Jina Amini “Jin,Jiyan, Azadi”

Jina Amini’nin ahlak polisi tarafından katledilmesinin üzerinden bir yıl geçti. Kadın, yaşam, özgürlük sloganıyla ayağa kalkan kadınlar ve halk dünyaya İran’da kadınların yaşamlarına müdahalede sınır tanınmadığını Jina Amini’nin ölümüyle bir kez daha haykırdılar.

İran’da sıkı güvenlik önlemleri adı altında polis sokağa çıkmak isteyenleri ve özellikle de Jina’nın ailesi ve yakınlarına anmaya katılmamaları için baskı uyguladı. Jina’nın babası gözaltına alındı ve ardından ev hapsi verildi.

İran’da kadınların öncülüğünde başlayan bu ayaklanma 1979’dan beri en büyük gösterilere sahne oldu. Devlet en katı kuralları uyguladı binlerce insan tutuklandı, yaralandı, onlarca insan öldürüldü veya sonrasında asıldı.

Kadınlara yönelik sistematik baskılara karşı “kadın, yaşam, özgürlük” sloganı sadece İran’da değil dünyanın birçok ülkesinde karşılık buldu ve protestolar yapıldı. Jina Amini’nin öldürülmesinin birinci yıldönümünü nedeniyle İngiltere, Almanya, Fransa, Avusturya, Türkiye, Kürdistan, İsviçre gibi birçok ülkede de kadınlar sokaklara çıktılar.


Avrupa Demokratik Kadın Hareketi yayınladığı açıklamada;
“45 yıldır iktidarda olan molla rejimin uyguladığı baskı Afganistan’da Taliban’ın, Türkiye’de AKP iktidarının kadınlara ve LGBTİ+’lara uyguladıkları baskıyla bazı özgünlükler olsa da aslında aynı. Kadınlar ve halklar ayrı coğrafyalarda fakat aynı koşullarda yaşıyor. Dolayısıyla Gericiliğe karşı çıkmak, erk-egemen dünyada kadın olmak mücadelenin adı oluyor” derken, 8 Mart Kadın Örgütü (İran-Afganistan) yayınladığı bildiride;
“Son iki ayda Mahsa ayaklanması ve üniversite öğrencilerinin ve öğretim üyelerinin işten çıkarılmasıyla teyid edildi. Rejimin korkusu ve çaresizliği, kadınların zorunlu başörtüsüne karşı mücadelesinin yaygınlaşmasında ve bu mücadeleye katılan erkeklerin sayısının artmasında da görülüyor. Rejim, bu mücadelelerin kendi sonunu daha da yaklaştıracağından her zaman korkuyor. Halkın birçok farklı cephede mücadelesini yoğunlaştırdığı, büyük değişim potansiyeli taşıyan böyle bir durumda, Batılı emperyalistler, İslam rejimiyle bazı çelişkilere rağmen gerçekte (sözde değil) İslam rejimini desteklemektedir. Onların tercihi, İslami rejimi iktidarda tutmak ve insanların mücadelesinin derinleşerek İslami rejimin yıkılmasına engel olmaktır.
İslami rejim yetkilileriyle aleni ve gizli toplantılar yapıp onlara sosyal yardımlar vermelerinin ve üzerlerindeki ekonomik baskıları azaltmalarının nedeni budur.
Mahsa ayaklanmasında halkın mücadele ettiğine ve özellikle kadınların kararlı mücadelesinin devrim ve radikal değişim mesajını beraberinde getirdiğine şüphe yok. Mücadeleler kararlı bir amaç ve daha radikal sloganlarla derinleştikçe, devrimci örgütlülükle daha fazla kadın mücadeleye katıldıkça, bir yandan daha fazla kadın gücü, diğer yandan da halkın süreci geçirme mücadelesi gücü ortaya çıkacak, devrim güçlendirilecek ve sağlamlaştırılacak.”


telegram_video

 

Share

Bir yıl sonra kadın, hayat, özgürlük, başkaldırı!

16 Eylül, “kadın, yaşam, özgürlük” ayaklanmasını tetikleyen Mahsa (Jina) Amini’nin zorunlu başörtüsü nedeniyle devlet eliyle öldürülmesinin üzerinden bir yıl geçti. Ayaklanmanın en önemli özelliği kadınların zorunlu başörtüsüne karşı öncü rolüydü. Dünyayı sarsan, hayrete düşüren özellik, toplumda ve insanlar arasındaki sosyal ilişkilerde önemli değişikliklere neden olan özellik oldu ve sosyal ve siyasal alanda geri dönüşü olmayan önemli başarılara imza attı.

Kadınların mücadelesi zorunlu başörtüsüne karşı verdiği mücadeleyle ataerkilliğe önemli bir darbe indirdi ve kadın bedeni üzerindeki tahakküm ve otoriteye son vermenin temelini attı. Zorunlu başörtüsüne karşı mücadelede kadınların öncü rolü, kadınların dünya çapında toplumsal cinsiyet baskısına karşı mücadelesinin motivasyonunu güçlendirdi. Kadınların öncü ve cesur rolünün en önemli başarılarından biri, kadının gücünün ve eski, çürümüş ataerkil kapitalist toplumun değiştirilmesindeki rolünün ortaya çıkmasıydı. Hiç şüphe yok ki, kadınlar ve bir bütün olarak halk ile İslam rejimi arasındaki derin çelişki, zorunlu başörtüsüyle sınırlı değil.

44 yıldır sınıfsal sömürü, ulusal ve dini baskı, cinsel ve toplumsal cinsiyet baskısı, diktatörlük, yağma, hırsızlık ve yolsuzluk ve öldürme, her türlü özgürlüğün sesini hapsetme, her türlü özgürlüğün yokluğu, Mahsa ayaklanmasına yansıyan, ezilen kitlelerin çoğunluğunun gerici rejimle çelişkisinin kaynağı. Ve bu ayaklanmada kadınların zorunlu başörtüsüne ve İslami rejime karşı mücadelesi, halkla İslami rejim arasındaki tüm çelişkileri ortaya çıkarabilecek bir güce sahipti.

İslami rejimin Mahsa isyanının yıldönümü münasebetiyle kitlesel bir ayaklanma korkusu o kadar açıktır ki, bunun bir yansıması binlerce kadın ve diğer aktivistin yaygın olarak tutuklanması ve hapsedilmesinde, ailelerinin taciz edilmesi ve tutuklanmasında da görülmektedir.

Son iki ayda Mahsa ayaklanması ve üniversite öğrencilerinin ve öğretim üyelerinin işten çıkarılmasıyla teyid edildi. Rejimin korkusu ve çaresizliği, kadınların zorunlu başörtüsüne karşı mücadelesinin yaygınlaşmasında ve bu mücadeleye katılan erkeklerin sayısının artmasında da görülüyor. Rejim, bu mücadelelerin kendi sonunu daha da yaklaştıracağından her zaman korkuyor. Halkın birçok farklı cephede mücadelesini yoğunlaştırdığı, büyük değişim potansiyeli taşıyan böyle bir durumda, Batılı emperyalistler, İslam rejimiyle bazı çelişkilere rağmen gerçekte (sözde değil) İslam rejimini desteklemektedir. Onların tercihi, İslami rejimi iktidarda tutmak ve insanların mücadelesinin derinleşerek İslami rejimin yıkılmasına engel olmaktır.
İslami rejim yetkilileriyle aleni ve gizli toplantılar yapıp onlara sosyal yardımlar vermelerinin ve üzerlerindeki ekonomik baskıları azaltmalarının nedeni budur.

Mahsa ayaklanmasında halkın mücadele ettiğine ve özellikle kadınların kararlı mücadelesinin devrim ve radikal değişim mesajını beraberinde getirdiğine şüphe yok. Mücadeleler kararlı bir amaç ve daha radikal sloganlarla derinleştikçe, devrimci örgütlülükle daha fazla kadın mücadeleye katıldıkça, bir yandan daha fazla kadın gücü, diğer yandan da halkın süreci geçirme mücadelesi gücü ortaya çıkacak, devrim güçlendirilecek ve sağlamlaştırılacak.
8mart kadın örgütü (İran-Afganistan)

16 Eylül 2023

Share

Erk-egemen dünyada kadın olmak mücadelenin adıdır!

Gerici İran molla rejiminin Jina Amini’yi katletmesinin ardından bir yıl geçti ancak bu arada İran’da baskılar ve idamlar hız kesmedi. 

Jina Amini başörtüsünü düzgün takmadığı gerekçesiyle ahlak polisi tarafından katledildi. Bu hal yıllardır Kadınlar için devam ediyor. İnsanların yaşamlarına yapılan müdahaleler gerici yaptırımlarla islam rejimi toplumu kendi yasalarına göre yaşamaya zorluyor. 

Bu baskı ve zulüm koşullarında yaşamak istemeyen halk sokaklarda yaşam ve özgürlük şiarıyla günlerce süren gösterilerle seslerini haykırdılar. Asıldılar, tutuklandılar, işkence gördüler.

45 yıldır iktidarda olan molla rejimin uyguladığı baskı Afganistan’da Taliban’ın Türkiye’de AKP iktidarının kadınlara ve LGBTİ+’lara uyguladıkları baskıyla bazı özgünlükler olsa da aslında  aynı. Kadınlar ve halklar ayrı coğrafyalarda fakat aynı koşullarda yaşıyor. 

Dolayısıyla Gericiliğe karşı çıkmak, erk-egemen dünyada kadın olmak mücadelenin adı oluyor. 

Kapitalist tekellerin, sonsuz kâr hırsının doğayı ve tüm canlıları tehdit ettiği bu dönemde mücadele elzem bir yerde duruyor. Kadınlar olarak bu mücadelenin dolaysız özneleriyiz. Değiştireniz!

Jin, Jiyan, Azadi!

Erk-egemen dünyada kadın olmak mücadelenin adıdır!

AVRUPA DEMOKRATİK KADIN HAREKETİ

16 Eylül 2023

Share

Avrupa Kadın Konferansı Başarıyla Sonuçlandı


Bosna’nın başkenti olan Saraybosna’da yapılan, Avrupa kadın Konferansı başarıyla sonuçlandı.
10 ülkede yaşayan yerli ve göçmen kadınların katıldığı Dünya Kadın Konferansını örgütleyecek olan Avrupa kıta konferansı ,İki gün boyunca oldukça verimli tartışmalarla geçti. Savaş ve kadın, emperyalist savaşlar, çevre kirliliği, iklim krizi, kürtaj yasasına karşı tüm dünyada ki ayaklanmalar, hayat pahalılığı ve mülteciler sorunu başlıkları ile tartışmalar devam etti.

Ayrı coğrafyalar da aynı olmak Kadın. Tüm delege kadınların ülkelerinde ki sorunlarının benzer olması dikkat çekici noktaydı. Ortadoğu temsilcilerinin anlatımları ile Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerinin kadınlarının anlattıkları benzer sorunlar, küresel kapitalist patriarkanın kadın politikalarını bir kez daha göstermiş oldu.
Delegelerin sunduğu rapora göre Avrupa’da kısmi demokrasiye rağmen, kadın eylemlerine, protestolara, kadın grevine devletin çok ciddi müdahale ettiğine dair örnekler verilerek dikkat çekildi. İsviçre de yapılan bir istatistiğe göre genç kadınların sola genç erkeklerin ise daha sağ politikalara kaydığını belirtti.
İspanya dan gelen delege; toplumun en çok çalışan kesimi esas olarak Otel işçiliği yapmaktadırlar. Hak gaspları oldukça fazla, bu hakların geri alınmasına karşı mücadeleyi de en fazla yürüten kesim yine kadınlar.
Almanya ve genel olarak Avrupa ülkelerin de ise artan yoksulluk ,mülteci sorunu ve ülkelerin mülteciler konusunda aldığı çok sert kararlar eleştirilirken yaşlı kesimde özellikle yalnız yaşayan yaşlı kadınların yoksullaştığını dikkat çekildi . Yine Avrupa ülkelerinde ki kadınların kısmen seks köleliğine zorlandığı ifade edildi. Kongreye katılan Belaruslu kadınlar , Belarus’ta politik tutsaklara özgürlük adlı bir imza kampanyası için devrimci, demokrat kadınlardan destek istediler.

Bosna Hersekli kadınlarsa 30 yıldır ülkelerinde ki savaş suçlularının yakalanıp yargılanmasını istiyorlar.
Yaşanan savaşın izlerini anlattılar. Ülkemiz de ki cumartesi annelerini anımsatan mücadeleleri devam ediyor. Yine Bosna savaşında yaşanan kadın tecavüzleri de işlendi ve konferans sonrası kadın dernekleri de ziyaret edildi.
Almanya ve Hollanda da yaşayan İranlı kadınlar hem yaşadıkları ülkenin hem de geldikleri ülkenin sorunlarını ve mücadelelerini anlattılar. “Bizim en büyük dileğimiz şu: 30 yılı üzeri sürgünde yaşıyoruz. Bir gün İran’da bu rejim devrilirse, biz de bir kadın konferansımızı İran’da yapmak istiyoruz” dediler.

Biz de yurt dışında yaşayan Türkiyeli, Kürdistanlı kadınlar olarak Türkiye’deki sorunlara da dikkat çekerek özellikle adının İstanbul sözleşmesi olma nedeniyle pek çok Avrupalı kadının da dikkatinden kaçan İstanbul sözleşmesinden çıkan ülkelere yaptırımlar konusunda tekrar yeni bir mücadele süreci başlatılmasını istedik.
Türkiye den gözlemci gelen Tunus delegeleri de seçim sonrası durumu ve kadın cinayetlerine vurgu yaptılar.
Konferans sonuç bildirgesi yakın bir zaman da kamuoyu ile paylaşılacak. Nepal de bir konferans örgütlenecek. Nepal konferansı için planlanan konu başlıkları, Kadın devrimi, sosyalist devrim, emperyalizmi nasıl yeneriz, sosyal ökoloji de dönüşüm.
Konferans Avrupa koordinatörleri seçilerek sone erdi. ADKH de koordinatörleri için de yer aldı.

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi

Share

Patriarkal Kapitalist Sisteme Karşı Binlerce Kadın Grev Yaptı!


14 Haziran’da İsviçre’nin Zürih, Bern,Neuchatel,Fribourg,Delèmont,
Lozan,Cenevre başta olmak üzere birçok şehrinde kadınlar “Eşit işe eşit ücret, Emeklilik yaşının yükseltilmesine ,cinsiyetçiliğe ve her türden hak gasplarına karşı kadınlar isyanda, kadınlar direnişte talepleriyle sokaklara çıktı.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi’nin de içinde yer aldığı yürüyüşe birçok demokratik, sosyalist, devrimci ve İsviçre’nin yerli kadın kurumları katıldı. Bu kurumların ve sendikalı kadınların ortak çağrısıyla merkezi grev yürüyüşü Zürih’te başladı.
Greve İsviçre’de bulunan kadın kurumları yanı sıra Almanya’dan Avrupa Demokratik Kadın Hareketi üyeleri, Feminist, sosyalist kadın grupları ve SMF(Sosyalist Meclisler Federasyon üyesi) önceki dönem milletvekili Dilşat Canbaz ‘da katıldı. Alanda toplanan binlerce kadının yürüyüşe geçmesinin ardından polis müdahalesi de başladı. Polis yürüyüş güzergahı boyunca birçok noktayı tutarak kadınların geçişini engellemek istedi. Buna karşı direnen kadınlar polisin psikolojik ve fiziksel şiddetine maruz kaldı ve polis FİLİNTA grubundan bir kişiyi gözaltına aldı.

Alanı farklı renkleriyle dolduran binlerce kadının talepleri ise ortaktı. Hep birlikte Jin jiyan Azadi diyerek yürüyüşün bir ucundan diğer ucuna seslerini duyurdular.
İsviçre’de kadınlar 7 Şubat 1971’de oy hakkını elde ederek toplumsal eşitlik temelinde önemli bir kazanım elde etseler de, Anayasa’ya eşitlik kavramının girmesi, 14 Haziran 1981’de mümkün olur. Ancak uygulamada gereği gibi yaşama geçirilmediğinden “eşit işe eşit ücret” başta olmak üzere, kazanılan hakların tüm boyutları ile yaşama uygulanabilmesi için, 14 Haziran 1991’de 700 bin kadın ülke genelinde yaşamın bütün alanlarında greve çıkarak hayatı durdurdular.

Bu büyük grevden sonra, 01 Temmuz 1991’de “Eşit Haklar Yasası” yürürlüğe girdi. Esas olarak “kadın erkek eşitliğinin yasalarla güvence altına alınması ve bir cinsin ayrımcılığa uğratılmasının yasaklanması” anlamına gelen bu yasa, 2019’a gelindiğinde hala pratik yaşamda bütünlüklü olarak karşılığını bulamamıştı. 28 yıl aradan sonra 14 Haziran 2019’dan itibaren “eşit işe eşit ücret” ve “kadınların görünmeyen ev içi emeğinin görünür kılınması”, “toplumsal cinsiyet eşitsizliği” talepleri başta olmak üzere, kazanılan hakların tüm boyutları ile yaşama uygulanması talebini, sürecin güncel talepleriyle de bütünleştirerek üç yıldır 14 Haziran’da İsviçre genelinde bir günlüğüne yaşamı durduruyor kadınlar.

Bu yıl yapılan grev 1991’den sonra yapılan en kitlesel kadın grevi oldu.

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi

Share

İran‘da İdamlara Son Verilmeli Tutsaklar Serbest Bırakılmalıdır!

Jina Amînî’nin katledilmesinin ardında kadınların öncülüğünde başlayan protestolar devam ediyor. Eylemler, uzun süredir zorunlu örtünmeye karşı sürdürülüyordu. Ahlak polisinin J.Amina’yı katletmesinin ardından kitlesel gösteriler günlerce devam etti. Kadının bedeni üzerinden toplumu dizayn eden gerici ahlak düzeninin protesto eden sanatçılar hedef haline geldi.
Molla rejimine karşı demokrasi, eşitlik mücadelesi veren barışçıl protestolara katılan, bireyler, aydınlar, yazarlar, kadınlar, gençler, iktidarın kolluk kuvvetleri tarafından işkence edilerek tutuklandılar. Şiddette sınır tanımayan gerici rejim kamuoyu baskısıyla “zorunlu örtünme” yasasını değiştireceğini açıkladı. Bu açıklama ile sokağı denetimine aldı. Ardından evlere yapılan operasyonlarla zindanlar dolduruldu. Göstermelik olarak kurulan mahkemelerde hukuksal hiç bir yargılama süreci işletilmeden insanlık suçuna denk düşen idam cezası devreye girdi. İslam kuralları gereği recim cezasını ( taşlayarak öldürme) uygulamadan kaldırmış gibi görünen gerici rejim söz konusu toplumsal ahlak olduğunda rafa kaldırılmış tüm ilkel cezaları aktifleştiriyor. İslam devriminin ardından başlayan taşlayarak öldürme cezası “normalleşerek” kabul ettirildi. Yıllarca uygulamada olan bu ceza Ortadoğu’ya sıkça “özgürlük” ve “medeniyet” götüren ülkelerin gündemine girmedi. Şimdi aynı şekilde idam cezalarının sessiz izleyicileri olmamız isteniyor.
Geniş emekçi yığınlarının demokratik hakları ve özgürlükleri için katıldıkları protesto gösterilerini zora dayalı yöntemlerle bastıramayan şeriatçı molla iktidarı, kitleleri korkutmak, denetim altında tutmak için, 2023’ün ilk dört ayında 199 kişiyi idam etmiştir. Bunların 51’ Kürt, 42’si Beluç halkına mensub olduğunu, İran İnsan Hakları Örgütü açıkladı.

