. tarafından

SMF’li Gizem Yamaç’a tehdit ve işbirlikçilik dayatması

Eylül 8, 2018 de ANASAYFA . tarafından

SMF üyesi Gizem Yamaç denetimli serbestlik kapsamında imza için gittiği Tunceli Emniyet Müdürlüğünde iki polis tarafından soruşturma odasına götürülerek sorguya alındı.Yamaç’ı tehdit eden polisler ayrıca işbirliği teklifinde bulundular.Duruma tepki gösteren Gizem Yamaç emniyetten çıktıktan sonra savcılığa giderek suç duyurusunda bulundu.

Yaşanan durum hakkında Gizem Yamaç İHD Dersim şubesinde bir basın toplantısı gerçekleştiridi.Toplantıda söz alan şube başkanı Gürbüz Solmaz ‘’Denetimli serbestlik kapsamında tahliye edilen Gizem Yamaç’a Tunceli Emniyet Müdürlüğü TEM şubesinde görevli bazı polis memurları tarafından kendileriyle işbirliği yapması konusunda dayatmada bulunduğunu belirtti. Solmaz konuşmasının devamında;

‘’Konuya ilişkin bize başvuruda bulunan Gizem Yamaç’ın devam eden hukuki bir süreci var. Gizem kendisine devam eden mahkeme sürecinin tahliyeyle sonuçlanması için polislerin kendisi işe işbirliği yapması istediğini söylüyor. Eğer ortada bir suç varsa buna karar verecek olan bağımsız yargı mercileridir. Emniyetin bu tavrını anlamakta güçlük çekiyoruz’’ ifadelerine yer verdi.

Toplantıda söz alan Gizem Yamaç yaşadıklarını şöyle aktardı ‘’Bizimle işbirliği yaparsan sana da ailene de ekonomik yönden yardımcı oluruz. Çalıştığımı ve kimseye muhtaç olmadığımı belirterek bu tekliflerini kesin bir dille ret ettim. Polisler bana bu gece saat 12’ye kadar müsaade veriyoruz. Eğer teklifimizi kabul etmezsen başına geleceklerden biz sorumlu değiliz dediklerini belirtti.Zaten 12 Kasım’da mahkemen var, bize yardımcı olursan tahliyeni sağlarız’’ dediklerini belirtti.

gazetepatika8.com

Share
. tarafından

80 yaşındaki anne, tutsak kızı için 41 gündür nöbette!

Eylül 8, 2018 de ANASAYFA . tarafından

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği İstanbul Sarıyer Şube Başkanı Zeynep Yıldırım’ın tutuklanmasında sonra dernek önünde oturma eylemi yapan 80 yaşındaki Kezban Bektaş’ın eylemi 41. gününde.
Bektaş, kızı gelene kadar oturma eylemini sürdüreceğini belirterek, “Yaptığı bir basın açıklamasından sonra gözaltına alındı. Ardından tutuklandı. Tek suçu dernek başkanı olması. Biz Alevilerin sesi olması. Kızımı çok özlüyorum. Onun için bir an önce adaletin gelmesini diliyorum” dedi. Gazetemize mektup gönderen Yıldırım ise, “Derneğimizi basıp kapılarını kırıp, duvarlarına küfürler yazıp üç hilal çizenler, bir de bunlar yetmiyormuş gibi çiş yapanlar ellerini kollarını sallayarak geziyor. Biz dernek yöneticeleri olarak onları teşhir ettiğimiz için tutuklanıyoruz” dedi.

