. tarafından

TUTSAKLARIN DIŞARIDAKİ SESİ OLALIM, BİJİ BERXWEDANA ZİNDANE!

Nisan 19, 2017 de ANASAYFA . tarafından

Hak ihlalleri, keyfi uygulamalar, tecrit ve işkencenin tescilli adreslerinden Türkiye-Kuzey Kürdistan hapishanelerinde 15 Şubat tarihinden bu yana belirli taleplerle başlatılan açlık grevleri, geldiğimiz şu günlerde ölüm sınırına dayanmış bulunmaktadır. İlk olarak Şakran Hapishanesi’nde başlatılan grevlerini, toplamda 29 hapishane ve 278 siyasi tutsağın iradesinde yayılarak süresiz-dönüşümsüz eylemleri ile 63. Gününü karşılıyoruz.
Özellikle OHAL sonrası süreçle beraber tutsaklar nezdinde en ufak hakkın dahi yasaklarla karşılık bulduğu, görüş haklarının ihlalinden işkenceye, hücre-sürgün cezalarından tacize kadar azgınca artan devlet terörü, “dışarıda”ki zulüm politikalarına eş güdümlü olarak “içeride” de tutsaklara yönelik uygulanmaktadır. Direnişleriyle dışarıda yaşanan gelişmeleri de protesto eden tutsakların talepleri ise İHD (İnsan Hakları Derneği)nin sunmuş olduğu rapora göre şöyle;

– Sokağa çıkma yasakları sırasında yaşanan kentlerdeki yıkımın son bulması
– Cezaevlerindeki insani koşulların iyileştirilmesi ve keyfi uygulamaların son bulması.
– Düşünceleri ve siyasi çalışmaları nedeniyle aralıksız olarak sürdürülen gözaltı ve tutuklamaların sona erdirilmesi, halka yönelik askeri ve siyasi baskının son bulması.
– Mevzuata aykırı olarak sürdürülen Abdullah Öcalan üzerindeki tecritin bir an önce sona erdirilmesi ailesi ve avukatları ile görüşlerin başlatılması.

Açlık grevindeki tutsakların dönem dönem sürgüne maruz kalması, ölüm sınırına gelmiş olanların boğazlarından gelen kanlar, verilmesi yasaklanan B1 Vitaminleri de düşünüldüğünde hapishane yönetimleri şahsında devletin tutsakların taleplerini karşılamak şöyle dursun; ölümlere kapı aralayacak saldırılarını yoğunlaştırmaktadır. Bir yandan genel saldırılar arttırılırken Kadın tutsakların kaldığı hapishanelerde ise bu durum daha da katmerleşmektedir. „İnce“ „derin“ arama adı altında çıplak arama dayatmaları,özel yaşam alanlarına ait yerlere zorla kamera konuması, ring aracında tacizler bu uygulamalara örnek olarak gösterilebilir.

Gelişmeler bağlamında birkez daha vurgulamak isteriz ki tarihin hemen her döneminde ezenlerin ezilenlere karşı en önemli baskı aracı olagelmiş hapishaneler,uygulanan zulümlere paralel direnişi de beraberinde getirmiştir. Zira İsrail hapishanelerinde tutsak olan Filistin’li bin 500 politik mahkum uygulanan hapishane koşullarını protesto etmek amacıyla bugün(18.04.2017) açlık grevine başlamışlardır. Yine KHK lar ile birlikte işinden atılan 140 bin kamu emekçisinden Nuriye Gülmen ve Semih Özakça Ankara’nın kalbinde aylar süren direnişlerini bir ayı aşkındır açlık grevine evriltmiş durumdalar. Bu anlamıyla gücünü haklı mücadelesinden alan direnişleri sahipleniyor, bulunduğumuz her alanda „HAYIR bitmedi, mücadeleye devam“ şiarını yükseltiyoruz.