Başta kadınların ve İran’da yaşayan emekçilerin hiç bir demokratik haklarının olmadığı; farklı düşüncelerin ve farklı kimliklere sahip olmanın suç sayıldığı, demokratik kurumlarda örgütlemenin, toplanma ve gösterilerin yasaklandığı, gazetecilerin, aydınların ve insan hakları savunucularının, kadınların, devrimcilerin zindanlarda ağır işkence altında rehin tutulduğu, çocuk yaştaki kişilerin sokakta öldürüldüğü, idam edildiği kısaca ortaçağ törelerin uygulandığı gerici faşist sistem devam etmektedir.

İşkence ve kötü muamelenin yaygın olduğu, geçtiğimiz 4 ay içinde 199 kişinin idam edildiği İran’daki ölüm cezalarına ve molla rejiminin uygulamalarına karşı sessiz kalmak insanlık suçudur. İdamlara karşı olduğunu söyleyen her birey, bu suça karşı mücadele etmelidir, idamların durdurması için mücadele edilmeli, tutsaklar serbest bırakılmalıdır. İdam edilmek için sırasını bekleyen hala onlarca, yüzlerce kişi var. Uluslararası alanda güçlü protestolar gelişmediği sürece, şeriatçı rejim yüzlerce kişiyi öldürecektir. İdamların gerçekleşmemesi için her birey seferber olmalıdır. Hep birlikte gerici Molla rejimine Dur diyelim. İdam “ceza” biçimi olmaktan çıksın ve yasaklansın.

İdamlar Durdurulsun, Tutsaklar Serbest Bırakılsın
!

Kahrolsun Molla Rejimi

ADHK POLİTİK TUTSAKLARLA DAYANIŞMA
KOMİTESİ

Share

14 MAYIS’TA YEŞİL SOL PARTİ’NİN KADIN MİLLETVEKİLİ ADAYLARINI DESTEKLİYORUZ!

Türkiye ve Kürdistan’da 14 Mayıs’ta gerçekleştirilecek olan seçimlerde Avrupa Kadın Dayanışması AKD olarak Yeşil Sol Partinin kadın milletvekili adaylarını destekliyoruz.

20 yıllık iktidarlarının sonuna gelen faşist AKP MHP iktidarı her gün kadınlar için yaşamı çekilmez hale getirdi. Kadın cinayetlerini arttıran, tacizi, tecavüzü, kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran, lgbti+ları sapkınlık olarak gösteren, İstanbul Sözleşmesinden çekilen, kadınların yaşam hakkına müdahale eden, geleneksel öğretilmiş kadınlığı, ev köleliğini her şey haline getiren ataerkil faşist iktidara, sermaye partilerine oy yok diyoruz.

Yeşil Sol Parti’nin kadın özgürlükçü, deklarasyonunun yaşam bulması için Avrupa’da Türkiyeli Kürdistanlı göçmen kadınlar içerisinde güçlü bir çalışma yürüteceğiz. Kadınların eşitliğine, özgürlüğüne dayanan, kadının beyanını esas alan, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadeleyi hedefleyen, lgbti+ların ve kadınların yaşam, öz savunma hakkını savunan deklarasyon etrafında emekçi tüm kadınları Yeşil Sol Parti’nin adaylarına, kadın vekillerine oy vermeye çağıracağız.

Ülke, kent seçim komisyonlarında, 27-9 Mayıs arası sandıklarda görevler alacağız.

Geleceğimizi özel mülkiyet dünyası ile kurulan erkek egemen iktidar ilişkilerinde değil, sömürüsüz, sınıfsız, cins ayrımsız bir dünya ile mümkün olacağını biliyoruz.

Ne istiyoruz; kadına, lgbti+lara dönük erkek egemenliğine, Kürt halkına dönük işgalci savaş politikalarına, Aleviler, farklı inanç ve ulusal topluluklara yapılan baskılara son verilmesini, yoksulluk, açlık, zamlar gibi ekonomik baskı ve emek sömürüsünün, ekoloji yıkımının son bulmasını istiyoruz. Seçim öncesi ve sonrası bu taleplerimizi yok sayan sermaye sınıfına karşı mücadelemizi devam ettireceğiz. Taleplerimizin savunucusu olacak olan Yeşil Sol Parti’nin adaylarıyla bugünden bu mücadeleyi büyüyeceğiz!

Erkek egemenliği, faşizm değil kadın ve halkların iradesi kazanacak!

Avrupa Kadın Dayanışması

Share

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, 14. Kurultayını Frankfurt’ta başarıyla gerçekleştirdi


Avrupa Demokratik Kadın Hareketi , “Tarihten bugüne emeğimizle var olduk, bilincimizle direniyoruz birlikteliğimizle kazanacağız” çağrısıyla 14. Kurultayını Frankfurt’ta gerçekleştirdi.

15 -16 Nisan’da yapılan kurultay, devrim ve sosyalizm mücadelesinde yaşamını yitirenler için saygı duruşu ile başladı.
1978 de katledilen Sırma Bayoğlu’na ithaf edilen 14. Kurultay, kadının özgürlük mücadelesinin parçası olan tüm kadınlar selamlandı.

Kurultayda kadın ve küreselleşme, dünyada ki güncel gelişmeler başlıklı iki sunum yapıldı.
İlk sunumda küreselleşmenin emeğin sömürüsüne hizmetinin nasıl olduğu ve kadının evi içi emeğinin sömürüsü, ekonomik sistemin ataerkilliği nasıl güçlendirdiği, üretim ve yeniden üretime dönüşü, açılan sınırlarla oluşturulan yeni sömürü ağları, görünmeyen yeni sınırlara vurgu yapılarak
“ Neden KÜRESELLEŞME VE KADIN sorusuna baktığımızda; içinde yaşadığımız emperyalist-kapitalist sistemin bütün politikalarını ezilen emekçiler ve özellikle kadınlar üzerinde yaparken bizlerin bundan uzak kalması düşünülemezdi . Kapitalizimin küresel saldırıları dünya halklarına kan kustururken, biz mücadeleci ve örgütlü kadınlar nerede durmalıyız? Ne yapmalıyız ? Kadınlar özellikle erk-egemen sistemin sayısız saldırılarına, ölümlere maruz kalırken nasıl politikadan ve mücadeleden uzak durabilirler? Bu yönlü soruları çoğaltarak kendimize sorabiliriz…
Kapitalist birikim sürecinde kadın emeğine uygun iş gücünü oluşturuyorlar, çünkü en ucuz emek kadın emeği …
Kadınlara ev kadını olarak bakılması anlayışı yalnızca emeklerinin ucuza satın alınmasını değil, aynı zamanda emeklerinin daha kolay kontrol edebilmesini de sağlıyor…
Kadın iş gücünün tercih nedenlerinden biri de; iş gücünün serbest proleter iş gücü yerine, marjinalleştirilmiş eve bağımlı ve serbest olmayan bir niteliğinin olmasıdır.
Küreselleşme, emeğin toplumsallaşmasını da dağıtan bir sistemdir. Bunu esnek çalışmayla, eve iş götürmelerle, part-time çalışmayla, sigortasız-güvencesiz, kısa süreli sözleşmeli çalışmayla yapıyor” denildi.

Verimli, keyifli ve canlı tartışmalarla geçen sunumun ardından, dünyada ki güncel gelişmeler başlığı ile ikinci sunuma geçildi.
Güncel gelişmeler üç temel başlıkla özetlendi.
1. içinde yaşadığımız tüm hayatı etkileyecek boyutta olan ekonomik kriz.
2. iklim değişikliği. Doğada ki her canlının yaşamının tehlikeye girmesi ve doğayı bitirmeye dönük bir noktaya gelinmesi
3. Şiddet ve zora dayalı güç kullanımı.
Konu başlıkları içerisinde kapitalist talanın ekolojik sistemi nasıl tahrip ettiği, sel felaketleri ve depremleri tetikleyen kapitalist üretim sistemine değinildi. Yakın zaman da yaşanan deprem felaketinin sonuçları ve SMF, ADHK ve SYM ile sürdürülen deprem koordinasyonunun çalışmaları da aktarıldı.
Pandemi öncesi ve sonrası yaşanan ekonomik kriz ve bunun işçi ve emekçilerin yaşamına yansıması, Fransa ve İngiltere’de gelişen grevlere değinilerek, Almanya’da yaşanan grevler ve sendikal mücadelenin önemi tartışıldı.
Devletlerin zora dayalı güç kullanımının nedenleri anlatılarak, Ukrayna-Rus savaşı, Afganistan ve İran’da uygulanan şiddet ve kadın mücadelesine yönelik devlet şiddetine vurgu yapılarak, İstanbul Sözleşmesini seçim pazarlığına dönüştüren burjuva partilerin ve erkek egemen sistemin kadın üzerindeki tahakkümü tartışmaya açıldı.

Canlı tartışmalarla süren ilk günün akşamı kültürel etkinlikle devam edildi.
İkinci gün yıllık raporlar okunup değerlendirildi ve yeni yönetim organları seçilerek 14. Kurultay sonuçlandı.

Share

Yalnız Değilsiniz!

6 Şubat günü Maraş merkez üssü olmak üzere 11 şehir de meydana gelen deprem büyük bir yıkıma neden oldu. Depremin ilk gününden itibaren Hamuburg Mig – Zentrum olarak, hızlı bir şekilde bütün kurumlara yardım ve dayanışma çağrısı yaparak dayanışma kampanyası düzenledik. Kentin bir çok bölgesin de esnaflara gidildi. Bilgilendirme standları ve dayanışma standları açıldı. Yaraların sarılması, hayatların yeniden kurulması için gençlerle bir grup oluşturuldu. Hamburg’u semt semt dolaşarak dayanışma kampanyasına katkı da bulundular.


Bizler, Avrupa Demokratik Kadın Hareketi olarak dayanışmayı ellerimizle ördük.. Kurduğumuz iletişim grupları üzerinden depremzedeler için bir kampanya başlattık. Yaklaşık 70 kişilik bir kadın grubu oluşturarak, kadından kadına bir dayanışma köprüsü kurmaya çağırdık. Biz kadınlar olarak “yüzyılın felaketi” denilerek insanları çaresizliğe sürükleyen, ölüme terk eden anlayışa karşı, çaresiz bir şekilde evlerimiz de oturup, üzülüp ağlamaktansa hep birlikte neler yapabileceğimiz nasıl bir dayanışma kampanyası yürütebileceğimiz üzerine fikirlerimizi paylaştık.

Öfkeliydik ama çaresiz değildik.
Deprem bölgelerin de ihtiyaç çok büyük, acılar çok büyük,bu dayanışmanın devamlı ve düzenli olması gerekiyordu bu da ancak örgütlü dayanışmayla mümkün olabilir.Bu fikirle bir çok kadın arkadaşımız çok yönlü, zengin öneriler de bulundu. Arkadaşlarımız öz veri ile katkıda bulundular. kadın arkadaşlarımızla bir ay boyunca her hafta sonu aktif bir şekilde depremzedelerin bir nebze de olsa ihtiyaçlarını karşılamak için,Hamburg da her kesimden göçmen kadınlar bir araya gelerek,kentin değişik bölgelerin de yemek,gözleme,pasta,kahve,çay standları açtık.Hamburg’lu kadınlar kendi emeklerini ortaya koyarak, yaraları dayanışma için de birlikte sarmak için sorumluluklarını yerine getirmek için yoğun çalışmalarda yer aldılar. Düzenli bir şekil de haftalık toplantılar yaptık.Kadın dayanışması yaşatır kadınların yaşama tutunma çağrısıdır. Biz yaşamın adının dayanışma dan geçtiğini biliyoruz.Onun için “Dayanışma Yaşatır “ dedik ve deprem bölgeleriyle dayanışmayı örgütledik.

Deprem bölgesin de kadınların özellikle hijyen malzemeleri ve ped sorununun yaşandığı sürekli işleniyor. Her yıkım da kadınlar onlarla birlikte çocuklar hep daha fazla etkileniyor. Bunu bilerek, bu dayanışma biz kadınlar için daha farklı bir anlam taşıyor.
Deprem zedelerle bir nebze de olsa elele, yürek yüreğe dayanışma da olmak, yalnız olamadıklarını hissettirmek önemli.Bunu yapmaya da devam edeceğiz. Yolumuz uzun.. Dayanışma yaşatır!!..Umut Olur!!


Avrupa Demokratik Kadın Hareketi Hamburg

Share

İSVİÇRE 8 MART ETKİNLİGİ

Her yıl 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü vesilesiyle dünyanın bir çok yerinde yapılan 8 mart eylemlikleri bu yılda dünyanın bir cok yerinde ve avrupada yapıldı ..
Isviçrede 8 Mart Emekçi Kadınlar günü 08.03.2023 tarihinde Winterthurn ,Basel, Luzern ve Bern şehrinde yapıldı. 8 Martda yapılan eylemler bir çok bölgede olaysız geçerken winterthurnda polis eylemi dağitmak için Biber gazi kulandı, kadınlar alanı terk etmeden eyleme devam ederek çoşkulu bir şekilde sonlandırdılar .


Avrupa Demokratik Kadın Hareketininde içinde bulunduğu bir çok göçmen kadın kurumlarının ve yerli kadin kurumlarınında ortak örgütlediği merkezi 8 mart emekçi kadınlar günü eylemi 11.03.2023 tarihinde
Isviçrenin zurich kentinde düzenlendi.
Yürüyüş saati 13,30’da Münsterhof olarak belirtilirken, polis eylem saatinden daha erken saatlerde bir çok alanda belli noktalara konumlanarak kitlenin toplanma alanında birçok geçiş noktalarını kapattı.Geniş bir polis yoğunluğuna rağmen yüzlerce kadın eylem için belirlenen noktada toplandı.Toplanma alanında sıloganlar ve halaylar çekilerek yürüyüşe geçildi.

Yürüyüşün güzargäh noktalarına polisin barikat kurarak Engel olmasına rağmen kadınlar farklı noktalar kulanarak çoşkulu bir şekilde devam etti.Eylem sırasında yol boyunca belli noktalarda mesajlar okundu ve kitle hep bir ağızdan jin jiyan azadi ve benzeri birçok sıloganlarla devam etti.Uzun bir yürüyüşden sonra eylemin son noktası Helvetia platzda toplandı.Toplanan kadınlar halaylar ve sıloganlarla eylemi sonlandırdı.

Share


8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü  Avrupa’nın çeşitli kentlerinde coşkuyla kutlandı.

”Eşit işe eşit ücret”, ”Kadına siddete hayır”,  ”Bedenim benimdir, ellerini bedenimden çek” ve benzeri talep ve sloganların öne çıktığı kutlamalar yoğun katılımlı geçti.

FRANKFURT
Frankfurt’ta Kadınlar 8 Mart icin alanlardaydı!
Frankfurt’ta kadın haraketleri 8 Mart vesilesiyle kadının isyanını ve direnişini alanlara taşıdılar.
8 Mart günü aralarında ADKH’nın da bulundugu cok sayıda çeşitli ulus ve milliyetlerden,devrimci ,demokrat,sosyalist ve feminist kadın örgütlerinin ortak çağrısıyla Frankfurt /KONSTABLERWACHE de toplandılar.
Kadına yönelik her türlü eşitsizlik, baskı ve şiddetin kadının isyanını eyleme döken kadınlar burada eylemi sürdürdü.

Kadın örgütleri yaptıkları açıklamalarla dünyanın her yerinde erkek egemen sistemin kadınlar uzerindeki esitsizliklerini ve baskılarıni teshir ettiler.
Kadınlar daha sonra yuruyuse geçerek Jin Jiyan Azadi ve Yasasin Enternasyonalist Kadın Dayanışması ve
Hoch die internationale solidarität sloganlariyla coskulu bir sekilde Yürüyüşün başladığı noktaya gelerek yürüyüşü sonlandırdılar.

KÖLN

8 Mart Dünya Emekci Kadınlar günü vesilesiyle Köln Winner platz’da toplanan kitle once almanca konuşmalar yaptı ardindan sloganlar ve zılgıtlar esliginde yürüyüşe gecerek Türk lerin yogun oldugu Keupstr de turkce açıklamalarda bulunarak yuruyuse devam etti yuruyus esnasinda Jin Jiyan Azadi sloganlari atilarak yuruyusun başladığı noktaya gelinerek sonlandırıldı .

HAMBURG

8 Mart Hamburg kadın bilesenlerinin bu yıl düzenledigi, hep birlikte feminist-direniş gününde alanlara şiarıyla; Hauptbahnhof, Besenbinderhof 60 , DGB nin önünde,Avrupa Demonratik Kadın Hareketi nin de içinde yer aldığı 40 dan fazla kadın grubunun katılımıyla,8 Mart Dünya Emekci Kadınlar Günü Hamburg da büyük bir coşkuyla kutlandı. Saat 16:00 da baslayan yürüyüşte kadınlara greve gitmeleri çağrısı yapıldı.Çeşitli ulus ve milletlerden katılan Kadın konuşmacılar eşit işe eşit ücret, esit yasam ve özgürlük için, kadinlara LGBTİ lere haksızlığa karşı hep birlikte mücadeleye çağrısı tekrarlandı. Konusmacılar İran ve Afganistan’ da kadınlara yapılan şiddeti lanetlerken, İran ve Afganistan’ da özgürleşmek icin verilen kadın mücadelesinide alkışladı.

Yürüyüş boyunca konuşmacılar önemle ataerkil sistemin kadın üzerindeki her yönlü baskısını dile getirirken, göçmen kadin sorununu, ırkçılığı, global-sömürü sistemin içerisindeki kadının yerini anlatmaya çalıştılar. Ön safhada birleşik kadın grupları kendi pankartlarıyla yürürken en arkalarda karışık bir sekilde organize edilen yürüyüse binlerce kadın katıldı. Coskulu müzik ve gösteri eşliginde JİN JİYAN AZADİ sloganıyla ve bir cok sloganlarla yürüyüş Rathaus un önünde görkemli bir mitingle sona erdi.

BERLİN

Berlin’ de 2019 yılından beri resmî Tatil olan 8 Mart dünya emekçi kadınlar günü, bu yılda binlerce kadının katıldığı görkemli bir yürüyüşle kutlandı.
Saat 14:00 de Frankfurter Tor da başlayan, çeşitli uluslarardan ve milliyetlerden kadınların katıldığı ve davul çalıp dans ettikleri yürüyüşte JİN, JİYAN , AZADİ sloganın sıkça atıldığı ve dünyanın bir çok yerinden feminist hareketlerin bütün renkleriyle katıldığı yürüyüşte daha çok İran rejimine değinilen konuşmalar eşliğinde devam etti.
konuşmacılar,sadece ataerkillige değil, ırkçılığa, emperyalizme ve sömürgecilige karşıda konuşmalar yaptılar.

AVUSTURYA

Avusturya ternitz bölgesinde Adkh (Ternitz)Mor kızıl kolektif. Ternitz Alevi dernegi kadin kollari birlikte organise ettiği 8 Mart Dünya emekçi kadınlar “Uluslararasi mücadele günü etkinliği başariyla gerçekleştirildi
Emekçi kadinlarimiz çoğunlukta olduğu etkinlik kadinin Rengi ve emeği olmadan bir dünyanın olmadiğin bir kez daha görmüş olduk .

Kadin yaşam özgürlük!
Jin jihan azadi!