‘İçim acıyor’

Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği İstanbul Sarıyer Şube Başkanı Zeynep Yıldırım’ın annesi Kezban Bektaş 40 gündür dernek önünde saat 13.00- 15.00 arasında nöbet tutuyor. Kızı için 40 gündür adalet arayan Bektaş,“Adalet, ekmek ve su kadar önemli. Ben sadece kızım için değil herkes için adalet istiyorum. Telefon üzerinden kızım ile görüştüm. Sağlık durumu iyiydi. Ama ben bir anneyim, kızım dört duvar arasında. Ne kadar iyi olabilir? İçim acıyor. Ben kızım yanımda olsun istiyorum. Ben halk çocuğuyum. Tüm halkları benimle ve kızımla dayanışmaya davet ediyorum” diye konuştu.

“Kendileri gibi düşünmeyen herkes suçlu ve tutuklanmayı hak ediyor” diyen tutuklu Zeynep Yıldırım ise, “Eşimde bir yılı aşkın süredir tutuklu. Bir yalancının söylediğine dayanarak bir gecede  yüzlerce kişi tutuklandı. Bir insan 200 kişinin nerde ve ne yaptığını nereden bilebilir. Ya biat edersin ya cezaevini boylarsın. Biz Kerbela’dan öğrendik biat etmemeyi. Bu yolda yüzlerce kez sınandık. Biat etmek kendimize ve inancımıza ihanettir. Başka türlüsünü de bilmeyiz” ifadelerini kullandı. Yıldırım ailesinin parçalandığına değinerek şöyle devam etti: “Eşim Şakran Cezaevi’nde. Yüzde 80 raporu olmasına rağmen bir yıldır cezaevinde tutuluyor. 80 yaşındaki annem benim için oturma eylemi yaparak adalet istiyor. Biz ve bizim gibi birçok aile bu süreçte paramparça oldu.” dedi

Kaynak / Cumhuriyet

Share
. tarafından

Cumartesi Anneleri’nin 702’nci haftasında yine polis kuşatması

Eylül 8, 2018 de ANASAYFA . tarafından

Cumartesi Anneleri’nin, Galatasaray Meydanı’ndaki 702. buluşması öncesi polis bu haftada İstiklal Caddesi’ni ablukaya aldı. Galatasaray Meydanı’na ve İstiklal Caddesi’ne çıkan tüm yollar bariyerler ile kapatılırken, çok sayıda TOMA İstikla ve ara sokakların girişlerine konuşlandırıldı.

Cumartesi Anneleri 702’inci hafta için İHD İstanbul Şubesi önünde toplandıktan sonra İstiklale doğru yürüyüşe geçti. Yapılan yürüyüşe birçok HDP milletvekilinin yanı sıra Aavukatlar ve DKÖ’ler de katılım ağladı. İstiklal ceddesi girişinde kitlenin önü polis tarafından kesilerek engellendi. Dağılma yönünde anos yapan polis, dağılılmaması halinde müdahale edileceğini belirtti. Bunun üzerine kitle oturma eylemi yaptı.

Burada gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in akıbetinin sorulduğu basın açıklaması okundu. Basın açıklamasının okunmasının ardıdnan kitle tekrardan İHD İstanbul Şubesine geçti.

Taksim ve çevresinde polis kuşatması hala devam etmektedir.

gazetepatika8.com

Share
. tarafından

Zifiri karanlık yükselen ışığın hükmünü söndürememiştir

Eylül 8, 2018 de ANASAYFA . tarafından

Tarihin belli kesitlerine yazılanlar bin yıllar geçse de unutulmuyor. Paris komünü, Ekim devrimi, BPKD, 68’li yıllar, 1972 çıkışı, Haziran ayaklanması ve Cumartesi Anneleri. Arjantin’de  1976-1983 yılları arasında faşist askeri cunta döneminde öldürülenlerin bulunması talebiyle 1977’de başlayan Plaza de Mayo Anneleri binlerce haftayı bulan eylemleriyle kaybedilen yaklaşık 30.000 insanın akıbetini sordular. Çoğu bugün 80’li yaşlarında olan bu anneler kapılarını hep açık tutarak yaşıyorlar olaki kaybettikleri çocukları gelir diye.

