. tarafından

KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR!

Temmuz 5, 2020 de ANASAYFA . tarafından

Avusturya Innsbruck da Eylem.


Avusturya’nın Tirol Eyaletine bağlı, Imst şehrinde yaşayan, Bircan Dever, evli olduğu erkek tarafından canice öldürüldü. Katil 27 haziran 2020 Cumartesi günü Bircan Dever`i katlettiğini itiraf etti, ve tutuklandı. Innsbruck’da Mor kızıl kollekftif in çağrısı ile biz Avusturya Demokratik Kadın Hareketi Alevi Kadınlar Birliği Innsbruck ve Sosyalist Kadınlar Birliği olarak katledilen Bircan Dever nezninde katledilen bütün kadınlar için
30-06-2020 de patriarkal kapitalist sistemden beslenen erkek egemen şiddeti protesto etmek için sokaklardaydık. Akabinde 03-07-2020 Cuma akşamı yerli ve göçmen kadın kurumları ile ortaklaşa bir yürüyüş gerçekleştirdik.

Salı günü düzenlenen miting ve Cuma yürüyüş öncesi yapılan mitingde Payriarkal sistem ve sistemin kadın katliamlarını gerçekleştirilen erkeklerin caydırıcı cezalar vermek yerine kadına uygulanan şiddeti aile içi namus cinayetleri kılıfına sokmakta olduğunun vurgulandığı konuşmalar yapıldı . Kadının en güvenilir yer olarak bildiği inandığı dört duvarın en tehlikeli yerler haline geldiği belirtildi. Miting alanına karanfiller bırakıldı.

Kurumların ortaklaşa hazırladığı bildirinin okunmasının ardından
Kadın cinayetlerine hayır
Stop der Femizid
Jin Jiyan Azadi
Ve bir çok sloganlar atarak yürüyüşe geçildi.
Corona kurullarına uyarak yapılan yürüyüşe yaklaşık 500 kişilik katılım sağlandı.


Avusturya Demokratik Kadın Hareketi
Innsbruck
04-07-2020

Share
. tarafından

Bircan’a veda…

Temmuz 8, 2020 de ANASAYFA . tarafından

Avusturya’nın Tirol eyaletine bağlı İmst şehrinde evli olduğu erkek tarafından katledilen Bircan Dever bu gün yoğun bir kitle katılımıyla zorunlu çıktığı son yolculuğuna uğurlandı.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi ve Avusturya- Almanya’dan birçok kadın kurumları ile  kitlenin katılımıyla yapılan törende kadın katliamları sloganlarla lanetlendi. Yapılan konuşmalarda şunlar ifade edildi;

“Ve dedik ki: Kadınlar öldürülmesin diye çığlıklarımız, kendinde bu hakkı bulup bizi öldürenlere isyanımız. Patriarkal Kapital sistemin beslediği erkek egemen zihniyete isyanımız. Kadınların özgürce yaşayıp yaşanılır bir dünya yaratma çığlıklarıdır çığlığımız.”

Kadın Yaşam Özgürlük!
Ji Jiyan Azadi!
Kadın cinayetleri politiktir!

Avusturya Demokratik Kadın Hareketi

Share
. tarafından

Cinsiyetçi, Irkçı Sistemleri Reddediyoruz!

Temmuz 11, 2020 de ANASAYFA . tarafından


10 Temmuz akşamı Viyana’da , Avrupa Kadın Dayanışması, Komintern, Frauen FZ, Siyah block, Latin Amerika Otonom kadın grubu ve daha bir çok kadın örgütünün renklerinin yansıdığı eylem, saat 18:00 de başladı ve coşku içinde 21.30’a kadar sürdü.