Linz Bölgesinde 8.Mart kadın platformunun organize ettiği ADKH içinde olduğu 8.Marta
Volksgarten/ Musiktheater’de bir araya gelerek gerçekleştirildi alanda Adkh bildirileri alanda ve hemde yürüyüş güzergâhında dağıtıldı.
Yaklaşık 300.üzerinde kadınlar 8.Mart çoskulu solaganlarla zılgıtlarla sona erdirildi

VİYANADA 8.Mart BÜTÜN ERK EĞMEN SİSTEMİNE KARŞI.
8.Mart dünya emekci kadınlar gününde sabah saat 10.Onuncu viyanada yeni kadınla birlikte Adkh bildirileri hemde kurumumuzun içinde olduğu KOMintern Bildirilerini mağazalarda özelikle çalışan kadınlara vererek bu gün 8.Mart Dünya emekçi kadınlar günü kutlu olsun hemde 8.Mart’da kadın grevi olarak ilan edilmeli artık tam hak eşitliği çalışma saatlerinin kısaltması ücretin artırılması.
Sokakta dağıtık.
Ve Mariahilferde devam etiket.
Saat 15:00 komünist Sendikal inisiyatif.
Organize etiği Mitinge katıldık
Konuşmalar içerisinde bunlar yer aldı Dünya emekci kadınlar mücadele günü 1911’den itibaren, dünyanın her bir yerinde kadının baskı altında olmasına ve sömürülmesine karşı durma günüdür.Her 8. Mart’da ve yılın diğer günlerinde de altında olmasına ve sömürülmesine karşı durma günüdür.
Her 8.Mart ve yılın diğer günlerinde de kadının Toplum içindeki çalışma hayatında ki ve aile içindeki maruz kaldığı ayrımcılığa karşı gelmektedir Ataerkil sisteme son.
Daha iyi bir dünyada daha iyi bir yaşa için birlikte mücadele edelim Yaşasın 8.Mart Yaşasın enternasyonal kadın mücadelesi.
Jin Jiyan azadi.

Saat 8.3.saat 16:00
ECke Neubaugass/Mariahiferstraße.
FEMİNİST KADIN HAREKETİ enternasyonal organise ettiği 8.Mart’da bizde katıldık hem kendi bildirilerimizi dağıtık hemde içinde olduğumuz AKD bildirisi okundu müzik söylendi solaganlar atıldı Yaşasın enternasyonal kadın mücadelesi Jin jihan azadi.
Saat 18:00 Yppenplatz 16.viyanada 10.binlerce katıldığı ınternationaler eyleme katıldık solaganlar eşliğinde zılgıtlarla değişik giysiler değiş çalgılar 2 saat boyunca dur durmak bilmeyen kadınlar coşkulu solaganlarla zılgıtlarla Yaşasın 8.Mart kızıldır kızıl kalacak Yaşasın kadınların mücadele günü.
Kadın yaşam özgürlük.
Jin Jiyan azadi.

INNSBRUCK

INNSBRUCK’DA 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ COŞKUYLA KUTLANDI!

İnnsbruck’da Kadın kurumlarının örgütlediği ve Demokratik kitle kurumlarininda katıldığı 8 Mart Dünya emekci Kadınlar gününe Binlerce kitle katılım sağladı. 8 Mart Çarşamba günü şehir merkezlerinde çeşitli stantlar açılarak kadınlar üzerindeki baskıları teşhir eden konuşmalar ve bildiriler dağıtıldı.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi de kendi pankart ve bayrakları ile yürüyüşdev yerini aldı. Yürüyüşe Genç kadın kitlesi yoğun bir katılım sağladı.

Akşam Saat 18.00 da kadın kurumları adına konuşmalar yapıldı sonrasında kitleler kortej oluşturarak yürüyüşe geçti. Şehrin işlek caddelerinden geçerek canlı ve coşkulu sloganlar atıldı yürüyüşde Jin jiyan Azadi- Hoch die internationale solidarität vb sloganlar atildi. Yürüyüş başladığı yere geldiğinde kurumlar adına konuşmalar yapılarak güçlü sloganlarla yürüyüşe son verildi.

STUTTGART

Stuttgart’ta kamu hizmetleri sendikası Ver.di ve kadın  örgütleri  8 Mart’ta bir araya geldi. Konuşmalarda artan fiyatlar, yüksek enflasyon ve sosyal hizmetlerde büyük personel kıtlığına dikkat çekildi. Ver.di, çalışanların artan kira, enerji ve gıda fiyatlarını ödeyebilmek, kendilerini ve ailelerini geçindirebilmek için acilen kamu çalışanlarının maaşlarını attırma ihtiyaçı olduğunu dile getirdi.

Ver.di sendikası 2,5 milyon kamu çalışanı için yüzde 10,5 % maaş artışı, ayda en az 500 €  talep ediyor. İş verenler Şubat sonunda olan ikinci tur müzakere görüşmesinde bu talebe yakın teklifte bulunmadı. Ver.di iş verenlerin tutumlarını provokasyon olarak değerlendiriyor. Bu tutuma karşı çogunlugu kadın olan hastahane ve kreş çalışanlarını gün boyu grev yapmaya çağırdı. Bu gün boyu süren grevler Mart ayı sonunda olan 3. müzakere görüşmesine kadar sürecek.

Çogunlugu kadın olan grevcilerle birlikte  saat 16:30 da miting ve sonrasında 7.000 civarında katılımın oldugu büyük bir yürüyüṣ gerçekleṣti. Bolca kadın dayanıṣmasını ve gücünü vurgulayan  ortak sloganlar atıldı. Ayrıca bitiṣ konuşmalarında Türkiye‘de depremde insanları doğal felaketin değil, hiç bir ṣekilde önlem almayan faşist AKPnin öldürdüğü dile getirildi ve bölgede insanların yaralarını sarmak için bağışlara ihtiyacın olduğu eklendi.

Share

DEVRİM VE SOSYALİZM ANDIMIZ OLSUN !!!


Bir 8 Mart’a daha gelirken; artık tarihin yönü tüm emekçi kadınlar için daha çok devrim ve sosyalizm mücadelesinin kaçınılmazlığını hissetiriyor.
Tarihsel mücadele birikimleri bir yana son süreçte yaşananlar daha çok haykırıyor ; « Ya Sosyalizm ya Barbarlık « diye.
« Eşit işe eşit ücret ! » ile yola çıkan kadınlar, barbarlık ve vahşetin yol aldığı günümüzde can bedeli direnmeye devam ediyor ve birçok ülkede yaşam mücadelesi veriyor. İran’da idamlar devam ediyor. Afganistan ise bir tarafından kadınlara üniversiteyi yasakladığı gibi diğer tarafından da nüfusu batının azalttığını söyleyerek kadınlara doğum kontrol yöntemlerini yasaklıyor..
Mahsa AMİNİ ve Nagihan AKARSEL’i Ortadoğu barbarlığı katlederken, Emine KARA’ları da demokrasi kılıflı Avrupa (Fransa) ve Türkiye faşizmi katletti.
Bu yaşananların üzerinden fazla geçmedi ki 6 Şubat tarihinde ülkemizin 11 ilinde şiddetli deprem yaşandı ve binlerce insan hayatını kaybederken, yüz binlercesi de yaralandı. Bu bir doğa afetinden çok egemenlerin kar ve rant sisteminin ürünüydü. Sömürü, yalan ve talan üzerine kurulu sistem bir kez daha insan hayatını pervasızca hiçe saydığını gözler önüne serdi. Ve ortaya çıkan enkaz esasta faşist Türk devletinin resmiydi…
Ve biz tüm ezilen emekçi sınıfın kadınları biliyoruz ki; halklarımızın başında en büyük ve vahşi deprem faşist AKP iktidarı ve erk-egemen sistemdir.
O halde öfkemizi kuşanalım ve isyanımızı sokaklara taşıyalım. Birlikte güçlü olduğumuzu haykıralım.
Emekçi halkın öfkesinin faşizme deprem olacağını göstermek için…
Yaralarımızı birlikte sardığımızı ve yarınlarımızı da birlikte inşa edeceğimizi göstermek için.
Sokağa, örgütlenmeye, öfkemizi ileri taşımaya çağırıyoruz.
DEPREM DEĞİL KAPİTALİZM
ÖLDÜRÜR, DAYANIŞMA YAŞATIR !!
YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ !!!
JIN JIYAN AZADI


Avrupa Demokratik Kadın Hareketi

Share

SÖZÜN BİTTİĞİ NOKTADA DAYANIŞMA DAHA BÜYÜK GÖREV !!!

“OHAL İLANINIZ VAHŞİ YÜZÜNÜZÜ GİZLEYEMEZ !!”

Ülkemizde depremde ölenlerin sayısı 19 bini, yaralı sayısı70 bini geçti. Yaklaşık bir hafta önce gerçekleşen deprem doğal olmayan bir doğa afetiydi. Birçok kentin, mahallenin ve köylerin yerle bir olması çürüyen kapitalizmin resmini gösteriyordu. Yıllarca halktan aldıkları deprem vergileriyle saltanat süren faşist Türk devleti depremden sonra da gerçek yüzünü daha önce de defalarca gösterdiği gibi bu defa da açıkça gösterdi. Deprem bölgelerine gerekli yardımları götürmediği gibi halkın duyarlılık gösterip seferber olmasına da engel oldu. Yine yalan ve talan üzerine kurulu sistem her dönem olduğu gibi ölü ve yaralı sayısını da doğru söylemedi.

Dahası devlet kendi kokuşmuş, çöküntü, biçare yüzünü gizlemek için 10 ilde 3 aylık ohal ilan etti.
Ancak bütün engellere rağmen halkımızın duyarlılıkla ve dayanışmayla birleşen gönüllü seferberliği yaraları sarmaya çalışıyor ve sarmaya da devam edecek.
Bizler biliyoruz ki gün, birlikteliği ve dayanışmayı en üst seviyeye çıkarma günü.
Bizler biliyoruz ki halkların başında en büyük deprem, insanlara bu felaketi yaşatan bozuk kentleşme, bilime kulak tıkama ve kar hırsı ile saraylarından başka bir şeyi düşünmeyen faşist AKP hükümeti ve vahşi kapitalizmdir.
O halde yaralarımızı da birlikte sarıp, yarınlarımızı da birlikte inşa edeceğiz. İnsanca yaşanır bir dünya için…

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi

Share

DEPREM BÖLGELERİNE ACİL YARDIM KAMPANYASI !


Halklarımızın Acılarını Paylaşmak ve Yaralarının Sarılmasına Ortak Olmak İçin Dayanışmada Bulunalım!
Halklarımızı, açlık ve sefaletle yüz yüze bırakan, doğal afetlere dayanıklı olmayan mimari yapılarla doğal afetler karşısında çaresiz bırakan ve kaldıkları mekanları insanların topluca gömüldükleri mezarlar haline dönüştüren faşist rejime ve onun Hükümetine karşı öfkemizi; 6 Şubat sabahı Maraş merkez üssü olmak üzere; meydana gelen şiddetli ve geniş çaplı depremden zarar gören, ihtiyaç sahibi insanlarımızla dayanışma içinde bulunarak göstermeliyiz.
Depremde yakınlarını kaybedenlerin acılarını paylaştığımızı, yaralılara acil şifalar dilediğimizi, yaraların sarılması ve yıkımdan dolayı her şeyini kaybedenlerin ihtiyaçlarının karşılanması için; başlattığımız bağış kampanyasına tüm halkımızı, yüreği insanlık için atan bütün insanları ,kampanyamıza katılmaya çağırıyoruz!

Halklarımızın Acılarını Paylaşmak ve Yaralarının
Sarılmasına Ortak Olmak için Dayanışmada Bulunalım!
BW Bank Geschâftskonto classic
Empfânger: iBS
BAN: DE21600501010002053653
BIC: SOLADEST600
Verwendungszweck : Spende Erdbeben Türkei 2023

Share

“VARDIK VAROLACAĞIZ SOSYALİZMİ KURACAĞIZ”

15 Ocak 1919 da katledilen sosyalist önderler Rosa Luxemburg,Karl Liebkneckht ve Lenin Pazar günü Berlin’de düzenlenen bir gösteriyle anıldılar.

Sabahın erken saatlerinde 10 binlerce Devrimci ve Sosyalistler Berlin sokaklarına akın ettiler bir kez daha sosyalizmde ısrar ve Rosaları anmanın ve sahiplenmenin kararlılığını gösterdiler. Avrupa Demokratik Kadın Hareketi Olarak sabahın erken saatlerinde yürüyüş başlamadan çelengimizi Sosyalistler anıtına bıraktık.

Frankfurter Tor’da başlayan ve sosyalistler Anıtın da sona eren ve yaklaşık 10 bin kişinin katıldığı yürüyüş’de  savaşa, silahlanmaya ve ırkçılığa karşı Jin Jiyan Azadî gibi  sloganlar ve talepler öne çıktı ayrıca Gençlerin ellerindeki onlarca,yuzlerce kızıl bayrak,rengarenk pankartlar ve haykırılan sloganlar ile yürüyüş korteji boyunca pencerelerden zafer işaretleri ve müzik ile selam duranlar oldu.Alman Komünist Örgütlerin dışında Almanya da Örgütlü bulunan değişik ülkelerden Polonyalı Sosyalistler,Filistinli,Afganistanlı , Turkiyeli (ADHK,Partizan ,ADKH,MLKP,TIP,TKP) Örgütler’de eyleme bayrak ve pankartlarıyla  katıldı.Ayrica Kaypakkaya’nın 50 .Yılı olması nedeniyle bu yıl Sınıf teorisi ve Partizan aynı kortej içerisinde yürüdüler.

Sosyalistler Anıtın’da bir araya gelen 10 binlerce kişi Saygı duruşunda bulunarak daha sonra  ellerindeki karanfil ve çelenkleri anıt mezara bırakarak sosyalist önderleri andı.

 

“Onları anmak mücadelelerini Yaşatmaktır.

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi

Share

Rosa Luxemburg Neden Hâlâ Güncel!


Katledilişlerinin 104. yılında Roza Lüksemburg ve Karl Liebknecht’i ve erken kaybının 99. yılında ise bilimsel sosyalizmin seçkin teorisyeni ve büyük eylem insanı V.İ. Lenin’in ışıltılı anılarını yad etmek için bir kez daha alanlardayız!
En genel hatlarıyla Onları abideleştiren değerler, Çarlık Rusya’sı ve kıta Avrupa’sının içinde debelendiği derin buhranlar boyunca ve kendi sınıfsal çıkarları uğruna dünyayı ateşe vermekten çekinmeyen sömürgeci-emperyalist kamplar arasındaki ölümcül savaşta devrimden, dünya işçilerinin ve halkların kardeşliğinden ve nihayetinde sınırsız, sınıfsız bir yeryüzü düşünden yana bilgece ve eylemli bir tavır alıştır.
Bu uğurda örgütlü-militan mücadelede ısrarın, baş eğmez bir iradenin değer biçilmez bir düşün örneğini sunmalarıdır.
Roza Lüxemburg, politika teorisyeni, iktisatçı, filozof, gazeteci, ve devrimci militan mücadele dolu yaşamıyla hala güncelliğini koruyor.
Bizler için Rosa, her şeyden önce analitik ve diyalektik düşünme yöntemi; olgulara, tarih ve mevcut zaman kavramına bilimsel, eleştirel ve sorgulayıcı yaklaşım tarzı demektir.
O, teori ve eylem sentezinin, örgütlü-militan mücadelede ısrarın esin kaynağıdır. Onun, “Hareket etmeyen, zincirlerini fark edemez” derken, dönüştürme eylemine yaptığı parlak vurgu günümüz koşullarında da can alıcı noktada da durmaktadır
Ölümünden bir gün önce, 14 Ocak 1919’da Marxist harekete ilişkin kaleme aldığı ve bir ders niteliğinde olan yazısının şu tarihi sözü bu gerçeğin teyididir: “… ‘yenilgiden’ geleceğin başarısı yeşerecektir… Hemen yarın devrim… Vardım, varım. Var olacağım!”
Onu anlamak, doğası gereği küresel olan dünya kapitalizminin ürettiği devrevi ekonomik krizlerin, savaşların, yoksullaşmanın, göçmen ve sığınmacı dalgalarının, eril, cinsiyetçi suçların, çocuk tecavüzlerinin, kadın karşıtı ölümcül şiddetin, mafya ve tüm bir örgütlü kötülük ağlarının da küreselleştiği gerçeğini bütünlüğü içinde anlamak, kavramak ve gereğine uygun olarak da, “Ya sosyalizm ya Barbarlık!” zihin açıklığı ve kararlılığıyla örgütlenmektir.
Sınıflı, devletli, finans-kapital ve erk(ek) egemen bir uygarlık modelinin küresel ölçekte tetiklediği ve “son” olarak İran’da görüldüğü haliyle kadın direnişlerini büyütmek; Jina Mahsa Amini şahsında simgeleşen JİN JİYAN AZADİ haykırışını Rosa iradesiyle daha ileriye taşımaktır.
Son olarak Onu kavramak, doğaya ve insana hoyratça saldıran küresel kapitalist-emperyalist barbarlığı kökünden söküp atmanın evrensel boyutlu mücadelesini unutmamak; onu mantıksal sonucuna, yani sosyalizme ve oradan da sınırların, sınıfların, cins ve ırk ayırımının olmadığı, tüm maddi dayanaklarıyla birlikte toplumsal cinsiyetçi ilişkiler bütününün radikal biçimde aşıldığı bir geleceğe taşımaktır…

Kapitalizm, insanlık tarihinde büyük yaralar açmış; ayrımcılıklar, eşitsizlikler, emeğin ve doğanın sömürüsü düzeneğiyle biçimlenmiş olan mülkiyet dünyasının son halkası, bütün kötülüklerin doğrudan taşıyıcısı ve icracısıdır.
Kapitalizm, kadın düşmanı ve eril bir sistemdir.
Mülkiyet uygarlıklarının koca bir tarih boyunca kadınlara biçtiği ayrımcı, eşitsiz roller ancak bu uygarlığın yıkılışıyla köklü olarak aşılabilir. Dolayısıyla günümüz kadın hareketinin hem Roza’nın düşünsel-entelektüel mirasından öğreneceği çok şey var, hem de onu hatalarından arındırıp daha ileri noktalara taşıma, yepyeni bir dünya için güncelleme sorumluluğu da vardır.

Bu nedenledir ki, “vardık, varız, varolacağız!”
Erk(ek) egemen sistemin coğrafyası olmayan bütün kadın ve LGBT+ ların yaşamlarına taktığı kölelik zincirlerine sadece fark etmekle kalmayacağız. Harekete geçerek o zinciri bu günden parçalayacak, sahiplerini tarihin derinliklerine gömecek bilince daha yakınız.

YAŞASIN ENTERNASYONAL KADIN MÜCADELEMİZ!
JİN JİYAN AZADİ!
KAHROLSUN BARBARLIK YAŞASIN SOSYALİZM !
AVRUPA DEMOKRATİK KADIN HAREKETİ

Share

DAHA ÇOK DAYANIŞMA UMUDUYLA!


Avrupa Demokratik Kadın Hareketi ve Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu 24/12/2022tarihinde İDHF ve SYM’nin ortaklaşa düzenlediği kış kampında panel gerçekleştirdi.