Yürek sabırlarını çatlatan bu eylem Türkiye Kuzey Kürdistan’da çocukları kaybedilen analara bir feyz olmuştu ve 1995 yılından bu yana her türlü baskılara rağmen  sürdürdükleri eylemleri 700.cü haftasına yine bildik saldırı ile girdi. Amaçları sadece çocuklarına dair en ufak bir bilgi almak isteyen anaları zorla sürükleyerek alandan alıp tutukladılar. O gün doğan çocuklar bugün 23 yaşındalar ama Cumartesi Anneleri  hâlâ bekliyorlar…

Cumartesi Anneleri Türkiye Cumhuriyetinin faşist devlet geleneğinin şiddetine rağmen  sürekliliğini koruyan  tek eylem dersek sanırız yanılmayız. Öldürülerek kaybedilen yüzlerce insanın akıbetini sormayı gerektiren bir devletin  zihniyeti, anaların taleplerini görmemezlikten gelip bugün hâlâ bu zihniyetinden hiçbir şey eksiltmeden, hatta daha da katmerleştirerek kendi bekâsını devam ettiriyor. Cumartesi Anneleri tekçi zihniyetin korkularını arttırıyor çünkü baskılarını, katliamlarını her türlü biçimde sürdüren bu anlayış Cumartesi Anneleri’nin içinde biriktirdiği ve tıpkı Haziran Ayaklanmasında olduğu gibi bir patlmaya yol açması ihtimalinden dolayı daha fazla saldırıyor.

Tarihi katliamcı bir geleneğe sahip faşist diktatörlüğün yöntem biçimi olarak başvurduğu kaybetme, sindirme bugün de aynı şekilde sürüyor. Dersim coğrafyasının sürekli bir şekilde yakılması, doğa katliamına karşı birşeyler yapmak isteyen insanların engellenmesi, OHAL’in süreklileştirilmesi ve bu minvalde her türlü baskının arttırılması, köylerin yasak bölge ilan edilerek boşaltılması ve köylülerin sürgüne zorlanması velhasılı dünyanın bir coğrafyasının pervasızca tüm canlılarıyla birlikte talana uğratılması bize Ermeni soykırımından, Dersim katliamından tanıdık geliyor. Ve bunların bir devamı olarak Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) ve Grup Munzur elemanlarının keyfi bir şekilde gözaltına alınmaları ile toplumsal dinamikler üzerinde açık bir faşizm uygulanıyor.

Tüm bu baskıların bir yönü tek millet, tek devlet, tek din, tek dil diyen tekçi faşist zihniyetin tarihsel köklerinden gelmesi, bir diğer yönü ise AKP Erdoğan iktidarının gün geçtikçe yönetememezlik batağına saplanmasına rağmen, gerek Ortadoğu da girdiği savaş ve onun getirdiği yıkım, gerekse de ekonomik ve politik alanlarda ülkenin her yönüyle bir çıkmaza sürüklenmesinin sonucudur. Tek adam sultanlığının yarattığı insan tipleri, onun etrafında şekillenen gerici güruhlar, eğitimden sağlığa tüm temel alanlarda yaratılan erozyon önümüzdeki dönemlerde bu baskıların tüm ezilen kesimler üzerindeki baskının artarak devam edeceğini gösteriyor.

Tarihsel tecrübeler göstermiştir ki bu coğrafyada insanlığın gelişen, ilerleyen diri yanı her daim ayakta kalmıştır. Bu geçmişte böyleydi, bugün de böyle ve gelecekte de böyle olacaktır. Zalime karşı mazlumun başkaldırısı durmamıştır. Zifiri karanlık yükselen ışığın hükmünü söndürememiştir.

gazetepatika8.com

Share
. tarafından

Dünyada, okuma yazma bilmeyenlerin sayısı 750 milyon kişi!

