. tarafından

Cinsiyetçi, Irkçı Sisteme Öfkeliyiz

Haziran 3, 2020 de ANASAYFA . tarafından


Egemen patriyarkal sistem; örgütlü kurumu devlet ve onun aygıtları tarafından, kendi bekası için zorunlu olduğu ırkçı, faşist, işgalci ve sömürücü karakteriyle, insan canının kendisi için bir anlam taşımadığını göstermeye devam ediyor.

Patriyarkal egemen sistem, ırkçı, cinsiyetçi ideolojiyle kendine benzemeyeni, kendinden farklı ve karşı olan herkesi hedefinde tutuyor, onu yok ediyor. Irkçılık ve cinsiyetçiliğin ortak pratiği, farklı olanı asimle yada yok etmek üzerinedir. İkisi de aynı anlayışın ürünüdür ve sistem tarafından üretilir. Farklılığı, kendi varlığının devamı için tehdit olarak gören, bu nedenle de farklı olan düşünceyi, sosyal ilişkiyi, kültürü, yok sayarak egemenlik kuran bu anlayış, bugün kadınların, Siyahilerin, Kürtlerin ve cinsel yönelimleri farklı olanların nefesini kesiyor.

Özgürlüğünü isteyen halklar; kadınlar, saygın çalışma koşulları ve emeğinin karşılığını isteyen tüm çalışanlar, egemen olanın dışındaki inançlar, felsefeler, renkler ve cinsel yönelimler, kimliklerine sahip çıktıkları, egemen olana biat etmedikleri için devlet şiddetine maruz kalıyorlar. Tüm kimliklere, renklere, inançlara kısaca farklılıklara eşit mesafe ve saygı yasal haktır. Buna karşı olan, onu reddeden egemen akıl, katletmeye devam ediyor.

Pandemi ile birlikte artan kadın şiddetine paralel, temel hak gasplarına karşı yükselen toplumsal tepkilere yönelik polis şiddeti de büyüyor. Ortadoğu’ya “özgürlük” götüren “demokrat, özgürlükçü” Amerika’da, bir Siyahi olan George Floyd, polis tarafından boğularak öldürüldü. Son sözleri asla aklımızdan silinmeyecek, tıpkı “Yaşamak istiyorum” diyen Emine Bulut ve “Anne ölme” diye haykıran kızı gibi… Ama George Floyd’u katleden polisin, 10 yıllık eşi Kellie Chauvin’in, nafaka istemeksizin açtığı boşanma davasıyla sergilediği onurlu duruşu da unutulmayacak!
Amerika’da pandemi yasaklarını protesto eden halka saldırıp George’yi katleden zihniyet ile K. Kürdistanı’nda sokakta üstü çıplak koşan Kürt gencini veya eve ekmek götürmek için çalışan mülteci genci vuran, Ankara’nın orta yerinde Kürtçe müzik dinlediği için Barış’ı kalbinden bıçaklayan zihniyetler aynı noktadan beslenmektedirler. Sömürü ve baskı sistemine, onun temel taşlarından olan patriarkaya karşı durdukları için Feminist yazar Gülfer Akkaya, sanatçı Pınar Aydınlar gibi sanatçı ve yazarlara cinsiyetçi, saldırgan ölüm tehditleri gönderenlerle, Almanya’da kadınlara yönelik taciz ve tecavüzlerin, mülteci veya göçmen erkekler tarafından yapıldığını lanse ederek, göçmen karşıtı politikalarla kendini var etmeye çalışan AFD zihniyeti veya Efrin’de Kürt kadınlarını esir alarak baskı altında tutan Türk askeri; aynı ırkçı, cinsiyetçi ideolojiden beslenmektedir. Hangi coğrafyada olursa olsun, egemenlerin ırkçı – cinsiyetçi politikalarının hedefi; biat eden, boyun eğen tek tip insan topluluğu yaratmaktır.
Kadınlar Olarak Faşizmle, Irkçılıkla, İşgal Ve İlhakla Yaşamaya HAYIR Diyoruz.

Amerikalı kadın aktivist Tamika Mollery’nin “Yağmacı sizlersiniz, Amerika bizi yağmaladı, yerlileri yağmaladı. Biz bu şiddeti sizden öğrendik.” diye haykırdığı öfkesi, bizim de öfkemiz. Toplumsal ahlak kurallarını, baskıyı, sömürüyü, eşitsizliği reddedip, kendisine biat etmeyen, görünmeyen emeğine sahip çıkıp boyun eğmeyenlere ölümü reva gören bu sistem; katliamcı ve emek gaspçısı, sömürücü olduğunu her gün ama her gün gösteriyor. Kürt halkının, Barış Çakan ‘nın katledilişine duyduğu öfke gibi, Siyahilerin George Floyd’un katledilmesine karṣı duydukları öfke de, bizim öfkemizdir.