Yüksek katılımla başlayan kampa özellikle gençliğin yoğun katılımı da sevindiriciydi.
Gençliğin de moderatörlüğünü yaptığı panelde ADKH’nın konusu yıllık kampanyaları olan « Küreselleşme ve Kadın « iken ADHK’nın ise yine yıllık kampanya konusu olan « Kapitalizm, Savaşlar, Zamlar ve Yoksulluk » idi.
Panel Gençlikten arkadaşın Aralık ayında Maraş’da, Hapishanelerde, Roboski’de ve bugünlerde gerçekleşen Paris katliamında kaybettiklerimize saygı duruşuyla başladı.
Panel ADKH’nin sunumuyla devam etti.
Kadın arkadaş ; öncelikle küreselleşmenin tanımına kısaca vurgu yaparak başladı sunumuna ;
Küreselleşme ürünlerin, fikirlerin ve kültürlerin ulusal pazarlardan çıkarak uluslararası pazarlara yayılması genişlemesiyle oluşmuştur.
Küreselleşmenin var olan kadın erkek eşitsizliğinden hoşnut olduğunu ve bunu daha da derinleştirdiğini anlattı.
Esnek çalışma ile..Güvencesiz çalışma ve ucuz işgücü ile…
Sadece eşitsizliklerin artmasında değil kadına yönelik her türlü şiddetin artmasından da küreselleşen kapitalizm son derece hoşnuttur. Ve bu eşitsizlikler dünyasında kadına tanınan tek özgürlüğün tüketmek, daha çok tüketmek daha çok tüketmek olduğu vurgulandı.
Ve sonuç olarak « küreselleşen kapitalizmin sınır tanımayan saldırıları varsa, biz kadınların ve tüm ezilenlerin de sınır tanımayan enternasyonal dayanışması enternasyonal mücadelesi olmalı. Biz Kadınlar yanlızca kendi örgütlülüklerini güçlendirmekle kalmamalı toplumsal kurtuluşa da omuz vermelidir.
Barbarlık hala devam ediyor. Kadınların hedefi de Devrim ve Sosyalizm olmalı. » Diyerek sonuçlandırdı.
ADHK’dan konuşan arkadaş ise ; kapitalizmin yaşattığı sonuçlara değinirken, savaşların, zamların ve yoksulluğun vardığı boyutları da anlatarak. Göçmenliğin ve ırkçılığında her geçen gün arttığına dikkat çekerek, örgütlenmekten ve mücadele etmekten başka seçenek olmadığını da vurguladı.
Ikinci bölümde soru ve cevaplarla devam eden panel, gençlikten moderatör arkadaşın örgütlenmeyi yükseltmek umuduyla ve katılımcılara ve emeği geçenlere teşekkür etmesiyle son buldu.

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi…

Share

Paris Sokakları Bir Kez Daha Kürt Halkının Öfkesiyle Doldu!


Kürt Kadın Hareketinin Öncülerinden Evin Emine Kara Paris’te Katledildi.
On yıl önce Paris’in merkezin de üç kadın siyasetçi, üç kürt kadın katledildi. Bugün yeni bir saldırıya duyulan öfkeyle onbilerce kişi Paris’te toplandı.
Öfkeliyiz, çünkü katilleri tanıyoruz. On yıl önce aynı yerde geçekleşen suikastin aydınlatılmaması ve tam da 9 Ocak 2013 saldırısının yıl dönümüne yakın bir tarihe denk gelmesi Kürt halkının acısına bir yenisini daha eklemiştir.
Halkın öfkesine gazla saldıaranlar, kurşun sıkanlarla aynı yerde durmuştur. Bu halk katilleri tanıyor. On yıl önce Paris’te yaşanan katliam nasıl ki kadın mücdelesinin illerleyişini engelleyememişse, bugün de kadınların özgürlük yürüyüşünü durduramayacaktır. Karanlıkta bırakılan her kadın katliamı bizim mücadele gerekçemizdir. Katledilen her öncü kadın bizim özgürlük andımızdır. Kadın özgürlük mücadelesi kurşunlarla durdurulamaz bilince ve kudrete sahiptir.
Bu saldırı, ırkçı „hasta ve yaşlı“ bir kişinin bireysel saldırısı gibi yansıtılarak „normalleştiriliyor“. Avrupa’nın merkezin de hedef gözeltilerek yapılan bu saldırı kim yada kimler tarafından yapılmış olursa olsun Kürt öncü kadınlarını hedeflediği açıktır.
Öfkeliyiz çünkü katilleri tanıyoruz. Nagihan Akarsel’i katledenler Paris’te Kürt Kadın Hareketinin öncüllerinden Evin Emine Kara ve iki yoldaşı katletti. Öfkeliyiz çünkü, Paris’te yine kadınlara ve onların öncülerine kurşun sıklımıştır.
Bu kurşun Rojava’da gelişen militan kadın mücadelesini sıkılmıştır. Rojava’nın yeniden işgalini gündemleştiği bugünler de faşist saldırılarla halkın iradesine, seçilmiş vekillerine saldırılmış eş zamanlı yapılan oparasyonlarla Kürt halkına boyun eğdirilmek istenmiştir. Bu saldırı boyun eğmeyen her coğrafya da varlık gösteren, kadını yaşam ve özgürlükle buluşturan önder kadınlaradır. Bu saldırı hepimizedir.

Jin Jiyan Azadi
Kahrolsun Faşizm

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi

Share

Hamburg ‘ta 25 Kasım paneli gerçekleştirildi!


’25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası mücadele günü’ vesilesiyle AKD’ nin organize ettiği “Kadına yönelik şiddet politiktir” temalı panel kitlesel katılım ve canlı tartışmalarla gerçekleştirildi.
ADKH, Yeni Kadın ve Rojbin temsilcilerinin konuşmacı olduğu panel, açılış ve mücadelede ölümsüzleşen kadınlar şahsında tüm ölümsüzler için yapılan saygı duruşuyla başladı.
Ardında Yeni kadın temsilcisi ilk konuşmacı olarak söz aldı. Öz savunma üzerine sunumunu tarihsel süreçleriyle ele alarak yaptı.

Yeni kadın temsilcisi konuşmasının devamında; Anaerkil süreçten Ataerkil sürecine geçişle başlayan yaşamda artı değer kavramının oluşması sonucu Kadın ve Erkek arasındaki iş gücünün ayrışmasıyla ortaya çıkan ve sonrasında Ortaçağ’dan bu güne Patriarkal sistemin kadına yönelik bir dizi şiddetini bir çok yönünün ve yüzünün olduğunu kronolojik anlamda görsel görüntülerle sundu. Konuşmasının devamında, Dünyanın bir çok bölgesinde devasa kadın mücadelesinin örgütlü veya örgütsüz can alıcı gücünü gösterip örgütlenmenin ve birlikte mücadelenin önemini vurguladı.
İkinci konuşmacı olarak ADKH temsilcisi sunumunu, ‘Küreselleşme ve kadın ‘ içerikli yaptı.
ADKH temsilcisi konuşmasını özetle, Küreselleşme kavramını açarak, bunun ekonomik boyutunu ve kadın sömürüsü üzerindeki yansıması noktalarında konuşmasını sürdürdü. Küreselleşmenin ana fikrine kaynaklık eden Neoliberal politikalara ve 70’lerin başından Amerikan ve İngiliz emperyalizmin öncülüğünde ortaya çıkan Neoliberalizm kısa sürede hızla yayarak dünya halkların sömürüsünü derinleştirerek ve yaygınlaştırarak sürdürdüğüne vurgu yaptı. Globalleşme yada yeni Dünya düzeni adı altında Emperyalist sömürüyü daha katmerli şekilde Dünya çapında sermayenin çıkarları doğrultusunda daha kolay sömürü sistemini oluşturarak, sözüm ona sınırları kaldırdığını beyan ederek daha da katmerli bir sömürü ağını kurduğunu ifade etti. Bu doyumsuz ve sınırsız sömürü ağının sonucu olarak dünyanın ekolojik dengesinin de de büyük yıkım ve tahribatlara yol açtığına dikkat çeken ADKH temsilcisi, konuşmasının devamında da ;Kapitalizmin bu talan ve sömürü çarkı içerisinde kadını ezilenin ezileni yapıp güçsüzleştirmiş, kadını adete köleleştirmiştir. Bunun sonucu olarak erkek egemen sistem de Dünya’nın bir çok yerinde kadın cinayetlerinin artığını belirterek, buna karşı kadınların örgütlü mücadelesinin önemine vurguda bulunarak konuşmasını sonlandırdı.

Son konuşmacı olarak Rojbin temsilcisi konuşmasını Patriarkal Sistemin sınırları açtığının bunun büyük bir ilerleme olduğu yaftasıyla sunarken, mülteci sorununda emperyalistlerin kapıları nasıl geri kapattığını ve insanlığı ölüme terk ettiklerini belirterek Globalizmin iki yüzlülüğüne dikkat çekti. Ayrıca bu sistem içerisinde kadının kendi öz kimliğini ve özgüvenini bununla birlikte kendi gücünü kaybederek, kadının kendi kimliğine yabancılaştığını belirtti. Devamında bu sistemin kadının doğasını bozarak, kendi duygusal içsel zenginliğini ve aynı zamanda geniş bakış açısını körelttiğini vurguladı. Kadının kendi özünü tekrar keşfetmesi, kendi gücünü görmesi, kendi içindeki erk yönünü değilde kadın bakış açısı ve hissiyatıyla özgür, özerk bir şekilde biçimlendirip örgütlenmesini vurgulayarak konuşmasını sonlandırdı.
Üç kadın konuşmacının birbirlerini tamamlayan konuşmalar ve perspektiflerle yaptıkları verimli sunumlarını ardında, katılımcı kitleye soru ve konuşma yapmaları için söz hakkı verildi. Katılımcı kitlenin yoğun katılımıyla sorulan soru ve konuşmaların ardından, panelistlere toparlama için tekrardan söz verilmesinden sonra, panel verimli bir şekilde sonlandırıldı.

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi

Share

Küreselleşme ve Kadın başlıklı panel başarıyla sonuçlandı.

Panel Mirabel Kardeşler, Nagehan Akarsel ve Jina Amini şahsında tüm yitirilen kadınlar için saygı duruşuyla başladı.

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi tarafından 25 Kasım Kadın Yönelik Şiddetle mücadele günü vesilesiyle düzenlenen Küreselleşme ve Kadın paneli Londra Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi’de gerçekleştirildi.

HDP-SMF ittifak milletvekili Dilşat Canbaz Kaya’nın konuşmacı olarak katıldığı panelde, kadın hareketinin genel mücadelesi ve bugün geldiği aşama ele alınarak, dünya çapında ve özel olarak da Orta-Doğu’da kadın mücadelesinin toplumu dönüştürmedeki önemli etkisi aktarıldı.
Dilşad Canbaz Kaya yaptığı konuşmada “Şiddet bütün argümanlarıyla hepimizi sarmış durumda ama en çokta kadınları. Hepimiz biliyoruz ki erkek devlet şiddetinin özelde de örgütlü kadına yönelik özel bir politikası var ama tam da bu politikaların karşısında İran, Rojova, Suriye ve Türkiye’de kadınlar sokaklarda direniyorlar. Topyekun saldırıya karşı topyekun bir direniş var ve bu direniş bizi güçlü tutuyor ve mücadele bizi ayakta tutuyor.” dedi.
Çeşitli soru ve yorumlara verilen cevaplardan sonra panel sonlandırıldı.

Share

ISYANIMIZI BÜYÜTMEK IÇIN ALANLARDAYIZ!


PARIS
25 kasim Uluslararasi Kadina Yönelik Siddetle Mücadele Günü olan
Fransa’da Paris başta olmak üzere birçok kente 25 Kasım yürüyüş gerçekleşti.
On bincelerce insanlar sokakları zap ettikler
Paris Republigue meydanlarında başlayan yürüyüş
çok sayıda sivil toplum kuruluşları kadın hareketleri sendikalar katıldı
Nation Meydanı’na doğru yapılan yürüyüş sırasında kadın-erkek eşitsizlik, cinsiyetçi ayrımcılığı kınandı.
Ve bir çok farklı danslar gösteri
kimi göstericiler dans ederek kadına yönelik şiddet ile cinsel suçlara karşı tepkilerini gösterdi.

MULHOUSE


Fransa’nın Mulhouse kentinde de kadına yönelik şiddet protesto edildi. 25 Kasım akşamı Park Salvator Meydanı’nda yüzlerce kadının bir araya gelmesiyle başlayan protestoda kadınlar önce bildirilerini okudular ve sonrasında her geçen gün artan taciz, tecavüz ve şiddete karşı sessiz kalmamamız gerektiğini , erk-egemen şiddetin her türlüsüne karşı kadınların her daim birlik ve beraberlik içinde olmaları, susmamaları ve mücadale etmeleri gerektiğini bildirdiler.
Mulhouse’da Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, Kürt Kadın Hareketi , Alevi Kadınlar, Feminist Collectif 68 ve birçok genç oluşumla birlikte 18.00’da yürüyüşe geçildi. 25 Kasım 1960 yılında diktatörlüğe karşı başkaldıran Mirabel Kardeşlerin yaktığı isyan ateşini temsilen kadınlar yanan meşaleleri ile yürüdüler. Yürüyüş boyunca “Jin Jiyan Azadi ” coşkusu hakimdi. Yürüyüş boyunca birçok slogan atıldı ve kadına yönelik şiddete karşı ulusal mücadele gününde tüm kadınlar bir arada ve birbirlerine destek olduklarını gösterdiler. Yürüyüş etkin, olumlu ve coşkulu bir şekilde son buldu..
STUTTGART

Uluslarası Kadına yönelik şiddete karşı Stuttgart ta iki ayrı etkinlik oldu. 25.11.2022 bircok kadin örgütünden oluşan Aktion Frauen Platformu altında 600’e yakın bir kitle kadına yönelik şiddete karşı atılan sloganlarla, döviz ve pankartlarla büyük bir coşkuyla yürüdü.

Öldürülen kadınlar anısına bir dakikalık saygı duruşuyla, kadın kırımlarını durdurun çağrısıyla katedilmiş kadınlar için mum bırakıldı. Iran kadınlarının özgürlük mücadalesi ve kürt kadınlarının faşist Türk devletinin Kürdistan topraklarında bombalarla katledildigi öne çıkarıldı.

Farsça, ispanyolca ve almanca söylenilen şarkılarla da kadın direnişi, isyani „ vücudumdaki yaralardan çiçek açıyorum“ dillendirildi ve „tecavüzcü sensin“ diyerek sisteme işaret edildi.
26.11.2022 de Frauenkollektiv, İran kadınları, Mikrantifa, Pro choice, zusammen kämpfen ve ADKH tarınfandan Miting düzenlendi, bildiriler okundu, Almanya, Iran, Türkiye ve diger Ülkelerdeki kadın tecavüzlerine, şiddete ve katliamlara dikkat çekildi. Miting Ekim ayında 24 yaşında genç bir kadının evine giderken iki erkek tarafından tecavüze uğradığı Stuttgart Stöckach semtinde „birimize olan sadırı, hepimize saldırıdır” adı altında düzenlendi.
Kadınlara yönelik şiddetin artmakta olduğu ve kadın sığınma evlerinin yetersiz geldiği vurgusu yapıldı ve kadın haklarının gasplarına karşı örgütlü mücadeleye çağrı yapıldı. Başka bir dünyanın ancak kadın mücadelesiyle mümkün olabilecegi mesajı verildi.
Miting büyük ilgi gören İranlı kadınların özgürlük marşı ve yüze yakın kadının toplu halde Las tesis dans gösterisiyle son buldu.
26.11.2022

INNSBRUCK

Innsbruck’da Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde Yürüyüş Yapıldı!

Tüm dünyada olduğu gibi Avusturya’nın Innsbruck kentinde de 25 Kasım cuma günü ADKH (Avrupa Demokratik Kadın hareketi)’nin de içinde yer aldığı bölgede faaliyet gösteren kadın kurumlarından Tirol Demokratik Kadın Platformu ve AEP(Frauen Vernetzungsgruppe ) bir dizi etkinlikler düzenledi. Saat 15:00’da Annasäule de başlayan etkinliklerde şiddet gören, Katledilen kadınlara dikkat çekerek görsel çalışmalar yapıldı ve informasyon standı oluşturuldu .

YÜRÜYÜŞ YAPILDI!
Akşam saat 18:30’da toplanan kitle burada konuşmalar yaptı konuşmalarda şiddetin, baskının, eşitsizliğin ve savaşın kadınların yaşamlarını nasıl etkilediğini ve kadınların bunların karşısında nasıl mücadelelerle ayakta kalacakları üzerine konuşmalar yaparak mücadele vurgusu yapıldı. Konuşmalar sonrasında kitle şehrin işlek yerlerinden sloganlar zılgıtlar, müzik eşliğinde coşkulu yürüyüş yapıldı sloganlar da sık sık Jin, Jiyan, Azadi. Hoch die Internationale Solidarität, Yaşasın kadın dayanışması vb sloganlar atılarak bitiş alanında tüm katılımcılara teşekkür edilerek yürüyüş bitirildi.

VİYANA


25 Kasım kadına,şiddete karşı uluslararası mücadele gününde
Avusturya’nın baş kenti Viyana’da kadınlar her yıl olduğu gibi bu yıl da alanlardaydı. Avusturya Demokratik Kadın Hareketi’nin de ” Bizler çok iyi biliyoruz ki erk egemen sistem araştıran,  sorgulayan ve değiştirmek isteyen zihniyete düşman olduğu gibi, bunu kadınların yapmasına daha da tahammülsüzleşerek pervasızca saldırılarına devam etmektedir.
Ancak biz işçi ve emekçi kadınlar yaşamı vareden günümüzle;  öfkemizi kuşanarak yine tarihe yazdırdığımız gibi BIRLIK MÜCADELE VE DAYANIŞMA ısrarımızı daha güçlü haykıracağız…
Bu inanç ve coşkuyla tüm emekçi kadınları “Erk-egemen sistemin bütün şiddetine karşı isyandayız” demek için..
Bütün baskıcı ve bağnaz anlayışlara karşı sesimizi yükseltmek için..
Bütün ötekileştirmeye karşı “HAYIR!” ımızı yükseltmek için…
JİN, JİYAN AZADI !!! şiarıyla alanlarda buluşalım…
Çağrısıyla bir araya gelen kadinlar: Erk_egemen sistemi protesto ettiler. Kadın dayanışması ve mücadelesinin öneminin dile getirildiği konuşmalarda kapitalist,gerici sistemlere karşı mücadele verilmeden kadın özgürlükçü bir yaşamın inşa edilemeyeceği kadın kurumlarının ortak vurgusuydu.
İranda,Kürdistanda ve dünyanın bütün coğrafyalarındaki kadın direnişleri selamlanarak dayanışma çağrıları yapıldı.


Avrupa Demokratik Kadın Hareketinin 25 Kasıma yönelik almanca bildirisi alanda okunarak,dağıtıldı.
yürüyüş boyunca atılan sloganlarda mücadeleye ve örgütlenmeye çağrı vardı, bitiş noktasında iranlı kadınların MAHSA AMİNİ , NAGİHAN AKARSEL ve katledilen tüm kadınlar için söyledikleri türkülerle,marşlarla son buldu.
ADKH VİYANA
25 KASIM 2022

ISVICRE

Günlerdir ortadoğuda özelliklede Kürt bölgeleri işgalci faşistlerin saldırısıyla karşıkarşıyadır,Bu saldiralara karşi başta kadınlar olmak üzere binlerce halk sokaklarda isyanini direnişe çevirerek cevap oldu.
25 kasım uluslararası Kadına yönelik şidete karşı mücadele günü vesilesiyle isviçrenin Basel ve Zurich kentinde Binlerce kadın sokalardaydı.Zurichte Avrupa demokratik kadın hareketinin de içinde bulunduğu, Kürt kadın hareketi,Yeni kadın, Sosyalist kadınlar birliği,Lila Solidarität, isviçreli kadın kurumları ve adını sayamadığımiız birçok kadın kurumu renkleriyle sokaklardaydı.Hirschenplatzda başlıyan yürüyüş büyük bir çoşkuyla devam ederken belli noktalarda polis barikatiyla karşılandı. Barikatı açmayan polis, kadınlarin yürümesini engeliyemedi.Kadınlar farkli noktalardan “Jin jiyan azadi”slogannlarıyla hep bir ağızdan canli bir şekilde haykırarak devam etti. Yürüyüşün bir diğer geçis noktasi Zurich Hauptbahnof oldu.Zurich Hauptbahnofunda kadınların yürüyüşi trafikde aksaklıklara yol açarken sokakda yürüyüşü izleyen kitlede siloganlara katilarak destek verdi..Geç saatlere kadar süren yürüyüş Helvetia platza kadar devam etti,Eylem Helvetiya platzda siloganlar ve halaylar çekilerek son buldu.


FRANKURT

19 ve 25 Kasım tarihleri arasın da Avrupa’nın bir çok kentin de “erk egemen şiddete karşı isyandayız” diyen ADKH Frankfurt’ta Avrupa Kadın Dayanışmasının kadın bileşenleri ile birlikte yürüyüş düzenledi.