Eylül 8, 2018 de ANASAYFA . tarafından

Dünya genelinde son 50 yılda okur yazar sayısının önemli ölçüde artmasına karşın üçte ikisini kadınların oluşturduğu 750 milyon kişi hala okuma yazma bilmiyor.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) verilerine göre, son 50 yılda dünya genelinde özellikle genç nüfusta okuryazarlık oranı önemli ölçüde arttı. UNESCO, buna rağmen dünyada hala 750 milyon kişinin bu bilgiye sahip olmadığına dikkati çekti.

Okuma yazma bilmeyenlerin üçte ikisini kadınlar oluşturuyor

Okuryazarlığı olmayanların yüzde 45’i Güney Asya’da yaşıyor. Okuma yazma bilmeyenlerin yüzde 27’si Sahra Altı Afrika’da, yüzde 10’u Doğu ve Güneydoğu Asya’da, yüzde 9’u Kuzey Afrika ve Batı Asya’da, yüzde 4’ü de Latin Amerika ve Karayipler’de bulunuyor.

Okur yazarlık oranlarında artış 

UNESCO İstatistik Enstitüsü verilerine göre, son yıllarda okuma yazma oranlarındaki en büyük artış, okuryazarlığın çok gerilerde olduğu Doğu ve Güney Asya ile Kuzey ve Batı Afrika ülkelerinde sağlandı.

Güney Asya’da 1990-2016 arasında okuryazarlık oranı yüzde 46’dan yüzde 72’ye, Kuzey Afrika ve Batı Asya’da da yüzde 64’ten yüzde 81’e yükseldi.

Bu oran, Doğu ve Güneydoğu Asya’da yüzde 82’den yüzde 96’ya, Sahraaltı Afrika’da yüzde 52’den yüzde 65’e çıktı. Okuryazarlık oranı, Latin Amerika’da da yüzde 85’ten yüzde 94’e yükseldi.

Bazı ülkelerde okuryazar seviyesi istenilen düzeyde değil

Eğitim-öğretim imkanlarının artmasıyla günümüzde artık daha çok genç okuma yazma biliyor.

UNESCO İstatistik Enstitüsü, gençler arasında okuryazarlık oranının yüzde 83’ten yüzde 91’e çıktığını ve 1996’da 170 milyon olan okuma yazma bilmeyen genç sayısının 2016’da 102 milyona gerilediğini belirtti.

UNESCO’ya göre, 50 yıl önce 15-24 yaş gençlerin dörtte biri okuma yazma bilmezken günümüzde bu oran bu yaş grubunun yüzde 10’undan azına denk düşüyor. Buna rağmen başta Sahraaltı Afrika ve Güney Asya ülkeleri olmak üzere gençler arasındaki okuma yazma oranı, bazı ülkelerde hala istenilen seviyede değil.

Orta ve Doğu Asya ile Avrupa ve Kuzey Amerika’da yetişkinlerin neredeyse tamamı, okuma yazma biliyor. Bu bölgelerin yanı sıra Latin Amerika ile Karayipler’deki gençlerin okuryazarlığı da ileri düzeyde.

Afrika’daki bazı ülkelerde ise genç nüfusta okuryazarlık yüzde 50’lerin altında. Bu sorun, genelde okullaşmanın eksik olması ve eğitimdeki bazı sorunlardan kaynaklanıyor. Malavi ve Zambiya gibi ülkelerde ise eğitim hakkı herkes için sağlanmış olsa da okuryazarlık hala düşük seviyelerde seyretmeye devam ediyor. Bu duruma eğitimle kurulan ilişki ve eğitimin kalitesiyle ilgili sorunların yol açtığı sanılıyor.

Kadın okur-yazar sayısı az 

Dünya genelinde kadın okuryazar sayısının erkeklere oranla daha az olması dikkati çekiyor. Son yıllardaki verilere göre, genç kadınlar, okuma yazma bilmeyenlerin yüzde 59’unu oluşturuyor.

