. tarafından

ADKH’nin 8 Mart etkinlikleri

Mart 2, 2020 de ANASAYFA . tarafından

Emekçi kadının mücadele günü 8 Mart tüm dünyada çeşitli etkinliklerle kutlanmaya başlandığı bu günlerde biz de Avrupa Demokratik Kadın Hareketi olarak bir dizi etkinlikler gerçekleştiriyoruz. “Dünya Kadın Emeğiyle Özgürleşecek!” sloganıyla yapılacak tüm etkinliklere katılım çağrısı yapıyoruz. Kadınların kurtuluş mücadelesinin tüm alanlarda yükselterek, sizleri;

  • Avrupa’da yükselen ırkçılığa,faşizme ve homofobiye karşı isyana,
  • Görünen ve görünmeyen emeğimizin özgürleşmesi için greve

Çağırıyoruz!

Yaşasın Enternasyonal Kadın Dayanışması!

Dünya Kadın Emeğiyle Özgürleşecek!

 

 

 

 

 

 

 

Share
. tarafından

Dünya Kadın Emeğiyle Özgürleşecek!

Mart 3, 2020 de ANASAYFA . tarafından

Bugün ezilen, sömürülen, tacize tecavüze uğrayan fabrika cehennemin de yanan emekçi kadınların günü.
8 Mart 1857 yılında New York’ta tekstil sektöründe çalışan binlerce kadın, düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve güvencesiz çalışma koşullarını protesto etmek için greve gitti. Greve yapılan müdahale sonucu çıkan yangında barikatları aşamayan 129 kadın işçi yanarak hayatını kaybetti.
Her yıl dünyada çeşitli etkinliklerle “kutlanan” 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kadınların verdiği bu mücadele sonucu ortaya çıkmıştır.
Biz kadınlar, yüzyıllardır bu kara düzenin engizisyon mahkemelerinden, giyotinlerden geçirildik. Fabrikalarda ucuz işçi, savaşlarda ganimet görülen, işkence de tecavüz edilen, göçmen kamplarında, evde kısacası hayatın her alanında sömürüye, baskıya, tacize maruz bırakıldık/ bırakılıyoruz.
Son üç yıldır güncellenen kadın grevi ‘’ Ni Una Menos ‘’ ( Bir tek kişi eksilmeyeceğiz) sloganıyla sınırları aşıyor. Grevin amacı kadına yönelik her türden şiddeti ve görülmeyen kadın emeğinin sömürüsünü teşhir etmek.
Farklı mücadele araçlarıyla, patriyarkal sistemin yarattığı sömürüye karşı yan yana gelmiş olan milyonlarca kadın, yaşadıkları sorunları benzer ve farklılaşan yönleriyle ‘’özel’’ olmaktan çıkardılar. Ortaklaştırılmış ,ilişkilendirilmiş bu sorunlar her ne kadar farklılaşırsa, farklılaşsın aynı zeminden beslendiklerini göstermiş oldu bize. Patriyarkal anlayışın her gün yeniden üretildiği gerçeği açığa çıkmış durumda.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde uygulanmakta da olan neoliberal
politikaların, başta kadınlar olmak üzere, çocuk, göçmen, azınlık, ve birçok sosyal
grubun daha çok yoksullaşmasına, sömürülmesine, ötekileştirilmesine neden
olduğunun farkındayız. Emekçilerin haklarının gasp edilmesine ,ekolojik

sistemimizin tahrip edilmesine ve insanlarımızın yoksullaştırılmasına hizmet
etmekten başka bir işe yaramayan neoliberal politikaların yarattığı yıkıma ve
yoksulluğa karşı ses veriyoruz! Çünkü bizler neoliberal politikalar sonucunda
ortaya çıkan sosyal güvenlik ve sendikal haklarda gerileme, esnek çalışma
saatleri gibi durumların kadın emeği ve bedeni üzerinde yarattığı yıkımı görüyor
ve bu yıkıma karşı isyan ediyoruz!

Avrupa’da yükselen ırkçılığa, dünya da gelişen faşizme, homofobiye karşı
isyan ediyoruz!
-Kadınları, kurtuluşumuz için dayanışmaya, görünen ve görülmeyen emeğin
özgürleşmesi için greve davet ediyoruz!
-Kadınları kendi kurtuluşları için mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz!

-Yaşasın Enternasyonal Kadın Dayanışması!
-Dünya Kadın Emeğiyle Özgürleşecek!

ADKH Şubat 2020

Share
. tarafından

Mülteciliğe Sebep Olanlar Suçludur!