Bütün bu uygulamalar şahsında bizler Avrupa Demokratik Kadın Hareketi olarak hapishanelerde devrimci-demokrat-yurtsever tutsaklara yönelik bilinçli bir siyasetin ürünü olarak uygulanan tecrit,işkence,sürgün ve hak ihlallerine karşı “içerideki“ tutsaklarımızın „dışarıdaki“ sesleri olduğumuzu bir kez daha ilan ediyor başta avrupa’da yaşayan üyelerimiz olmak üzere tüm devrimci-demokrat kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyoruz. Açlık grevlerine ses vermek,sahiplenmek amacıyla dünyanın dört bir yanında gösterilen dayanışmayı yükseltmek hepimizin görevidir.

İçerde Dışarda Hücreleri Parçala!
Hayır Bitmedi, Daha Yeni Başlıyor!
Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hepberaber Ya Hiçbirimiz!
Zindanlar Yıkılsın Tutsaklara Özgürlük!
Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur!

                                                                                               Avrupa Demokratik Kadın Hareketi

Nisan 2017

Share
. tarafından

YENİ BİR KATLİAM DAHA! BARIŞ KEREM VE OĞUZHAN ERKUL KATLEDİLDİLER!

Nisan 19, 2017 de ANASAYFA . tarafından

Özel infaz timlerinin tasarlanmış planlı pusudaki polisleri Gazi mahallesi Kent Ormanı civarında 14 Nisan 2017 gece saatlerinde bir aracı durdurup, içindekileri gözlemledikten sonra taradılar. Araçtaki gençlere yağdırılan kurşunlar sonrası 2 genç canımız katledildi. Diğerleri yaralandı. Katledilen gençler, Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul’un bilinçli hedef seçildikleri açıktır. Zira araç önceden durdurulmuş, camları açılarak içerdekiler ve durumları teşhis edilmiştir. Pusu önceden kurulmuş, araç adeta beklenmiştir. Tepeden tırnağa teçhizatlı, yargısız infaz timlerinin aracı durdurma önlemleri-tasarımları- uygulamaları olmadı. Araç, içindekilerle kurşun yağmuruna tutuldu. Gazi’liydiler, Solcuydular, Aleviydiler. Katledilmeleri için bu egemenler açısından yeterli sebepti!.. Aileleri de biliniyordu. Bu, öldürülmeleri için yeterliydi..İcra edilen infaz; direnişi ve devrimci ayaklanmaları ile bilinen Gazi Halkına, Ezilen Kürt Ulusu ve inanç gruplarına, tüm emekçilere gözdağı-sindirme-hedef oldukları ve izlendikleri, boyun eğmezlerse katledilecekleri mesajıydı. İslami Faşizm’in ordu-polis-mafya -Osmanlı Ocakları gibi resmi ve paramiliter güçlerinin tehdit-şantaj ve katliamları, stratejik haksız savaş seferberliklerinin, özel savaş rejimlerinin birer halkalarıdır. Olağanüstü (OHAL) ile tahkim edilmiş açık faşist diktatörlük için gençlerimizin katlinde olduğu gibi her şey “meşru”dur, “yasal” dır.

Binlerce katledilen Sur-Cizre-Nusaybin-Yüksekova ezilenleri, bodrumlara kapatılan cansız çocuk bedenleri, Belden yukarı yarı çıplak -silahsız özgürlük haykırışındaki Diyarbakır Nevroz’unda katledilen Kemal Kurkut’ lar, Bakkala ekmek almaya giderken kuşatılıp başından vurularak öldürülen Berkin Elvan’larımız Türk egemen sınıflar devletinin katliamcı-soykırımcı tarihsel karekteristik yapısal özelliklerinin yeni bir tescilidir. Barış Kerem, Oğuzhan Erkul gençlerimizin katledilmeleri de öyle!..

