Maltepe’de kadın katliamı

Maltepe’de daha önce eşi tarafından saldırıya uğrayıp yaralanan bir kadın eşi tarafından bıçaklanarak katledildi

oznur bozan katledildi

HABER MERKEZİ (09.01.2015)- Ülkemizde erkek egemen sistemin bir yansıması olarak kadın katliamları hız kesmeden devam ediyor. Kadınlar göz göre göre katlediliyor.

 

Maltepe’de daha önce eşi tarafından saldırıya uğrayarak yaralanan bir kadın bu defa bıçaklı saldırıya uğrayarak katledildi.

 

Maltepe Gülensu Mahallesi oturan Öznur Bozan sabah saatlerinde eşi Ozan Bozan’ın saldırısına uğrayarak katledildi. Sabah saatlerinde gelen sesler üzerine eve giden komşuları Öznur Bozan’ın katledildiğini gördü. Üstelik Bozan’ın  6 aylık ve 1 yaşındaki iki çocuğu da annelerinin başında duruyordu.

 

Öznur’un katili Ozan Bozan’ın ise katliamın ardından polise teslim olduğu belirtildi. Bozan’ın 6 ay önce de Öznur Bozan’a saldırdığı ve onu yaraladığı kaydediliyor.

www.halkingunlugu.org

Share

Paris’te katledilenler Dersim’de anıldı

Dersim Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nin çağrısıyla Paris’te Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez Belediye Konferans Salonu’nda anıldı

Sakine

DERSİM (09.01.2015)- Dün 16.30’da yapılan anmada bir dakikalık saygı duruşunun ardından, sine vizyon gösterimi yapıldı. Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’e ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Sakine Amed zindanında o an yaşadıklarını değil Kürdistan Devrimini anlatan biriydi Sakine, sonra kadın, sonra tarihin en kötü yüzünü yaşamış bir alevi Kürt’tü,  Sakine Her yönüyle bir Dersim’li, Dersimin asiliğidir. Her alanda örgüt iradesini dimdik savunan, önder bir kadrodur.”

 

Anmaya Demokratik Kadın Hareketi destek verdi. Bugün saat 12.00’de Sanat Sokağı’nda Sakine Cansız mezarı başına gerçekleştirilecek yürüyüşle anılacak.

Share

Yeni bir dünyayı kendi ellerimizle yaratma umudumuzu ve kararlılığımızı haykırmak için; 11 Ocak’ta Berlin’deyiz

ADKH--300x300

adgh-logo-300x191

0-1-adhk-orjinal-logo-237x300

Yeni bir dünyayı kendi ellerimizle yaratma umudumuzu ve kararlılığımızı haykırmak için;

11 Ocak’ta Berlin’deyiz

Emperyalist-kapitalist tekeller, sermaye birikimi için doğayı ve insanı katletmeye devam ediyor. Toplumların sınıflara bölündüğü günden beri, yaşanan tarihsel gerçeklikler bir yana, emperyalist-kapitalist sistemin son bir yılda dünya genelinde insanlık ve doğa üzerinde nasıl bir yıkım, savaş, katliam ve sömürüyle yükseldiğine ve bunlara karşı geliştirilen itiraz ve direnişlere baktığımızda dahi, böyle bir sistemle yönetilen dünyadan, çıkarı olan bir avuç sermaye grubunun dışında, doğadaki her dinamik dahil, hiç kimsenin memnun olmadığı çok açıkça görülecektir. Bu memnuniyetsizlik, dünyanın her bir parçasında ve özgülünde başka başka şekillerdeki karşı çıkışlar, itirazlar ve can bedeli direnişlerle kendini gösteriyor ve göstermeye devam edecektir.

İktidarların, insanı emeğine, doğaya, insana yabancılaştırdığı her dönemde, egemenlere karşı yaşamları pahasına sosyalizm inançlarını pratikleştirerek yaşamın içinde özne olmayı başaranlar, düşüncelerinin tüm çıplaklığıyla haykırıp başka bir yaşam için mücadele etmeyi insanlığa öğrettiler. Korkunun hakim olduğu en karanlık dönemlerde dahi giyotinlerden haykırdılar, kızıl burçlarda dalgalandırdılar kızıl bayraklarını. Avrupa’da sosyalist teori ve pratiğin sembolü olan ve bu uğurda 15 Ocak’da katledilen Rosa Luxemburg ve Karl Libknecht’i, Sovyet sosyalist devriminin kuramcısı-önderi olan Lenin’i, yaşayan düşünce ve pratiklerinden öğrenerek hatırlamak, tartışmak ve güncellemek daha da anlam kazanıyor. Kapitalist sömürü düzenine karşı tarihsel zenginlik olan Rosa Luxemburg ve Karl Libknecht ve Lenin’in sosyalist düşünce ve pratik deneyimlerini güncelleştirerek geliştirmek nasıl sosyalistlerin sorumluluğuysa, Kürt ulusal hareketin mücadele sembolü olan üç Kürt kadın siyasetçiyi, Sakine’yi, Fidan’ı, Leyla’yı ve üzerinde kirli savaş pazarlıklarının sürdürüldüğü Ortadoğu ve Kürdistan topraklarında insanlık için bir umut olarak filizlenen Rojava devrimi ve muazzam Kobane direnişinden öğrenerek geliştirmek de, yine sosyalistlerin sorumluluğu ve zorunluluğudur.

Sosyalist” blokun çöküşüyle sosyalizmin miadını doldurduğu propagandalarının türlü şekillerde devam ettiği ve emperyalist-kapitalist dünya gericiliğinin köhnemiş ve çürümüş barbarlığının, insanlığın yaşamını ve doğayı adeta cehenneme çevirdiği bu tarihsel süreçte; emperyalizmin dünyayı yönetme -sömürme- gücüne rağmen, bu dünya düzenine karşı tek kurtuluş alternatifinin, mevcut ekonomik ilişkileri altüst etmeyi, sermayenin değil insan ve doğanın çıkarlarını esas alarak toplumsal bir değişim-dönüşümü amaçlayan uzun soluklu- uzun süreli bir sınıf savaşımını gerektiren sosyalizm yürüyüşü olduğu, gün geçtikçe daha çok açığa çıkmakta ve yaşam için bir zorunluluk halini almaktadır.Ve bu yaşamı arzulayanların, bu yaşama inananların, inançlarını pratikleştirerek zalimin zulmüne her dönemde çeşitli biçimlerde karşı duranların; Spartakistlerin, Bedreddinlerin, dünya devrimci hareketinin kızıl neferlerinin, Rojava’da ,Kobanê’de direnen her bir savaşçı şahsında bugüne taşıyarak anlattığı tek bir gerçek vardır:

Emperyalist-kapitalist gericiliğin insanlığa ve doğaya reva gördüğü her zulmü karşısında başka bir dünya mümkündür ve bu dünyaya, insanlığın ve doğanın kurtuluş projesi olan uzun soluklu sosyalizm mücadelesiyle yürünecektir!

İnsanın ve doğadaki bütün canlıların hakettiği ve yaşamsal çıkarlarının esas olduğu yeni bir yaşamın mümkün olduğunu haykırarak; bunun için mücadele etmek, insanlık için bir tercih değil, gerçekleştirilmesi gereken bir zorunluluktur. İnsanlığın özgürleşme mücadelesinin tarihsel yaratıcılarını, deneyimlerini sahiplenmek ve daha ilerilere taşımak perspektifi ve zorunluluk bilinci ile tüm bileşenlerimiz ve kurumlarımız başta olmak üzere; genç, kadın tüm kitlemizi ve duyarlı halkımızı 11 Ocak 2015’te Berlin’de büyük sosyalizm yürüyüşünde yeralmaya ve yeni bir dünyayı kendi ellerimizle yaratma umudumuzu ve kararlılığımızı hep birlikte haykırmaya çağırıyoruz!

Luxemburg-Liebknecht-Lenin (LLL)Demonstration,

Sonntag, 11.Januar 2015 | 10Uhr | U-Bhf Frankfurter Tor, Berlin

Ocak‘15

ADKH (Avrupa Demokratik Kadın Hareketi) 

ADGH (Avrupa Demokratik Gençlik Hareketi)

ADHK (Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu)

Share

‘Trans katliamlarına son’

Trans kadın Eylül Cansın toplumsal baskılara dayanamayarak yaşamına son verdi

 

HABER MERKEZİ (05.01.2015)- Trans kadın Eylül Cansın cumartesi gecesi Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak hayatına son verdi. Cansın, Boğaz Köprüsü’nden atlamadan önce çektiği video kaydında, trans kadın olduğu için kendisine iş verilmediğini, bu yüzden toplum tarafından sürekli ötekileştirildiğini belirtti. Yaşam koşulunun zorluklarına karşı direndiğini ancak artık yapamadığını ifaden eden Cansın şunları söyledi: “Ben 1992 doğumluyum. Şu an 24 yaşımda olmam lazım ve 24 yaşımı sonlandırıyorum. Herkesi öpüyorum. Yapamadım. Yapamadım çünkü insanlar bana izin vermedi. Çalışamadım, bir şeyler yapmak istedim, yapamadım… Anladınız mı? Bana çok engel oldular, beni çok mağdur ettiler. Herkesi Allah ile baş başa bırakıyorum ve şu an Boğaz Köprüsü’ne doğru gidiyorum. Hepinizi öpüyorum, Allah’a emanet olun.”

Eylül Cansın bugün (5 Ocak) Cemevi’nde yapılan cenaze töreninin ardından Feriköy Mezarlığı’nda defnedildi.

www.halkingunlugu.orgeylul cansin

Share

Endonezya’da Kadın Adaylara Bekaret Testi Uygulaması

Endonezya’da kadın adaylara bekaret testi uygulamasıokul-basvurusunda-bekaret-testi-skandali-1207224-214x183

HABER MERKEZİ – Endonezya’da polis okullarına gitmek isteyen kadın adayların başvuru koşulları içinde bekaret testi uygulaması yaptığı ortaya çıktı. Uluslararası İnsan Hakları Gözleme Örgütü (HRW), uygulamayı kadını küçük düşüren ve zarar veren bir uygulama olarak tanımladı.

 

Endonezya’da polis okullarına gitmek isteyen kadın adaylara başvuru sırasında bekaret testi yaptırıldığı ortaya çıktı. Başvuru koşullarından biri olan bekaret testine ilişkin konuşan Endonezya Aile İşleri Bakanı Tjahjo Kumolo, “Bir kadın birçok sebepten ötürü bekaretini kaybetmiş olabilir. Bu bir ölçü olmamalı. Bazı kadınların bakire oldukları halde bu belgeyi alamamaları da çok üzücü” dedi.

 

Uluslar arası İnsan Hakları Gözleme Örgütü (HRW) yetkilileri uygulamayı, kadını küçük düşüren ve zarar veren bir uygulama olarak tanımladı. Polis okulları yetkilileri ise bekaret testi ile ilgili söylemleri reddederek, yapılan testi bekaret için değil, rahim kanseri olup olmadıklarını öğrenmek için istediklerini iddia etti.

(dc/mg)

Share

“Dilan çok güzeldi, bir adama verileceğini bildiği için kendini öldürdü”

205074_a_girl_in_khakhe_camp_who_was_a_victim_of_islamic_state_abuse854-214x190

Bu sözler IŞİD vahşetinin kısa bir özeti aslında: “Bir gün bize dans kostümlerine benzeyen kıyafetler verdiler. Banyo yapıp bunları giymemizi söylediler. Dilan banyoda kendini öldürdü. Bileklerini kesip kendini astı. Dilan çok güzeldi ve sanırım bir adama verileceğini bildiği için kendini öldürdü.”

Uluslararası Af Örgütü, dün “Cehennemden kaçış – Irak’ta İslam Devleti esaretinde işkence, cinsel kölelik” adlı bir rapor yayınladı. IŞİD’in Ezidilere yönelik uyguladığı vahşeti gözler önüne seren raporda, IŞİD militanlarına ya da onların destekçikerine “satılan” ya da “hediye” olarak verilen, onlarla zorla evlendirilen yüzlerce Ezidi kadın ve kız çocuğunun yaşadıklarına yer verildi.

 

‘TECAVÜZ SİLAH OLARAK KULLANILIYOR’

Kuzey Irak’ta eskiden esir tutulan 40’tan fazla kişiyle görüşen Uluslararası Af Örgütü Kıdemli Kriz Danışmanı Donatella Rovera, “Yüzlerce Ezidi kadın ve kız çocuğunun hayatı, İslam Devleti esaretinde yaşadıkları cinsel şiddet ve cinsel köleliğin dehşeti yüzünden paramparça oldu. Cinsel köle olarak tutulanların çoğu çocuk; 14-15 ve hatta daha genç yaştaki kız çocukları. İslam Devleti savaşçıları savaş suçuna ve insanlığa karşı suça varacak şekilde, tecavüzü saldırılarında silah olarak kullanıyor” diye konuştu.

19 YAŞINDAKİ DİLAN…

IŞİD’in vahşetine maruz kalan kadın ve çocukların kendilerini öldürme noktasına geldiğinin belirtilirken, 19 yaşındaki Dilan’ın ağabeyi Uluslararası Af Örgütü’ne, kız kardeşinin Musul’da esir tutulduğu sırada tecavüze uğrama korkusu ile intihar ettiğini anlattı. Dilan ve aralarında 10 ve 12 yaşında iki kız çocuğunun da olduğu diğer 20 kız çocuğu ile aynı odada tutulan kızlardan biri Uluslararası Af Örgütü’ne yaşadıklarını şöyle anlattı: “Bir gün bize dans kostümlerine benzeyen kıyafetler verdiler. Banyo yapıp bunları giymemizi söylediler. Dilan banyoda kendini öldürdü. Bileklerini kesip kendini astı. Dilan çok güzeldi ve sanırım bir adama verileceğini bildiği için kendini  öldürdü.” Bunları anlatan kız daha sonra kaçmayı başaranların arasındaydı.

EŞARPLA BOĞMAYA ÇALIŞTILAR

IŞİD tarafından esir tutulanlardan biri olan 27 yaşındaki Vafa, Uluslararası Af Örgütü’ne kendisinin ve kız kardeşinin, kendilerini esir tutan kişi tarafından zorla evlendirilmekle tehdit edildiğini anlattı. İki kız ertesi gece kendilerini öldürmeye kalkmış. Kendilerini eşarpla boğmaya çalışmışlar ama aynı odada kalan diğer iki kız uyanıp onları durdurmuş. Vafa o geceyi şöyle anlattı: “Eşarpları boynumuzun etrafına doladık ve karşılıklı olarak çekebildiğimiz kadar çektik, sonra ben bayıldım… Birkaç gün konuşamadım.”

AİLEME NE OLACAK?

Sincar Dağı yakınında bir köyden olan 16 yaşındaki Randa, birçok akrabası ile birlikte kaçırıldı. Bunların arasında karnı burnunda annesi de bulunuyordu. Randa kendisinden iki kat daha yaşlı olan ve kendisine tecavüz eden bir adama “satıldı” ya da “hediye” olarak verildi. Çektiği çileyi Uluslararası Af Örgütü’ne şöyle anlattı: “Bana ve aileme yaptıkları çok acı vericiydi. Daesh hayatlarımızı mahvetti… Aileme ne olacak? Onları bir daha görebilecek miyim bilmiyorum.”