Orta ve Doğu Asya, Avrupa, Kuzey Amerika, Latin Amerika ve Karayipler’de kadın ve erkek okuryazar arasındaki fark azken Kuzey Afrika, Batı ve Güney Asya ile Sahraaltı Afrika’da cinsiyetler arasındaki okuryazarlık oranları farkı daha fazla.

Son yarım asırda dünya genelinde ciddi ilerleme kaydedilse de her 5 ülkeden birinde kadın okuryazar sayısı, hala erkek okuryazar sayısının altında. Bu da hem fırsat eşitliği hem de kadınların günümüz dünyasında karşı karşıya kaldığı problemler açısından aşılması gereken önemli bir sorun olarak kabul ediliyor.

gazetepatika8.com

Share
. tarafından

UNİCEF; 720 milyon çocuk şiddete maruz kalıyor!

Eylül 8, 2018 de ANASAYFA . tarafından

Birleşmiş Milletler (BM) Çocuklara Yardım Fonu ( UNICEF ) dünya genelinde okullarda çocuk ve gençlere yönelik şiddetle ilgili raporunu açıkladı. New York’ta açıklanan rapora göre dünya genelinde 720 milyon çocuğun şiddete maruz kaldığı belirtiliyor. UNICEF İcra Direktörü Henrietta Fore raporun içeriğine dair konuştu.

Cumhuriyet’te yer alan habere göre, UNICEF raporunda, dünyada yaşları 13 ile 15 arasındaki her iki gençten birinin geçen ay okul ya da okul yakınlarında şiddete maruz kaldığı ya da geçen yıl bir kavgaya karıştığı belirtildi.

UNICEF İcra Direktörü Henrietta Fore raporun tanıtım toplantısında yaptığı açıklamada, hem zengin, hem de yoksul ülkelerde öğrencilerin öğrenme süreçleri ve refahlarının şiddet nedeniyle olumsuz etkilendiğini söyledi. “Eğitim barışcıl bir toplumların anahtarı” diyen Fore, buna rağmen okulların milyonlarca çocuk için dünya genelinde güvenli bir yer olmadığına işaret etti.

UNICEF temsilcisi, her gün öğrencilerin mobbing, cinsel taciz ve silahlı şiddet tehdidiyle karşı karşıya olduğunu hatırlatarak, bu durumun gençlerin eğitimine zarar verdiğini söyledi. Fore, “Bu kısa vadede öğrenmeye engel oluyor. Uzun vadede ise depresyon, korkular ve hatta intihara yol açabiliyor” dedi.

720 milyon çocuk şiddete maruz

Okullarda döverek cezalandırmanın tamamen yasak olmadığı ülkelerde okula giden ve bunu yaşayan çocukların sayısı 720 milyon. Erkek çocukları okullarda ağırlıklı olarak bedensel şiddete maruz kalırken, kız çocukları ise daha çok psikolojik şiddettin kurbanı oluyor.

UNICEF okullarda silah ya da bıçakla şiddet yüzünden çok sayıda çocuğun yaşamını yitirdiğine de dikkat çekti. Raporda okulların saldırılarda hedef alındığı vurgulandı. Kongo’da geçen yıl okullara 400, Suriye’de 67, Güney Sudan’da 26, Yemen’de ise 20 saldırı düzenlendi.

UNICEF raporunda okullarda şiddetin engellenmesi için koruyucu önlemlerin alınmasının yanı sıra öğrencileri koruyacak yasaların çıkarılması, okullara güvenlik için yatırım yapılması da istendi.

gazetepatika8.com

Share
. tarafından

Ramin Hüseyin Panahi, idam edildi!

Eylül 8, 2018 de ANASAYFA . tarafından

İran’ın idam kararı aldığı ve daha sonrasından idam kararını durdurduğu Kürt aktivist Panahi’nin idam edildiği açıklandı. İdam’ın durdurulması yönlü tüm çabalara ve girişimlere rağmen İran Panahi’yi idam etti. Panahi’nin idamını kardeşi, Twitter hesabından duyurdu.

gazetepatika8.com

Share
. tarafından

100 günlük eylem planı, kadınların hak kayıplarının günlüğü gibi!