Katledilen kadınlar biziz, bizim kız kardeşlerimiz… Bu nedenle öfkeliyiz… Tehdit edilen sanatçıların, evleri işaretlenen Alevilerin, “iş kazalarında” katledilen işçilerin yakınlarının, en vahşi yöntemlerle katledilen LGBTİ+’ların öfkesi bizim de öfkemiz. Patriyarkal kapitalist sitemin nefesini kesmek için, ÖFKEMİZİ VE İSYANAIMIZI BÜYÜTÜYORUZ!
• Kahrolsun her türden ayrımcılık!!
• Yaşasın Kadınların Örgütlü Gücü

AVRUPA KADIN DAYANIŞMASI:
( SKB Avrupa Sosyalist Kadınlar Birliği, TJK-E Avrupa Kürt Kadın Hareketi, Yeni Kadın, SYKP Avrupa Kadın Meclisleri, FEDA Demokratik Alevi Federasyonu, ADKH Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, MHK Mezopotamya Halk Kongresi Kadın Kolları, Yaşanacak Dünya, PKAN Platforma Kurden Anatoliya Navin,)

Share
. tarafından

Avrupa Kadın Dayanışması “Kadın, Yaşam, Özgürlük“

Haziran 11, 2020 de ANASAYFA . tarafından

Avusturya’nın Viyana kentinde bugün cumartesi günü peş peşe iki kadının öldürülmesi içerikli miting vardı. Avrupa Kadın Dayanışması bileşenlerinin eylemi Minoritenplatz’da saat 15:00’de başladı. Miting katledilen 2 Kadın adına düzenlendi. Mitinge Erkek şiddetine karşı özsavunma vurgusuda yapıldı! Eylemde sık sık “JİN, JİYAN, AZADİ” ve Kadın Yaşam Özgürlük “Frau, Leben, Freiheit” solaganları atıldı. Miting saat 16:00’da müzikle son buldu.

Paris
Fransa’nın başkenti Paris’de de eylemlerin uğrak yeri Kemer’de eylem vardı. Eylemde sık sık “Kadın, Yaşam, Özgürlük” sloganları atıldı.

Köln
Köln Rudolfplatz’da 18:00’de başlayan eylemde Avrupa Kadın Dayanışması ortak açıklaması okundu. Ardından tek tek bileşenlerin açıklamalarını okudukları eyleme şehrin merkezi yeri olması nedeniyle gelip geçenler ilgiliydi. Kadınlar dövizleri okuyarak geçtiler. Eylemde sık sık Almanca ve Kürtçe “Kadın, Yaşam, Özgürlük” sloganı atıldı. “Kadınlar enternasyonal dayanışma ile faşizme ve kapitalizme karşı mücadele ediyor” “Yaşasın Enternayonal dayanışma” sık atılan diğer iki slogan oldu. Eylem Eylem dünya kadınlarının simgesi haline gelen Laz Tesis müziği ile bitirildi.

Stuttgart
Stuttgart’da Avrupa Kadın Dayanışması’nın yaptığı eyleme; AABF BW Bölge Kadın Birliği, Courage da katıldı. Die Linke Stuttgart, Frauenkolektif ve Zusammen Kämpfen kadın kurumları da mitingi destekleyen kurumlardı

Frankfurt
Frankfurt’da eylem şehrin en işlek caddesinde yapıldı. AKD’nin eylemi oradan geçenlerin ilgisini çekti..Canlı bir havada geçen eylemde, yapılan konuşmalar ve müzik eyleme dinamizm kattı.

Hamburg
Yine Almanya’nın Hamburg kentinde aynı içerikte döviz ve pankartların taşındığı eylem vardı.

Ayrıca Almanya’nın Mannheim şehri Markplatz merkezi tren garı, Markplatz, Neokarstadt ve İsveç’in Stockholm kentinin üç ayrı bölgesine afişlemeler yapıldı.


Share
. tarafından

17’ler Kavga Bayraklarımızdır! Mücadelemizde Yaşatmaya Devam Edeceğiz!