HAYATTA KALANLARIN DURUMU

Raporda hayatta kalan Ezidi kadınlarının durumuna da dikkat çekilirken, Kriz Danışmanı Donatella Rovera, “Cinsel saldırıdan kurtulanlara tıbbi ve diğer açılardan destek sağlayan Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Birleşmiş Milletler ve insani yardım örgütleri çabalarını artırmalı. Hızlı ve proaktif bir şekilde kendilerine ihtiyacı olanlara erişebildiklerini güvence altına almalılar. Aynı zamanda kadınlar ve kız çocukları kendilerine destek vereceklerin olduğu konusunda bilgilendirilmeli” diyor.

www.demokratikkadinhareketi.org

Share

Solingen’de Kadına Yönelik Şiddet Konulu Etkinlik

IMG_1302

Solingen Türk Halk Derneğinde ADKH tarafından geçtiğimiz pazar günü (14 Aralık) gerçekleştirilen panelde Dünya, Türkiye ve Almanya da “Kadına yönelik şiddetin farklı biçimleri” konusu ele alındı.

50%’si nin erkek katılılımı olan panele, panel öncesi ADKH temsilcisine “şimdi bizi (erkekleri) düşman ilan edeceksiniz değil mi?“ sorusuna yanıt panel arasında verildi.

ADKH erkek egemen zihniyete, sistem tarafından yaratılmış olan kadın ve erkek rollerine, din, töre ve geleneksel anlayışlara karşı mücadele verilmesi gerektiğinin vurgusunu yaptı.

Kapitalist sistemin Kadını (insanı) sömürüp bir meta olarak kâr hırsı yüzünden kullandığı bu sistemin kadına yönelik şiddet biçimleri  power point üzerinden gösterilerek açığa çıkarıldı/ teşhir edildi.

Şiddetin sadece dayak atmak olmadığı fiziksel şiddetin yanı sıra, psikolojik, ekonomik, cinsel şiddet biçimleride ayrıntılarıyla anlatıldı.

Stalking, Mobbing, Namus/Töre cinyatlerine ve seks köleliğine ayrıca yer verildi. Türkiye de son 7 yıl da 1400% kadına yönelik şiddetin artmış olması ise katılımcıları bir hayli şaşırtı.

Töre cinayetleri ise sadece doğu da değil Avrupa’ nın bir çok ülkelerinde olduğu gibi Almanya’da da gerçekleştiği resmi rakamlarla açıklandı.

Temsilcimizin karşısında Anne ve Babaların oturması başka önemli bir konuya değinmesine yol açtı. Tüm uygulanan şiddetin aynı ağır ve acımasız boyutları Türkiye gibi ülkelerde LGBTI bireylerine de uygulandığı, onların cinsel yönelimleri nedeniyle, istediklerini sevmeği seçtikleri sebebiyle katledildiklerinin vurgusunu yaparken, “çocuklarınız eş cinsel ise onlar gayet normal, sağlıklı ve bir o kadar değerlidirler. Küçük çocukların sünnet edilmiş fotolarına demin bakamayıp, bugün bu sunumda dile getirilen şiddet biçimlerini lanetlerken, bir insanın da kim olmak istediği, kimi seveceği özgürlüğünü de tanıması gereken yine sizler olmalısınız”! diye velilere seslendi.

IMG_1295 IMG_1305 IMG_1306 IMG_1293

Kısa bir moladan sonra katılımcılar ile forum şeklinde tartışıldı, sorular yanıtlandı. Bu verimli tartışmalar içinde göze çarpan ise, kadının kadına olan şiddeti oldu. Nedenleri yine sistemin teşhiri ile açıklanabilindi.

Panelin ve sonra ki forum tartışmasının ardından tüm katılımcılarında yer aldığı workshop ile devam edildi. İkiye ayrılan grup (kadın-erkek) tiyatral yöntemlerden pandomim ve heykel ile şiddeti anlatan gösterilerini birbirilerine sergileyerek “Kadına yönelik şiddetin farklı biçimleri anlatılarak panel  sonlandırıldı.

Share

MLKP Savaşçısı Sibel Bulut Şehit Düştü

MLKP savaşçısı Sibel Bulut şehit düştü2014-12-15-21-56-06-1804525544

MLKP savaşçısı Eylem Deniz kod isimli Sibel Bulut 12 Aralık’ta Kobanê’nin Güney cephesinde şehit düştü

HABER MERKEZİ (14.12.2014)-  Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) Sarya Özgür/Eylem Deniz kod isimli savaşçısı Sibel Bulut’un IŞİD’e karşı verilen Kobanê savunmasında12 Aralık’ta Güney cephesinde şehit düştüğünü açıkladı.

MLKP konuyla ilgili yaptığı açıklamada 16 Ekim 2014’ten beri Kobanê cephesinde bulunan Bulut’un bir eylem sırasında ölümsüzleştiğini belirterek “Sarya yoldaşa ve tüm şehitlerimize layık olarak, devrim yangınını bölgemizin ve dünyanın dört bir yanına taşımak onur görevimiz ve sözümüzdür. Ne pahasına olursa olsun bu sözü tutacağız. Başta komünist kadınlar olmak üzere, özgürlükten ve onurdan yana olan tüm kadınları Sarya yoldaşın çağrısına yanıt vererek, Kobanênin zafer yürüyüşüne katılmaya çağırıyoruz.Halklarımızın ve ailesinin başı sağ olsun…Kobanê direnişinin zaferi ve Rojava devrimi için direnenlere selam olsun. Paramaz Kızılbaşlara, Arin Mirxanlara, Sarya Özgürlere şan olsun!” ifadelerine yer verdi.

“Rojava’dayız gitmiyoruz. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Gerekirse şehit de düşeriz”

1986 Dersim doğumlu olduğu belirtilen Bulut geçtiğimiz aylarda ETHA’ya verdiği röportajda “Rojava’dayız gitmiyoruz. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Gerekirse şehit de düşeriz” demişti. Bulut aynı zamanda  Kobanê’nin düşmesini bekleyen Erdoğan’ın  “Kobane ha düştü ha düşecek”  sözlerine karşı “Kobane düştü diyenlerin hayalleri suya düştü burada. Bunu beklemesinler. Onların emperyalist politikaları bizim irademize çarpmış durumda ve ilerleyemiyorlar. Bunu istedikleri kadar kabul etmesinler, IŞİD çetesini istedikleri kadar desteklesinler ama geçiş yok. Buna izin vermeyeceğiz. Bu konuda kararlıyız.” İfadelerini kullanmıştı.

Öte yandan Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Bulut için İstanbul’da Kadıköy Halitağa Caddesi üzerinde bulunan HDP binası önünde, Ankara’daysa Yüksel Caddesi’nde taziye çadırı açacağını duyurarak tüm duyarlı kamuoyunu taziye çadırlarına destek olmaya çağırdı.

Kaynak: Halkın Günlüğü

Share

Öz kızı ile 6 ay ilişki

İngiltere’nin South Yorkshire bölgesinde 41 yaşındaki bir adam 13 yaşındaki öz kızı ile 6 ay boyunca düzenli olarak cinsel ilişkiye girdiği gerekçesi ile 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Kimliği basına açıklanmayan kızın biyolojik babasının kimliğini Facebook sayesinde 13 yaşındayken öğrendiği ve adamla iletişime geçip sık sık görüşmeye başladığı belirtildi.

Kız çocuğunun bir süre sonra annesinin de izni ile adamın evine taşındığı ve onunla birlikte yaşamaya başladığı açıklandı.

Sheffield Kraliyet Mahkemesi’nde konuyla iglili görülen davada adamın kız arkadaşından ayrıldıktan sonra geceleri kızının yatağına gitmeye başladığı ve çocuğun “Babasına karşı koymak istemediği için adamın cinsel tacizlerine boyun eğdiği” belirtildi.

Altı ay boyunca iki günde bir babasıyla cinsel ilişkiye girdikten sonra evi terk edecek gücü kendisinde bulunan kız çocuğunun yaşadıklarını bir sosyal yardım görevlisine anlattığı ve adamın bu sayede tutuklandığı belirtildi.

Kızının kimliğinin korunması amacıyla ismi basına açıklanmayan baba mahkemede taciz ve tecavüz suçlamalarını kabul etti.

Kaynak: Biimagesrce BORA / LONDRA

13 Aralık 2014

 

Share

Pınar Selek hakkında yeniden ağırlaştırılmış mühebbet hapis istendi

Mısır Çarşısı’nda yaşanan patlamaya ilişkin davada savcı, Pınar Selek hakkında yeniden ağırlaştırılmış müebbet hapis ‘cezası’ istedi

Pnar2-214x190

HABER MERKEZİ (05.12.2014)- Mısır Çarşısı’nda 7 kişinin hayatını kaybettiği ve 127 kişinin yaralandığı patlamaya ilişkin dava, daha önce 3 kez bozulmasına karşın yeniden görüldü.

İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava öncesinde Hâlâ Tanığız Platformu üyeleri sosyolog Pınar Selek’e destek vermek için Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.

Savcı Pınar Selek’in ‘cezalandırılmasını’ talep etti

Duruşmada mütalaasını sunan savcılık Selek’in ‘cezalandırılması’ talebinde ısrar etti. Savcı daha önce üç kez beraat eden Selek’in “terör örgütü üyesi olarak, üyesi olduğu örgütlerin amaç ve faaliyetleri doğrultusunda Mısır Çarşısı’na bomba yerleştirmek ve bu bombaya patlatmak suretiyle 7 kişinin ölümüne 127 kişinin yaralanmasına sebebiyet vermekten, devletin ve ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemde bulunmak suçundan cezalandırılmasını” istedi.

Mahkeme Selek hakkında vekillerine esas hakkında savunma ve beyanlarını yapması için süre verilmesine karar vererek duruşmayı 19 Aralık 2014 tarihine erteledi.

Mısır Çarşısı davasında daha önce 3 kez beraat eden sosyolog Pınar Selek’in son duruşmasında İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay’ın bozma kararına uyarak Selek hakkındaki yakalama kararını kaldırmıştı.

 

Kaynak: Halkın Günlüğü

Share

Kasım Ayında 18 Kadın Katledildi

Kasım ayında erkekler 18 kadın veya kız çocuğunu öldürdü, 10 kadına tecavüz etti, 24 kadını ve kız çocuğuna şiddet uyguladı, yaraladı, dokuzuna cinsel tacizde bulundu.

2014’ün ilk on ayında erkekler 253 kadın öldürdü; 98 kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti; 523 kadına şiddet uyguladı; 104 kadın ve kız çocuğuna cinsel tacizde bulundu.

 

dokh-3-ayda-48-kadin-katledildi-36293-214x190

18 KADIN KATLEDİLDİ

Erkekler, Kasım ayında 18 kadın ve iki erkeği öldürdü. Kadınların yüzde 28’i eşlerinden/sevgililerinden ayrılmak istedikleri için öldürülürken, boşanma davası açan bir kadın, eşi hakkındaki uzaklaştırma kararına rağmen öldürüldü. Bir erkek kız kardeşini dövme yaptırdığı için öldürdü.

Bir erkek çamaşırlarını ütülemediği için ayrı yaşayan eşini merdivenden aşağı iterek öldürdü. Bir erkek hem resmi nikahlı hem imam nikahlı eşlerini öldürdü.

Boşanma davası açan eşini, uzaklaştırma kararına rağmen evine giderek öldüren başka bir erkek ise cinayetin ardından “Öldürme hakkımı kullandım. Böyle bir hakkım olduğunu yeni öğrendim” dedi.

Kadınların yüzde 61’ini eşleri ve sevgilileri, yüzde 16’sını ise eski eş ve eski sevgilileri öldürdü. Yedi kadın eşi, biri imam nikahlı eşi, üçü sevgilisi, ikisi eski sevgilisi, biri eski eşi, biri babası, biri ağabeyi, biri erkek bir akrabası, biri de komşusu tarafından katledildi.

Cinayetlerin yüzde 61’inde ateşli silahlar kullanıldı: Kadınların altısı tabancayla, altısı bıçakla, beşi tüfekle, biri merdivenden aşağı atılarak öldürüldü.

Cinayetlerin ardından üç erkek intihar etti, üçü intihara teşebbüs etti, ikisi kolluk kuvvetlerine teslim oldu.

Kasım’da öldüren erkeklerin yaşları 15 ile 60, katledilen kadınların yaşları 15 ile 57 arasında değişti.

Kadın katliamı Ağrı, Antalya, Bolu, Bursa, Çorum, Edirne, Hatay, İzmir, İzmit (2), Karaman, Kastamonu, Kayseri (2), Konya, Mersin, Trabzon ve Uşak’ta yaşandı.

Ayrıca Ankara’da üniversite öğrencisi bir kadın bir otel odasında ölü bulundu. Antep’te ise Suriyeli bir mülteci kadın ile sevgilisinin işkence edildikten sonra tabancayla öldürüldüğü belirlendi. Olayla ilgili kadının kocası aranıyor.

TECAVÜZ VE ŞİDDET VAKASI

Kasım’da 10 kadın ve kız çocuğuna yönelik tecavüz ve cinsel şiddet vakası medyaya yansıdı. En çok tecavüz Antalya ve Aydın’da yaşandı.

Tecavüz mağduru kadınların yüzde 30’u T.C. vatandaşı değildi.

Kadınların yarısı tanıdıkları, yarısı tanımadıkları erkeklerce tecavüze uğradı: İki kadın arkadaşları, biri sevgilisi, biri eski sevgilisi, biri babası, beşi tanımadıkları erkeklerce tecavüze uğradı.

Kadınların beşi alıkonuldukları mekanda, dördü kendi evlerinde, biri sokakta tecavüze uğradı.

Yaşanan tecavüz olaylarının yüzde 30’unda kadınlar fuhuş yapmaya zorlandı.

Kasım’da tecavüzcü erkeklerin yaşları 19 ila 54, tecavüze uğrayan kadın ve kız çocuklarının yaşları 15 ila 32 arasında değişti.

Tecavüzlerin gerçekleştiği iller Aksaray, Antalya, (3), Aydın (2), İstanbul, Sakarya, Uşak ve Zonguldak.

KASIM’DA 24 KADINA ŞİDDET UYGULANDI

Kadınların yüzde 12,5’i boşanmak istediği ya da ayrıldığı sevgilisiyle barışmayı reddettiği için şiddet gördü. Bir kadın uzaklaştırma kararına rağmen evinde darp edildi.

Karısına işkence yapan bir erkek cezaevinden kaçmıştı; karısını “Beni görmüyorsan dünyayı da görmene gerek yok” diyerek gözünden bıçaklayan erkek, daha önce de cezaevinden kaçıp kadını bıçaklamıştı.

18 yaşında bir erkek, arkadaşlarının yardımıyla sevgilisi ve ablasına darp ve hakaret ettikleri görüntüleri sosyal medyada yayınladı.

Bar çıkışı bir kadın arkadaşını darp eden bir erkeğin sanatçı annesi, gazetecilere “Oğlum delikanlı! Sinirlenmiş olabilir. Hem genç bir kızın gece kulüplerinde ne işi var” dedi.

Kadınların yüzde 33’ü eşleri ve sevgilileri, yüzde 16,5’i eski eş ve eski sevgililerinden şiddet gördü: Altı kadını kocaları, üçünü eski kocaları, üçünü oğulları, ikisini sevgilileri, birini eski sevgilisi, birini annesinin sevgilisi, birini kardeşinin sevgilisi, birini kayınpederi, birini kuzeni, birini polisler, birini birliktelik teklifini reddettiği erkek, birini otobüs şoförü, birini arkadaşı, birini tanımadığı bir erkek yaraladı.