“ Kadınlar Yaşamı Savunuyor”, ”Jin Jiyan Azadi’”, “Jin Jiyanê Diparêzin” sloganıyla kitleye çağrı yapan YJK-E Hessen, Yeni Kadın, ADKH ve Women Defened Rojava Frankfurt ( Hbf ) anagarın önün de yürüyüşe başladı. Yürüyüşe Zora grubu da destek sundu. Soğuk ve yağmurlu havaya rağmen coşkulu bir yürüyüş yapıldı. Yürüyüşte Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı için özgürlük talebin de bulunarak pankart açıldı. Yürüyüş esnasında devlet ve erkek şiddeti sonucu yaşamını yitiren kadınların fotoğrafları taşınarak bir gösteri yapıldı. “Hapishanelerde, sokakta mücadelenin tüm alanlarında katledilen kadınların mücadelesi mücadelemizdir “ denildi. Yürüyüş esnasın da kitlenin kalabalık olduğu çarşı da küçük bir gösteri yapıldı. Jina Amini ve Nagihan Akarsel yine hapishane de katledilen Garibe Gezer ve evin de katledilen Dilek Doğan, Paris te suikastle öldürülen Sakine Cansız ve mücadele eden kadınların hayatları okunarak ellerin de fotoğraflarla bir daire oluşturuldu. Mücadele çağrısı yapılıp Jin Jiyan Azadi pankartı açılıp zılgıtlarla, sloganlarla selamlandı. Kimyasal gaz kullanılarak katledilen gerillalar da anılarak, yapılan katliam kınandı.
25 Kasım’da genç öğrenci kadınların organize ettiği mitinge ADKH olarak destek sunduk. Aurora Frauenart, ZORA, Young Struggle, KF ve Yeni Kadın’ın Kadına yönelik şiddetle mücadele günü vesilesiyle” bir kişiye yapılan saldırı hepimize yapılmıştır, kadınlar savaşa, krize ve patriarkaya karşı mücadele ediyor” çağrısıyla çarşı merkezin de bir info. çadırı açıldı. Yapılan mitingin ardından yürüyüşü geçen genç kadın kitlesi renkli bir kortej oluşturdu. Genç kadınlar şiddete karşı mücadele çağrısı ile yürüyüşü sonlandırdı


HAMBURG

ADKH Hamburg örgütlenmesi olarak,25 Kasımdan önce geniş çaplı bir katılım ve propaganda
ile pankart, duvar gazetesi, afişleme yaparak hazırlandık.
25 kasım kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele gününde, Avrupa Kadın
Dayanışması Bileşenleri ( ADKH,ROJBİN,YENİ KADIN,SKP) olarak, 1000’e yakın kadının
katılımıyla saat 18.00 de Dammtor da başladı.

Son yaşanan süreçlere ilişkin yoğun şekilde Jin , jiyan , Azadi sloganlarının yükseldiği, kadına
yönelik, egemen ve erkek şiddetini, kadın katliamlarını, İran’da devam eden
durumu,Rojava’yapılan saldırıyı protesto eden sloganlar eşliğinde, kurumların kendi
bildirilerinin okuduğu eylemimizi Feld stresse da tamamladık.

KÖLN


25 Kasım Kadına şiddet ve Enternasyonal bir gün olarak kadınlar her yıl oldugu gibi bu yılda sokaklardaydı bir çok kadın örgütünün de için de olduğu eylem Winerplatz başladı. Bu yıl Iranli ve Afgan kadın örgütleride kendilerine yapılan davet sonucu katılım sağladılar. Konuşmaların ardından Iranli Kadın Sanatçının da için de yer aldığı Kürtce türküler ,halay gösterileri yapıldı ve ardından yürüyüş başladı Kölnün işlek caddesinde Jin Jiyan Azadi ,Dünya Yerinde Oynar Kadınlar Özgür Olsa, vb.bir çok slogan lar atılarak tekrar başladığı yere gelinip orada sonlandırıldı 150 yakın kadın katılımcının olduğu gozlemlendi.

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi

Share

BÜTÜN ERK-EGEMEN ŞİDDETİNİZE KARŞI İSYANDAYIZ. !!


Direnişçi kadınlar yazdılar ; 25 Kasım gibi tarihi günleri. Dominique Cumhuriyetlerinde 1960 yılında diktatörlüğe başkaldırmıştı MİRABEL kardeşler.
Ve o günden beri bütün emekçi kadınların şiddete karşı Birlik-Mücadele ve Dayanışma günü olarak tarihe geçti..

Egemenler kendilerine karşı hiçbir direnişe tahammül etmedikleri gibi özellikle kadınların direnişine hiç tahammülleri yoktur. Haksızlıklar ve zorbalıklar üzerine kurulu olan her sistem iktidarını ayakta tutabilmek için her fırsatta şiddete başvurmuş, özellikle kadınlar sözkonusu olduğunda şiddetini kat-bekat artırmıştır.
Şiddet, hangi dönem ve kimin tarafından yapılırsa yapılsın ; her zaman çaresizliğin, çözümsüzlüğün ve acizliğin ürünü olarak ortaya çıkmıştır.

Ve kadınlara; dinin, devletin, gericiliğin, örf ve âdetlerin şiddeti her dönem pervasızca uygulanmıştır.
Kadının direnişine ve “Hayır!”ına, egemenler tahammül etmeseler de; kadınlar direnmeye ve “Hayır” demeye, isyanlarını yükseltmeye devam edecekler.
Ve geçmişten devralınan isyan bayrağı bugün gösteriyor ki; Kadınlar, “Birlikte Güçlüyüz” ve istersek, yaşamı yarattığımız gibi de, öznesi olarak değiştirebiliriz.

Birlikte güçlü olduğumuzu dün Polonya’da kürtaj sorununa karşı meydanlarda gösterdiğimizi, bugün birçok ülkede Mahsa Amini için, Nagihan Akarsel için sokaklara dökülerek gösterdik.

İran’da Molla rejiminin katlettiği Mahsa Amini’nin saçları özgürlük şiarlarımızda dalgalanmaya devam edecek.

Yine egemenlerin katlettiği Nagihan Akarsel’in bilinci, akademisyen, araştırmacı duruşu, kadınlara örnek olacak, kadınların isyanında yaşayacak.

Bugün en güzel şiardır emeğe sahip çıkmak ve emeği savunmak.! Bu noktada maden ocağında yitirdiklerimizi de isyanımızla özgürlük mücadelemizde yaşatacağız.

Değilmi ki; yaşamın rengini emeğiyle oluşturan kadınlar, başka bir dünyayı da yine emeğiyle mümkün kılacaklar.

Ve erk-egemen sistemin pervasızca saldırılarına karşı Enternasyonalle kurtulacak insanlık.

Mahsa Amini ve Nagihan Akarsel isyanımızdır. !
-Jin-Jiyan-Azadi.!
Kahrolsun faşizm, yaşasın Mücadelemiz .!

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi

Share

Avusturya Viyana ve Innsbruck da 25 Kasım etkinlikleri

25 Kasım kadına yönelik şiddetle mücadele günü 12 Kasım 2022 Avusturya Viyan’ da Avrupa Demokratik Kadın Hareketi olarak olarak 13 Kasım 2022 Innsbruck’da
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi ve Mor-kızıl kolektif le ortak hazırlanan bir etkinlikle karşılandı.

VİYANA

Dünyanın bütün coğrafyalarında kadına yönelik şiddetin artarak devam ettiği bir süreci yaşamaktayız.
Ataerkil erkek egemen zihniyet sahipleri ve eril devlet eliyle gerçekleşen kadına yönelik şiddetin karştı olarak dünyanın birçok yerinde kadınlar ayağa kalkarak isyan etmekteler kadına yönelik şiddet her ülkede farklılıklar göstersede şiddetin ve kadın üzerindeki baskıların kaynağı empeyalist-kapitalist,
feodal gerici sistemlerdir.
Özel mülkiyetin doğuşuyla şekillenen erk sistemi kadını köleleştirerek ikinci,üçüncü plana itmiştir.
İlk sınıflı toplumdan günümüze kadarda kadın egemen sınıfların gadrine,kırımına uğramıştır.iranda işkenceyle katledilen Mina Amini ve Nagihan Akarsel eril faşist devletler tarafından katledildiler avrupa ülkelerinde ve yaşadığımız avusturyada,da kadın cinayetlerine hergün bir yenisi ekleniyor kadınlar şiddet sarmalının içine çekilerek adeta boğulmak isteniyor.bizler emekçi kadınlar olarak her türlü baskı,şiddet ve sömürüye karşı örgütlenerek isyan ediyoruz.ve biliyoruzki özel mülkiyete dayalı sömürücü sistemler var olduğu sürece kadınların mücadeleside var olacaktır dünyanın bütün coğrafyalarındaki mücadeleci kadınları selamlıyoruz.bu vesileyle Avrupa demokratik kadın hareketi 25 kasım kadına yönelik şiddete karşı mücadele günü çalışmaları kapsamında viyanada düzenlediği etkinlikle yazar şair MUAZZEZ USLU AVCI’yı konuk etti,demoktarik haklar derneğinde yapılan etkinlik açılış konuşması ve 25 kasım bildirgesi okunarak başlandı konuk yazarın sunumuyla devam etti,tarihsel ve toplumsal süreçlerde kadına biçilen roller tüm sınıflı toplumlarda kadının durumuna ilişkin bakış açıları,açıklayıcı bir dille sunuldu buna yönelik sosyalistlerin meseleye nerden ve nasıl baktığı örnekler verilerek anlatıldı özellikle post modernist akımların marksist kuramı iğdiş ederek kültür ve sanat alanında bu tahribatı nasıl gerçekleştirdiği toplumsal yaşamın tüm alanlarına nasıl sirayet ettiği örneklerle açıklandı feminist mücadeleyle sosyalist kadınların mücadelesinde aynışılan ve ayrışan noktalar açıklanarak detaylı olarak irdelendi katılımcı kitlenin dikkatle izlediği sunum kitleden gelen sorulara cevap verilerek bitirildi ikinci bölümde müzikle devam ederek etkinlik sonlandırıldı.başarılı olarak geçen etkinliklerin bundan sonrada yapılması katılımcı kitlenin ortak talebiydi.
12 Kasım
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi
Viyana

INNSBRUCK

1960 da Dominik Cumhuriyetindeki Trujillo diktatörlüğüne karşı özgürlük mücadelesi verdikleri için rejim tarafından kaçırılıp işkence ve tecavüz sonrası vahşice katledilen Mirabel kardeşler nezninde devrim mücadelesinde ölümsüzleşen tüm kadın yoldaşlarımız için saygı duruşu ile başladı.
25 Kasım Kadına Şidddetle Mücadele Günü, “Kadına Şiddetin” erkeğin kadına uyguladığı fiziki şiddetle başlayıp bitmediğini, sorunun sömürücü sistemlerin, binlerce yıla dayanan erkek egemen anlayışın, kadını da mülkiyetleştiren mülkiyetçi sistemlerin özünden geldiğini anladığımız, buna karşı savaştığımız, mücadeleyi büyüttüğümüz bir gündür.
Her gün dünyada 10 kadından 4’ü fiziksel şiddete maruz kalıyor. Her gün binlerce kadın katlediliyor. Dünyada 650 milyon kadın ve kız çocuğu 18 yaşından önce zorla evlendiriliyor. 120 milyon kız çocuğu zorla cinsel ilişkiye yönlendiriliyor. Yaşadığımız Avrupa’da her üç kadından biri 15 yaş ve sonrasında şiddet görüyor. Çalışan kadınların %70’i cinsel tacize uğruyor. Mülteci akınlarında %80 oranında kadınlar mağdur oluyor. Türkiye ve onun gibi ekonomik ve sosyal olarak geri kalmış toplumlarda bu oranlar daha yüksek olduğu gibi, kadına yönelik şiddetin görünmediği, açığa çıkmadığı bir tablo söz konusu olduğu vurgusunun yapıldığı bir sunum yapıldı. Birlikte güçlü olduğumuzu dün Polonya’da kürtaj sorununa karşı meydanlarda gösterdiğimizi, bugün birçok ülkede Mahsa Amini için, Nagihan Akarsel için sokaklara dökülerek gösterdik.
İran’da Molla rejiminin katlettiği Mahsa Amini’nin saçları özgürlük şiarlarımızda dalgalanmaya devam edecek.
Yine egemenlerin katlettiği Nagihan Akarsel’in bilinci, akademisyen, araştırmacı duruşu, kadınlara örnek olacak, kadınların isyanında yaşayacakları vurguladı.

Bugün en güzel şiardır emeğe sahip çıkmak ve emeği savunmak.! Bu noktada maden ocağında yitirdiklerimizi de isyanımızla özgürlük mücadelemizde yaşatacağız dediğimiz etkinliğimizde
Şair yazar Muazzez Uslu Avcı ile yapılan söyleşi ve ardından müzik dinletisinin olduğu program sunuldu. Yoğun bir kitle katılımıyla gerçekleşen programda kadın kurumlarının 25 Kasım bildirileri okundu ve ADKH VE ADHK nın bu yılki kampanya tanıtımı yapıldı.
13 Kasım 2022
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi
Innsbruck

Share

Katliamlara Karşı Sesini Yükselt!


30.10.2022 Tarihinde Viyana da yapılan eylem Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, Radikal Linke,Kominter ve Yeni Kadın kurumlarının ortaklaştırması sonucu gerceklestirildi.Hiç bir kadın cinayetini cevapsız bırakmamak için yine yüksek sesle sokaklara çıktık. 365 günün hemen hemen her günü neredeyse kadın cinayetleri,taciz,tecavüz haberleri yayınlanmakta. Patriarkal kapitalist sistemin politikalarıyla yarattıkları barbarlığı, katliamları, kadınların örgütlü gücü durduracak diyen kadın örgütleri, Karlsplatz’da miting gerçekleştirdi.

Kurumlar tarafından yapılan açıklamalarda, özellikle Avusturya hükümetinin kadına yönelik artan şiddet ve katliamlara karşı sessiz kalmasını da protesto ettiler.

“Bizden bir kişi alırsan,hepimiz cevap veririz! ” motosuyla, mitingden sonra Kärntnerstrasse üzerinden Staphansplatz’a kadar yürüyüş yapılarak
Jin Jiyan azadi.
Kadın yaşam özgürlük.
Tek bir kişide kalsak mücadele devam.


Avrupa demokratik kadın hareketi Viyana.

Share

Şimdi Enternasyonalizm Zamanı!


3 ve 10 Eylül 2022 tarihlerinde TUNUS ‘da gerçekleştirilen 3. dünya kadın konferansında alınan kararlar çerçevesinde Dünya kadın konferansına katılan Fransa delegeleri Paris’te bir panel gerçekleştirdi.
Yapılan panel İran’da gerici mollalar tarafından katledilen Mahsa Amini ve suikast sonucu öldürülen Nagihan Akarsel için yapılan saygı duruşuyla başladı.
Kadın hareketlerinin yoğunlukla katılarak ilgi gösterdiği panel, konferans delegelerinin söz hakkı alarak kadınlar üzerinde artan sömürü, zulüm ve katliam politikalarına karşı dünya kadın konferansında alınan kararları sözlü ve görsel videolarla sunumlarını yaptılar.

Dünya Kadın Konferansı ne istiyor?

“11 Haziran’da 8 kadın ve bir erkekle birlikte kadın konferansına katılmaya karar verdiğimizde çok hevesliydik, enerjimizi, zamanımızı harcadık ve kendi masraflarımızı kendimiz karşıladık. Özellikle kadınların yoksulluğu, kadınlara yönelik şiddet, adaletsizlik ve kurumların yardım etmeyi reddetmesi, Fransa’daki mültecilerin çoğunun kadın olması ve çoğu zaman tamamen insanlık dışı koşullarda yaşamaları – tüm bunlar harekete geçmek için nedenlerdir.
Uluslararası dayanışma zamanı! Latin Amerika, Afrika, Türkiye, Rojava, Afganistan ve İran ve Ortadoğu’da kadınların durumu zihinleri ve kalpleri harekete geçiriyor!
Pek çoğu korkunç durumda olsa da tüm dünyada kadınlar bir güç! Şu anda İRAN’da kadınların cesareti, bütün bir halkın Mollaların faşist rejimini yıkmak, özgürlük ve demokrasi için verdiği mücadelenin temel direğidir.
Dünya konferansı tüm bu hareketlerdeki kadınlara ses vermek, mücadelelerini koordine etmek ve işbirliği yapmalarını sağlamak istiyor. Ugandalı kadın ilk gün şunları söyledi: “Bu konferansın bizi dönüştürmesini ve değişim yaratacağımız inancıyla geri dönmemizi bekliyorum.
Evet – konferans bizi etkiledi ve dönüştürdü.
Kapitalist sistemin krizleri, ekonomik krizler, siyasi krizler, çevresel krizler, gıda krizleri, burjuva mülteci politikasının krizi, sağlık krizleri, borç krizleri, son on yıllardaki savaşlar, ölçülemez acılar, aşağılanma ve acı anlamına gelmektedir: Kadın cinayetleri, cinsel şiddet, sünnet, çocuk yaşta evlilikler, hamile kadınların karınlarının canlı canlı deşilmesi, kırbaçlamalar, mülteci ailelerin ölü bebeklerinin sahillere vurması, maçoluk, cinsiyetçilik, fuhuşa zorlama, düzenli savaşın bir silahı olarak toplu tecavüz gibi dokunaklı tanıklıklar dinledik, hedef alınması ve ödüllendirilmesi, düşük ücretler, erkeklerle sürekli ve göze batan ücret farklılıkları, kitlesel işsizlik, yaşlıların yoksulluğu, korkunç enflasyon, kuraklık ve seller, direnişçi ve devrimci kadınlara yönelik hapis, terör ve işkence. Tüm bunları tanık kadınlardan dinledik.
Bunlar, şiddetin en büyük ataerkil failleri olan feodal, kapitalist ve emperyalist ülkelerin devlet ve aile sistemi tarafından kadın kitlelerine yönelik ikili ve üçlü sömürü ve baskının, tüm iğrenç yüzleriyle cinselleştirilmiş şiddetin yüzleridir.
Ama aynı zamanda militan ve örgütlü kadınların gücünü de gördük. Onları örgütlememiz ve işbirliği için kazanmamız gerekiyor! Kadın hareketi, hükümetlerimizin gerici, anti-demokratik, özgürlük düşmanı politikalarına karşı dünyadaki halk direnişinin ön saflarında yer almaktadır! Örnek olarak 5 yıl önce Donald Trump’ın adaylığına karşı yapılan yürüyüş, Şili’de aşırı sağcı başkan adayını yenilgiye uğratmaları, Polonyalı kadınların yanı sıra Arjantin’deki kadınların kürtaj hakkını reddeden gerici yargıya karşı mücadele etmeleri verilebilir.
Kadınlar Rusya ve Ukrayna’da savaşa, Rojava’da Türk işgaline ve Filistin’de faşist İsrail’e karşı çıkıyor.
1. Kadın kitleleri, tabandaki kadınlar harekete geçmelidir! Kendi gücümüze güveniyoruz ve
2 – ilişkilerimizin- konferansın merkezinde demokrasi var ve tüm kadınlara açıktır,
3. Kadın mücadele hareketinin birliği için! Demokratik bir tartışma kültürü ile fikir birliği olmayan pozisyonları tartışalım;
4 – Konferansta ayrıca kesin ortak kararlar aldık ve sorumluluklarımız var. Delegeler, kararlar, çalışma planı (buna geri döneceğiz).
5 – mali açıdan bağımsızız;

İlk kısa videoyu oynatmadan önce, 2011’de Venezuela’da ve 2016’da Nepal’de birer kadın konferansı yapıldığını belirtmek istiyoruz. Bu üçüncü konferans, uluslararası düzeyde ve Fransa’da daha fazla güçle ileriye doğru atılmış iyi bir adımdır, farklı şehirlerden 8 kadın, 6 dernek ve kuruluşla katıldık ve 2027’de bir sonraki konferansa kadar alınan kararları uygulamaya koymak için uğraşacağız.”