Mart 12, 2020 de ANASAYFA . tarafından

 

 

 

 

 

 

“Coğrafya kader midir?” sorusunun kamuoyu nezdinde farklı boyutlarıyla tartışıldığı bu günlerde, Suriyeli mülteciler yine Avrupa kapılarına dayandı ve hazin bir şekilde yine dünya gündemine oturdu.

Mülteciler aleyhine dillendirilen kafatasçı, çarpık ve yoz söylemler, sistemin borazanı olan Türk medyasında yer aldığıkadar, Avrupa basınında da kendine geniş yer buluyor. Bu nedenle, mültecilik meselesinin tüm halklara tekrar tekrar, iyi ve doğru bir şekilde anlatılması  şart olmuştur. Hiҫ kimse gönüllü olarak ölüm yollarını seҫmez.

Dünyanın farklı bölge ve coğrafyalarından çeşitli nedenlerle yola çıkmış, kadın kurtuluşu ekseninde ve özgür bir dünya hayali etrafında Avrupa’da bir araya gelen kadınlar olarak, mülteciliğin ne menem bir şey olduğunun en yakın tanıklarıyız.

Özellikle Suriyeli mültecileri ve kanunen garanti altına alınmış haklarını daha iyi anlayabilmek için klasik mültecilik tanımlamasından çıkıp, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde mülteciliğin nasıl tanımlandığına  göz atmak gerekir.

Bildirgenin 14/1 maddesine göre; “Herkesin zulüm karşısında başka ülkelere sığınmacı ve bu ülkelerce sığınmacı işlemi görme hakkı vardır.“ „Toplu sığınma, iç savaşlar ve çatışmalarda, yoğun baskılarda, büyük afetlerde ortaya çıkmaktadır. Bazen yabancı elçilikler, savaş gemileri ve uçaklar kendilerine sığınanları korur.“

Bildirgeden açıkça anlaşılıyor ki, mülteci konumuna düşmüş insanlara kapısını açmak, onların güvenliğini sağlayıp yardım etmek, bir lütuf değil, uluslararası hukuk çerçevesinde bir zorunluluktur. Bu bildirgede imzası bulunan Türkiye ve Yunanistan alenen sığınmacı haklarını ihlal ederek  hukuki olarak evrensel suç islemektedirler.

Bütün uluslararası anlaşmalar, yasalar ve hukuki temayüllerden bağımsız olarak; mültecilik keyfi bir tercih değil, kader hiç değildir! Kendisini kapitalist AB ve ABD`nin işgalci-sömürgeci Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanı ilan eden RTE’ye hatırlatmak isteriz ki; Suriye’deki kirli savaşın müsebbiplerinden biri de TC Devleti ve AKP iktidarıdır.

AB, ABD ve TC’nin kışkırtmaları ve direkt müdahaleleriyle başlatılan bu savaştan kaçan insanları, aşağılık bir pazarlığın konusu yapan AKP hükümeti; Aylan bebeğin ölümüne ağlarken, boğuldukları sularda cesetleri bile bulunamayan binlerce Aylan bebeği ve ailelerini, plastik botlara doldurup denizlere sürmekte zerre tereddüt etmiyor. Aynı şekilde iki yüzlü politikasıyla da Yunanistan, ülkesinin sınırlarına dayanan mülteci botlarını batırıp, sığınmacıları boğacak kadar insanlıktan çıktı!

Faşizan zihniyetin bütün insanlık dışı politika ve uygulamalarına karşı, on binlerce  insan Atina sokaklarını doldurup „bu dünya hepimize yeter, birlikte yaşayabiliriz ve faşizme karşı birlikte savaşabiliriz“ diyerek mültecileri sahiplenen Yunan vatandaşlarının varlığı ise; ezilenlerin birliği ve halkların kardeşliği adına sevindirici ve umut vericidir.

Türkiye’de mültecileri ve mültecilerin yaşadıkları maddi-manevi bir yığın sorunu ve mağduriyeti kavramaktan uzak, üstten bakan, milliyetçi, ırkçı anlayış ve tavırlar mide bulandırıcıdır.

Kendilerinin seçmediği mültecilikten ötürü, aşağılanan, hor görülen, haksızlığa uğrayanların aleyhine sarf edilen her sözü, sergilenen her davranışı, amasız ve tereddütsüz reddetmek insan olmanın gereğidir. TC devleti ile AB ülkelerinin mülteciler üzerindeki kirli pazarlıklarını teşhir etmek, mültecilerin başka topraklarda yaşam aramasının tek suçlularının bu devletler olduğunu anlatmak, ırkçı zihniyetin gerek Türkiye ve gerekse Avrupa emperyalist devletlerinde yaşanan ekonomik krizin sebebi olarak sığınmacıları hedef tahtasına oturtmalarına karşı mücadele etmek,  insanım diyen herkesin görevidir.