Erkek şiddeti vakalarının yüzde 62,5’i darp şeklinde gerçekleşti. 15 kadın darp edildi, üçü tabanca, üçü bıçakla yaralandı. İki kadın eski kocalarından işkence gördü. Bir erkek eski karısını kaçırdı ve polis takibine yakalanınca kadını hareket halindeki araçtan aşağı attı.

Kasım’da şiddet uygulayan erkeklerin yaşları 16 ila 66, şiddete maruz kalan kadınların yaşları 17 ila 57 arasında değişti.

Erkek şiddetinin yaşandığı iller Adana (3), Aksaray, Ankara (3), Aydın, Çorum (2), Erzincan, İstanbul, Kayseri (2), Kocaeli, Kütahya, Manisa, Muğla, Samsın (3) ve Trabzon (3).

Kasım’da medyaya dokuz taciz vakası yansıdı.

Taciz olaylarının yüzde 77’si sokakta yaşandı: Bir kız çocuğu okulda, bir kız çocuğu toplu ulaşım araçlarında, yedi kadın sokakta tacize uğradı.

Tacizcilerin yüzde 77’si kadınların tanımadığı erkeklerdi: Bir kadını eski eşi, bir kız çocuğu öğretmeni, yedi kadın ve kız çocuğu tanımadığı erkekler taciz etti.

Bir erkek, evleneceği gün otobüs durağında tanımadığı bir kadını taciz ettikten sonra savcı tarafından düğün günü olduğu gerekçesiyle serbest bırakıldı.

Bir erkek ise tanımadığı bir kadının istemediği halde fotoğraflarını çekerken, kendisine engel olmaya çalışan kişiyi bıçakladı.

Bir erkek ise trafikte kadın bir sürücüyü taciz etti.

Kasım’da tacizcilerin yaşları 18 ila 39, taciz edilen kadın ve kız çocuklarının yaşları 10 ila 33 arasında değişti.

Taciz olaylarının yaşandığı iller Adana (3), Antalya, Eskişehir, Kocaeli, Manisa, Muğla ve Osmaniye.

Şiddetin doğurduğu şiddet

Samsun’da bir kadın, sistematik şiddet gördüğü kocasını bıçakladı. Hastaneye kaldırılan erkek, bir gün sonra hayatını kaybetti.

Kasım’da 30 ilde 61 erkek şiddeti, cinayet, cinayete teşebbüs, taciz, cinsel şiddet, tecavüz ve yaralama vakası basına yansıdı.

61 vakadan 14’ü Akdeniz, 13’ü Karadeniz, 12’si İç Anadolu, 11’i Ege, dokuzu Marmara, ikisi Doğu Anadolu’da yaşandı. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşanan erkek şiddeti vakaları Kasım ayında medyada yer almadı.

 

Kaynak: Firatnews

Share

15 yaşındaki S.K. tecavüzcüsü ile evlendirilmek istenildi

 

HAKKÂRİ (DİHA) – Hakkari’de hayvanlarını otlattığı ormanlık alanda darp edilerek tecavüze maruz kalan 15 yaşındaki S.K. ölümle tehdit edildiği olayı kimseye anlatmazken, tedavi için kaldırıldığı hastanede hamile olduğu ortaya çıktı. Tecavüzcü Hazım İncin, gözaltına alınarak tutuklanırken, S.K. ailesine olayın üzeri kapatılması için tecavüzcüsü ile evlendirilmesi teklif edildi. S.K.’ye herhangi bir psikolojik destek verilmezken, aile ise tecavüzcünün serbest bırakılması endişesi yaşıyor.

Kadına yönelik taciz, tecavüz, şiddet ve katliamlar ülkenin her kesiminde kırsal bölgeden metropolle kadar dur durak bilmeden devam ederken, her gün yaşananlarda farklı bir boyut ortaya çıkıyor. Hakkari’nin bir köyünde ikamet eden 15 yaşındaki S.K. isimli genç kadının evli Hazım İncin tarafından tecavüze maruz kaldığı aylar sonra ortaya çıktı. S.K., Ramazan ayından bir hafta önce hayvanlarını otlatmak için gittiği köy ormanlığında İncin tarafından darp edilerek tecavüze maruz kaldı. Evli ve çocuk sahibi olan İncin’in tecavüzüne maruz kalan S.K. yaşadıklarını toplumun ön yargıları ve aile korkusu nedeniyle aylarca kimseye anlatamadı.

Tecavüze maruz kaldığı hastanede ortaya çıktı

Tecavüzüne maruz kaldığı İncin tarafından “Olayı birini anlatırsan hepinizi öldürürüm” şeklinde tehdit edilen S.K.’nin maruz kaldıkları kaldırıldığı hastanede ortaya çıktı. Rahatsızlanan S.K. tedavi için kaldırıldığı hastanede hamile olduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine polisin S.K.’nin ifadesini alması üzerine yaşadığı vahşette ortaya çıktı.

Psikolojik destek verilmedi

Olayın ortaya çıkmasının ardından gözaltına alınan İncin, 15 gün önce tutuklanarak Hakkâri Cezaevi’ne gönderildi. Hamile olduğu öğrenilen S.K. ise kürtaj olma kararı alırken, Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan DNA testi ile tecavüz olayı bir kez daha doğrulandı. Yaşadıklarından dolayı psikolojik sorunlar yaşamaya başlayan S.K. için ise şu ana kadar herhangi bir psikolojik bir destek verilmezken, S.K. aynı köyde yaşamaya devam ediyor.

Tecavüzcüsü ile evlendirilerek olayın üzeri kapatılmak istenildi.

Yaşanan tecavüz olayının duyulmaması için İncin ailesinin, S.K.’nin ailesine tecavüzcüsü ile evlenmesi ya da para karşılığı susmalarınnı teklif ettiği iddia edildi. Şu an Hakkari Cezaevi’nde tutulan İncin’in kısa bir süre sonra yargılaması beklenirken, S.K.’nin ailesi de İncin’in bırakılacağı endişesi yaşıyor.

‘Beni ölümle tehdit etti’

Yaşadığı dehşet anları ajansımız DİHA’ya anlatan S.K., İncin’in kendisini darp ederek zorla tecavüz ettiğini belirterek, tecavüz esnasında köylülerin duyması için bağırdığını ancak kimsenin sesini duymadığını kaydetti. S.K., “Tecavüzden sonra İncin, kimseye bir şey söylememem için beni ve ailemi ile öldürmekle tehdit etti” dedi.

 

(sç/pu)

Share

Yürekler Kobane’de

ADHK-ADKH-ADGH-DHF-Sosyalist Belediyeler ve Yürekler Kobane’de

 

DSC_0061

(Diyarbakır 05.12.2014) İŞİD’in Şengal ve Kobane’ye yönelik saldırılarından kaçarak Kuzey Kürdistan’a geçen halkların kamplardaki durumlarını ve ihtiyaçlarını yerinde gözlemlemek ve yürütmüş olduğu maddi kampanyanın sonuçlarını ulaştırmak üzere bölgeye giden ADHK-ADKH-ADGH-DHF temsilcileri ve Ovacık ve Mazgirt belediyesinden oluşan heyet Elazığ’da bir araya gelerek Amed’e hareket etti. İlk olarak Eğitim-Sen Diyarbakır Şubesine kısa bir ziyaret gerçekleştiren heyet burada şube yönetim kuruluyla genel gelişmelere dair bir görüşme yaptı. Şube binasında bulunan İMC televizyonuyla röportaj gerçekleştirerek, burada bulunuş amaçları ve planlamalar konsunda bilgilendirmelerde bulunuldu. Heyet  sonrasında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gülten Kışanak ile görüstü.
Buradaki görüşmede, ADHK ve DHF temsilcileri ve Ovacık belediye Başkanı Fatih Maçoğlu, Emperyalistlerin özellikle Ortadoğu  üzerindeki paylaşım planlamaları doğrultusunda yürüttükleri sürecin andaki bir sonucu olarak, özelde Kürt halkına ve onların Rojava’da ki kazanımlarına karşı ortaya sürülen İŞİD gerçekliğinin ve Kürt halkının Kobane’deki muazzam direnişinin kendileri açısından anlamına vurgu yaptılar.  Tarafını ezilenlerden yana koyan bütün dinamiklerin olması gerektiği gibi kendilerini de bu sürecin dışında ya da destekçisi pozisyonunda değil, bilfiil parçası olarak gördüklerini ifade ederek, bir süredir bunu yapabildikleri ölçüde çeşitli anlamda yerine getirmeye cabaladıklarını, bundan sonraki süreçte de yereldeki örgütsel güçleriyle birlikte uzun vadeli öznesi olarak bunun devamını sağlamaya calışacaklarını belirttiler. Kobane ve Şengal konusu üzerine Avrupada ADHK, ADKH, ADGH, ADEF ve Türkiye’deki kurumlarla ortak yürütülen bu kampanyanın sadece mütevazi bir maddi destek çerçevesinde ele alınmadığını, bu ziyaretle birlikte esas olarak yapılmak istenenin kendi görev ve sorumlulukları bağlamında hukuksal, sosyal, politik vb. anlamda yapılan planlamanın diğer kurumlarla ortaklaştırılmasının ayrıntılarına dair fikir alışverişinde bulunuldu.

IMG-20141205-WA0027

İŞİD’in halklara uyguladığı vahşetle somutlanan gelişmelere genel olarak bakıldığında, bu durumun gerisindeki planlamaların başından beri  görünür olduğunu ifade eden Gülten Kışanak, bu savaş saldırılarının sadece Kürt halkına yönelik olarak görülmesinin eksik olduğunu belirtti. Rojava’da ortaya konan iradenin sonrasında oluşturulan halklar cephesinin bundan sonraki süreçte yaratacakları gücün sistem temsilcilerinin Ortadoğu planları açısından muhtemel tehlikeleri dolayısıyla bu kadar saldırganlaşıldığının görülmesinin önemli olduğunu söyledi. Mazlumların yan yana durmadıkça kazanamayacaklarını söyleyen Kışanak, “Kobane ve Şengal bu yan yana duramayışının da bir sonucudur.” dedi. Ancak devrimci hareketin bu süreçte gösterdikleri dayanışma reflekslerinin Kürt halkı ve kendileri açısından olumlu olduğunu ifade ederek, DHF ve ADHK’nın bu süreçteki anlayış ve konumlanışlarının anlamlı olduğuna ve bundan sonraki süreçte gösterecekleri pratiklerin önemine değindi.
Görüşme sonrasında, daha önce yerel örgütlenmeler üzerinden yapılan çalışmalarla geliştirilen ilişkiler ve belirlenen ihtiyaçlar dogrultusunda, Diyarbakır Büyükşehir belediyesinin  de desteğiyle Amed’de geniş bir alana kurulan 3.800 kişinin kaldığı Ezidi kampını ziyaret eden heyet, Ezidilerin barınma, gıda, sağlık, psikolojik, güvenlik, eğitim gibi konularda ihtiyaç ve sorunlarına dair gözlemlerde bulundu. Kamp komitesiyle çeşitli görüşmeler gerçekleştiren heyet,  ziyaret sonrası gözlem ve planlamalarına dair ayrıntıları, yapacağı çalışmalar kapsamında kamuoyuna sunarak kampanya çalışmasını sürdürecek ve Amed’de bulunan Ezidi kampı ve Silvan’daki evlere yerleştirilen Şengal ve Kobane’lilerin ziyaretlerine devam ederek akşam saatlerinde Suruç’a geçecektir.

DSC_0032DSC_0088

 

Share

Eşinin baltalı saldırısına uğrayan kadın hayatını kaybetti

Kendisinden 37 yaş büyük eşinin baltalı saldırısına uğrayan ve 7 aydır yaşam mücadelesi veren Ayşe Hakan hayatını kaybetti

Aye Hakan

HABER MERKEZİ (02.12.2014)- Eşinin baltalı saldırısına uğrayan Ayşe Hakan, 7 aydır verdiği hayatta kalma mücadelesini kaybetti. Ayşe Hakan, kendisinden 37 yaş büyük biriyle ailesinin baskısı sonucu para karşılığı çocuk yaşta evlendirmişti. Ayşe Hakan’ın cenazesi, Van Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi.

11 Temmuz günü 64 yaşındaki eşi Abdulhadi Hakan’ın saldırısına uğrayan Ayşe Hakan, ilk olarak Kocaeli Devlet Hastanesi’ne kaldırılmış, ardından Van’a götürülerek çeşitli hastanelerde yoğun bakımda tutulmuştu. 3 hafta önce Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi’nde tedavi altına alınan Ayşe Hakan, sabah saatlerinde solunum yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti.

Daha önce 4 evlilik yapan ve ilk eşini de öldüren 64 yaşındaki Abdulhadi Hakan halen yakalanmadı.

Kaynak:halkingunlugu.org

Share

DKH İzmir örgütlülüğü “Kadın ve Savaş” başlığıyla panel düzenledi

DKH İzmir Örgütlülüğü 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslar arası Dayanışma ve Mücadele Günü kapsamında ‘kadın ve savaş’ konulu panel düzenledi

dkh izmirde 25 kasim paneli

İZMİR (01.12.2014)- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü kapsamında dün saat 14.00’de İzmir Demokratik Haklar Ve Kültür Derneği’nde panel düzenledi. 25 Kasım kapsamında devam eden çalışmaların bir parçası olarak düzenlenen panel DKH’nin hazırladığı sinevizyon gösterimi ile başladı. Açış konuşması DKH’nin hazırladığı bir metin okunarak yapıldı.

Panelde ilk olarak ‘Tarihsel Kesitte Kadın Hareketi’ başlıklı sunum yapıldı. Yapılan sunumda doğanın ve diyalektiğin temel yasasının çelişki olduğu ve doğada olduğu gibi insan türünün iki cinsi arasında da binlerce yıldır devam eden bir çelişkinin bulunduğu belirtilerek bu çelişkinin de kadın-erkek çelişkisi olduğu ifade edildi. Tarihsel süreç içerisinde bu çelişkinin farklı nitelik ve biçimler alsa da insanı ezen ve ezilen cinsler olarak ikiye böldüğü; bu bölünmüşlüğün toplumun tüm birimlerine sirayet ettiği, ezilen cinsin kadın olması nedeniyle kadın sorunu olarak ortaya çıktığı; bu bağlamda kadın-erkek çelişkisinin ortadan kalkmasının sosyalist mülkiyet sistemi dahil tüm sistemlerin ortadan kalkmasıyla, sınıfsız bir toplumla ve ancak sınıfsız toplumda insanlar arasındaki her türlü yabancılaşmanın kırıldığı özgür ilişkilerin mümkün olacağı ve bunun gerçeğe dönüşmesinin de sınırsız kültür devrimleri sürecini ifade ettiği vurgulandı.