Eylül 8, 2018 de ANASAYFA . tarafından

Sevda Karaca

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer tek adam sisteminin programını oluşturan 100 Günlük Eylem Planını kadınlar açısından değerlendiren 8 sayfalık bir rapor hazırladı.

Rapor, tek adam kabinesinin farklı bakanlıklarının 100 günlük eylem planlarının kadınlara ilişkin maddelerinin taranması ile oluşturulmuş. Bu tarama gösteriyor ki 100 günlük eylem planı kadınlar bakımından ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan bir “hak kırpma” listesi. Çakırözer yorumlarıyla, AKP’nin kadını ekonomik ve toplumsal hayatta yok sayan 16 yıllık politikalarının güçler ayrılığının, yargı bağımsızlığının ortadan kaldırıldığı ‘tek adam sisteminin’ programını oluşturan 100 Günlük Eylem Planında da aynen sürmekte olduğunu ve bu eylem planının uygulanmasıyla kadınların daha büyük bir şiddet ve işsizlik sarmalına mahkum bırakılacağını anlatıyor.

ÇÖZÜM YOK, HAK KISINTISI ÇOK

Eylem planında kadınların yaşam hakkını ortadan kaldıran şiddete yönelik koruyucu ve önleyici hiçbir tedbire yer verilmiyor. Kadınların istihdam dışı kalmalarına neden olan engellerin kaldırılması için gerekli ‘nitelikli kreş hizmetinin sağlanması’ gibi hedefler AKP seçim programlarında olmasına rağmen Eylem Planına konmamış. Benzer biçimde, yine AKP’nin seçim programlarında yer alan organize sanayi bölgelerine kreş açılması, kadın girişimciliğinin desteklenmesi, şiddet önleme merkezlerinin geliştirilmesi gibi sözlerinin hiçbiri eylem planında yok.

 

Peki ne var eylem planında? Kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin daha da artmasına neden olacak çeşitli düzenlemeler… Örnek mi? Boşanmış çiftlerde ‘nafaka’ ve ‘çocukların teslimine’ yönelik yapılacak yasal değişiklikler…

ŞİDDETE ÇÖZÜM YERİNE ŞİDDETİ ARTTIRAN DÜZENLEMELER

Çakırözer bu yasal değişikliklerin sonuçlarını raporda şöyle yorumluyor: “Eylem planında Adalet Bakanlığının öncelikleri arasında yer alan ‘İcra müdürlükleri vasıtasıyla gerçekleştirilen çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki tesisine yönelik ilamların icra sistemi dışına çıkarılarak ücretsiz bir şekilde gerçekleştirilmesi’ düzenlemesi ilk bakışta iyi niyetli bir düzenleme gibi gözükmekle birlikte kadın örgütlerinin tamamında endişe yaratmakta. Çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki tesisi işlemlerinin, icra daireleri yerine ‘özel merkezler’ aracılığıyla yapılması düzenlemesinde, kolluk gücü ve pedagog varlığının ortadan kaldırılması halinde, boşanan kadınlar rahatlıkla kontrolsüz erkek şiddetiyle karşı karşıya bırakabilecektir. Türkiye’de kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin yarıdan fazlasının boşanmalar sırasında ya da sonrasında yaşandığı düşünülürse, bu uygulamanın hayata geçmesinin kadına yönelik şiddeti daha da artırması büyük olasılık gözükmekte.”