Kadına yönelik şiddet, cinsiyetçilik, faşizm ve ırkçılığa karşı kadınlar Viyana’da yine sokaktaydı.
Bir araya gelen kadın örgütleri önce ortak ve kurumsal açıklamalarını okuyarak cinsiyetçiliğe, kadına yönelik şiddete ve kadın katliamlarına, ırkçılığa, faşizme karşı vurgu yaparak , “örgütlü kadın mücadelesini güçlendirelim” çağrısında bulundular. Yakın zamanda Tirol’da yaşanan kadın cinayetine yeniden vurgu yapılarak, “kadın dayanışmasını daha da yükseltelim” çağrısı yapıldı. Hep bir ağızdan “Kadın Cinayetleri politiktir”, “Jin Jiyan Azadî“ sloganları sıkça atıldı.
Avusturya da 24 Haziran‘da başlayan ve dört gün süren AKD eylemine ve devrimci – demokrat kurumlara yönelik gerçekleştirilen saldırı kınanarak “Viyana sokaklarında cinsiyetçiliğe ve faşizme geçit yok” denilerek, “Kadınlar Birlikte Güçlüyüz”, “Yaşasın Kadın Dayanışması”, “Yaşasın Devrimci Dayanışma” vurgusu yapıldı. Konuşmaların ardından başlayan yürüyüş; “ırkçı cinsiyetçi sistemi red ediyoruz” ve bir çok dilde yazılan “ Kadın Yaşam Özgürlük” AKD imzalı renga renk ortak pankartlar taşındı. Miting ve yürüyüş boyunca polisin özel oluşturduğu güvenlik dikkat çekti. Miting Şili kadın mücadelesinin sembolü olan Las Tesis dansıyla, atılan sloganlar ve alkışlar eşliğinde sona erdi.
Birlikte Güçlüyüz;
Ataerkilliğe karşı günlük yaşamda, iş yerlerinde, resmi kurumlar da yaşanan psikolojik ve cinsiyetçi baskıya miting boyunca vurgu yapıldı. Altı yüze yakın kadının katıldığı eylem, renkliliği ve coşkusuyla ilgi gördü. Kadınların sınırları aşarak şiddeti görünür kılan ortak mücadelenin yanı sıra, patriyarkal, ırkçı, ayrımcı emperyalist sisteme karşı kadın mücadelesinin öneminin AKD ile daha da anlamlandığı ve ortak mücadelenin önemi ve kazanımları, Viyana’da bu eylemle bir kez daha pratik olarak gösterilmiş oldu.
AKD olarak her alanda anti faşist, anti kapitalist örgütlü kadın mücadelesini görünür kılmak için tüm saldırılara inat, mücadele araçlarını birleştirmeye, çoğaltmaya çalışarak Patriyrkal sömürü sistemini teşhir etmeye ve kadın mücadelemizi coşkuyla sürdürmeye devam edeceğiz.

VİYANA AVRUPA KADIN DAYANIŞMASI

Share
. tarafından

Kadına Yönelik Şiddete Hayır Mitingi

Temmuz 15, 2020 de ANASAYFA . tarafından


Almanya’nın Hamburg kentinde kadına yönelik şiddete hayır adı mitingi.
Hamburg’da  bir araya gelen kadın kurumları bir miting gerçekleştirdiler Kalabalık bir kitle katılımıyla gerçekleştirilen miting de Almanca Türkçe bildirilerin okunmasının yanı sıra,  Avrupa’da gelişen ve hızla yükselen ırkçılığa ve Ortadoğu’da yaşanan olaylara da değinildi.  Bir saat süren miting sloganlar eşliğinde sona erdi.

Share
. tarafından

Kararlıyız Hakikat ve Adalet Arayışımızdan Vazgeçmeyeceğiz

Temmuz 26, 2020 de ANASAYFA . tarafından


Cumartesi Anneleri’ne sokaklar yasaklansa da kayıpların akibetini sormaya devam ediyorlar.
Her türlü saldırıya karşı, faşizmin kaybetme politikasına karşı 800. Haftada “kaybedenler kaybedecek” demeye devam ediyorlar.
Viyana’dan Avrupa Kadın Dayanışması olarak Cumartesi Annelerinin sesine ses olmak için 800.Hafta da Kayıplarımızın akıbetini sormaya ve hatırlatmaya burdan da devam ediyoruz.

Kayıpların fotoğraflar taşınarak gözaltında kayıplar komitesinin basın açıklaması Almanca ve İngilizce olarak okundu. Yapılan açıklamada “Son kayıp kişi bulunana, son fail cezalandırılana kadar hakikat ve adalet arayışımıza devam edeceğiz. Sevdiklerimizi aramaktan asla vazgeçmiyoruz ve yasaklanan Galatasaray Meydanı’nda eylemlerimizi organize etmeye devam ediyoruz.” denildi.