Kadına yönelik şiddette karşı mücadele etmeye devam

Kadına Yönelik Şiddet konusunun işlendiği ikinci başlıkta ilk olarak şiddet kavramının tanımı yapıldı. Şiddetin psikolojik, sosyo-kültürel ve ekonomik boyutlarıyla korkutmak ve sindirmek için kullanılan davranış olduğu ifade edildi. Egemenlik ilişkilerinin hüküm sürdüğü her yerde şiddetin var olduğu, erkek egemen anlayışın hakim olduğu bütün sistemlerde de şiddetin sürekli hale getirilip kadınları belli kimliklere hapsettiği belirtildi. Kadına şiddetin tüm dünyada ve sistemlerde farklı şekillerde olsa da özünde aynı olduğu ifade edilerek şunlar belirtildi: “bizimki gibi ülkelerde kadına yönelik şiddet, geleneksel ön yargılarla, ayrımcı politikalarla ve yasalar aracılığıyla meşrulaştırılıyor. Şiddetle yaşamaya alıştırılan biz kadınlar farkına varmadan şiddetin bir parçası oluveriyoruz. ‘Gelişmemiş ülkelerde’ durum son derece vahimken ‘gelişmiş ülkelerde’ de kadına yönelik şiddet hala engellenmiş değil. Gelişmiş ülkelerde kadın erkek eşitsizliği daha gizli yürütülüyor. Araştırmalar sonucunda da istatistikler kapitalizmin ikiyüzlülüğünü ortaya koyuyor. İster özel alanda ister kamusal alanda olsun fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet, bizleri bulunduğumuz her ortamda tehdit ediyor.”

Şiddete karşı tek vücut olmanın yarattığı bilinçle yürümeye devam

Neo-liberal politikalar gereği sosyal hayattan elini eteğini çeken devletin kalıcı çözümler bulamayacağını, aksine devletin yaptığı düzenlemelerin kadınların daha fazla ses çıkarmaması, bastırılması için yapıldığı vurgulanan sunumda çözümün, Mirabel Kardeşler’in açtığı yolda mücadele ederek olacağı ifade edilerek şöyle denildi: “ bugünden hedeflenmesi gereken yaşamlarımızı şiddetle esir almaya çalışanlara karşı köklü bir mücadele yürütmektir. Bugünden atılması gereken adımları devrimden sonraya taşımak kendi sorunlarımıza yabancılaştığımız anlamına gelecektir. 25 Kasım 1960’da Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele yürüten ve bu uğurda canlarından olan Mirabel Kardeşlerin bıraktığı yolda şiddete karşı tek vücut olmanın yarattığı bilinçle yürümeye devam edeceğiz.”

Feminizm sarmalında kadın mücadelesi

Feminizm Sarmalında Kadın Mücadelesi başlığıyla yapılan sunumda Fransız Devrimi döneminde tarih sahnesine çıkan ve iki yüz yılı aşkın süredir etkili bir akım olan feminizmin tarihsel gelişimi ve mücadelesi aktarıldı. 20. Yüz yılın ikinci yarısında feminizmin daha da güçlendiği ve bu akımın ortaya çıkmasından beri tartışılan temel konunun kadın-erkek eşitsizliği olduğu, bu eşitsizliğin nasıl giderilebileceği sorunu üzerinde durulduğu ifade edilerek; kadınların sosyal, siyasal ve hukuki bakımdan niçin eşit olmayan konuma geldikleri üzerinde durulmadan feminizm akımının anlaşılmasının mümkün olamayacağı ve bu nedenle kadın sorununun ilk önce tarihsel bir perspektiften ele alınıp incelenmesi gerektiği vurgusu yapıldı.

Dinleyicilerin soru ve görüşleriyle verimli tartışmalar yaşanarak devam eden panel, örgütlenme ve mücadele çağrısıyla sona erdi.

Kaynak: halkingunlugu.org

Share

DKH ‘kadın ve savaş’ konulu panel düzenledi

panel dkh

panel dkh2

Demokratik Kadın Hareketi (DKH) 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslar arası Dayanışma ve Mücadele Günü kapsamında ‘kadın ve savaş’ konulu panel düzenledi

İSTANBUL (30.11.2014)-DKH, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslar arası Dayanışma ve Mücadele Günü kapsamında bugün saat 15.00’de Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi’nde panel düzenledi. ‘Kadınsın, direnensin, ses ver!’ şiarıyla başlatılan 25 Kasım çalışmaları da bugün yapılan panelle noktalandı. Panele konuşmacı olarak İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği üyesi Kıvılcım Arat, Ev İşçileri Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Gülhan Benli, Eski Mahpuslar ve Wernicke Korsakofflularla Dayanışma Girişimi üyesi Seza Mis Horuz, İHD Cezaevi Komisyonu üyesi Hatice Onaran ve DKH Temsilcisi katıldı. Panel Bernaların, Barbaraların, Mirabel Kardeşlerin, Deniz Fıratların, Kader Ortakayaların ve Arin Mirxanların şahsında tüm devrim ve komünizm şehitleri adına yapılan bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. Saygı duruşunun ardından DKH tarafından hazırlanan sinevizyon gösterimi izlendi.

Saygı duruşunun ardından ilk sözü alan Eski Mahpuslar ve Wernicke Korsakofflularla Dayanışma Girişimi üyesi Seza Mis Horuz toplumda ve devletlerarası savaşta kadını anlattı. Şiddeti düşündüğünde ikili bir duygu yaşadığını ifade eden Horuz şunları söyledi: “Şiddete karşı durmanın onurunu yaşadığımız için yüreğimin bir yanı çok refah ancak şiddetin bu kadar yoğun olarak dünyayı sarması da yüreğimizin sıkıştığı nokta. Şiddetle ilgili ilk konuşmaya savaşlardan başlamak lazım. Çünkü haksız gerici savaşlar kadına ya da insanlığa yönelik savaşın en büyüğüdür. Yaşama dair her şeyin tarumar edildiği yandır. Şiddet savaş girdabında büyüyen bir gerçekliktir.”

‘Şiddete karşı mücadele devletin şiddet kurumlarını tahlil etmekten geçer’

Devletler arası şiddetin aynı zamanda kadına yönelik bir savaş olduğunu belirten Horuz, kadınların savaşın bir ganimeti olarak görüldüğünü ifade etti. Ruanda, Bosna, Bangladeş, Irak, Suriye ve günümüzde özelde Rojava gibi savaş bölgelerinden örnekler veren Horuz, sadece bu örneklerde değil kapımızın önünde sokakta veya bulunduğumuz herhangi bir alanda da kadına yönelik katliam veya şiddetle karşılaşılabileceğini ifade etti.

Devletin şiddeti iktidarlarını pekiştirmek için kullandığını ifade eden Horuz, bu iktidarı pekiştirmenin iki yolu olduğunu ve bunlarında şiddet ve ideolojik hegemonya olduğunu vurguladı. Şiddetin yalnızca fiziksel olarak algılanmaması gerektiğini belirten Horuz, günümüz toplumunda kültürel, ekonomik ve siyasal olarakta karşımıza çıkabildiğini ifade etti. Son olarak şiddete karşı mücadele etmenin devletin organize şiddet kurumlarını tahlil etmekle olabileceğini ve buna karşı bir bütün mücadele edilmesi gerekiği Horuz tarafından vurgulandı.

‘Erkekler biz ev işçilerini eşlerine hediye olarak sunuyor’

Horuz’dan sonra sözü alan Ev İşçileri Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Gülhan Benli’de sendikalaşma sürecini anlatarak kurdukları sendikanın önemine dikkat çekti. 2011 yılında sendikal faaliyetlerine başladıklarını belirten Benli, çalışma yürüttüğü sistem tarafından kadını kadına yabancılaştırmanın ileri düzeyde olduğunu ifade etti. Kapitalist sistemin ‘patron’ kadını ve ‘yarı işçi’ kadını karşı karşıya getirdiğini ifade ederek çalıştıkları alanda erkeklerin eşlerine kendilerini bir hediye olarak sunduğunu belirtti. Erkeğin erkeğe uyguladığı sistemin yanı sıra kadının kadına uyguladığı şiddetinde erkek egemen sistemin günümüze yansıması olduğunu ifade eden Benli, şiddetin çok yönlü bir kavram olduğunu ifade etti. 17 Aralık’ta mahkemelerinin olduğunu ifade eden Benli, sendika olarak kadın emeğinin sömürülmesine karşı mücadele edeceklerini beyan etti. Son çıkan torba yasa üzerinden ev işçilerine haklar sağlandığını ileri sürenlere karşı da tam tersi güvencesizliğin resmileştirildiğini ifade eden Benli, iş sağlığı ve can güvenliğinin çıkan torba yasayla tamamen yok sayıldığını ve torba yasanın hiçbir getirisinin olmadığını vurgulayarak konuşmasını sonlandırdı.

Hapishanelerde de en ağır şiddete maruz kalanlar kadınlar

İHD Cezaevi Komisyonu üyesi Hatice Onaran ise yaptığı konuşmada toplumun kadını bir namus kavramı olarak gördüğünü ifade ederek, kadının yaşanılan toplumun yani doğrudan erkeğin namusu olarak algılandığını ifade etti. Onaran sözlerine şöyle devam etti: “ Siyasi kadın tutsaklar olarak bir çok şeyi aşsakta toplumsal değer yargılarından ayrı duramıyoruz. Özelde f tipi cezaevlerinde kadınların iradesini kırmak amacıyla onursuz çıplak aramalar yapılıyor. Ayrıca hapishanelerde özelde çocuklar için herhangi barınma yeri yok. Anneler çocukların ihtiyacını karşılamakta zorlandığı gibi devlette herhangi bir ihtiyacı karşılamıyor ve hatta kantinde olmayan ihtiyaçların dahi dışarıdan gelmesine izin vermiyor.” Hasta tutsaklara değinen Onaran ağır tutsaklardan 40’nın kadın olduğunu belirterek Galatasaray Lisesi önünde her hafta oturma eylemi yaptıklarını ifade etti. Ayrıca trans tutsaklara da değinen Onaran, trans kadınların hapishane koşullarının katbekat ağır olduğunu ifade etti.

Devletin ve toplumsal şiddetin okları trans bireylere yöneliyor

İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği üyesi Kıvılcım Arat ise LGBTİ derneğine dair kısa bir bilgilendirme yaparak yalnızca trans bireyler üzerine çalışmadıklarını toplumda ezilenlere yönelik, işçi cinayetlerine dönük ve sosyalist örgütlere dönük polis saldırıları üzerine de çalışma yürüttüklerini ifade etti. Arat sözlerine şöyle devam etti: “ Şiddet dediğimiz kavram çok genel bir kavram ve eğer toplumun farklı tabakalarından olanlara uygulanan şiddete ses çıkarmazsak bu şiddet büyüyor ve daha genel bir alana yayılarak toplumsal yaşamın her alanını vuruyor. Ve sonra bir bakıyoruz ki toplumsal alanının her yanı şiddetle kavrulup devam ediyor.”

Şiddetin toplumdaki alt yapısını ve translara dönük uygulanan şiddeti örneklerle açıklayan Arat, gerek hapishanelerde gerek hastanelerde gerekse de birebir yaşam alanlarında karşılaştıkları zorlukları ifade etti. Şiddeti değerlendirirken yaşanılan toplumun dini, siyasi yapısını ve tarihsel süreçlerini değerlendirmeden şiddete dönük yapılacak her değerlendirmenin ayaklarının havada kalacağını belirten Arat, genel ahlak olarak kullanılan kavramın alt yapısının da bu kavramlar tarafından oluşturulduğunu belirtti. Trans bireyler üzerindeki şiddet kavramını ikiye ayıran Arat bunların devlet ve toplumsal şiddet olduğunu belirtti. Devlet şiddetinde de polis şiddetine ayrı değinen Arat, polis tarafından taciz ve tecavüzden tutarak haraca bağlamaya kadar bambaşka bir şiddetle karşılaştıklarını ifade etti.

Son olarak sözü alan DKH temsilcisi panelistlerin konuşmalarını toparlayarak şiddete, cinsel şiddete, tacize, tecavüze ve kadın katliamlarına karşı kendi perspektifi doğrultusunda son sözleri söyledi.

Panelin ardından sahne alan Grup Alamor da kadının sanat cephesinden sesini yükselterek kendi ezgilerini seslendirdi. Etkinlik Grup Alamor’un sahne almasından sonra son buldu.

Kaynak: halkingunlugu.org

panel dkh3

Share

Şiddet Köleleştirir, Örgütlülük Özgürleştirir!

ADKH, 28 Kasım2014 Cuma günü İsviçre’nin Zürich kantonunda “Şiddet Köleleştirir, Örgütlülük Özgürleştirir” şiarı ile stant açtı

Zürich (29-11-2014) Zürich Stauffacher’da saat 16:00’da başlayıp 18:00’e kadar süren stant çalışmasında kadına yönelik şiddete karşı hem tarihsel hem de güncel konulara vurgu yapıldı. Mirabal kardeşlerin gerek politik duruşu ve gerekse de kadın kimliğine yönelik 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti tarafından yapılan işkence bugün de güncel olarak Suriye’de Kürt coğrafyasında sistematik olarak uygulanmaktadır. Bu dönem ADKH 25 Kasım’a atfen bu konuyu gündeme almakta buna karşı uluslararası kamuoyu yaratma, mücadeleyi büyütme amacını taşımaktadır. Bu çalışmada da kadına yönelik şiddetin dünyanın her yerinde olduğu ancak özellikle de şu an Suriye-Irak’ta gerçekleşen savaşta Ezidî kadınların durumuna ve YPJ’nin verdiği mücadeleye vurgu yapıldı. Kobanê’ye ilişkin resimlerin ve dövizlerin yer aldığı stantta bunun yansıra Avrupa Demokratik Kadın Hareketi’nin “Mirabel Kardeşlerden Arîn Mîrkan’a, Özgürlük Mücadelemiz Karanlığa Işık Tutuyor” imzalı bildirisi dağıtıldı.

İnsanlardan olumlu tepkiler alındı. Şiddetin farklı boyutlarının, emperyalist devletlerin Ortadoğu’daki ilgilerinin teşhir edilmesinin yansıra, İsviçre’de yapılan ırkçı referandumlar ve politikalara karşı sohbetler gerçekleştirildi.

z-2-225x300 z-1 z-3-300x225

Share

DKH İzmir’den panele çağrı

DKH-Kobane-300x184

Demokratik Kadın Hareketi İzmir örgütlülüğü, “Kadın ve Savaş” başlığıyla panel düzenleyeceğini duyurdu

İzmir(27.11.2014)-Demokratik Kadın Hareketi İzmir örgütlülüğü “Kadın ve Savaş” başlığıyla yapacağı panele tüm üye ve taraftarlar nezdinde katılım çağrısı yaptı.

Panelde işlenecek konu başlıkları şöyle:

-Tarihsel Kesitte Kadın Hareketi

-Kadına Yönelik Şiddet

-Feminizm Sarmalında Kadın Mücadelesi

Tarih: 30 Kasım 2014

Saat: 14.00

Yer: Demokratik Haklar ve Kültür Derneği

Share

YÇKM’de “kadın ve şiddet” konulu sergi açıldı

sergi1

Demokratik Kadın Hareketi,25 Kasım kadına yönelik şiddete karşı mücadele ve dayanışma günü kapsamında Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi’nde resim sergisi açtı

İSTANBUL (27.11.2014)- 25 kasım’da kadına yönelik cinsel şiddete ve şiddete,kadın emeğinin sömürülmesine,kadın katliamlarına karşı milyonlarca kadın ülke genelinde sokaklara döküldü.Demokratik Kadın Hareketi de 25 Kasım çalışmaları kapsamında Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi’nde “kadın ve şiddet” Konulu resim sergisi açtı.27 Kasım-7 Aralık tarihleri arasında sergilenecek olan resim sergisi için DKH taraftar ve ilgili çevreye duyuru yaparak 30 Kasım tarihinde de “kadın ve savaş” konulu panel düzenleyeceğini duyurdu.sergi

Share

Demokratik Kadın Hareketi’nden panele çağrı

kadnhareketipanel

Demokratik Kadın Hareketi İstanbul örgütlülüğü 30 Kasım’da ‘savaş ve kadın’ konulu panel düzenleyecek

İSTANBUL (27.11.2014)- Demokratik Kadın Hareketi İstanbul örgütlülüğü, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslar arası Dayanışma ve Mücadele Günü kapsamında yürüttüğü çalışmalarını 30 Kasım günü saat 15.00’da Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi’nde gerçekleştireceği ‘Savaş ve Kadın’ konulu panelle sonlandıracaktır. Kadına ve LGBTİ bireylere yönelik şiddetin her yönüyle ele alınacağı panele katılım çağrısı yapıldı.