Benzer biçimde eylem planında kadına yönelik şiddeti arttırabilecek konulardan bir başkası da ‘nafaka’ uygulaması konusunda yapılması düşünülen yeni düzenlemeler. Biliniyor; son yıllarda AKP sözcüleri değişik platformlarda nafaka sistemini tartışmaya açarak, boşanmış kadınların en önemli ekonomik güvencelerinden birisi olan “süresiz yoksulluk nafakasını” kaldırmak niyetinde olduklarını açıkça beyan ediyorlar. Eylem Planında da bu niyet “nafaka sistemin adil hale getirilmesi hedefi” olarak ilan edilmiş durumda. Böyle bir düzenleme, kadınları ekonomik olarak güçsüzleştirecek belki de şiddet gördükleri bir evliliği sürdürmek zorunda bırakacak ve baba, eş, sosyal yardımlara bağımlı hale getirecek.

KADIN İSTİHDAMI BÜTÇESİ KİME HARCANACAK?

Rapor, kadın istihdamının eylem planında nasıl yer aldığını da ayrıntılı bir biçimde inceliyor. 100 günlük eylem planı, kadın işsizliği ve çözümü konusuna yok denecek kadar az yer veriyor; hatta 24 Haziran seçimleri sürecinde meydanlarda ve ekranlarda bas bas bağırılarak reklamı yapılan ‘300 organize sanayi bölgesinde kreş açılması’ vaadinden tek bir cümlede bile bahsedilmemiş durumda. Kadın istihdamının arttırılmasına yönelik olarak eylem planında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından “kadın, genç ve engellilerin daha fazla istihdama katılması için 1 milyar 84 milyon ilave destek sağlanacağı” şeklinde genel bir ifade yer almakta. Ancak bu bütçenin nasıl sağlanacağı, ne kadarının kadınlar için harcanacağı ve kimleri hangi kriterlere göre istihdama kavuşturacağı konusunda hiçbir bilgi yer almıyor. 16 yıllık deneyimimiz ise bize kadın istihdamının arttırılması için ayrılan bütçelerin çoğunlukla patronlara teşvik ve hibe olarak harcanırken, kadın emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarında tek bir iyi değişiklik bile yaratmadığını gösteriyor.

ÖNCE KADINLAR VE ÇOCUKLAR!

Utku Çakırözer 100 günlük eylem planını bir “seyir defteri” olarak yorumluyor. Bu seyir defterinin sayfalarının ekonomik kriz takviminin de sayfaları olduğunu hatırlamak gerek. Krizin lafını bile etmenin “vatan hainliği” sayıldığı günlerde yazılıp millet huzuruna çıkarılan eylem planı AKP iktidarlarının devamı niteliğindeki ‘Tek adam’ yönetiminin kadın işsizliğinin azaltılması, kadın istihdamının artırılması, kadına yönelik şiddetin önlenmesi, kız çocuklarının eğitime erişiminin ve kadın okuryazarlığının arttırılması, kadınların sosyoekonomik refahının yükseltilmesini ima edecek bir cümleyle bile içermiyor.

Rapor bize bir kez daha gösteriyor ki bu seyir defteri, “Hepimiz aynı gemideyiz” diyen kaptanın süslü kamaralardaki patronları kurtarma günlüğü gibi; emekçi kadınlar ve çocuklar ise, kriz durumunda ilk gözden çıkarılanlar olarak çoktan ilk sayfaya yazılmış bile.

Bu yazı Evrensel.net alınmıştır.

Share
. tarafından

12 Eylül belgeseli ve 1980 darbesinden günümüze hapishaneler konulu söyleyişi etkinliği Viyana Demokratik Haklar derneğinde gerçekleşti

Eylül 11, 2018 de ANASAYFA . tarafından

 