Dünya kadın konferansı delegeleri panele katılan kadınlarla alınan kararları tartıştı.
Panel sonunda karşılıklı soru sorup cevaplar arayan kadınlar marşlar okuyarak paneli sonlandırdı.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi

Share

ŞEBNEM KORUR FİNCANCI VE BİLİME SAHİP ÇIKALIM !!!



Gün geçmiyor ki yeni saldırı haberleri almayalım.
Mahsa Amini’nin, Nagihan Akarsel’in öldürülmelerinin üzerinden fazla zaman geçmeden, Türkiye’de gazeteciler tutuklanıyor, ev baskınları gerçekleşiyor, içerde tutsaklara saldırılıyor.
TTB başkanı ŞEBNEM KORUR FİNCANCI da özellikle kimyasal silahlara karşı yaptığı açıklamalardan sonra apar-topar gözaltına alındı ve tutuklandı.
ŞEBNEM KORUR FİNCANCI her koşulda halk sağlığını ve yaşamı savunmuştu.
Aysel Tuğluk ise DMS hastalığından sağlığı ciddi derecede bozulduktan sonra tahliye edildi. Bu da faşist erk-egemen sistemin hem kararlı ve tutarlı mücadele eden kadınlardan ve aynı zamanda bilimden ve gerçeklerin ortaya çıkmasından ne denli korktuklarını gösteriyordu.
Erkek egemen sistem her dönem kadınların araştırmacı, yazar, gazeteci, akademisyen doktor ve bilimci olmasından da ayrıca korkmaktadır.
Bundan dolayıdır ki her zaman öne çıkan kadınları hedef almışlardır.
Ancak yine gerçekler için ve adalet için mücadele yürüten kadınlar hem gerçeklerin hemde bilimin yanında yer aldılar ve bilimi savunmaya da devam edecekler.
Kadınlar karanlığa karşı bilime ve yaşamı vareden emeklerine sahip çıkacaklar..

Şebnem Korur FINCANCI serbest bırakılmalıdır…

Şebnem Korur Fincancı ve basın emekçileri yalnız değildir.
Bilime sahip çıkıyor, onurlu ve insanca yaşamı savunuyoruz.
Kadın Dayanışması Yaşatır.

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi

Share

HAYATIN RENGİ KADINDIR, BAŞKA BİR DÜNYA KADINLA MÜMKÜNDÜR !!


Avrupa Demokratik Kadın Hareketi düzenli olarak yaptığı eğitim kampını bu yıl da 7- 8 -9-Ekim tarihleri arasında Almanya’nın HESSEN eyaletinde gerçekleştirdi.
Eğitim çalışması başlamadan önce Molla rejiminin polisleri tarafından gözaltına alınarak işkencede katledilen Mahsa Amini ve Süleymaniye’de devlet tarafından kapısının önünde silahlı saldırıya uğrayarak katledilen akademisyen Nagihan Akarsel şahsında özgürlük mücadelesinde yitirdiklerimiz için saygı duruşuyla başladı.
Ve bu Eğitim Kampı yine Mahsa Amini ve Nagihan Akarsel’e atfedildi.
Eğitim çalışmasının birinci günü genel güncel durum değerlendirmesiyle başladı. Özellikle son dönemlerde İran’da katledilen kadınların nezdinde, gerek İran’da ve gerekse Avrupa’nın birçok yerinde binlerce kitlenin sokağa dökülmesi isyan etmesi bize geziyi hatırlattığını, bu isyanların ani duygusal tepkilerden cesaretten ziyade örgütlü bir güce çevirmek kadın mücadelesi açısından daha anlamlı olacağı vurgulandı. Özellikle Ortadoğu’da Kürt bölgesinde kadınlara daha fazla baskı yapılırken aynı zamanda Ortadoğu’da Işid saldırısıyla kadın mücadelesi daha da ön plana çıkmış oldu.
Aynı zamanda Ukrayna Savaşı ve dünya gericiliğinin 3.Dünya Savaşı tartışmalarının başlaması ve yaşanan ekonomik krize değinilerek artık yönetenlerin eskisi gibi yönetemediği ve yönetilenlerin de eskisi gibi yönetilmek istenmediğine vurgu yapılarak gündem değerlendirmesi birinci günü sonlandırıldı.
Eğitim çalışmasının ikinci günü Tunus’ta yapılan 3. Dünya Kadın Konferansının değerlendirilmesi ile başladı. Dünya kadın konferansındaki kadın mücadelesinin coşkusu ve heyecanı gerek konferansa katılan üyelerin anlatımı gerekse görsel olarak ve gerekse de eğitim çalışmasına katılan kadınların tartışmalara canlı katılması ile Tunus üçüncü dünya kadın Konferansı olumlu değerlendirilirken, enternasyonal alanındaki bu çalışmayı bir dahaki dünya kadın konferansına taşımak için gerek bu seneki tecrübelerimizden ders çıkartarak daha güçlü ve hazırlıklı bir şekilde katılma ve aynı zamanda enternasyonal alandaki çalışmanın önemine vurgu yapıldı.
Dünya kadın konferansının değerlendirmesinin ardından özgürlük ve kadın özgürlük anlayışı nasıl olmalı, konusu ele alındı. Konuya ilişkin hazırlanan kadın arkadaşlar sunumunu yaptıktan sonra konuya dair katılımcı kadınlarda konuya dair konu hakkında farklı farklı fikirlerle çalışmaya canlı katıldılar.
Çalışmanın ardından doğa gezisi ve sonrasında akşam kültürel çalışmayla, müzikli sohbetler yaparak, tek kişilik anlamlı bir oyunla da ikinci gün sonuçlandırılmış oldu.
Eğitimin son gününde genel eğitim çalışması, bütün katılımcı kadınlar düşüncelerini de belirterek olumlu bir şekilde sonuçlandırdılar.
-Mahsa Amini ve Nagihan Akarsel isyanımızdır.!
-Yaşasın Enternasyonal Kadın
Mücadelemiz.!
Avrupa Demokratik Kadın Hareket

Share

“Biz kadınız, güçlüyüz!

Nihayet! 3. Dünya Tabandan Kadınlar Konferansı, birlik içinde, bilgiye susamış, tartışmaya hevesli ve zaferden emin katılımcılarla 3-9 Eylül 2022 tarihleri arasında Tunus’ta gerçekleştirildi. Yüksek profilli bir aktivist etkinliği, şenlikli bir açılış töreni, 31 atölye çalışması, zengin içerikli bir genel kurul, ilham verici kültürel akşamlar ve ortak bir kapanış genel kurulu ile “Biz kadınız, güçlüyüz” sloganı altında ruhları ve duyguları yükseltti. ”

42 ülkeden 93 delege ve 450 katılımcının yer aldığı konferans, Latifah Tamallah Kadın Komitesi’nin sıcak ev sahipliğinin yanı sıra kadın ve insan hakları örgütleri, sendikalar, kırsal kesim kadınları, Dünya Kadınları koordinatörleri ve dünyanın dört bir yanındaki sayısız aktivistten oluşan Tunus hazırlık komitesi tarafından yorulmak bilmeden yürütüldü.
Tüm bunlar, iktidar sistemleri ancak krizler içinde var olabilen bir dünyanın akıntısına karşı gerçekleşiyor: ekonomik krizler, siyasi krizler, çevresel krizler, gıda krizleri, burjuva mülteci politikalarının krizi, sağlık krizleri, borç krizleri…

Dünyanın pek çok bölgesi son on yıllardaki savaşlarla sarsılmış durumda. Ukrayna’daki savaş yeni bir nitelik olarak 3. dünya savaşı tehlikesini, her iki tarafta da haksız bir savaşın yol açacağı nükleer bir felaketi taşımaktadır. Bir felakete dönüşen ve varlığımızı yok eden küresel bir çevre krizine tanık oluyoruz.
Her ikisi de bunu tekrar tekrar gösteriyor: emperyalizm savaşa yol açıyor ve yaşam temelimizi yok ediyor. Amerika Birleşik Devletleri başlıca savaş kışkırtıcısı olmaya devam etmektedir. NATO ve tüm emperyalist güçler rekabetçi mücadelelerinde cesetlerin üzerinden geçmektedir. Burjuva kamuoyu manipülasyonu, Ukrayna savaşını dikkatleri başka odak noktalarından uzaklaştırmak için kullanıyor.
Aradaki bağlantıyı görüyoruz: Siyonist İsrail’in uluslararası hukuku hiçe sayarak Filistin’i işgal etmesi. Türkiye’nin Rojava’ya yönelik acımasız saldırganlığı ve 10 yıllık “kadın devrimi”. Dini fanatiklerin, cihatçıların, Taliban’ın Afganistan’daki kitlelere karşı terörü. Batı Sahra halkının kendi kaderini tayin hakkının ayaklar altına alınması. Afrika’nın özellikle neo-kolonyal sömürüsü.
Tüm bunlar dünya kadınları için ölçülemez acı, aşağılanma ve ıstırap anlamına gelmektedir: Kadın cinayetleri, cinsel şiddet, sünnet, çocuk yaşta evlilikler, göğüs uçlarının ganimet olarak kesilmesi, hamile kadınların karınlarının canlı canlı deşilmesi, kırbaçlamalar, mülteci ailelerin ölü bebeklerinin sahillere vurması, maçoluk, cinsiyetçilik, çocuklar da dahil olmak üzere fuhuşa zorlama, LGBT+’lara yönelik baskı ve cinayetleri duyuyoruz, Kürtaj reddedildiği için ölen kadınlar, emredilen, hedeflenen ve ödüllendirilen bir savaş silahı olarak toplu tecavüz, düşük ücretler, erkeklerle devam eden brüt ücret farklılıkları, kitlesel işsizlik, yaşlılık yoksulluğu, korkunç enflasyon, kuraklık ve seller, kadın direnişçilere ve kadın devrimcilere karşı hapis, terör ve işkence. Köylü bir kadının nasıl yaşadığını ve yaşam alanı olan Toprak Ana’nın yok edilmesini nasıl protesto ettiğini dinledik. Tüm bunlar, sadece “dünyanın geri kalmış bölgelerinde” değil, aynı zamanda sözde “zengin ve ileri ülkelerin” ortasında – tam da emperyalist egemenlik altında!
Bunlar, şiddetin en büyük ataerkil failleri olan feodal, kapitalist ve emperyalist ülkelerin devlet ve aile sistemi tarafından kadın kitlelerine yönelik ikili ve üçlü sömürü ve baskının, tüm iğrenç yüzleriyle cinselleştirilmiş şiddetin yüzleridir.
Bu nedenle tüm emperyalistlerin ülkelerimizden çekilmesini talep ediyoruz. NATO – ülkelerimizden defolun.

Dünyanın dört bir yanında kadınlar çevre suçlarına karşı mücadele ediyor. Toprak Anamızı kurtarmak isteyen tüm güçlerle işbirliği yapıyoruz.
Kadın işçiler ve köylüler, yerli kadınlar, çevreciler, insan hakları aktivistleri ve dünyanın genç kadınları tüm bunlara cesaretle karşı çıkıyorlar: bireyler olarak, inisiyatifler, hareketler, kadın örgütleri, sendikalar, partiler, cesur sergiler ve suçun belgelenmesi yoluyla, hayatları pahasına yargılamalar yoluyla, grevler yoluyla, yeraltı okullarının örgütlenmesi yoluyla, ayaklanmalara kadar varan kitlesel hareketler yoluyla. Kitlelerin eskisi gibi yaşamak istemediği ve yöneticilerin eskisi gibi yönetemediği devrimci durumlar giderek daha sık ortaya çıkmaktadır. İçin – bugünÇünkü – bugün herkes iş, ekmek, sağlık ve eğitim sahibi olabilir! Bu ancak kapitalizm, emperyalizm ve ataerkillik olmadan mümkündür.
Ancak hata yapmayın: kitle hareketleri, kitle örgütleri ve partilerde örgütlenmiş ve güven içinde birlikte çalışan sağlam, ayakları yere basan, bilinçli, hazır insanlar yoksa hiçbir ayaklanma, hiçbir devrim sürdürülebilir olamaz. Emperyalizme karşı üstün güç, netliği, devrimci bakış açısı ve küresel bağlantılarıyla aşılamaz olan yalnızca uluslararası işçi sınıfı ile ortaya çıkacaktır. Kadınların ve tüm insanlığın kurtuluşu için yeni toplum, tüm inatçı muhalefete karşı zafer kazanacaktır.
Ön savaşlar insanların zihinlerinde ve kalplerinde yapılmaktadır. Egemenlerin yıkıcı, moral bozucu ve ayrıştırıcı fikirleri güçlerini kaybetmelidir: faşizm, maçoluk, cinsiyetçilik, sömürgecilik, ırkçılık, milliyetçilik, şovenizm, oportünizm, anti-komünizm, post-modernizm, Siyonizm, siyasi olarak ele geçirilmiş dinler ve düşünce ve davranış kalıpları.

Dünya kadın hareketi olarak kararlı bir katkı sağlıyoruz. Her birimiz 2027’deki 4. Dünya Kadın Konferansına kadar iddialı programımız için sorumluluk alıyoruz:

– Dinden devrime kadar en geniş kadın kitle hareketi için günlük savunuculuk ve organizasyon çalışmaları.

– Dünya Kadın Konferansı’nın çağrılarıyla 8 Mart, 1 Mayıs ve 25 Kasım’da güçlü küresel mücadele günleri düzenliyor ve Dünya Barış Günü için harekete geçiyoruz. Bu mücadele günlerinde dünya 1kadınları olarak krizlere ve dünya savaşlarına karşı birlikte mücadele etmek istiyoruz. 8 Mart resmi tatil olmalıdır. Doğru zaman geldiğinde – kadın grevi!

– Her kıtada iki kıta konferansı.
– 2024/25’te ikinci teorik seminer: “Kadın devrimi – sosyo-ekolojik dönüşüm – sosyalist devrim: emperyalizm nasıl yenilir?

– Dünya kadın koordinatörlerini güçlendiriyor, gelecekte her kıtada dört koordinatör seçiyor ve dünyanın genç kadınlarını bağlayıcı bir şekilde dahil ediyoruz. Birlikte yakın çalışırlar, ancak her biri iki koordinatör kıtasal koordinasyona ve iki koordinatör de küresel koordinasyona odaklanır.

– Örgütlere, partilere ve hareketlere acil bir çağrıda bulunuyoruz: Onlara daha fazla kaynak ve destek sağlayın! Kuşak değişimini teşvik edin.

– Genç kadınlardan oluşan kıta komiteleri kuralım. Her ülkeden bir genç kadın komitenin bir parçasıdır.
– Daimi bir organizasyon komitesi oluşturuyoruz, böylece dağınıklık içinde asla tükenmiyoruz.

– Sizi içtenlikle davet ediyoruz: anti-emperyalist ve anti-faşist birleşik cephede ya da yeni devrimci birleşmelerde gezegenin kadınları platformuna katılın. Kuruluşlarımızda ve hareketlerimizde hepimiz eğitimi, özgüveni ve kadınlarla kız çocuklarının liderlik rollerini üstlenmelerini teşvik ediyoruz. Tüm ittifak ortaklarımıza ulaşıyor ve onlarla el ele veriyoruz.
Dünyanın kadınları ve kızları – zamanımız geldi!

Share

Jina Mahsa Amini’nin Katledilmesine Karşı Innsbruck da Eylem Yapıldı!


İran’da Jîna Mahsa Amini’nin ahlak polisi tarafından başörtüsünü yanlış taktığı gerekçesiyle gözaltına alındı ve yapılan işkence sonucu hastanede yaşamını yitirdi. Kürt kentlerinde başlayan protestolar diğer şehirlere ordanda başka ülkelere yayıldı.
yapılan konuşmalarda İran gerici molla rejimi protesto edildi ve rejimin lgbtq+ karşı sert tutumu idam cezaları dile getirildi. Masha Amini’nin öldürülmesine tepkilerin çığ gibi büyüdüğü söylendi. ADHF ve ADKH, üyelerinin de katıldığı mitingde
İran rejiminin gericiliği
Jin Jiyan Azadi ,Kadın isyan özgürlük sloganları atılarak devam eden etkinlik kurumların ve katılımcıların yaptığı konuşmalarla son buldu.

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi


Share

Kadınlar, “Benim Bedenim Benim Kararım” dedi.



28/09/2022 Tarihinde Fransanın Mulhouse şehrinde Avrupa Demokratik Kadın Hareketinin de katılımıyla ortak komitemiz olan Colectif Féministe 68 le birlikte Aleviler,Kürt kadınları,planın Familiale ve başka kurumlarında destek vermesiyle bilikte bir araya gelen kitlenin verdikleri mesajlar ve solganlar anlamlıydı Özellikle son dönemlerde baş örtüsünü Islam’in kurallarına aykırı taktığı icin polis tarafından işkence yapılarak öldürülen Mahsa Amani’nin ölümünden sonra Iran’da Kadınların öncülük ettigi direnişin sesini Avrupa’dan da destek olma çağrıları yükselmeye devam ediyor.Üyelerimizin katkısıyla yaptıgımız ortak calışma sonucu gündemde olan iran kadınlarının direnişi ve Kürtaj yasaklarına karşı atılan Fransızca sloganlar Eşliğinde görkemli ve olumlu geçti.Alevi kadınların koreografi gösterisi ve Kürtçe parçalarında yer aldığı etkinligimiz Jin jiyan Azadi solganıyla yükselen zılgıtlar eşliginde ortak sloganımız olan Benim bedenim,benim zevkim ve benim kararım sloganları eşliğinde son buldu.

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi

Share

“Keseriz Kara Saçlarımızı”

Uzaktı dön yakındı dön çevreydi dön
Yasaktı yasaydı töreydi dön
İçinde dışında yanında değilim
İçim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi
Bu nasıl yaşamaydı dön.
Kestim kara saçlarımı -n’olacak şimdi

Bir şeycik olmadı deneyin lütfen
Aydınlığım deliyim rüzgarlıyım
Günaydın kaysıyı sallayan yele
Kurtulan dirilen kişiye günaydın.

Günlerdir kadınlar önde olmak üzere binlerce insan bir vahşete karşı ayakta. Mahsa Amini. İran’da gerici faşit molla rejiminin ahlak polisi’ denilen zebanilerce 22 yaşındaki Kürt kadını dövüle dövüle katledildi. Sırf başörtüsünden saçının telleri gözüküyor diye. İran’da zorbalığın sömürünün özgürlük yoksunluğunun cenderesine öfke dolu binler için bardak bu “Son damla“ ile fazlasıyla taştı.

Gerici molla rejiminin özellikle kadınlar için ördüğü duvarlar yıkıldıkça o canavar sureti daha da çıplaklaştı. Kadınlar başta ve en önde olmak üzere 60’ya yakın kişi öldürüldü. Halk ise; silahlara, çocuklarda dahil gözaltılara, ölümlere rağmen sokakları inatçı bir biçimde terk etmiyor.

Özgürlük çığlığı başörtülerin yakılmasında somutlanıyor. Polislerin cezalandırılmasında, karakolların ateşe verilmesinde somutlanıyor. Mahsa Amini için halk, “diktatöre ölüm”, “kız kardeşimi öldürenleri öldüreceğim” diyor.

Tam da bu aşamada enternasyonal dayanışmanın, direniş çığlığını tüm dünyaya yaymanın önemi bir kez daha önem yakıcılaşıyor.

“Bu son mesaj, hedef rejimin kendisi!”