Konuşmacılar

Gülhan Benli – Ev İşçileriyle Dayanışma Sendikası Başkanı

Kıvılcım Arat – İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği

Seza Mis Horuz – Eski Mahpuslar ve Wernicke Korsakofflularla Dayanışma Girişimi

Hatice Onaran – İHD Cezaevi Komisyonu

DKH Temsilcisi

Tiyatro

Grup Alamor

Tarih ve Saat: 30 Kasım Pazar 15.00

Yer: Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi

Mahmut Şevket Paşa Mahallesi Mithat Paşa Caddesi No:3/3 Okmeydanı/İstanbul 02122504993

Share

ADKH’dan 25 Kasım Etkinlikleri devam ediyor

IMG-20141127-WA0002

IMG-20141127-WA0001Avrupa Demokratik Kadın Hareketi’nin  “Mirabel kardeşler den Arin Mirkan’a özgürlük mücadelemiz karanlığa ışık tutuyor” sloganıyla  kadına yönelik şiddeti protesto ve kadınlarla dayanışma günü vesilesiyle eylemleri devam ediyor.

Bu eylemlilikler kapsamında Frankfurt’da kadın platformu ile birlikte 25 Kasım günü yürüyüş ve miting düzenlendi. Mitingde Kapitalizmin kadın ve emek sömürüsüne  ve Rojava’da ki direnişe vurgu yapıldı. Aynı zamanda Offenbach şehrinde ise  tacize uğrayan iki alman kıza yardım etmek isterken aldığı darbe sonucu komaya giren ve beyin ölümü gerçekleşen Tuğçe Albayrak’a yapılan saldırı protesto edildi. Sinevizyon ve müzik etkinliği ile yürüyüş sona erdi.

Kadına yönelik şiddet haftası kapsamında ADKH 30 Kasım’ da eşitlik, din, cinsel sömürü ve savaş başlıklı konuların ele alınacağı workshop çalışmasıyla etkinliklerine devam edecek. IMG-20141127-WA0000

Share

Duisburg’da 25 Kasım’da forum ve sokak eylemi

Duisburg’da 25 Kasım’da Forum ve sokak eylemleri yapıldı

IMG_36269032658280Avrupa Demokratik Kadın Hareketi Duisburg bölge örgütlülüğü,” 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü”nü yaptığı eylem ve çeşitli etkinliklerle karşıladı.

Duisburg (26.11.2014) ADKH Duisburg tarafından 23 kasım Pazar günü “emperyalist-kapitalist sömürü dünyasında hegamonya savaşları ve kadın” konulu bir forum tartışması yapılarak, geçmişten günümüze bütün sömürü sistemlerinde paylaşım savaşlarının fiziksel, cinsel ve pisikolojik bir çok anlamda kadın üzerinde yarattığı tahribatlar irdelendi. Konuya dair hazılanan sinevizyon gösteriminin ardından tartışma yürüten kadınlar, kadının yaşamın her alanında maruz bırakıldığı çeşitli sistematik şiddet türlerinin yanında, özellikle savaş zamanlarında bu şiddetin katlanarak çeşitlendiğinive yoğunlaştığını ifade ettiler. Ancak bu mağduriyet gerçekliğinin yanında, her anlamda olduğu gibi mücadelede de geri hizmet olarak görülen kadının, yaşamış olduğu baskı ve sömürüye karşı her dönem savaş ve mücadele alanlarında ortak düşmana ve eril zihniyete karşı kendi varoluş ve özgürleşme dinamiğini ısrarla ortaya koyarak ilerlediğinin de gözden kaçmaması gerektiği ifade edildi. Bu anlamda güncel olarak, emperyalisterin ve güdümündeki güçlerin yarattığı ve beslediği IŞİD barbarlığına karşı tüm gücüyle savaşarak direnen Kürt kadınlarının pratiğinin, özgürleşmek için mücadele eden tüm kadınlara bir çok anlamda umut olduğu belirtildi. Düzenlenen forum tartışmasına ‘Yeni Kadın’ da katıldı.

24 Kasım Pazartesi günü ise, Duisburg Averdunkplatz’ta ADKH, Courage, MLPD, SOLWODİ, Ver-di Frauen, Solidarität International, Kurdische Frauenbewegung in Europa gibi kadın örgütlerinin, açık mikrofon, sokak tiyatrosu, müzik ve Kobane için bağış toplama içeriğiyle organize ettiği ve çeşitli ülkelerden kadın örgütlerinin de katıldığı bir sokak eylemi gerçekleştirildi. Kadın ve Şiddet konusu çerçevesinde her kurum konuşmalar yaparak kadına yönelik şiddete dair mücadele vurgusu yaptı. Genç yaştaki kadınlardan oluşan ‘Ronahi Kadın Tiyatro’ ekibi tarafından, IŞİD tarafından kaçırılarak, esir alınarak köle pazarlarında satılan Ezidi Kadınlara atfen bir sokak tiyatrosu yapıldı.

ADKH ise yaptığı konuşmalarda, tarih boyunca toplumları “terbiye etmek” için kadına şiddeti doğallaştıran özel mülkiyetin kendi sisteminin devamı için insan bedeninin, aklının, emeğinin ve duygularının köleliğini gelenek ve göreneklerle, töre ve dinlerle kadın üzerinden uyguladığı şiddetle meşru ve görünmez hale getirdiğini ifade belirtti.

“Ayrı coğrafyalarda ayrı biçimlerde aynı amaçla uygulanan şiddete karşı, kadını siyasetten ekonomiye, eğitimden sokağa kadar ikinci plana iten ve kendisine şiddet olarak dönen eşitsizliklerin ortadan kaldırılması, savaş ve işgallerin durdurulması, gelenek ve göreneklerin, töre ve recm olarak kadın katliamlarının araçları olmalarına son verilmesi için, özel mülkiyetin evrensel silahları olan, devlet yasalarıyla kadına ve dolayısıyla tüm insanlığa karşı saldırıları ortadan kaldırmak ve şiddetsiz bir dünya için mülkiyetsiz bir dünya yaratmak zorundayız.” diyen kadın hareketi, hazırladığı döviz ve kıyafetlerle, Şengal’de, Kobane’de Meksika’da, Ukrayna’da, Hindistan’da, Türkiye-Kuzey Kürdistan’da egemen eril sömürü zihniyetiyle recm ve törelerle katledilen, meta olarak alınıp satılan, tecavüze uğrayan, sistematik şiddetin her türlüsüne maruz bırakılan ve yaşam hakkı tanınmayan kadınlar ve onların, özellikle kürt kadın savaşçılarının özgürlük mücadelelerinden öğrenerek, her türlü şiddetten bizi kurtaracak olanın kendi örgütlü mücadelemiz olduğunu ve özgürlüğün örgütlendikçe bizim olabileceğini vurgulayarak, kadınları örgütlenerek eril egemen sömürü zihniyetine karşı birleşerek örgütlü güçlerini çoğaltmaya çağırdı.

Share

Paris sokakları yüzlerce kadının sesiyle çınladı

IMG_20141122_152445

Paris’t 25 Kasım eylemi bir çok kadın kurumunun katılımıyla coşkulu bir yürüyüşle gerçekleşti. Bastile meydanında başlayan yürüyüşe Avrupa Demokratik Kadın Hareketi kendi döviz ve flamalarıyla katıldı. Yürüyüş boyunca kadın cinayetlerine, LGBTİ bireylerin isyanlarına ve Kobane’de direnen Kürt kadınlarına dair sloganlar sıklıkla atıldı. ADKH’nin hazırlamış olduğu ” Kadınsın Direnensin, Ses Ver, Sessizlik Şiddeti Gizler, Kadına Yönelik Her Türlü Şiddete Son” dövizleri yoğun ilgi gördü. Republic (Cumhuriyet) meydanında biten yürüyüş konuşmalarla son buldu.IMG_20141122_150358

Share

İngiltere’de 25 Kasım Eylemi

İngiltere’de kadınlar, sağanak yağışa rağmen 25 Kasım için sokağa çıktı, miting yaptı. Kadınlar akşam saatlerinde de öldürülen kadın için mum yaptı.

etha-20141126-londra-eylem-01_display-214x190

LONDRA- İngiltere’nin başkenti Londra’da kadınlar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde miting düzenledi.

Women Alliance, Roj Women, SKB Londra, KWO ve Kürt kadın kurumlarının düzenlediği miting, bu yıl Şengal ve Kobanêli kadınlara adandı.

Şiddetli yağmura rağmen sokaklara çıkan kadınlar; Kobanê direnişini selamladı. SKB Londra Eş Başkanı Eylem Özdemir, Rojava devrimine yönelen saldırının aynı zamanda kadın özgürlük mücadelesine yapıldığının altını çizdi, “YPJ biziz, biz YPJ’liyiz” dedi.

Avrupa Parlamentosu Milletvekili Jane Jambert de, Rojavalı ve Kobanêli kadınlarla dayanışmanın büyütülmesi çağrısı yapıldı.

Kadınlar, Highbury Fields bölgesinde bir araya gelerek, katledilen kadınlar için mum yakma eylemi gerçekleştirdi.

Million Women Rise tarafından gerçekleştirilen eyleme, Türkiyeli ve Kürdistanlı göçmen kadın örgütlerinden SKB ve Avrupa Demokratik Kadın Hareketi ADKH katıldı.

Kaynak: ETHA

Share

İstanbul’da Kadınlar 25 Kasım’ı Alanlarda Karşıladı

Kadınlar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’nü alanlarda karşıladı

Istanbul-25-Kasm-214x190

İSTANBUL (26.11.2014)- 25 Kasım Kadın Platformu’nun çağrısıyla Taksim Tünel’de bir araya gelen yüzlerce kadın, Galatasaray Meydanı’na yürüyüş gerçekleştirerek Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’nü alanlarda karşıladı. Demokratik Kadın Hareketi’nin de destekleyicisi olduğu eylemde,“Erkek Devlet IŞİD Şiddetine Karşı İsyandayız” pankartı arkasında bir araya gelen kadınlar, “ Kadın cinayetleri politiktir” , “Trans cinayetleri politiktir” , “Bıji berrxwedana jinan” ,“Kobanê’den Gazze’ye direnen kadınlara bin selam” , “Gözaltında tacize tecavüze son” , “Devlet elini bedenimden çek” , “Kadın düşmanı Tayyip Erdoğan” sloganlarıyla yürüdü. Arin Mirxan ve Kader Ortakaya’nın fotoğraflarının da taşındığı yürüyüşte, “Arin’den Kader’e sürüyor mücadele” sloganı atıldı.

 

AKP’nin kadına yönelik şiddeti kışkırtan yaklaşımı protesto edildi

 

Galatasaray Lisesi’nde bir araya gelen kadınlar adına yapılan basın açıklaması Kürtçe ve Türkçe okundu. Kürtçe olarak Seher Çetin, Türkçe olarak da Deniz Şimşek ve Saniye Evren tarafından okunan basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “AKP’yle derinleşen muhafazakar erkek devlet zihniyeti, kadın kazanımlarını yok etmek üzerinden kendi politikalarını uygulamaktadır. Tümüyle erkek- devlet olan iktidar, kadının hayatın içinde yer almaması, yaşamını ve bedenini erkeğin, erkek devletin ve patriarkanın hizmetine sunması, bedeni ve hayatı hakkında hiçbir karar hakkına sahip olmamasını yani köleleştirilmesi hedeflemekte ve bunu an be an uygulama ve söylemleriyle yaşatarak hayata geçirmektedir.”

‘En temel hakkımız olan yaşama hakkımızı dahi elimizden almaya çalışan erkek- devlet şiddetine karşı direnişteyiz!’

Başta Ortadoğu ‘da olmak üzere savaşlarda kadınları her gün öldüren, ganimet olarak görüp kaçırarak köle pazarlarında satan, tecavüz eden erkek egemen zihniyete karşı direniş çağrısı yapılan açıklama şu ifadelerle sona erdi:“İşte bu öfkemiz bir meşale olup Kobanê’de, Rojava’da, Filistin’de ve Gezi’de direnişe dönüştü. Biz kadınlar özgürlük meşalesini Arin’le, Kader’le, Jabbari’yle direnerek taşıyacağız! Biz zeytinleri için direnen ve biz Validebağ korusu için nöbet tutan ve biz Karadeniz dereleri için uykusuz kalan ve biz yoksulluklara karşı yürüyen ve biz her türlü cinsiyetçi politikalara karşı direnen kadınlarız.”

 

Eylem halaylar ve sloganlar eşliğinde sona erdi.

Share

Antalya’da 25 Kasım Eylemi

 

Antalya’da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü nedeniyle yürüyüş gerçekleştirildi

ANTALYA (26.11.2014)- Demokratik Kadın Hareketi’nin de bileşeni olduğu Antalya 25 Kasım Kadın Platformu’nun düzenlediği eylem için dün saat 19.00’da Güllük Aydın Kanza Parkı’nda bir araya gelen kadınlar yürüyüş düzenledi.

Yürüyüş sırasında kadınlar, “Yaşasın kadın mücadelemiz” , “Biji berxodana YPJ” , ”Erkeklerin sevgisi her gün beş kadın öldürüyor” , ”Kadın tutsaklar onurumuzdur” sloganları attı.

Antalya’da şiddet gören kadınların sayısında artış var

 

Antalya5-214x190Basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Biz kadınlar tacize, tecavüze, kadın katliamlarına, nefret cinayetlerine, erkek-devlet şiddetine, gericiliğe, savaşa, IŞİD vahşetine ve AKP diktatörlüğüne meydan okuyoruz.

 

İnsan Hakları Derneği’nin verilerine göre 2005-2011 yılları arasında toplam 4 bin 190 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Bianet’in raporuna göre 2013’te 214 kadın erkekler tarafından öldürüldü ve 71 ilde 783 erkek şiddeti yaşandı. Kadına şiddet konusunda Türkiye’de 5’inci sırada olan Antalya’da şiddet gören kadın sayısı 2008’de 1858 iken, 2011’de 3 bin 142’ye yükselmiştir.”

Basın açıklaması Beyaz Tekstil’de yaşamını yitiren kadınlarla hapishanelerde tutsak kadınların sorunlarına ilişkin değerlendirmelerin yanı sıra Mirabel kardeşlerin mücadelesi nezdinde Kobane ve Şengal’de ki kadınların direnişinin selamlanmasıyla sona erdi.

Share

Almanya’da 25 Kasım Etkinlikleri

 

3fac985f_l-214x190

Almanya’nın Berlin, Mannheim, Stuttgart ve Hamburg kentlerinde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele günü kapsamında yürüyüşler düzenlendi. Meydanlara çıkan kadınlar kadına yönelik şiddeti protesto etti.

BERLİN

Almanya’nın başkenti Berlin’de 25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle bir yürüyüş düzenlendi. Destdan Berlin Kadın Meclisi, Avrupa Demokratik Kadın Hareketi ADKH, Göçmen Kadınlar Yardımlaşma Derneği, Sürgünde Kürt Kadınları, Uluslararası Kadın Yeri, Göçmen Kadınlar Birliği ve Amoro Fora’nın organize ettiği yürüyüşe 600’ye yakın kişi katıldı.