Yine sınırsız ve sınıfsız bir toplum idealiyle yola çıkan herkes, yer ve ülke ayrımı yapmaksızın, insanların serbestçe seyahat edebilme ve istedikleri coğrafyada hayat kurabilme özgürlüğü ve hakkını savunmalı ve bu hak için mücadele etmeyi görev bilmelidir.

Mülteciliğin nedeni, ekonomik krizler, işkence ve emperyalistlerin ve uşaklarının sebep olduğu savaşlardır. Mültecilik, savaşı yaşayan bütün halkların yaşadığı veya yaşayabileceği bir gerçekliktir. Bu nedenle hiҫ kimse mültecileri ülkelerini terk etmek zorunda olduklarından dolayı suçlayamaz, suçlular: işgal ve talan savaşlarını yürüten emperyalistler ve onların uşaklarıdır.

 

Bütün sınır kapıları aҫılmalı, mültecilere yaşayabilecekleri koşullar yaratılmalıdır!

Share
. tarafından

Dünya Kadın Emeğiyle Özgürleşecek/Avrupa’da 8 Mart Etkinlikleri

Mart 14, 2020 de ANASAYFA . tarafından

Avrupa’da faliyetlerine devam eden Avrupa Demokratik Kadın Hareketi her yıl olduğu gibi bu yıl da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleriyle alanlarda yerini aldı. “Dünya Kadın Emeğiyle Özgürleşecek” şiarıyla faaliyetleri örgütleyen ADKH, panel, yürüyüş, miting ve kültürel etkinliklerde yer alarak kadınların kurtuluşu mücadelesinin, 8 Mart’ın direngen kadınlarının bıraktığı yerden devam ettirildiğini ve bundan sonrada devam edeceğini belirtti. Çeşitli kadın hareketleriyle bir araya gelerek kadın mücadelesinin ortaklaşarak ivme kazandığını ve bundan sonrasında bu birlikteliklerin devam ettirilmesinin önemli olduğu vurgusu yapıldı.

Esas olarak 8 Mart’ta genel grev olarak örgütlenen Emekçi Kadınlar günü, kimi kentlerde  miting ve yürüyüşler şeklinde  örgütlendi. Bir çok ülkede olduğu gibi kadın grevlerinin işlendiği  mitingler de   konuşmalar, sloganlar, müzik, dans ve kısa tiyatro gösterileri düzenlendi. Bu arada Hanau’da aşırı sağcı terörün kurbanlarının anısına öfke ve keder de gözlerden kaçmıyordu. Irkçılığa ve sağcı politikalara karşı “ Irkçı, sağcı partiler kapatılsın” talebi dile getirildi.  Ve yine ‘dünyayı daha adil hale getirmek için birlikte bir fark yaratabileceğimizi umuyoruz mesajını vermek için bir aradayız, gücünüz bize yetmez!’ mesajı etkileyiciydi.

Kadınların yaratıcılığının  hakim olduğu sokaklarda   şehirlere göre farklı kadın kitleleri, iklim aktivistleri, anti-faşist, anti-kapitalist, anti- ırkçı gruplarla eylemler gerçekleşti .Bazı şehirlerde polis ile kadın aktivistler arasında gerginlik yaşandı

Ludwigsburg 7 Mart’ta yapılan yürüyüşte Las tesis isyan dansından sonra, Türkiye’den mitinge katılan HDP millet vekili Meral Danış Beştaş kısa konuşmasında Gülistan Dokun’un 63 gündür kayıp olduğunu dile getirdi. Dünya emekçi kadınlar günü  8 Mart Pazar günü  Ludwigsburg AKM de yapılan panelle devam etti. Açılış konuşması ve 8 Mart’ın tarihini anlatan sinevizyonun ardından ADKH temsilcisinin dünya genelinde kadın hareketi sunumu  ilgi ile izlendi. Etkinlik ADKH ve  LBAKM korosu ve müzisyen arkadaşların müzik dinletisiyle sonlandı.

8 Mart etkinlikleri ile dünya üzerinde artan yoksulluk, bitmek bilmeyen şiddet, savaşlar ve göç olgularının kadının yaşamı üzerindeki yıkımları ama bunun yanısıra yükselen kadın direnişinden feyz alınması gerektiği mesajı yinelenerek, kadınlar mücadeleyi büyütme kararı aldılar.

 

 

 

 

 

Share