadeleyle ataerkilliğe önemli bir darbe indirdi ve kadın bedeni üzerindeki tahakküm ve otoriteye son vermenin temelini attı. Zorunlu başörtüsüne karşı mücadelede kadınların öncü rolü, kadınların dünya çapında toplumsal cinsiyet baskısına karşı mücadelesinin motivasyonunu güçlendirdi. Kadınların öncü ve cesur rolünün en önemli başarılarından biri, kadının gücünün ve eski, çürümüş ataerkil kapitalist toplumun değiştirilmesindeki rolünün ortaya çıkmasıydı. Hiç şüphe yok ki, kadınlar ve bir bütün olarak halk ile İslam rejimi arasındaki derin çelişki, zorunlu başörtüsüyle sınırlı değil.

44 yıldır sınıfsal sömürü, ulusal ve dini baskı, cinsel ve toplumsal cinsiyet baskısı, diktatörlük, yağma, hırsızlık ve yolsuzluk ve öldürme, her türlü özgürlüğün sesini hapsetme, her türlü özgürlüğün yokluğu, Mahsa ayaklanmasına yansıyan, ezilen kitlelerin çoğunluğunun gerici rejimle çelişkisinin kaynağı. Ve bu ayaklanmada kadınların zorunlu başörtüsüne ve İslami rejime karşı mücadelesi, halkla İslami rejim arasındaki tüm çelişkileri ortaya çıkarabilecek bir güce sahipti.

İslami rejimin Mahsa isyanının yıldönümü münasebetiyle kitlesel bir ayaklanma korkusu o kadar açıktır ki, bunun bir yansıması binlerce kadın ve diğer aktivistin yaygın olarak tutuklanması ve hapsedilmesinde, ailelerinin taciz edilmesi ve tutuklanmasında da görülmektedir.

Son iki ayda Mahsa ayaklanması ve üniversite öğrencilerinin ve öğretim üyelerinin işten çıkarılmasıyla teyid edildi. Rejimin korkusu ve çaresizliği, kadınların zorunlu başörtüsüne karşı mücadelesinin yaygınlaşmasında ve bu mücadeleye katılan erkeklerin sayısının artmasında da görülüyor. Rejim, bu mücadelelerin kendi sonunu daha da yaklaştıracağından her zaman korkuyor. Halkın birçok farklı cephede mücadelesini yoğunlaştırdığı, büyük değişim potansiyeli taşıyan böyle bir durumda, Batılı emperyalistler, İslam rejimiyle bazı çelişkilere rağmen gerçekte (sözde değil) İslam rejimini desteklemektedir. Onların tercihi, İslami rejimi iktidarda tutmak ve insanların mücadelesinin derinleşerek İslami rejimin yıkılmasına engel olmaktır.
İslami rejim yetkilileriyle aleni ve gizli toplantılar yapıp onlara sosyal yardımlar vermelerinin ve üzerlerindeki ekonomik baskıları azaltmalarının nedeni budur.

Mahsa ayaklanmasında halkın mücadele ettiğine ve özellikle kadınların kararlı mücadelesinin devrim ve radikal değişim mesajını beraberinde getirdiğine şüphe yok. Mücadeleler kararlı bir amaç ve daha radikal sloganlarla derinleştikçe, devrimci örgütlülükle daha fazla kadın mücadeleye katıldıkça, bir yandan daha fazla kadın gücü, diğer yandan da halkın süreci geçirme mücadelesi gücü ortaya çıkacak, devrim güçlendirilecek ve sağlamlaştırılacak.
8mart kadın örgütü (İran-Afganistan)

16 Eylül 2023

Share