Kadına yönelik katliamlar yapan ve kadını köleleştiren DAİŞ çetelerinin lanetlendiği yürüyüşte Şengal ve Kobanê’de direnen kadınlarla dayanışma mesajı verildi. “Ulusal, cinsel ve her türlü şiddete hayır” ve “Kadın katliamına son”, pankartlarının taşındığı yürüyüş Hermannplat’da başladı.

Sık sık “Jin jiyan azadi”, “Yaşasın Kadın direnişi”, “Biji berxwedana YPJ” ve “Kadınlar yalnız değilsiniz” sloganlarının atıldığı yürüyüşte Rosa Luxemburg, Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in fotoğrafları ile YPG/YPJ flamaları taşındı.

Kadınlara yönelik şiddeti anlatan Almanca, Kürtçe ve Türkçe dövizler taşıyan yürüyüşte Kürdistanlı kadınların coşkusu dikkat çekti. Yürüyüş Neuköln semtine yapılan mitinle sona erdi. Burada yapılan konuşmalarda ise savaşa ve şiddete karşı kadınların dayanışma ve mücadelelerini yükseltme çağrısı yapıldı.

MANNHEİM

Almanya’nın Mannheim kentindeki 25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü yürüyüşü Mannheim üniversitesinin önünde bulunan meydanda başladı. Avrupa Demokratik Kadın Hareketi ADKH, Alman ve göçmen kadın grupların bir araya geldiği yürüyüşe yaklaşık 500 kişi katıldı. Yürüyüşe Mannheim ve Ludwigshafen’de bulunan Kürt Toplum Merkezleri de aktif bir şekilde destek verdi.

Kadına yönelik şiddetin kınandığı yürüyüşte göstericiler 9 Ocak 2013 günü Paris’te katledilen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in yanı sıra kadın devrimcilerin fotoğraflarını taşıdı. Markplatz meydanına kadar yürüyen kadınlar sık sık “Yaşasın kadın dayanışması” sloganlarını attı.

DAİŞ çetelerinin Şengal’deki katliam ile Kobanê’ye yönelik saldırıya dikkat çekilen yürüyüşte Sosyalist Kadınlar Birliği’nin (SKB) bildirileri dağıtıldı. Taciz ve tecavüzün arttığı, buna karşı da kadınların güçlerini birleştirmesi gerektiği belirtilen yürüyüş akşam saat 19.00’larına kadar sürdü.

HAMBURG

Almanya’nın Hamburg kentinde 25 Kasım ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ vesilesiyle meşaleli yürüyüş düzenlendi.

Rojbin Kadın Meclisi, AtesH, Avrupa Demokratik Kadın Hareketi ADKH , Courage, MLPD, Modaran, Kızıl Kadın Komitesi, SKB ve Yeni Kadın tarafından oluşturan ortak platformun organize ettiği yürüyüş saat 18.00’de Hachmannplatz’da başladı. “Kadına yönelik şiddetin farklı yüzleri varsa, direnişin de var!” yazılı pankartı açan kadınlar, 9 Ocak 2013 tarihinde Paris’te katledilen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez ile Mirabel kardeşlerin mücadele kararlılığında ve özgürlük ideallerinde buluştuklarına dikkat çekti.

Bu yılın Mayıs ayında Hamburg’da oğlu tarafından öldürülen kadın aktivisti Hülya Arslan’ın da anıldığı yürüyüşte yapılan konuşmalarda, kadına yönelik şiddetin farklı boyutlarına değinilerek, YPJ’nin direnişi selamlandı.

Rojbin Kadın Meclisi nezdinde yeni oluşturan erbane grubu dikkat çekilirken, Hamburg’daki Kürt erkeklerin 25 Kasım yürüyüşüne katılım göstermemeleri ise eleştiri konusu oldu. Etkinlik Jungfernstieg’de 29 Kasım tarihinde, “PKK yasağı kaldırılsın, Mehmet Demir’e özgürlük” talebiyle Sternschanze semtinde düzenlenecek yürüyüşe katılım çağrısıyla son buldu.

avrupadkh-214x190

STUTTGART

“Tüm dünyada kadına karşı şiddeti durdur. Kobanê ile dayanışmaya” şiarıyla eylem yapıldı. Stadmiti’de stantlar açan kadınlar, öldürülen kadınları anmak için mumlar yaktı. Kürt Kadın Hareketi, Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB), Alınteri,  Avrupa Demokratik Kadın Hareketi ADKH, Alevi Dernekleri, Corage, MLPD, İran ve Farslı kadınların katıldığı eylemde, kadınların mücadeleyi büyütmesi çağrısı yapıldı. SKB adına yapılan konuşmada, Kobanê direnişi selamlandı. Müzik dinletisi ve tiyatro gösteriminin ardından kadınlar, yürüyüş yaptı.

KÖLN

SKB, Rota Aksiyon, Yaşanacak Dünya, Avrupa Demokratik Kadın Hareketi ADKH, DHK, MLPD’nin kadın grubu COUGE’nin miting düzenledi. Yapılan konuşmalarda kadına yönelik şiddete karşı kadınların örgütlü mücadeleden başka bir seçeneklerinin olmadığı belirtildi.

Miting halaylarla sona erdi.

Share

Dersimli Kadınlar’dan 25 Kasım eylemi

Dersim’de aralarında Demokratik Kadın Hareketi’nin de olduğu Dersimli Kadınlar tarafından Sanat Sokağı’ndan Seyit Rıza Parkı’na yürüyüş gerçekleştirerek 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’nü karşıladı

 

DERSİM (25.11.2014)- Sanat Sokağı’nda bir araya gelen aralarında Demokratik Kadın Hareketi (DKH)’nin de olduğu, “Şiddete Tacize Tecavüze Savaşa Yoksulluğa Kadın Katliamına Çocuk İstismarına Duvarlara Dur De-Dersimli Kadınlar” imzalı pankart arkasında bir araya gelen kadınlar, saat 12.15’te Seyit Rıza Parkı’na yürüdü.

Dersim Manset

“Kadın katliamlarına dur de” , “Cinsel ulusal sınıfsal sömürüye son”  , “Jin jiyan azadi” , “Biji berxodana YPJ” , “Erkek vuruyor devlet koruyor” , “Yaşasın kadın dayanışması” , ”Susma haykır translar vardır” sloganlarıyla yürüyen kitle, Seyit Rıza Parkı’nda bir araya geldi.

Dersimli Kadınlar 25 Kasım’ı selamladı

Dersimli Kadınlar adına yapılan basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Bugün bir yandan öylesine kaba, bir yandan da öylesine inceltilmiş bir şiddet ve sömürü sarmalıyla karşı karşıyayız ki, nefes alabileceğimiz alanlar giderek daraltılıyor. Bir yandan savaş ganimeti olarak alınıp satılan kadınlar, bir yandan aşk-namus sarmalında uluorta şiddete maruz kalan ya da katledilen kadınlar, bir yanda 24 saat mecburi ev mesaisine mahkûm edilen emeği görülmeyen kadınlar, bir yanda ucuz iş gücü olarak görülen mevsimlik yollarda ölüme terk edilen kadınlar ve bir yandan da kahkahaları dahi ahlak dışı bulunan kadınlar… İşte tam da böyle bir tablonun içinde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nü karşılıyoruz.

Kadın Katliamların sorumlusu AKP iktidarıdır

12 yıldır AKP iktidarıyla yönetilen ülkemizde kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri katlanarak artıyor. AKP’nin ‘ilk biz imzaladık’ diye övündüğü uluslararası sözleşmelere karşın, mevcut yasalara rağmen bu yılın daha ilk 9 ayında 207 kadın öldürüldü. Bunların bir kısmı devlet korumasında bulunan kadınlardı.

Dersim 25 Kasm5

Adliye koridorlarına kadar varan ve giderek vahşileşen kadın cinayetlerinden, kadına yönelik şiddetin vahim boyutlarından, uygulamada hiçbir ciddi adım atmayan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı başta olmak üzere AKP iktidarı sorumludur.

Çalışma yaşamındaki düzenlemelerle kadın emeğini ikincil, ucuz, güvencesiz ve kayıt dışı kılarak kölelik koşullarında sömürüye ittiği kadınları işyerlerinde her türlü ayrımcılığa, baskıya, taciz, tecavüz ve şiddete terk ediyor. Taşeronlaştırma, esnek çalışma modelleriyle işçi sağlığını ve işçi güvenliğini hiçe sayarak kadınların iş cinayetlerine kurban gitmesine meydan veriyor, işçi eşi kadınların hayatını karartıyor.

IŞİD AKP’nin önemli bir koludur

Programının onda dokuzundaki kadın düşmanı maddeleriyle Ortaçağ karanlığından fırlama barbar, katliamcı IŞİD güruhunun Ortadoğu’da estirdiği terörü hoş görüyor, onu lanetlemeye dili varmıyor, dolayısıyla da onunla ‘zihniyet’ ortaklığını açığa vuruyor.

Tüm bu kadın düşmanı anlayış ve uygulamalara, şiddetin en büyüğü olan savaş ve militarizm diline, baskı ve sindirme politikalarına sarılırken; halkların kardeşliğinden, barıştan ve eşitlikten yana her türlü demokratik muhalefeti, dozunu her geçen gün arttırdığı bir şiddetle boğmaya çalışırken AKP iktidarı, IŞİD’den bir ‘tık’ ileri olmuş, fark eder mi? Zihniyet aynı karanlık zihniyettir. Ortadoğu’daki savaş durumu, ülkemizi bir göç ülkesi haline getirdi. 2 milyonu aşkın bir Suriyeli sığınmacı toplamından söz ediliyor. Gaziantep gibi işçi kentlerinin yanı sıra özellikle büyük kentlerde var olma mücadelesi veren bu geniş kitlenin önemli bir bölümünü yoksul kadın ve çocuklar oluşturuyor. Sığınmacı, mülteci ve göçmen kadınlar ve çocuklar her şeyden önce insanca barınma, beslenme, eğitim, sağlık gibi temel insan haklarından yoksun olarak ucuzun ucuzu, her tür güvenceden yoksun, ezilenin ezileni, kaçak emek gücü olarak da her türlü ayrımcılık, şiddet, taciz, tecavüz ve ölüm tehdidiyle karşı karşıya. Ki bunun hazin örneklerini yaşamaya başladık. Maalesef ki, savaşın her türlü mağduriyetini en önde biz kadınlar yaşıyoruz.

1960’da Dominik’te hunharca katledilen Mirabel kardeşlerden, Arin Mîrxanlara ve Kader Ortakkayalara kadınların mücadelesi ve dayanışması büyüyerek devam ediyor. Bugün de başta Kürt kadınları olmak üzere Rojava’da eşit ve özgür bir yaşam kuranların, bu yaşamın parçası Kobanê’de direnip vatanlarını barbar IŞİD çetesine karşı ölümüne savunanların mücadelesiyle birleşmenin, dayanışmayı büyütmenin zamanıdır”

 

 

Share

Demokratik Kadın Hareketi (DKH) Suruç’ta

dkh suructa 1

Demokratik Kadın Hareketi (DKH) 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında Suruç’a giderek burada Kobanê’den gelen kadınlarla buluştu

URFA (22.11.2014)- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele günü kapsamında, 25 Kasımı Suruç’ta karşılayacağını duyuran DKH Suruç’a ulaştı.

Kadına yönelik şiddetle mücadele günü kapsamında 25 Kasım programı dahilinde 21 Kasım’da Suruç’a doğru yola çıkan DKH Suruç’a ulaştı. İlk olarak BDP Suruç ilçe binasını ziyaret eden DKH burada Kobanê’den gelen kadınlarla sohbet etti. DKH’lilerin özelde Kürt kadınlarının Kobanê’de yürüttüğü destansı direnişten kaynaklı 25 Kasım eylemlerinin adresi olarak Suruç’u seçtiklerini ifade etmelerinin ardından Kobanêli kadınlar da DKH’yi selamlayarak alınan kararın kendileri ve tüm Kürt kadınları nezdinde değerli bir adım olduğunu ifade etti. Kobanê’de mücadele yürüten kadınlar sözü alarak kendi mücadelelerini ve Kobanê üzerinden YPJ’nin destansı mücadelesini anlattı.

“Kadın mücadelesinin ilerlemesi YPJ üzerinden gidiyor”

Yapılan konuşmada Kobanêli kadınlar YPJ’nin mücadele içerisinde bütün dünya kadınlarının mücadelesini omuzladığı ve kadınların Kobanê’de yürüttüğü mücadele ile kadın mücadelesinin bayrağını ileriye taşıdığı ifade edildi. Kobanêli kadınlar sözlerine şöyle devam etti: “IŞİD açtığı savaşla kadın mücadelesini yüzyıl geriye götürmek istiyor. Yaklaşık 3 yıldır bölgede süren savaşta kadınlar konumunu katbekat önemli yerlere taşımıştır. Özellikle kadın mücadelesinin ilerlemesi YPJ üzerinden gidiyor. Bizce Rojava süreci kadınların mücadelesi üzerinden önemli süreçtir, çünkü kadınlar bu mücadele içerisinde teori ve pratiği birlikte ilerletiyor.

Bir zamanlar toplumun pasif yanını temsil eden kadınlar, Rojava’da mücadeleye öncülük ediyorlar. Rojava’da kadın erkek eşit savaşmayı öğrendi.”

Kürt halkının kadına yönelik tutumunda ilerleme var

IŞİD’lilerin özelde kadınlar tarafından öldürülme korkusu olduğunu belirten Kobanêli kadınlar, savaş içerisinde katliamcıların kadınlara özel olarak saldırdığını ifade etti. Savaş içerisinde Kürt halkının da fikirsel olarak ilerlediğini belirten kadınlar, toplumun artık kadınların okumasına karşı olmadığını ve kadınların giyim kuşamında daha özgür olduğunu belirtti.

Kadınlar ayrıca Kürt kadınlarının artık kadının kurtuluşun YPJ’den geçtiğini düşündüğünü belirterek, tüm kadınları bu mücadele içerisinde özneleşmeye çağırdı. BDP ilçe binasındaki görüşmelerin ardından DKH Kobanê sınırında bulunan köye doğru harekete geçti.

Share

DKH kadın tutsaklara dayanışma kartları gönderdi

DKH7

Demokratik Kadın Hareketi (DKH), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü çalışmaları kapsamında kadın tutsaklara kart gönderdi

İSTANBUL (24.11.2014)- Demokratik Kadın Hareketi (DKH) yaklaşan 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü nedeniyle, “Kadınsın direnensin ses ver” şiarıyla başlattığı çalışmalarına devam ediyor.

DKH6

Çalışmalarına etkinlik, eylem, panel ve Suruç’ta bulunan kamp ziyaretleriyle devam eden DKH faaliyetçileri, hapishanelerdeki kadın tutsaklarla dayanışmayı büyütmek ve direnişlerini selamlamak için çocuklarla birlikte hazırladığı dayanışma kartlarını kadın tutsaklara gönderdi.

Share

DKH Mehaser Köyü’nde nöbette

dkh maheser sinir nobet 1

Urfa’nın Suruç ilçesinin Mehaser sınır köyüne ulaşan Demokratik Kadın Hareketi (DKH) burada köy halkıyla birlikte sınır nöbeti tutuyor

URFA (22.11.2014)- Demokratik Kadın Hareketi (DKH) Urfa’nın Suruç ilçesinin Mehaser sınır köyüne ulaştı.