9/9/2018- Viyana

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi Viyana tarafından organize edilen söyleyişide Mamak cezaevinde kalmış bir kadın arkadaş 1980’li yıllarda genel olarak hapishanelerdeki siyasi tutsakların yaşadığı insanlık dışı uygulamaları anlatırken, Mamak’ta ve tüm hapishanelerde özellikle kadın tutsaklara uygulanan vahşetin boyutları görsel ve sözlü olarak anlatıldı. Günümüzde de hapishanelerdeki tecrit, taciz ve insanlık dışı uygulamaların sürdüğünü hasta ve kadın tutsaklara uygulanan  ölüme terketme,taciz etmenin devlet politikası olarak dünden bugüne devam ettiği belirtildi.  Katılımcılarda söz hakkı alarak hapishanelerde dünden bugüne devrimle karşı devrim arasındaki mücadelede devletle ,devrimci tutsaklar arasında irade savaşının yüz yüze hesaplaşıldığı alanlar olarak tarihten günümüze keskin mücadelere tanık olunduğu, her devrimcinin uğrak yeri olan hapishanelerdeki vahşet uygulamalarının tüm hızıyla bugün de devam ettiği belirtildi. Devletle devrimci tutsaklar arasındaki irade savaşının devrimle karşı devrim arasındaki mücadelenin seyrine uygun biçimde sürdüğünün altı bir kez daha çizilerek, devrimci tutsaklarla dayanışma çağrısı yapıldı. 

Share
. tarafından

YÜRÜYÜŞE ÇAĞRI

Eylül 25, 2018 de ANASAYFA . tarafından

Yürüyüşe Çağrı!

Kadın katili, insanlık düşmanı Erdoğan’ı Almanya’da istemiyoruz sloganı ile
yapacagımız yürüyüşe kadın, genç,Alevi, Ezdi, Hristiyan, demokrat, sosyalist olan herkesi katılmaya çağırıyoruz!

Tarih : 26.09.2018 Çarşamba
Yer : Köln Bahnhofsvorplatz
Saat : 18.00

Sosyalist Kadınlar  Birliği (SKB)
Courage Leverkusen
Köln Viyan Kadın Meclisi
Zora
Yaşanacak Dünya
Commando Clara
Avurapa Demokratik Kadın Hareketi (ADKH)
Mlpd Köln

Share
. tarafından

Kadın Kurumlarından Erdoğan Protestosu

Eylül 26, 2018 de ANASAYFA . tarafından

Köln merkez garı önünde da bir araya gelen içlerinde Avrupa Demokratik Kadın Hareketi’nin de bulunduğu  farklı kurumlardan kadınların katılımı ile Erdoğan’ı Almanya’da istemiyoruz mitingi gerçekleştirildi. Gar önünde başlayan miting sonrasında  Heumarkt meydanına doğru yürüyüş ile devam etti.

Eylemde yapılan konuşmalarda Erdoğan’ın Almanya ziyareti ve Alman devletinin iki yüzlü politikalarına dikkat çekildi.

Yapılan konuşmalarda Erdoğan’ın Almanya ziyaretini kınıyor, başta kadınlar olmak üzere tüm halkları diktatörün ziyaretine karşı meydanlara, alanlara çağırıyoruzdendi.

Eylem sonunda 28 ve 29 Eylül tarihlerinde yapılacak eylemlere katılım çağrısında bulunularak eylem sonlandırıldı.

Share
. tarafından

“Bedenimiz Bizimdir Kararımız Bizim!”

Eylül 29, 2018 de ANASAYFA . tarafından

28/09 /2018 Mulhouse Place de la Reunion’da kadınlar kürtaj yasasını protesto etti. Fransız kadınları ve Avrupa Demokratik Kadın Hareketi’nin katılımıyla gerçekleşen açıklamada; “Bedenimiz bizimdir,kararımız bizim! “, “Kadınlar uyumayın ayağa kalkın! ” “İstediğimiz zaman çocuk yaparız!” şeklinde sloganlarla kürtaj yasasına karşı olduklarını vurguladılar.

Share
. tarafından

Köln/Recep Tayyip Erdoğan’nın Almanya’ya gelişini protesto gösterisi açılış konuşması/Video Haber

Eylül 29, 2018 de ANASAYFA . tarafından

Share