Haziran 16, 2020 de ANASAYFA . tarafından

17 Haziran 2005’de Mercan’da şehit düşen 17 yoldaşımızı, 15’nci ölümsüzlük yıldönümünde saygı ve özlemle anıyoruz, mücadelelerine bağlılık sözümüzü bir kez daha yineliyoruz!
16-17 Haziran 2005 tarihinde, çakalların giremediği, aslanlar yurdu Dersim Mercanlarda, MKP yönetici, kadro ve savaşçısı 17 yoldaş, halk kurtuluş mücadelesinde ölümsüzleşti.
Onlar, halkların kurtuluş savaşına adanmış 17 devrimci önder kadro, yönetici ve savaşçı en billur devrimciydiler.. Sırasın da yollarımızın en zorlu mücadele alanlarında kesiştiği, birlikte yürüdüğümüz, birlikte dövüştüğümüz yoldaşlarımızdı.. Bugün onları bir kez daha, en görkemli devrimci anıların güne güç veren özüyle yeniden anıyor, onlara bağlılık sözümüzü yinelemekten onur duyuyoruz..
Türkiye Kuzey Kürdistan Devrim mücadelesi 17’lerin mücadele geçmişlerinin en değerli anılarıyla, faşist Türk devleti’ne karşı mücadelelerine güç vermiş, kazanmak isteyenlere önder olmuştur.. Onları anmamız, her yıl referanslarına atıfta bulunmamız bu sebepledir..
17’ler, faşist diktatörlüğe karşı göndere çekilmiş devrimci zafer BAYRAKLARIMIZDIR.. 
Halklarımızın kurtuluş mücadelesinin kesinliğine dair zafer garantisidir.. Türkiye Kuzey Kürdistan devrimci mücadele cephesinin her türlü zorlu alanlarında, yeraltı koşullarında, zindanlarda, sürgünlerde, dağ başlarında Kaypakkaya’cı inat ve ısrarın parlayan zafer yıldızlarıdır..   Onlara yoldaş olmaktan, anılarına bağlı devrimcilığimizden onur duyuyoruz..
Faşist Türk Devleti Cafer Cangöz ve Aydın Hanbayat şahsında, 17’lere yönelik gerçekleştirdiği top yekun imha ve tasfiye hareketinde, Kaypakkaya’nın günde ki somut devrimci çizgisini hedef aldı. Amaç Kaypakkaya’cı geleneğin günü ve geleceği besleyen devrimci damarını kesip, Türkiye Kuzey Kürdistan Devrimci Tarihinde, güven ve umut veren bir saygınlığın çekim gücü olan devrimci stratejik karargahını dağıtmak, halk kurtuluş mücadelesini belirsizliğe yılgınlığa ve karamsarlığa mahkum etmekti. Ne var ki, içinde Konfedarasyonumuz ADHK’nın Genel Konseyi’nde yer almış, kadın kurtuluş mücadelesine önder olmuş Berna Saygılı Ünsal gibi yoldaşlarımızında yer aldığı 17’ler, mücadele geçmişlerine yakışan, son finalin devrimci eyleminde de bizlere ve kurtuluş mücadelesi için gözleri üzerinde olan ezilen ve direnen yoksul halklara kurtuluşun pusulası olup, zafere giden yolda ışık olan devrimci fener olmuşlardır..
Onlar, halka, örgütlü aidiyet içinde oldukları partilerine ve onların varlığını armağan ettikleri sosyalizim mücadelesine adanmış, tarihin o verili koşullar da ki en billur hali, bizlerin önden gidenler olarak kabul edeceği öğreten ve yol gösteren konumunda olmuşlardır.
17’ler, faşizme karşı halk demokrasisi’nin, emperyalizme karşı açık ve net bağımsızlık bayrağının, kapitalist sömürü düzenine karşı, kesin ve keskin sosyalist bir geleceğin pırıl pırıl çekici devrimci merkezidirler.. Onları günde anmanın, yollarında iz sürmenin, anılarını yüklenip stratejik hedeflerine yürümenin büyüsü tam da bu nokta da saklıdır.
17’ler her türlü tasfiyeci tövbekar el kaldırıp teslim olmaya karşı, diren, savaş, kazan diyen stratejik devrim çağrısıdır..
17″ler, an da ki verili devrimci görevleri, Kaypakkaya’cı perspektifle, bir dizi sıralı devrimlerle komünizme taşımaya cüret eden, devrimci adanmışlığın stratejik ısrar ve inadı olan başarı ve final sembolleridir..
17’ler, her türlü düzen içici, burjuva faşist diktatörlüğün pazarında kendine tezgah açan, sefil işportacı zavallılığa karşı devrim ve sosyalizm için cüret demektir..
Bugünler de 17’leri anmanın onların yolunda yürüme, inat ve ısrarın özü budur.. Bu özden beslenecek, bu özden kopmayacak ve bu özün stratejik yolundan asla sapmayacağız..
Her türlü, geçmiş devrimci tarihimizin büyük anlam ve gelecekte ki zafere miras olan değerini hiçleştiren, onu ufaktan, parçalayıp yok etmeye çalışan, post modern pervasızlıga karşı direnecek, geçmişi olmayanların geleceği olmaz diyen Kaypakkaya’cı ısrarda inat edeceğiz..
Bu duygu ve düşünce temelinde,
Cafer CANGÖZ, Aydın HANBAYAT, Okan ÜNSAL, Ali Rıza SABUR, Alaattin ATEŞ, Cemal ÇAKMAK, Berna SAYGILI ÜNSAL, Kenan ÇAKICI, Ökkeş KARAOĞLU, Taylan YILDIZ, İbrahim AKDENİZ, Binali GÜLER, Dursun TURGUT, Gülnaz YILDIZ, Ahmet PERKTAŞ, Ersin KANTAR ve Çağdaş Can’ı, 17 Haziran 2005’de Mercan’da şehit düşen 17 yoldaşımızı, 15. ölümsüzlük yıldönümünde saygı ve özlemle anıyoruz, mücadelelerine bağlılık sözümüzü bir kez daha yineliyoruz!
MERCAN TARİHTİR! KANLA YAZILAN TARİH SİLİNMEZ!
ANILARI GÜN’DE Kİ GÜCÜMÜZ, ZAFER SÖZÜMÜZDÜR !
17’LER ÖLÜMSÜZDÜR.!
Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK)
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi (ADKH)
Sosyalist Gençlik Hareketi (SYM)
Share
. tarafından