Sınırlı bir toplumsal kesimin ya da sadece kadınların direnişi olmaktan çıkan direniş, genel grev çağrısına uyulması, genel grevin sokak direnişiyle birleşmesi olarak sürdü, sürüyor. Tahran ve Doğu Kürdistan illeri başta olmak üzere birçok kentte halk “Bu son mesaj, hedef rejimin kendisi!” sloganlarını yükseltmeye devam ediyor.

Zira; İran gerici molla rejiminde somutlanan ekonomik, siyasal, özgürlük yoksunluğu sorunlarında; kadın özgürlük sorunu her dönem en kilit sorunlardan birine dönüşmüştür. Faşist İran rejimi kadın karşıtlığını ve katliamlarını sistematik bir şekilde yaymaktadır. Kadınların katledilmesi, kadınlara işkence edilmesi İran rejiminin günlük faaliyetlerine dönüşmüştür. Tam da bu yüzden dünyanın diğer coğrafyalarında olduğu gibi, kadın özgürlüğü demokrasi ve özgürlük devriminin ana gündemine dönüşmüştür. Halk, bu özgürlüğü büyük bedeller uğruna elde etmek için bu kez daha kararlıdır, inatçıdır.

Kadınlar kara saçlarını kese kese yine en önde ve yine direniş ruhunun harmanlayıcısıdır.

Avrupa Kadın Dayanışması olarak; İran’da yanan isyan ateşine Avrupa’dan ses olmaya, direnişe omuz vermeye devam etmeye çağırıyoruz.

Mahsa Amini’yi kadın özgürlük mücadelesi kavgamızda yaşatacağız
Jin Jiyan Azadi

Avrupa Kadın Dayanışması

Share

Bizim Bedenimiz, Bizim Seçimimiz Erkek Egemenliğine Ve Kapitalizme Karşı Mücadeleye!


Dünya genelinde her yıl yaklaşık 39.000 kadın tıbbi olarak yapılmayan kürtajlar nedeniyle hayatını kaybetmektedir – ve bu sadece bildirilen vakalardır. Ölümlerin yüzde 60’ından fazlası Afrika’da, yaklaşık yüzde 30’u ise Asya’da gerçekleşiyor. Kadınlar ölüyor çünkü yaşama hakları, kadının bedeni olmadan hayatta kalması mümkün olmayan bir hücre yığını kadar değerli değil.

Tarih, bu ataerkil ve kadın düşmanı uygulamaya karşı verilen acı bir mücadeleye tanıklık etmektedir. Ataerkil toplumun bu özelliği günümüzde de açıkça görülmektedir – en azından Amerika Birleşik Devletleri’nde kürtaj hakları konusunda yaşanan dramatik gelişmelerin gösterdiği gibi. Haklarımız basitçe verilmiş değil, dünyanın dört bir yanında ve tarih boyunca kız kardeşlerimizin kazanımları için şiddetle mücadele edilmiştir.

Katolik ve muhafazakâr Arjantin’de 30 yıl süren çetin bir mücadelenin ardından kadın hareketi, kürtajı gebeliğin 14. haftasına kadar yasallaştıran mücadelelerinde başarılı oldu. Orada binlerce kadın güvenli olmayan bir şekilde yapılan kürtajlar sonucunda hayatını kaybetti. Mevcut durum, kadınların 2019’dan bu yana yasal kürtaj yaptırabildiği İrlanda’da da benzerdir – bu ülke tarihinde bir dönüm noktasıdır. Ancak Polonya’daki durum, bu kazanımların değişmez olmadığını gösteriyor. Polonyalı kilise temsilcileri ve militan kürtaj karşıtı aktivistlerle dostluk kuran sağcı muhafazakâr ve faşist iktidar partisi PiS yönetiminde, kadınların yasal olarak kürtaj yaptırma hakkı engelleniyor. Almanya’da ceza kanununun 218. maddesi hala yürürlüktedir. Dolayısıyla kürtaj burada da yasadışı kabul edilmektedir. Danışmanlık yönetmeliği ve diğer belirli koşullar (örneğin ilk 12 hafta içinde) sayesinde Almanya’da kürtaj “cezasız” olarak sınıflandırılmaktadır.

Ayrıca, Almanya’da Fulda gibi tıbbi muayenehanelerin kürtaj yapmadığı ve kadınların uygun tıbbi bakım alabilmek için 100 kilometreye kadar yol kat etmek zorunda kaldığı bölgeler de bulunmaktadır. Her zaman karşılanmayan tıbbi masraflara ek olarak, bu durum herkesin karşılayamayacağı diğer yüksek maliyetlerle sonuçlanmaktadır.

Tüm bu vakalar kürtaj imkanının aynı zamanda bir sınıf meselesi olduğunu göstermektedir: Varlıklı kadınlar, maliyet faktörünü göz önünde bulundurarak, uygun mevzuata sahip ülkelerde kürtaj yaptırabilirken, yoksul kadınlar genellikle bu seçenekten mahrum bırakılmaktadır. Liberal partilerin §219 sayılı “reklam yasağının” kaldırılmasına yönelik hevesleri bu durumu değiştirmemektedir. Çünkü mesele öncelikle sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesidir ki bu da yıllardır sağlık sistemimize girmeye devam etmektedir. Buna ek olarak, FDP’ye göre danışmanlık hizmetleri genişletilecektir – ancak bu kürtajlara daha kolay erişim anlamına gelmemekte, aksine kadının seçiminin daha da daraltılması ve en aza indirilmesi anlamına gelmektedir. Sağlık ve tıbbın ticarileştirilmesine açıkça karşıyız ve biz kadınları saldırgan bir şekilde radikalleştirmeye ve sermaye yararına ataerkil çıkarlara tabi kılmaya çalışan liberal “feminizme” karşı çıkıyoruz. Bunun yerine, kapitalist patriyarkanın baskısını protesto eden ve bu süreçte özgürlüklerini ve hatta hayatlarını riske atmak zorunda kalan kadınlarla birlikte mücadele ediyoruz. Bedenlerimiz üzerinde kendi kaderimizi tayin etme hakkı, güvenli tıbbi bakım ve ataerkil sınıf çıkarlarına son verilmesini talep ediyoruz!

Bizim bedenimiz, bizim seçimimiz – erkek egemenliğine ve kapitalizme karşı mücadeleye!
Güvenli Kürtaj Günü #SafeAbortionDay #SafeAbortionDay2022

1990 yılında Latin Amerika ve Karayipler’den aktivistler kürtajın suç olmaktan çıkarılması için mücadele etmek üzere „Campaña 28 Septiembre“ ya da başka adıyla „Güvenli Kürtaj Günü“ çağrısında bulundu. Birlikte kadınların ezilmesine ve bedenlerimizin suç sayılmasına karşı duruyoruz!
Öfkemizi sokaklara taşıyalım

Avrupa Kadın Dayanışması

Share

Kadınların İsyanı Her Yerde !!



İranda 22 yaşındaki.
MAHSA AMİNİ işkenceyle katledilen İslam kurallarına uygun baş örtüsü takmadığı gerekçesiyle.
Ahlak polisleri tarafından katledilmesinin ardından.
İranda başta Kadınların direnişiyle hemen hemen her ülkede kadın kurumların çağrısıyla bugün de.
Viyana MENSCHENRECHTE
Eylem binlerce
Kadınların katılımıyla gerçekleşen yürüyüşte İranda,ki gerici Molla rejiminin baskıcı katlayımcı yüzü konuşmalarla, solaganlarla,zılgıtlarla teşhir edildi. özelikle kadınları otakratik Molla rejimine karşı iranda ayağa kalkan alkışlarla Selamlandı.
Avrupa demokratik kadın hareketi

Share

Kadınlar Susmayacak!


Günlerdir kadınlar başta olmak üzere binlerce insan iranda gerici faşist Molla rejiminin polisleri tarafından dövüle dövüle Katledilen 22 yaşındaki Mahsa Amini için sokaklara döküldü.Isyan sadece olayın yaşandığı bölgeyle sınırlı kalmayıp doğu Kürtisdanın da bir cok kentine sıçradı.Bu isyanda birçoğu kadın olmak üzere
60 kişi Faşist mola rejimi tarafından yaşamını yitirdi.
Avrupanın bir çok ülkesindeki kadınlarda Mahsa Amini için içindeki öfke ve isyani sokaklara taşıdı,
24 Ekim’de isviçrenin Zürich şehrinde’de Avrupa Demokratik Kadın Hareketinin’de içinde bulunduğu, Iran Kadın kurumları,Kürt Kadın Hareketleri(YSK-S) Yeni Kadın,SKP,Lila Solidarität,Mor-Kızıl Kolektif, Isviçreli yerli kadın kurumları ve adını sayamadığımız birçok kadın kurumu yerini alırken,kadın kurumları yanı sıra gençlik kurumlarından SYM,YDG, göçmen kurumlardan IDHF, ATIK,IDIF,TIK,ITIF,bir çok kurum dahil binlerce insan isyanını ve öfkesini sokağa taşıdıar.Eylemin başladığı alanda kadınlar saçını keserek eyleme destek verirken sık sık Faşist mola rejimi defol,jin jiyan,azadi, sıloganlari atılarak yürüyüşe geçildi,yürüyüş büyük bir çoşkuyla sürerken bir çok noktada polis olduğuda dikat çekiyordu.Helvetia platzda başlayan yürüyüş tekrar Helvetia platzda bir çok kurum kuruluşun konuşmalarıyla ve sloganlarıyla son buldu.

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi

Share

AND OLSUN Kİ, SAÇLARIMIZDA ÖZGÜRLÜĞÜ DALGALANDIRACAĞIZ !


Asırlardır yaşamı omuzlayandı kadın..
Acılarını, sevinçlerini, özlemlerini ve umutlarını asırlar boyu taşıdı…
Emek deryasında en önde gidendi..
Yaratan, değiştiren, dönüştüren ve her koşulda, her zaman hayatın döngüsünü en ağır bedeller ödeyerek ileri taşıyan oldu hep…
Ama aynı zamanda yarattığına yabancılaşan, yarattığından uzaklaşan da oldu..
Ne yazık ki yaşamı yaratanlar kendi yaşamında söz sahibi olamadılar.
Çünkü güçlerinin farkında değillerdi, yarattıklarının farkında değil..
Onlar durunca hayat dururdu, ama farkında değillerdi..
Fakat hayat hep böyle devam edemezdi.
Emeğinin farkında olan kadın kendinin de farkında olmaya başladı..
Ve o günden beri, en büyük çabası; “kendi olma çabası” oldu kadının..
“Hayır!”ları arttıkça, sorguladıkça,karşı çıktıkça şiddete uğradı..
Ve artık “Hayır!!” bir uyanış, bütün kötülüklere, her türlü ötekileştirmeye bir karşı koyuş oldu.
Sömürüye, baskıya, zulme hayır.. Eşitsizliğe, adaletsizliğe hayır..Dedi kadın.
Kişiliksizleştiemeye, kimliksizleştirmeye hayır..Dedi kadın.
Bedenimiz, seçimlerimiz, irademiz bize aittir.
Geleneklerinizle, adetlerinizle, bağnaz kokuşmuş inançlarınızla bizi esir alamazsınız.
Öfkemizi kuşandık, isyanımız yıllardır sokaklarda..Hayır !! dedik bir kez..
“Bedelini ödediğimiz bu hayatın akışına da yön vereceğiz.
Her kaybımız isyandır şimdi..
Bütün renklerimizle bütün emeklerimizle hayatı yeniden var edeceğiz.
Mahsa AMİNİ isyanımızdır.

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi.

Share

Yaşasın Enternasyonal Kadın Dayanışmamız…

Tunus’da 3. gerçekleşen Dünya Kadın Konferansına toplam 42 ülke, 93 delege ve 450 katılımcı kadınla gerçekleşti.
Dünyanın dörtbir yanından gelen kadınlarla her renkten, her dilden bayraklarımızla, pankartlarımızla 4 Eylül Pazar günü Arap baharının başladığı 14 Ocak meydanındaydık, diğer adıyla Devrim Meydanında..
Diğer gruplar gelene kadar alanda el ilanlarımızı dağıttık ve bütün grupların gelmesiyle birlikte coşkulu bir yürüyüş gerçekleşti. Bütün kadınların coşkusunu görmeye, yaşanmaya değerdi.
Binlerce kadındık..
Binlerce sınırları aşan..
Binlerce idealleri ortaklaştıran..
Binlerce özgürlük, eşitlik ve adalet hedefine yürüyen…
Öncelikle enternasyonal ruhun coşkusu yaşanmaya değerdi…
–« Jin Jiyan Azadi ! »
« Dünya Yerinden Oynar, Kadınlar Özgür Olsa »
El Pueblo Unido Jamas Sera Vensido ! (Halkların birleşik mücadelesi asla yenilmez.) »
So so Solidarité Avec les Femmes du Monde Entier »(Da- da- dayanışma bütün dünya kadınlarıyla.)
« Vive la Solidarité Internationale des Femmes »(Yaşasın Enternasyonal Kadın Dayanışması)

Fransız devrimci kadınlarının « Debout debout debout (Ayağa kalk !) »şarkısı da ayrıca anlamlıydı.. Yürüyüş bittikten sonra da tiyatro önünde Sloganlarımız devam etti…
Ardından Che Guevara (Comandante Che) şarkısı eşliğinde coşkulu bir açılış akşamı gerçekleştirdik…
5-6 Eylül de 31 atölye ile çalışmalar başladı.
5 Eylül’de biz de ADKH olarak Fransız grupla birlikte « Göçmenlik ve Küreselleşme » çalışmasını gerçekleştirdik. Özellikle Arfikalı göçmen kadınlarının anlattıkları hikayeleri, kendi ülkelerinde de bir göçmen olmaları ve göç bölgesin de yaşadıkları zolukların boyutu gösteriyor ki iç yada dış göçün sonuçları oldukça ağır yaşanıyor. Emperyalizmin küresel saldırıları arttıkça bu göçlerin daha da artarak devam edeceği ve buna karşı kadının kendi kurtuluşunun destekçisi değil öznesi olması gerektiği ve sınıfsal kurtuluşuna katılması gerektiği de anlatıldı.
Odalar da tartışılan diğer başlıklar ise ; Kadın emeğinin görünür kılınması.. Öz Savunma haktır- Kadın beyanı esastır, ispatı erkeğe aittir..Toplumsal cinsiyet eşitsizliği… Sendikalarda kadın ötgütlenmesinin zorluğu..
İşçi kadınlar.. Genç Kadınların örgütlenmesi..
Sosyalizm, kurtuluş perspektiflerimiz ve opotinizm kılıflı feminizm..
Savaş krizi, gıda krizi, işgal, göç ve ekoloji..
Tabandan köylü kadınların durumu..
Rojova kadın devrimi..gibi konular tartışıldı ve oldukça kıymetli deneyimler sunuldu.
Konferans da her gün kültür akşamları da gerçekleşti..Her kıtadan kadınların şarkıları dansları sahnede yerini aldı..Filistinli sanatçının uzun süredir Fransa’da tutsak olan devrimci George Abdallah üzerine konuşması salondakilerin « Politik Tutsaklara ÖZGÜRLÜK « sloganıyla karşılık buldu.
Bu arada ev sahipliği yapan Tunuslu emekçileri de geçmemek gerekir.
Bir öğlen yemeğinde yöresel Tunus grubunun şarkısı çok anlamlıydı.
7-10 Eylül’ de ise konferansın genel kurul çalışması devam etti.
7 Eylül de önce delegeler söz alarak ülke raporlarını sundular, ardından katılımcılar söz hakkı aldı ve ülkelerine dair konuştular. Kısa özetlersek ;

Meksika: “ şiddet aile içinde başladı biz Marks’ın teorisine inanıyoruz. Öz savunma devrimle olacak. Mao’nun dediği gibi kadınlar göğün yarısıdır. Meksika’da günde 10 kadın öldürülüyor. Yıllarca öğrenci komitesinde erkek yoldaşlarla tartıştık ve erkek yoldaşların saygısını kazandık. Emperyalizm her yerde bizi takip ediyor. Takibe karşı mücadele geliştirmeliyiz. »
Almanya: “ Almanya’da Taciz yada tecavüze uğrayanlara 24 saat içinde hastanelere gidin deniliyor. Bu tek başına bir çözüm değil.Genç kadınların çok problemi var. Tunus’da gördük 2010 da, öncün yoksa isyanlar yeterli başarıya erişmiyor. Temizlikte %70 kadınlar çalışıyor ve dünyadaki tüm temizlikçilerle çalışmak istiyoruz. »
Afrika : size Afrika kadın konferansını tanıtayım, dünya kadın konferansından ortaya çıktı Tongo’da 2010 yılında gerçekleşti. 2017’de ikincisi 2018’de 3. Afrika kadın Konferansı gerçekleşti. Almanya’dan iki kadın katıldı. Hindistan’da yapılan teorik seminere katıldık.
Güney Afrika: Apartheid sistemi hakim. Biz erkeklerle el ele mücadele etmeliyiz. Bizi biz kurtarabiliriz. Ölen kadınların mücadelesini sürdürmemiz gerek.
Kamerun : kaldığımız ülkede (Almanya) haklarımız var, ama geldiğimiz ülkede haklarımız yok. Anglofon insanları dışlanıyor, hapiste doğan çocuklar var. Neden hapiste olduğunu bilmeyenler var. Hapis değil toplama kampı. Birçok insan kaybediliyor. Anneler çocuklarıyla işe gitmek zorunda kalıyorlar. Göçmenlikte kadınlar çoğaldı. Çok tecavüz var orda. Kadın pazarı var. Ailenin parası yoksa genç kızlarını pazarda satıyorlar. Sadece yaşamak için savaşıyorlar. Bilmediğimiz savaşlar var dünyada.
Polonya : değişim için mücadele ediyorum Ocak 2021’den itibaren kürtaj yapılmıyor yasak. Bir arkadaşım var ikiz doğurdu kafası yapışıktı kadın ne yapacağını bilemediği için intihar etti. Neden başkaları bizim bedenimiz hakkında karar veriyor. Biz bugün birlikte güçlüyüz.
İsviçre : « İsviçre Haidi ülkesi. Çikolata ülkesi. Ama çok sorun var. Emeklilik gibi, çocuk sorunu gibi. Evet grevler vardı. Ama önceden kadınlar greve daha güçlü katılıyordu. Ev içi şiddette İsviçre’ de de erkekler çok ceza almıyor. Genç Kadınlara ulaşmalıyız.Perspektife ihtiyacımız var. »
Yeni Kadı Dünyası : İşçi kadınları da örgütlemeliyiz. İşçi kadroları az.
Ortadoğu : “ Ortadoğu ve Afrika’da 40’a yakın örgüt var. Yüzlerce kadın bu oluşum içinde. Kadın Komisyonu uluslararası komisyona ulaşmış düzeyde.