25 Kasım çalışmaları kapsamında Urfa’nın Suruç ilçesini ziyaret eden Demokratik Kadın Hareketi Kobanê’dn gelen kadınlarla yaptığı görüşmelerin ardından Suruç’a baglı Mehaser sınır köyüne geçti. Kobanê sınırında bulunan köye ulaşan DKH köy halkıyla Kobanê’ye dair güncel gelişmelere ilişkin sohbetler gerçekleştiriyor. Sohbetlerin yanı sıra köy meydanında yakılan ateşler etrafında toplanan köy halkıyla halaylar çekilip, Grup Alamor’la birlikte ortak ezgiler seslendiriliyor. DKH’liler kendilerini samimi bir şekilde karşılayan köy halkıyla birlikte ortak nöbet listesi oluşturdu. Sabaha dek sınırda nöbet tutacak olan DKH faaliyetçileri yarın da Suruç’ta bulunan Ezidi ve diğer Kürt göçmenlerin bulunduğu kampları ziyaret edecek.

Share

DKH ve ADKH 25 KASIM ETKINLIKLERI

IMG_7084781064571                     DKH: 25 Kasım’da Suruç’ta Demokratik Kadın Hareketi (DKH), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddette Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde “Savaş ve Kadın” şiarıyla Suruç’ta olma çağrısı yaptı HABER MERKEZİ (05.11.2014)- Demokratik Kadın Hareketi (DKH), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddette Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne dair bir toplantı gerçekleştirdi. Kadın kimliğinin toplumdaki yeri, kadın cinayetleri, Ezidi ve Kobanê’li kadınlar başlığıyla yapılan tartışmalar sonucu alınan kararda “Savaş ve Kadın” şiarıyla 25 Kasım’da Suruç’ta olma çağrısı yapıldı.             ____________________________________________________ DKH-Kobane-300x184           DKH Mersin örgütlülüğünden 25 Kasım çalışması Demokratik Kadın Hareketi (DKH) Mersin örgütlülüğü, taraftarlarıyla bir araya gelerek belirlenen konular üzerinde yapılacak eğitim çalışmaları ve yapılabilecek kitle faaliyetlerine ilişkin tartışmalar gerçekleştirdi   MERSİN (14.11.2014)-  DKH Mersin örgütlülüğü, çevresindeki kadın arkadaşlarıyla gerçekleştirdiği toplantılarda, önümüzdeki süreçteki çalışmalar kapsamında yapılacak eğitim çalışmalarının ana konularını belirledi. Bu çalışma kapsamında daha önce gerçekleştirilen 25 Kasım’ın  tarihçesinin ve Dünya Kadın Hareketinin tarihçesinin anlatıldığı toplantılarda, eğitim çalışmaları kapsamında özellikle feminizm, pozitif ayrımcılık, fuhuş, seks işçiliği-seks köleliği, LGBT, toplumsal cinsiyet vb konular, haftada bir yapılacak olan eğitim çalışmaları içerisinde tartışılacak diğer konular olarak belirlendi. 25 Kasım çağrısı Kitle faaliyetlerine yönelik çalışmaların öneminin ön plana çıktığı tartışmalarda, eğitim çalışmaları dışında mahalle faaliyetlerine başlanarak içeriye yönelik yapılan çalışmaların özellikle mahalle içerisinde yapılacak tartışma toplantılarına dönüştürülmesinin önemine vurgu yapıldı. DKH faaliyetçileri 25 Kasım’a ilişkin şu çağrıyı yaptı: “Bizler; DKH olarak 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde bütün  üyelerimizi, taraftarlarımızı ve kadınları  bulunduğu her alanda kendi emeği, rengi ve mücadelesiyle, ‘kadınsın, direnensin, ses ver’ şiarıyla sokakta olmaya ve Deniz Fırat, Arin Mirxan, Reyhaneh Jabbari, Kader Ortakaya ve sınıf mücadelesinde yitirdiğimiz bütün kadınların şahsında 25 Kasım’ı Suruç’ta karşılamaya çağırıyoruz.” _______________________________________________________________ ADKH Frankfurt 25 Kasim Etkinligi Mirabel kardeşlerden Arîn Mîrkan’a özgürlük mücadelemiz karanlığa ısık tutuyor şiarımızla FRANFURT’daki tüm kadınları 25 Kasım’da eyleme cağırıyoruz. 10171809_1513548985563848_1624192961171936918_n                   ____________________________________________________________ ADKH Londra 25 Kasim Etkinligi Kadın katliamları politiktir! Yer: Highbury Fields (Corner of Highbury Cresent and Highbury Place) Saat: 18.30 – 20.00 de katledilen tüm kadınlar icin mum yakma eylemi gerceklesecektir. ADKH Ingiltere’deki kadınlari 25 Kasimda bu eyleme cagırıyor. IMG_273940456344605               ______________________________________________________________ ADKH Paris 25 Kasim Etkinligi “Mirabel Kardeslerden Arin Mirkan`a Ozgurluk Mucadelemiz Karanliga Isik Tutuyor” siariyla 25 Kasim Kadina Yonelik Siddetle mucadele gununde herkesi yapilacak yuruyuse bekliyoruz! Tarih: 22 Kasim 2014 Cumartesi Saat: 14:00 Yer: Bastille AVRUPA DEMOKRATIK KADIN HAREKETI (Paris) IMG-20140308-WA0012             _________________________________________________________________ ADKH Koln 25 Kasim Etkinligi “Her türlü şiddetten bizi kurtaracak olan kendi örgütlü mücadelemizdir ve özgürlük örgütlendikce bizimdir”şiarimizla KÖLN’de kadınları,tüm baskılara karsı eyleme cağırıyoruz. 22 Kasim saat 14 -17 arasi Eberplatzdan Dom’a yürüyüs, 25 Kasim saat 17 – 19 arasi Wallrafplatzda miting gerceklesecektir. 15488_1513413692244044_2835734920167404597_n                   ________________________________________________________________                   ADKH Zurih 25 Kasim Etkinligi Avrupa Demokratik Kadın Hareketi olarak; İsviçre’nin Zürich kantonunda “Şiddet Köleleştirir, Örgütlülük Özgürleştirir” şiarımızla, Zürich Stauffacher’da stand açacağız #‎KadınsınDirenensinSesVER‬

28 Kasım 2014 Saat: 16:00-18:00 Yer: Zürich, Stauffacher 10423789_1513380682247345_5798954626388034298_n

 

 

 

 

 

 

_________________________________________________________________ADKH Stuttgart 25 Kasım Etkinligi

ADKH olarak, Stuttgart ve cevresinde yasayan bütün kadinlari ve erkek yoldaslarimizi kadina yönelik siddete ve baskilara karsi birlikte olmaya cagiriyoruz. Tarih:25.11.2014 Saat:16.00 Yer: STUTTGART WILHELMSBAU AM ENDE DER KÖNIGSTRASSE(Rotebühlplatz)

10355879_852495928128074_1024617765563411946_n

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

_____________________________________________________________ADKH Duisburg 25 Kasim Etkinlikleri

IMG-20141117-WA0004IMG-20141117-WA0007Kadına-Yönelik-Şiddete-Hayır

 

 

Share

Güvencesizleştirme görünmeyen kadın emeği ve Antalya’da İş Cinayetleri

Antalya7

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, dün Adana’da yaşanan işçi katliamına ilişkin bir açıklama yayınladı. Bu açıklamayı okurlarımızla paylaşıyoruz

 

İSTANBUL (20.11.2014)- “Dün (19 Kasım) Antalya-Burdur karayolu üzerindeki organize sanayi bölgesinde kurulu ve Yakup Arıkan’a ait Beyazz Endüstriyel Tekstil Yıkama,Üretim ve Kiralama Fabrikası’nda kazan patlaması meydana geldi. 45 yaşlarındaki kadın işçiler Nurten Uyar ve Mediha Ünsal yaşamlarını yitirdi…

 

2014 yılında Meclisimizin tespit edebildiği kadarıyla 1676 işçi yaşamını yitirdi

 

Neoliberalizmin temel stratejilerinden birisi emeğin değersizleştirilmesi ve güvencesizleştirilmesi. Bu bağlamda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de esnek ve güvencesiz çalıştırma yaygınlaştırıldı. Tam da bu noktada Organize Sanayi Bölgeleride güvencesiz çalıştırmanın yatakları ve işçi sağlığı, güvenliği koşullarının sağlanmadığı yerler. Bunu 3 Şubat 2011’de Ostim/İvedik’te 20 işçinin yaşamını yitirdiği patlamalardan da biliyoruz. Daha geçen ay İvedik’te yine bir işçi arkadaşımız can vermişti…

 

Bir dikkat çekilmesi gereken husus da şu: Antalya’da patlama yaşanan işyeri çamaşırhane olarak faaliyet gösteriyor. Çamaşırhaneler “İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Tehlike Sınıflar Tebliği”ne göre “az tehlikeli” sınıfta yer alıyor. Oysa yaşanan patlama Tebliğinde işyerlerindeki gerçek riskleri yansıtmadığını ve hatır-gönül ilişkilerle hazırlandığını da açığa çıkıyor…

 

Özetle en az haber alabildiğimiz, ulaşabildiğimiz üretim havzaları olan organize sanayi bölgeleri alarm veriyor…

 

2014 yılında Meclisimizin tespit edebildiği kadarıyla en az 112 kadın işçi yaşamını yitirdi

 

Sermayenin doymak bilmez kâr hırsı yüzünden, tamamı öngörülebilir ve engellenebilir olan işyerindeki kazalar ve işten kaynaklanan rahatsızlıklar nedeniyle iş cinayetleri, meslek hastalıkları ve sakatlanmalar ortaya çıkıyor. Patronlar, emekçilerin can güvenliğini ve sağlığını dikkate almazken devlet de bu olaylar karşısında adeta kör sağır dilsiz kalarak bunların üzerlerinin örtbas edilmesini sağlıyor. Kadının hem ev içindeki emeği hem de işyerindeki emeği hak ettiği değeri görmüyor, görünmez kılınıyor ve kadın emekçiler işçi sağlığı ve iş güvenliği yasalarında bile kendilerine yer bulamıyor. Söz konusu kadın emeği olunca kadın işçilerin çalışırken hastalanması, sakatlanması ve ölmesi dahi görülmüyor, görülse de sıradanmış, olağanmış gibi gösteriliyor. Canımız, sağlığımız, emeğimiz sermaye-devlet işbirliğiyle adeta yağmalanıyor.

 

Buradan tekrar haykırıyoruz. Antalya’da iki kadın işçi can verdi: Nurten Uyar ve Mediha Ünsal…

 

2014 yılında Antalya’da en az 34 işçi yaşamını yitirdi…

 

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi işçiler, kamu çalışanları, işçi aileleri, doktorlar, mühendisler, akademisyenler, gazeteciler… ve onların örgütlenmelerinin oluşturduğu; devletten ve sermayeden bağımsız; sağlıklı ve güvenli çalışma mücadelesini yürüten bir koordinasyon, bir emek örgütüdür… Yazılı, görsel, dijital basından takip edebildiğimiz, emek-meslek örgütlerinden gelen bilgiler ve işçiler, işçi yakınlarının bildirimleri ışığında tespit edebildiğimiz ve her gün güncellenen bilgiler ışığında 19 Kasım itibarıyla 2014 yılında Antalya’da en az 34 işçi yaşamını yitirdi…

 

Antalya’da işçi ölümleri inşaat ve konaklama/eğlence sektöründe yoğunlaştı…

 

İnşaat, Yol işkolunda 12 işçi;

 

Konaklama, Eğlence işkolunda 8 işçi;

 

Tarım, Orman işkolunda 3 işçi;

 

Metal işkolunda 3 işçi;

 

Tekstil, Deri işkolunda 2 işçi;

 

Eğitim işkolunda 2 işçi;

 

Petro-Kimya, Lastik işkolunda 1 işçi;

 

Enerji işkolunda 1 işçi;

 

Gemi, Tersane işkolunda 1 işçi;

 

Belediye, Genel İşler işkolunda 1 işçi can verdi…

 

19 Kasım itibarıyla 2014 yılında Antalya’da yaşamını yitiren 34 emekçinin 33’ü işçi, memur statüsünde çalışan ücretlilerden ve 1’i çiftçilerden/küçük toprak sahiplerinden oluşuyor…

 

Antalya’da işçi ölümleri Manavgat, Alanya ve merkez ilçelerinde yoğunlaştı…

 

8 işçi Manavgat’ta;

 

6 işçi Alanya’da;

 

5 işçi Muratpaşa’da;

 

3’er işçi Gazipaşa ve Kemer’de;

 

2’şer işçi Döşemealtı, Korkuteli ve Serik’te;

 

1’er işçi ise Kepez, Konyaaltı ve Kumluca’da can verdi…

 

İşçi ölümlerine son”

Kaynak-www.halkingunlugu.org

Share

En fazla “köle” Türkiye’de…

 

 

Türkiye’de 185 bin 500 kişi ‘köle’ En fazla ‘köle’ Türkiye’de…

Bu yıl ikincisi yayınlanan Küresel Kölelik Endeksi, dünyada 35.8 milyon insanın kölelik koşulları içinde yaşadığını ortaya koyuyor. Endekse göre Türkiye, Avrupa’da en fazla ‘köle’nin yaşadığı ülke.Dünya çapında yaklaşık 36 milyon insan, modern köle konumunda. Avustralya’dan Walk Free adlı vakfın bu yıl ikincisini yayınladığı Küresel Kölelik Endeksi, 167 ülkede modern köleliği mercek altına alıyor. Cinsel sömürüden zoraki evliliğe, alıkonmadan zorla çalıştırılmaya çeşitli vakaları kapsayan ‘modern kölelik’, endekste daha önce tahmin edildiğinden daha yaygın çıktı.İnsan hakları kuruluşu Walk Free’nin verilerine göre dünyada 35 milyon 800 bin kişi kölelik benzeri koşullarda yaşıyor. Dünya çapında ‘köle’ sayısının yarısı beş ülkede; Hindistan, Çin, Pakistan, Özbekistan ve Rusya’da bulunuyor.‘Köle’lerin toplam nüfusa oranı açısından Moritanya başı çekerken, Hindistan sayı olarak en fazla ‘köle’nin yaşadığı ülke.Avrupa ülkeleri arasında köleliğin en yaygın olduğu ülkeler listesinde Bulgaristan başı çekiyor. Modern kölelerin nüfusa oranına göre yapılan sıralamada Türkiye 15’inci, Almanya 21’inci sırada yer alıyor. Listenin en altında ise en az ‘köle’nin yaşadığı İzlanda bulunuyor. Türkiye kölelerin nüfusa oranı açısından dünyada ise 167 ülke arasında 105’inci sırada yer alıyor.Endekste Türkiye’de yaşayan ‘modern köle’ sayısı 185 bin 500 olarak kaydediliyor. Türkiye toplam sayı açısından bakıldığında Avrupa’da en fazla ‘modern kölenin’ yaşadığı ülke konumunda.Türkiye’de çocuk yaşta evlendirilen kızlar ve zoraki evliliklerin sıralamada etkili olduğu belirtiliyor. (DW Türkçe)

Kaynak: © Deutsche Welle Türkçe

 

DW,AFP/BK

 

Share

ADKH Duisburg 25 Kasım Etkinliği

IMG-20141117-WA0004IMG-20141117-WA0007

Share

Mirabel Kardeşler’den Arîn Mîrkan’a! Özgürlük Mücadelemiz Karanlığa Işık Tutuyor!