Aslı’ya aşk misali Kerem’ce halk sevgimiz ve bağlılığımızı öldüremeyeceksiniz. Yine Gazi semalarında olacağız. Türkiye-Kuzey Kürdistan’ın Bahar çicekleri olarak halklarımızı selamlayacağız. Pet şişeli sularımızla Newroz’larda özgürlük halayına duracağız. Elvanca gülüşlerimizi solduramayacaksınız. Bodrumlarda can ve tenlerimizi yaksanızda, suçüstü yakalanmış durumdasınız.

Sultangazi Emniyet Müdürü, katlettikleri gençlerimizin ailelerini baskı altına almakta, ” örgüt avukatları” diye avukat yasakları koymakta, basınla görüşmemelerini, röportaj vermemelerini “emret”mektedir. Suçunuz açıktır. Suçlu devlettir. Hesap verecektir. Gazi, Madımak, Okmeydanı gibi onlarca planlı katliam icraatıyla bilinen, Yavuz’cu ittihatçı ecdatların yeni Osmanlıları, döktüğünüz kanda boğulacaksınız!

 

-Barış Kerem, Oğuzhan Erkul ölümsüzdür!
-Kahrolsun Faşist Diktatörlük!

AVRUPA DEMOKRATİK KADIN HAREKETİ
Nisan 2017

Share
. tarafından

ASIL ‘HAYIR’I SOKAKLAR HAYKIRACAK

Nisan 21, 2017 de ANASAYFA . tarafından

16 Nisan Referandumuna dair söylenecek çok şey var elbette. OHAL ortamında yapılan seçim, Hayır kampanyası yürütecek olanların seçim öncesinde tutuklanarak engellenmeleri, medyası-yargısı-kolluk kuvvetleri ile yürütülen “evet” çalışmaları, çalınan oylar ve mühürsüz “evet” oyları geçerli sayan YSK gibi…

Bizlere düşen, tüm bu olanlara şaşırmak  mı acaba? Ermeni soykırımı, kürt-kızılbaş-rum-süryani vb. katliamları yapan, burjuvazisini dahi katlettiği ulusların mal varlığını çalarak oluşturan bir devlet. Emeğimizi çalan, ana dilimizi çalan, çocukların ve kadınların yaşamlarını çalan bir sistemin oy çalacağına mı şaşırmalıyız!

Tüm imkânları, tüm devlet gücünü ve kurumlarını denetim altına alan AKP ve temsil ettiği burjuvazi, var olan faşizmi daha da kurumsallaştırmak için gittiği referandumda tüm hileleri kullanarak, kendine yarayacak bir sonucu çıkardı. Kendi yaşamlarını ve kısmi de olsa demokratik haklarını tehlikede gören, hayır oyunu kullanan milyonlarca insanın itirazına rağmen, YSK eliyle açıkça hilesini yaptı. Mühürsüz “evet” oylarının çoğunluğunu  şehirlerini yaktığı-yıktığı, ölülerini buzdolaplarında saklamak zorunda bıraktığı Kürdistan coğrafyasından göstererek hile yapması ise tarihin bir ironisi olarak karşımızda duruyor.
Yaşanılan bu hileli sürecin karşısında CHP vb. gibi burjuvazinin temsilcileri değil, sokağa çıkan halkların itirazlarıdır, yarına dair bizlere umut veren.       

ADKH olarak; emeğe, kadına, çocuğa, doğaya, ezilen ulus ve inançlara düşman olan bu sistemi ve onun hileli seçimini kabul etmediğimizi ilan ediyor, bu sisteme yapılacak en anlamlı itirazın sokakları zapt etme olacağını beyan ediyoruz.

Her şeyi çalan kapitalizm ve faşizm, mücadelemizi ve umudumuzu asla çalamaz!
Başta kadınlar olmak üzere, tüm ezilenlerin meşru mücadelelerini yükseltme vakti gelmiştir!

-Yaşasın Sokakları Örgütleyen Direniş!
-Hayır Bitmedi, Kapitalizme ve Faşizme Karşı HAYIR!

 

                                                            ADKH
Nisan 2017

Share