Share
. tarafından

İstanbul Sözleşmesi’nden Çekilmek, Kadına Karşı Şiddeti Önleme Görevini Terk Etmektir

Temmuz 30, 2020 de ANASAYFA . tarafından

 EŞİTLİK İçin Kadın Platformu’nu oluşturan 310’dan fazla kadın örgütü ve 150’yi aşkın farklı kurum bir açıklama yayınlayarak sözleşmeden çekilmeme çağrısı yaptı.

İstanbul Sözleşmesinden çekilmenin kadına yönelik şiddete karşı devletin görevini yerine getirmekten çekileceği anlamına geldiğini vurgulayan EŞİK durumun kaygı verici olduğunu açıkladı.

Yayınlanan metnin tamamı şöyle;

1 Ağustos 2014’te yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi’nin 6. yılında Türkiye Devleti Sözleşmeden çekilmeyi konuşuyor. 6 yılda kadına yönelik şiddette tırmandığı halde sözleşmenin etkin şekilde uygulanmasını değil kaldırılmasını gündeme getirmek devletin kadına yönelik şiddeti önleme görevini terk etmesi anlamına geliyor.  

Türkiye, 9 yıl önce (2011), İstanbul’da törenle imzaya açılan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni, diğer adıyla İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzalayan ülke olmuştu. O gün hükümette olup imza atan aynı siyasi parti bugün kadınlara vermiş olduğu şiddeti önleme, şiddete maruz kalanları koruma, failleri gerektiği şekilde cezalandırma sözünü yerine getirmekten vazgeçeceğini ilan etti.

İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin son birkaç yıldan bugüne göz yumulan karalama kampanyalarının devlet tarafından da benimsendiği, Numan Kurtulmuş’un son açıklamasının hemen üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapmış olduğu “Çalışıp, gözden geçirin. Halk istiyorsa kaldırın.” açıklaması ile resmi nitelik kazanmıştır. AKP MYK toplantısında İstanbul Sözleşmesi’nin iptalinin görüşülmesi ve bazı tarihlerin telaffuz edilmesi bu resmiyetin son derece kaygı verici göstergeleridir.

İstanbul Sözleşmesi, kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere, herhangi bir ayrım gözetmeksizin, bir insanın cinsiyeti üzerinden zulme maruz bırakılmasının önlenmesi, zulme maruz bırakılanların korunması ve bırakanların gerektiği şekilde cezalandırılması için devletlere yol haritası çizen, atılması gereken somut adımlar konusunda kılavuzluk eden uluslararası bir uzlaşma metnidir. Türkiye’nin de kurucularından olduğu Avrupa Konseyi’nin hazırladığı sözleşme, 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanmıştır. Kadınlara yönelik şiddetle mücadele konusunda en önemli uluslararası belge olarak bir dünya sözleşmesi olma yolunda hızla ilerlemektedir. Bugün Kazakistan ve Tunus gibi çeşitli kıtalardan birçok ülke Avrupa Konseyi üyesi olmadıkları halde bu sözleşmeye taraf olmak için gerekli işlemleri tamamlamaktadır. İstanbul Sözleşmesi kadınlara ve çocukların hayatlarını korumak için verilen bir sözdür ve bu “sözden dönmek”, günde en az 3 kadının öldürüldüğü, bilindiği kadarıyla yılda 28.360 çocuk istismarının yaşandığı bir ülkede kadınları ve çocukları ateşe atmaktır.

İstanbul Sözleşmesi Temel İnsan Haklarına Dayanır; İnsan Hakları Tartışılamaz!

İstanbul Sözleşmesi, başta cinsiyeti nedeniyle kadınlara uygulanan şiddet olmak üzere şiddete uğrayan her bireyi korumayı ve şiddeti önlemeyi esas alan uluslararası bir sözleşmedir. Dolayısıyla sözleşmeden çekilmek, sözleşmenin referans aldığı ve Türkiye’nin de taraf olduğu tüm temel insan hakları belgelerini de tartışmalı hale getirmek anlamına gelecektir.

Dahası, Anayasa’daki eşitlik ilkesinden, şiddeti önlemek ve maruz bırakılanları korumakla ilişkili diğer yasalardan vazgeçildiğinin, devlet olarak kadın erkek eşitliği ve kadına karşı şiddeti önleme politikasını terk ettiğinin tüm dünyaya ilan edilmesidir.