İspanya : » Pandemi sürecinde biz Kadınlar hayatı idame ettirdik. Biz temizlikçi kadınlar güçlüyüz. Biz tabandan kadınlar olarak örgütlenmeliyiz. »
Eritre : kadınlar erkekler gibi savaşa gittiler. Kadın sünneti ve çocuk evliliğinde başarılar elde ettik. Sünnet gizlice yapılıyor. Pratik yeraltına geçti. kadınlar doktora gidemedi ve öldü. Özgürlük diyoruz.
Gaban (Afrik) : sorunlar aynı, Tunus Afrika’dır. Artık siz buradasınız kendimizi güvende hissediyoruz. Bir su nehir gördüğünüzde orada bir hareketlilik yoksa, durgunsa içinde ne olduğunu bilemezsiniz. Afrika’yı ön plana almalısınız.
Tunus : Karl Marks’ın sözü gibi bir ülkenin durumunu merak ediyorsanız kadınların durumuna bakmalısınız. Kadınlar vücutlarına, güzelliklerine göre seçiliyorlar, yeteneklerine göre değil. Aile içinde baba tarafından çok şiddet var, kararlara kadınlar dahil edilmiyor. Tunus’da da silahlara karşı mücadele ediyoruz. Komünist Partisi kadınları desteklemeye çalışıyor..
Peru : Uzak olan ve çok çeken bir ülkeden geliyorum. Sorun erkeklerden kaynaklanmıyor, sistemi değiştirmemiz gerekiyor.
Zimbabve : Bazı kız çocukları anneleri tarafından pazara bırakılıyorlar. Çünkü çok çocukları var ve bakamıyorlar. Bizi destekleyecek kadınlara ihtiyacımız var.
Etopya : Tecavüz olayları çok oluyor. Çocuklar çok ölüyor. Bunu konuşmak zor ama, konuşmak zorundayım. Etnik bir mücadele var. Kadın katliamları var. Savaşta kadınlar daha çok sorun yaşıyor. Savaşın bitmesi için çağrıyı desteklersek iyi olur.
Filistin : Filistinli kadınlar sömürgecilik yaşıyorlar emperyalizme karşı mücadele etmek istiyorsanız Filistin’e bakınız, bütün sömürgeciler Filistin’e giriyor, ama ben kendi ülkeme gidemiyorum. Yoksulluk kadındır.
Batı Sahra : Örgütçülere teşekkür ediyorum. Batı Sahra İspanya tarafından sömürülüyor. Ulusal eylem planı oluşturmalıyız. Bir kız vardı 7 yaşında şarkı söyle dediler devrimci şarkı söyledi ve kızı dövdüler. Tabii ki umudumuz var. Ben de bu işkenceye karşı savaşmak istiyorum.
Afganistan : Miran’ın sözü : Afgan kadınlar aslan gibiler, bir eyleme geçtilermi kimse onlara engel olamaz. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını istiyoruz. Afgan ve İranda kadınları kapatıyorlar buna karşı mücadele ediyoruz.
Leyla Ezidi : Bizim orda kadınlar 2014 yılında bir katliam yaşadı. Devlete erkeklere hiç güvenimiz kalmadı. Devletlere, hükümetlere karşı baskı oluşturun. Biz sadece kadınlara güveniyoruz.

Koordinatörler küçük bir bilgilendirme de yaptılar kurul sonunda : Konferansın en yaşlısı 74 yaşında İranlı bir kadın, en genci 21 yaşın da Almanya’dan ortalama yaş 35 şeklinde gözlemlendi.
Konferansın son gününde bazı değişimler ve eklemekerle birlikte sonuç bildirgesi onaylandı. Kadın kurumlarının önergeleri asıldı ve delegelerin imzası toplandı. Bizim önergemizde delege çoğunluğu tarafından imzalanarak kabul edildi.
Bizler açısından da konferansın kendisi bir paylaşım alanıydı..Sorunlarımızı, yaşadıklarımızı, çözüm alternatiflerimizi paylaşmanın alanıydı. Her çalışma atölyesinde bizlerin hikayesi dile geldi. Deneyimlerimizi, kimi yerde de acılarımızı, sevinçlerimizi ve birarada olmanın mutluluğunu da paylaştık.
Ve yine gördük ki « Kadınlar Birlikte Güçlüyüz « sözü yaşamı omuzlayan ama kendi yaşamında söz sahibi olamayan kadınlar için can alıcı bir yerde duruyor. Tam da bu noktada yine diyoruz ki en çok kadınların Enternasyonal çalışmaya, enternasyonal mücadeleye ihtiyacı var. Ve en çok kadınlar hakediyor Enternasyonal ruhu Enternasyonal coşkuyu…
Selam olsun Tunus’da Dünya Kadınlarını buluşturan UMUDA !!!

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi

.

Share

3.Dünya Kadın Konferansı Coşkulu Bir Şekilde Devam Ediyor


3 -10 Eylül arasında yapılması planlanan üçüncü Dünya kadın konferansı startını verdi. 3 Eylül 2022 günü başkent Tunus’ta (Tunis) Devrim Meydanı’nda mitingle başladı. Bu meydan; 2011 Arap Baharına ev sahipliği yaptığı için Devrim Meydanı olarak tanımlanıyor.

3.Dünya Kadın Konferansının Tunus’ta yapılma nedeni de Arap Baharı’ nin yaşanmış olmasıdır. Konferans yeri toplumsal olayların aktif yaşandığı ülkeler olarak belirleniyor. Tunus Devrim meydanda konferansın startı verilmiş oldu.
Sabah saatlerinde 45 ülkeden delege ve katılımcılarla başlayan, tüm renkleriyle meydanı dolduran kadınlar kendi dilleri, pankartları,sloganları, şarkı ve dansları ile devrim meydanını mücadeleci kadınların renkleriyle doldurdular.
Çeşitli dillerde pankart ve flamaların yanı sıra el ilanları da dağıtıldı.

Yapılan mitingin ardından yürüyüşle konferans alanına gidildi.
Yürüyüş güzergahı boyunca özellikle ağırlıklı olarak sivil polislerin etrafta bulunduğu ve komitenin belirlediği görevliler üzerinden kitleyi dar bir caddeye yönlendirmek için baskı oluşturdular.
Polis baskı oluşturarak göz korkutmaya çalıştı. Özellikle Tunuslu kadınların ev sahipliği yapması gerici iktidarı rahatsız etti.
Ancak Tunuslu Kadınların öfkeli ama bir o kadar da coşkulu haykırışları güçlü bir cevap oldu.
Afrika, Avrupa, Latin Amerika ve Ortadoğu’dan renklerin yansıdığı yürüyüşte Kürdistanlı özellikle Rojavalı kadınlar oldukça dikkat çekti. Kadınların güçlü mücadele alanı olan Rojava ‘dan katılan delegeler basının yoğun ilgisini çekti. Türkiyeli ve Kürdistan’lı kadınlar
“vardık varız var olacağız!”, “ yaşasın enternasyonal dayanışma“, „ Jin Jiyan Azadi!“, „ Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa!” gibi sloganlarla yürüdüler.
Yürüyüş sırasında taşınan pankartlar renkleri ile ve yazdıkları sloganlarla oldukça farklılık gösteriyordu. Avrupa Demokratik Kadın Hareketi’nin “Sessizlik Şiddeti Gizler” İngilizce pankartı da basının ilgi odağı oldu.
Yürüyüşün bitiş noktası aynı zamanda konferans açılışının yapıldığı tiyatro binasının önüne gelindiğinde görülmeye değer bir coşkuyla açılış salonuna geçildi.

Açılış ve Selamlama

Sahneye Ernesto Che Guavera ’nın fotoğrafı konularak Hasta Siempre Comandante Che Guavera şarkısı İle yapılan açılış yapıldı. Kadınlar dans ederek şarkıya eşlik ettiler. Açılışı Filistin ve Tunuslu kadın aktivistler yaptı.
Organizatörlüğünde yer alan Tunuslu kadın hareketi aktivistleri, konferansın
Tunus’ta yapılmasına karar verilmesinden dolayı koordinatörlere teşekkür ederek ve aynı zamanda böyle bir etkinliğin bu zor koşullarda burada yapılmasının kendilerini onurlandırdığını gururlandırdığını dile getirdiler.

Filistinli aktivist halkların yaşadığı baskı ve zulmün emperyalistler tarafından desteklendiğini, kapitalizmin bunun suçlusu olduğunu, dolayısıyla emperyalizme ve kapitalizme karşı mücadelenin birlikte geliştirilip yükseltilmesi gerektiğine dikkat çekti. Filistin halkının yaşadıkları ile Rojava ‘da halkın yaşadıklarının aynı olduğunu ve bu “kaderin” değiştirilmesi için emperyalizme karşı ortak mücadelelerin geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekti.”Öfkemizi örgütleyip bunlara karşı mücadelemizi geliştirmeliyiz. Büyük toplumsal değişimlerin olması için kadının özgür olması gerekir” sözünü hatırlattıktan sonra konuşmasına son veren Filistinli kadın aktivist coşkuyla selamladı..

Monika Gärtner: ” Pekin’de BM ( Birleşmiş Milletler) yaptığı kadın konferansına katıldım. O konferansta erkekler baskın geldi ve bizim adımıza kararlar almaya çalıştılar.
Biz buna boyun eğmedik, Kadınlar kendi geleceğini kendileri ele almalı. O günden sonra kendi konferansımızı yapmaya karar verdik, diyerek Ukrayna savaşına değindi.

“Dünya’nın her yerinde enflasyon, işsizlik, kadına karşı şiddet, insan ve doğa sömürüsü, baskıyı yaşıyoruz. . Biz neden patriyarkal bir sistemin bizim hayatimizi yönetmelerine izin verelim. Biz kadınların özgürlüğünü, doğa ve insan sömürüsünün son bulmasını istiyoruz. Ve çocuklarımız sosyalizmi istiyor. Bunun için sürekli öğrenmek öğrenmek ve öğrenmemiz lazım, kendimizi ve etrafımızı değiştirmemiz için.” Diyerek konferansı selamladı.

Demokratik Kadın Hareketi Tunus: “ biz daha iyi bir dünya için savaşacağız, dayanışma için birarada olacağız. Bunun icin dünyadaki bütün kadın hareketleriyle tanışmalıyız. Farklılıklarımıza rağmen ortaklaşmalıyız. Patriyarkal sistemi, emperyalizmi devirmek icin ortak mücadele etmeliyiz. Eşitlik için birleşmeliyiz. Sosyal çelişkiler değişti dünyada, sadece isçi ve kapitalistler değil artık mesele, sadece sınıf sorunu yaşamıyoruz, fakirlik büyüdü. Biz Demokratik Kadın Hareketi Tunus olarak buradaki mücadelemiz, aynı zamanda kapitalizme ve emperyalizme karşı olan mücadelenin parçasıdır. Sessizliği bozmamız lazım.. Biz kadınlar eşitlik istiyoruz, bütün cinsler icin eşitlik, eşit işe eşit ücret istiyoruz.
Önümüzde zor bir mücadele süresi var, engelleri aşmak, zorlukları yenmek, ve ileri gitmek istiyoruz. Eşit bir dünya, sömürgeciliğe karşı, Sosyalizm icin mücadele edelim! “ Tunus Demokratik Kadın Hareketinin bu Mesajı coşkuyla karşılandı

Topraksızlar Hareketi; “kapitalizme, faşizme, patriyarkaya karşı Rosa Luxemburg şahsında ve tüm devrimciler adına devrimci mücadele etmemiz lazım. Umudumuzu büyütelim, dünya çapında büyütelim.”

Bu iki konuşmacıdan sonra söz alan kadınlar da genel olarak kadın sorununun çözümünün mücadeleden geçtiğini ve birlikte mücadelenin örgütlenmenin önemini gerekliliğini herkes tarafından kavranması gerektiğine dikkat çektiler. Öncelikle Örgütsüz olan kadın, her türlü baskıya uğrar; dolayısıyla örgütlenmeli ve erkek egemenliğinde ki kapitalist sisteme karşı mücadele etmelidir. Kadın, hayatın her alanındadır dolayısıyla hayatın her alanında yaşanan eşitsizlikleri birebir kadın yaşar. O halde kadının örgütlenmekten ve mücadele etmekten başka çaresi yoktur mesajları verildi.
Günün finali yapılan konuşmaların ardından kültürel etkinlik başladı. Kadınlar özgürce dans edip
şarkı söylediler.

Atölye Çalışmaları

Atölyelere tartışmalar devam ediyor. Farklı başlıklarla yapılan atölyelerin ardından akşam saati ortak kültürel etkinlikle devam edildi. Atölye çalışmasından çıkan sonuçlar konferans bildirgesi şeklinde yayınlanarak kadın hareketlerinin ortak perspektifi olarak

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi


Share

İSVİÇRE’DE KADINLAR GREVDE!!

Eşit hak talebiyle ilk defa 14 haziran 1991 tarihinde greve giden kadınlar bu yılda 14 haziranda İsviçre’nin Bern, Zurich,Basel,Winterthur,Luzern,Cenevre,Lozan,şehirlerinde eşit işe eşit ücret, her türden cinsiyet ayrımcılığına, kadına yönelik şiddete ve ırkçılığa karşı kadınlar sokaklardaydı. Hafta içi işgünü olmasına rağmen aralarında Avrupa Demokratik Kadın Hareketi ,Yeni Kadın ,Sosyalist Kadınlar Birliği,Beritan Kadın Meclisi,Lila solitäritet,Anti faşistler,Feminist kadın örgütleri ve adını sayamadığımız bir çok göçmen kadın kurumları renkleriyle alanlarda yerini aldı.
Grevin izinli olmasına rağmen “güvenlik” adi altında bir çok noktaya polis yerleştirildiği de göze çarpıyordu, Basel şehrinde kadın grevine polisin müdahale edip dağıtmak isteminde bulunmasına karşın kadınlar direnişleriyle polislerin bu müdahalesini boşa çıkartıp alanları terk etmeyerek greve devam ettiler.. Her alanda kadınlar ortak taleplerini gerek sözlü gerekse çekilen halaylar, zılgıtlar ve sloganlarla dile getirdiler .Kadın grevi coşkulu bir şekilde son buldu.

Share

KAPİTALİSTLERİN EMEK SÖMÜRÜSÜNE KARŞI KADINLAR GELECEĞİMİZ İÇİN GREVDE!

12 Haziran Pazar günü Avusturya’da kadınlar; eşitsizliğe ,kadın emeğinin görünmezliğine, değersizleştirilmesine ,Patriarkaya karşı “ Kadınlar Grevde” diyerek Graz, innsburck ve Viyana’da sokaklardaydılar. Avusturya’da kadınlar eşdeğer iş için erkeklerden ortalama %16 daha az kazanıyor. Bu gerçekliğe kadınların yarı zamanlı, esnek çalışma sistemlerinde aldıkları ücretlerin daha da fazla düşmesi ve evde harcanan görünmeyen emek te eklendiğinde, Avusturya’da cinsiyete göre toplam gelir farkı %44,9’u bulmaktadır. Bu da kadınların, eşdeğer işte çalışan erkeklerden yılda 46 milyar Euro daha az kazandığını gösteriyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadın emeğinin ucuz ve yedek işgücü görülmesinin sonucu olarak, Avusturya’da kadınların 1 Ocak’tan 12 Haziran’a kadar hiçbir karşılık almadan çalışması anlamına geliyor. Bu nedenle kadınlar ilk yıl önce Viyana ve Graz’da 12 Haziran’da “Eşdeğer işe eşit ücret” şiarı ile greve çıkmışlardı. Bu yıl 12 Haziran’da Viyana ve Graz’a İnnsbruck ta eklenerek üç şehirde kadınlar greve ciktilar..

Kadınlar grev için ARNE-KARLSSON-PARK 9.cu Viyana da saat 16:00’da buluştular. Örgütleme komitesinin ortak hazırladığı açılış konuşmasının okunmasıyla start verilen mitinge, AKD ve katılımcı bir çok kurumun açıklamalarının okunmasıyla devam edildi.


Konuşmaların akabinde yapılan müzik coşkuyu arttırdı. Akabinde bir kadın “ kadının görünmeyen emeğini ve kadına yönelik şiddetì protesto eden” pandomim oyunu ile eyleme renk kattı. Saat 18:30’da kortej oluşturularak Fraun Zentrum a dogru yürüyüşe geçildi. Yürüyüş boyunca yapılan konuşmalar, atılan sloganlara çevreden alkışlarla yoğun ilgi gösterildi. Saat 19:00’da Fraun Zentrum da müzik dinletisi ve Kadın mücadelesini anlatan Film gösteriminin ardindan etkinlik sona erdirildi..

Share

Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur

   Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur! 

İktidarlar her dönem yönetimden hoşnutsuz olan halkların muhalefetini susturmak için devlet politikası olarak halkın öncülerini işkencelerden geçirmiş hapishanelerde tutsak etmiştir. Tutsak etmekle de yetinmemiş, pervasızca çeşitli işkence yöntemleriyle devrimci politik iradelerini teslim almak için saldırmaya da devam etmiştir.
Bizler çok iyi biliyoruz ki; her saldırı, her şiddet çözümsüzlüğün çaresizliğin eseridir. Tutsaklara saldırı muhalefete, demokrata, sosyaliste, yurtsevere, sanatçıya alternatif yaşam isteyen her kesime gözdağı vermenin aracıdır.
Yönetenler, yönetemez hale geldikçe önce hapishanelere halkın örgütlü ve ileri kesimine saldırarak muhalefeti, itiraz edenleri susturmayı hedef almışlardır. Kadına, aileye, sanata, sanatçıya, boyun eğdirmek için yasak, sansür, tehdit yetmez ise tutsaklıkla ayar verme çabası devam ediyor.
Onun için sosyalist ve Kürt halkının mücadelesini temsil eden halkın vekilleri, siyasetçiler, rehine olarak tutulmaktalar. Kadın mücadelesini bastırmak için 8 Mart’ta zıpladıkları için kadınlar tutuklandı. Sanat yasaklandı, sanatçılar tehdit edildi.
Sağlık sorunları giderek kötüleşen Aysel Tuğluk zamana yayarak sessiz ölüme mahkum edilmiş durumda. Yine kadın tutsakları kadınlık kimliği ve bedeni üzerinden itibarsızlaştırma çabaları eril egemen devlet zihniyetinin bir parçası olarak devrede.
Bir başka işkence ve izolasyon yöntemi olarak sürgün politikası.
F tipi hapishanelere geçiş ile birlikte dışarıyı susturmanın aracı olarak yeni ceza yasası ve hapishaneleri “yönetebilir” hale getirmek için daha güçlü tecrit ve disiplin cezaları uygulanmaya konuldu. İtaat etmeyen tutsaklara yönelik disiplin cezaları verilerek dışarı çıkma hakları gasp ediliyor. İçerde tutsakların iletişimini engellemek, dışardan tutsakları sahiplenen yakınlarını ekonomik olarak mağdur etmek için sürgün politikası devreye giriyor. Yıllık rutin sürgünlerin yanı sıra kimi tutsaklara yönelik daha “özel” cezalar işletiliyor. Hücre cezası, bir çok kez sürgün bunların bir parçası. Kadın tutsaklar dan Nuray Çelik Elazığ hapishanesin den Diyarbakır’a sürgün edilmesinin ardından, Edirne hapishanesin de devrimci tutsaklara yapılan saldırının ardından Özgür Çelik, Abidin Kahraman ve 18 tutsak Sincan hapishanesine sürgün edildiler. Yıldırma, iletişimi azaltarak yalnızlaştırmayı amaçlayan bu politikalara karşı halkların özgürlüğü için mücadele eden tüm tutsakların mücadelesi sahiplenilmeli.
Tarihsel deneyim ve birikimler göstermiştir ki hapishaneler devletlerin “kanayan yarası” olmaya devam edecek. Çünkü baş eğmezliğin defalarca kez ispatlandığı alandır. Ve yine deneyimler göstermiştir ki direniş ve örgütlü mücadele kazanmanın tek seçeneğidir. Faşist iktidarlar da bu deneyime sahip oldukları için saldırılarına özel yöntemlerle devam ediyorlar.
Kadınlara yönelik her cinsiyetçi söyleme,LGBTİ +yapılan her saldırıya, Gezi direnişini karalayan, değersizleştiren her operasyon, ceza ve hukuksuzluğa karşı, daha güçlü direniş, daha coşkulu kadın mücadelesi, daha sahiplenilen Onur Haftası yürüyüşleri düzenlenerek cevap olundu.
Bunun için olduğumuz her yerde tutsakların mücadelesini sahiplenelim. Sürgün ve tecrit politikalarını teşhir edelim.

Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur Umudumuzdur.
Onurumuza Umudumuza sahip çıkalım..
İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek..
Kahrolsun faşizm yaşasın mücadelemiz.

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi.

Share