27-DunNCbugunEAveDaha-273x300

ADKH (17-11-2014) Tarih boyunca kadın bedeni her savaşta erkek egemenliğinin işgaline uğramıştır Paylaşım savaşları ve işgaller ekonomik, siyasal, dinsel ve etnik sorunlarla birleşerek kadına yönelik şiddetin boyutlarını her geçen gün daha da büyütmektedir.Tüm savaşlarda sistematik olarak kadınlara yönelik uygulanan şiddetin en belirgin biçimi tecavüz ve kadın ticareti olmuştur.Bu şekilde kadınların ve kadınlar üzerinden tüm toplumun direncinin kırılması, saygınlığını kaybederek onursuzlaştırılması hedeflenmiştir.Özel mülkiyet, tarihi boyunca toplumları “terbiye etmek” için kadına şiddeti doğallaştırmıştır. Kendi sisteminin devam etmesi için insan bedeninin, aklının, emeğinin ve duygularının köleliğini gelenek ve göreneklerle, töre ve dinlerle kadın üzerinden uyguladığı şiddetle meşru ve görünmez hale getirmiştir.

Günlerdir Ortadoğu’da emperyalistler ve işbirlikçilerinin yarattığı IŞID (DAIŞ) çeteleri Kürtleri katlediyor. Müslüman olmayanları öldürmekle tehdit eden İSİD, Şengal bölgesinde yaşayan Ezidi kadınlarını kaçırdı. Bir kısmı satıldı, bir kısmına tecavüz edildi katledilerek ve kimiside yaşanan vahşete dayanamayıp intihar etmek zorunda kaldı. Geri de kalanlar hakkında bilgi yok.

Kadına şiddeti hem yayımlayan hem de uygulayan medya aracılığıyla öğrendiğimiz, ayrı ülkeler de aynı amaçla uygulanan farklı biçimlerdeki şiddetler:-

-Reyhaneh Jabbari “Tecavüz hakkını kullanan” erk-ek sistem tarafından asıldı.

-Ukrayna’da 286 kadın tecavüz edilip katledildi.

-Nijerya’da Boko Haram tarafından kaçırılan kadınlar “Allah’ın emriyle onları evlendirdik” açıklamasıyla satıldı.

-Hindistan’da “ev kazaları” adı altındaki kadın cinayetlerinin yanı sıra, artan tecavüzlerden kaynaklı hamile kalan 43 kadın toplu bir şekilde 1 doktor tarafından 1 günde kürtaj edildi ve birçok kadın yaşamını yitirdi.

-“Öldürme hakkımı kullandım” zihniyetiyle işlenen kadın cinayetleri ve çok yaygın olup üstü incelikle örtülen kadın sünnetinin yol açtığı acılar ve yaşanan ölümler.

-Meksika’da kaçırılan 43 devrimci öğrencinin yakılarak katledilmesi, tüm ülkenin sokaklarını yangın yerine dönüştürüyor

-Geri bırakılmış ülkelerde recm ve töre cinayetlerinin kesin sayısı bilinmiyor.

-Çin’de (bırakalım sayının yıllık olarak milyonu aştığını) kız çocukları doğar doğmaz öldürülüyor.

-ABD’de her altı dakikada, bir kadına tecavüz edilirken, İngiltere’de her yedi kadından birine, birlikte olduğu erkek tarafından tecavüz ediliyor.Fransa’da ayda altı kadın “aile içi şiddet” nedeniyle ölüyor.

-İran’da voleybol maçını izlediği için hapishanede olup, açlık grevinde olan bir kadın sesini Dünya’ya duyurmaya çalışıyor.

Dünya genelinde tüketimin nesnesi durumuna gelmiş olan kadınlar, erkekle aynı üretime katılmasına rağmen, erkekten sonra işe alınarak daha düşük ücret ile erkeğe bağımlı kılınarak ekonomik şiddete maruz kalmaktadırlar. Almanya’da boşanan ve çocukları olan kadınlar ayrı yaşadıkları için, ekonomik olarak cezalandırıldıkları gün gibi açıktır

Tüm bunlara rağmen özel mülkiyetin hiçbir sistemine boyun eğmeyip her türlü şiddete ve sömürüye karşı savaşan halkların ve kadınların tarihi, aynı zamanda umudun ve özgürlüğün tarihidir.

Beşyüz haftadır Fırat’ın doğusunda ve batısında “son kayıp bulunana kadar“ her Cumartesi oturma eylemi yapan Cumartesi annelerinin mücadelesi, Batı Kürdistan’dan Dünya’ya yeni bir pencere açan Kürt ulusunun direnen kadınları, bedenini ateş topuna çeviren Arîn Mîrkan’ın katledilen yüzlerce insana bir ışık olması, Suruç’ta katledilen Kader Ortakaya’nın “Özgürlük tohumlarımızın yükseldiği yerde, kanımızın son damlasına kadar korumaya ve orayı özgürleştirene kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.” sözleriyle direniş sesi, Özgür Kürdistan için, hiçbir fedekarlıktan kaçmayan, Deniz Fırat ve tüm kadın savaşçıların mücadelesi ile 25 Kasım’da haykırıyoruz; Ayrı coğrafyalarda ayrı biçimlerde aynı amaçla uygulanan şiddete karşı, kadının siyasetten ekonomiye, eğitimden sokağa kadar ikinci plana iten ve kendisine şiddet olarak dönen eşitsizliklerin ortadan kaldırılması, savaş ve işgallerin durdurulması, gelenek ve göreneklerin, töre ve recm olarak kadın katliamlarının araçları olmalarına son verilmesi için, özel mülkiyetin evrensel silahları olan, devlet yasalarıyla kadına ve dolayısıyla tüm insanlığa karşı saldırıları ortadan kaldırmak için bugün enternasyonal kadın mücadelesini yükseltmek ve şiddetsiz bir dünya için mülkiyetsiz bir dünya yaratmak zorundayız.

Her türlü şiddetten bizi kurtaracak olan kendi örgütlü mücadelemizdir ve özgürlük örgütlendikçe bizimdir.

Şiddet Köleleştirir, Örgütlülük Özgürleştirir!

Kadın Cinayetleri Politiktir!

Yaşasın Enternasyonal Kadın Dayanışması

Kadınsın, Direnensin, Ses Ver!

 

AVRUPA DEMOKRATİK KADIN HAREKETİ

 

Kasım 2014

Share

DKH’den 25 Kasım’a çağrı videosu

DKH-Kobane-300x184

Demokratik Kadın Hareketi (DKH), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü için video yayınlayarak, tüm kadınları alanlara çağırdı

 

HABER MERKEZİ (13.11.2014)- Demokratik Kadın Hareketi (DKH), “ Kadınsın direnensin ses ver” şiarıyla başlattığı 25 Kasım çalışmaları kapsamında tacize, tecavüze, trans ve kadın katliamlarına karşı 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’ne ilişkin video hazırladı.

Kadınlarla yapılan röportajda kadınları, kadın katliamlarına ve şiddete karşı alanlarda olma çağrısı yapan DKH , “dünyanın her yerinde direnen kadınları selamlıyor ve bu direniş bilinciyle 25 Kasım çalışmalarında, şiddetin her türlüsüne maruz bırakılan, yaşam hakkı tanınmayan, emperyalist savaş politikalarıyla köle pazarlarında satılan, tecavüze uğrayan, katledilen Êzidi, Şengalli, Rojavalı, Kobanêli ve bütün Ortadoğulu kadınların yaşadığı vahşeti ve bu vahşete karşı mücadele eden kadınların çetin direnişlerini sahipleniyor ve mücadele çağrısı yapıyoruz!

Bulunduğumuz her alanda, atölyede, sokakta ve okulda kadınların insanca yaşam hakkı için örgütlenme çağrısıyla, direnen kadınların bilincini kuşanarak;

Deniz Fırat, Arin Mirxan, Reyhaneh Jabbari, Kader Ortakaya ve sınıf mücadelesinde yitirdiğimiz bütün kadınların şahsında 25 Kasım’ı Suruç’ta karşılayacağız. Ve bulunduğumuz her yerde alanlarda olacağız!” açıklamasında bulundu.

DKH’nin hazırladığı videoya şu linkten izleyebilirsiniz: http://vimeo.com/111668002

Share

DKH Mersin örgütlülüğünden 25 Kasım çalışması

DKH-Kobane-300x184Demokratik Kadın Hareketi (DKH) Mersin örgütlülüğü, taraftarlarıyla bir araya gelerek belirlenen konular üzerinde yapılacak eğitim çalışmaları ve yapılabilecek kitle faaliyetlerine ilişkin tartışmalar gerçekleştirdi

 

MERSİN (14.11.2014)-  DKH Mersin örgütlülüğü, çevresindeki kadın arkadaşlarıyla gerçekleştirdiği toplantılarda, önümüzdeki süreçteki çalışmalar kapsamında yapılacak eğitim çalışmalarının ana konularını belirledi. Bu çalışma kapsamında daha önce gerçekleştirilen 25 Kasım’ın  tarihçesinin ve Dünya Kadın Hareketinin tarihçesinin anlatıldığı toplantılarda, eğitim çalışmaları kapsamında özellikle feminizm, pozitif ayrımcılık, fuhuş, seks işçiliği-seks köleliği, LGBT, toplumsal cinsiyet vb konular, haftada bir yapılacak olan eğitim çalışmaları içerisinde tartışılacak diğer konular olarak belirlendi.

25 Kasım çağrısı

Kitle faaliyetlerine yönelik çalışmaların öneminin ön plana çıktığı tartışmalarda, eğitim çalışmaları dışında mahalle faaliyetlerine başlanarak içeriye yönelik yapılan çalışmaların özellikle mahalle içerisinde yapılacak tartışma toplantılarına dönüştürülmesinin önemine vurgu yapıldı.

DKH faaliyetçileri 25 Kasım’a ilişkin şu çağrıyı yaptı: “Bizler; DKH olarak 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde bütün  üyelerimizi, taraftarlarımızı ve kadınları  bulunduğu her alanda kendi emeği, rengi ve mücadelesiyle, ‘kadınsın, direnensin, ses ver’ şiarıyla sokakta olmaya ve Deniz Fırat, Arin Mirxan, Reyhaneh Jabbari, Kader Ortakaya ve sınıf mücadelesinde yitirdiğimiz bütün kadınların şahsında 25 Kasım’ı Suruç’ta karşılamaya çağırıyoruz.”

Share

DKH temsilcisi Dersim Radyo Munzur programına katıldı

DKH Dersim radyoDersim Demokratik Kadın Hareketi örgütlülüğü 25 Kasım’a yönelik çalışmaları kapsamında Dersim Radyo Munzur programına katılarak, 25 Kasım’a ve  kadın sorununa bakışına yönelik politikalarını anlattı

 

DERSİM (15.11.2014)-Dersim Demokratik Kadın Hareketi  örgütlülüğü 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslar arası Mücadele ve Dayanışma Günü kapsamında çalışmalarına devam ediyor. Cuma günü saat 18.00’de Dersim Radyo Munzur programında yer alan DKH, 25 Kasıma ilişkin açıklamalarda bulundu.

‘Kadına yönelik fiziksel ve psikolojik şiddeti meşrulaştıran emperyalist düzenin yasaları ile her gün yüzlerce kadın katledilmekte’ ifadelerine yer veren Demokratik Kadın Hareketi, devletin çıkardığı yargı paketiyle eğitimde de kadına yönelik cinsiyetçi bakış açısına dikkat çekti.

LGBTİ bireylerine yönelik nefret cinayetlerinin devam etmekte olduğunu belirten DKH temsilcisi, Ortadoğu’da bedenini emperyalist saldırganlara siper eden kadınlarla dayanışmayı büyütme çağrısı yaptı. Ortadoğudaki Ezidi kadınların köle pazarlarında satılmaktasına, gecelik nikahlar ile savaş ganimeti olarak görülmesine vurgu yapan DKH temsilcisi, İran’da tecavüzcüsünü öldürdüğü için idam edilen Reyhaneh Jabbari ve Kobane direnişinde ölümsüzleşen Arin Mirkan ve  Kader Ortakaya şahsında mücadelede yaşamını yitiren tüm kadınları saygıyla andığını ifade etti.

“Cinsel, sınıfsal sömürüsüz bir dünya istiyoruz’’ diyen Demokratik Kadın Hareketi “Kadınsın direnensin ses ver” şiarıyla başlattığı 25 Kasım çalışmaları kapsamında tacize, tecavüze, trans ve kadın katliamlarına karşı 22 Kasım’da Suruç’ta olacaklarını belirtti.

Kaynak-www.halkingunlugu.org

Share

Kübra Eken eşinin darp etmesi sonucu felç oldu

 

Kubra EkenDoğum sonrasında şuur kaybı şikayetiyle hastaneye kaldırılan gazeteci Kübra Eken’in, eşinin darp etmesi sonucu felç olduğu anlaşıldı

 

HABER MERKEZİ (16.11.2014)- AKP iktidarı döneminde kadına yönelik şiddetteki artış dikkati çekerken, gerekli yasal düzenlemelerin yapılmaması nedeniyle şiddet yasalarla adeta teşvik ediliyor. Ailesi ya da yakınları tarafından katledilen kadınların haberlerinin gündemdeki yerini sıklıkla koruduğu günümüzde, kadına yönelik şiddetteki artış da erkek egemen anlayıştan beslenen bir kültürel şekillenişin etkilerini gösteren iyi bir örnek oluşturuyor. Mahkemede eşinin darp ettiğini söyledi

Doğum sonrası şuur kaybı şikayetiyle hastaneye kaldırılan gazeteci Kübra Eken’in, eşinin darp etmesi sonucu felç olduğu ortaya çıktı. Şuurunun kapalı olması nedeniyle ilk duruşmalarda ifade veremeyen Eken’in, son duruşmada alfabeyle ifadesi alındı.

Eken ifadesinde, çocuk yüzünden tartıştığı eşi N.B.E’nin kendisini darp ettiğini söyledi. Eken, kendisine sorulan sorulara alfabeye dokunarak ilk önce “Kafama vurdu.” diye yazdı. “Kim?” sorusuna ise eşinin ismini yazarak yanıt verdi. “Nasıl?” sorusuna “Elle” şeklinde cevap veren Kübra, “Kaç kez?” sorusuna da “4” karşılığını verdi. Daha önce kendisini darp edip etmediği sorusuna ise “Hayır” cevabını verdi. Eşini darp etmediğini iddia eden N.B.E ise, gerçeklerin mahkeme sonucunda ortaya çıkacağını belirtti.

Adli Tıp Kurumu darp nedeniyle felç olduğunu kaydetti. Adli Tıp Kurumu raporunda ise Kübra Eken’in darp sonucu felç olduğu ifade edildi.

Adli Tıp Kurumu raporunda şu ifadeler yer aldı: “Kulaktaki ekimozun kendiliğinden oluşmayacağı, bunun için künt darp gerektiği, kişinin bu darbının doğum anestezi altında yapıldığından doğum sırasında olmasının beklenmediği, doğum sonrası sponton beyin kanamalarının sık gözlenen bir durum olmadığından olayın darba bağlı olduğunun kabulü gerektiği? Kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu? Kişi üzerinde etkisinin basit bir müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı kanaatini bildirir rapordur.”

Kaynak-www.halkingunlugu.org

Share