İnsan hakları belgeleri ister Avrupa ya da Asya’da bir şehirde; isterse iki kıtayı buluşturan İstanbul’da imzaya açılmış olsun, Doğu’nun ya da Batı’nın icadı değil, devletlerin imzalayarak vardıkları uzlaşmayı yansıtan evrensel uzlaşma metinleridir. Gündelik siyasete, konjonktüre göre kabul edilen ya da terkedilen alelade kelime yığınları değil, adı üzerinde insanların haklarıyla, canları ile ilgilidir. Tartışma konusu yapılması insanların elbette bu haklarından vazgeçecekleri anlamına gelmeyecektir. Ancak korkutucu olan yasaların caydırıcı etkisi zarar göreceği için hak ihlalleri artacaktır.

İstanbul Sözleşmesi’nin İptali İçin Gösterilen Sebepler Toplumu Yanıltmak ve Asıl Niyeti Gizlemek Amaçlıdır

İstanbul Sözleşmesi ve Sözleşmeye paralel iç hukuk düzenlemesi olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunu’na karşı belli çevreler uzun süredir çarpıtılmış iddialar ileri sürmektedir. Bu iddialar Sözleşme’nin ve 6284 sayılı yasanın “aile yapısını bozduğu, nafaka yükümlülüğü getirdiği, ailenin dağılmasını ve boşanmaları artırdığı, özelde Sözleşme’nin eşcinselliği teşvik ettiği” gibi 9 yıl önce bu yasal metinleri törenle yürürlüğe koyan karar vericileri etkilemek, kamuoyunu yanıltmak amacıyla ortaya atılan asılsız, mantık dışı söylemlerdir.

Sözleşmede nafaka ile ilgili bir düzenleme yoktur. Tartışmalara sebep olan 4. madde; ev içinde şiddete uğrayan herkesi; kadın, çocuk, yaşlı, erkek, engelli gibi pek çok grubu cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, medeni hal, göçmenlik statüsü gibi, herhangi bir nedenle ayrımcılık yapmaksızın korumayı temin eder. Aynı ayrımcılık yasağı Anayasa’da da mevcuttur. Sözleşme cinsel kimliklere ilişkin devletlere şiddetten ve ayrımcılıktan koruma yükümlülüğü getirmektedir.

Sözleşmenin felsefesini ve öngördüğü bütünsel politikayı oluşturan ana tema, hayatın tüm alanlarında kadın erkek eşitliğini sağlamaktır. Sözleşme karşıtlarının öne çıkardığı gerekçeler başka olsa da, asıl sebep sözleşmenin şiddeti cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucu olarak tanımlaması ve kadınlarla erkeklerin eşit olduğu fikrini temel almasıdır. Aileyi parçalayan asıl olgunun şiddet olduğu bu denli açıkken, şiddeti önleme amaçlı bir toplumsal metni “aileyi ve toplumu parçalayacağı” iddiasıyla yok etmeye kalkışmak aslında eşitlik fikrini yok etmeye yönelik bir hamledir. Dolayısıyla İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak, sadece cinsiyet eşitliği talep edenlerin değil, inanç, etnik köken, dil, mezhep, felsefi görüş ve bunun gibi nedenlerle ayrımcılığa maruz bırakılan tüm toplumsal kesimlerin en acil gündemi olmalıdır.

EŞİTLİK İçin Kadın Platformu’nu oluşturan 310’dan fazla kadın örgütü ve destekleyen 150 ye yakın sivil toplum örgütü olarak;

Sözleşmeden geri çekilme niyet beyanları son bulana kadar nöbetteyiz. 5 Ağustos günü Sözleşmeden çekilme konusunu görüşecek olan AK Parti MYK üyelerine sesleniyoruz;  Her gün en az 3 kadının öldürüldüğü bir ülkede kadınları şiddetten koruyan bir sözleşmeden geri çekilme yönünde karar verirlerse ortaya çıkacak sonuçlardan sorumlu olacaklardır.

Bir kez daha hatırlatmak isteriz;

Kadınların Kazanılmış Haklarından Ve şiddetsiz bir hayat mücadelesinden asla VAZGEÇMEYECEKLER.

EŞİK-Eşitlik İçin Kadın Platformu

İletişim için: esitlikicinkadinplatformu@gmail.com

Share