Ekonomik Şiddet Kıskacında Biz Kadınlar,                                İşçi Kıyımlarına Sessiz Kalmayacağız!

Haziran 23, 2020 de ANASAYFA . tarafından

Dünya genelinde 2008’den beri süregelen ve pandemi ile daha fazla görünür bir hal alan ekonomik krizin küresel çapta sonuçlarını, en çok ekonomik şiddet biçiminde biz kadınlar yaşadık. İşten atıldık, çalışma saatlerimiz kısa gösterildiği için ücretlerimiz düşürüldü, açlık, yoksulluk koşullarında çocuk, yaşlı, engelli, hasta bakımlarını evlerde en zor koşullarda üstlendik, kadına yönelik ekonomik ve fiziksel şiddetin en korkunç hallerini yaşadık. Bugün de dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi büyük ve orta ölçekli şirketlerin, tekellerin yüzlerce, binlerce işçiyi işten atacaklarına dair açıklamaları yeni, zor bir dönemi karşılayacağımız anlamına geliyor. Ağırlıklı kadınların çalıştığı, ucuz işgücü olan hizmet sektörü başta olmak üzere bir çok işkolunda işçi kıyımları gündemde. Almanya’da Galeria Karstadt Kaufhof mağazalar zincirinin, Kanadalı bir şirkete satılışı sonrası, Almanya ve Belçika zincirlerinden 62 şubenin ve yine bunlara bağlı 20 spor mağazasının kapatılacağı, 6 bin işçinin işten atılacağı haberleriyle, sendikalı işçiler bir günlük uyarı grevi gerçekleştirdiler. Diğer taraftan Otomotiv devlerinden olan BMW’nin, 6 bin işçiyi işten atacağı alınan duyumlar arasında… Benzer bir çok işçi kıyımı bilgisinin, Avrupa ülkelerindeki işçilerin ve sendikaların gündeminde olduğunu biliyoruz. Biz kadınlar; “bu işçi kıyımları karşısında sessiz kalmayarak, hangi işkolunda olursa olsun eylemlerimiz ve örgütlü mücadelemiz ile ekonomik şiddetin yeni bir halkasına izin vermeyeceğiz

Ekonomik şiddetin toplumsal karşılığı, salt kadının ev içinde erkeğin ekonomik hegomanyası biçiminde sınırlandırılıyor. Oysa uluslararası sözleşmeler; biz kadınların ekonomik haklardan yoksun edilmesini “ekonomik şiddet” biçiminde tarif ediyor. Ekonomik şiddet; ister kapitalist devletin kâr hırsı, rekabeti, sermaye birikiminin bir sonucu olarak yaşansın, ister erkeğin evdeki ekonomik hegomanyası sonucu yaşansın, biz kadınların tüm yaşamsal haklardan mahrum bırakılmasına neden oluyor. Ekonomik şiddete maruz kalan biz kadınların yaşadığı en temel sorunlar beslenme, eğitim, sağlık, ulaşım, barınma, sosyal, kültürel haklara ulaşmakta zorlanma ve özgürlüğümüzün kısıtlanmasıdır. Ekonomik şiddet, kapitalizmin bizlere reva gördüğü işsizlik, yoksulluk, esnek çalışma, düşük ve eşit olmayan ücretler, ev içi emeğimizin görülmemesi gibi erkek egemenliği biçimindedir.

Avrupa Kadın Dayanışması olarak diyoruz ki; Avrupa’da ekonomik şiddetin biçimlerinden, başta işçi kıyımlarına karşı mücadelede işçi – emekçi kadınlar olmak üzere, görünmeyen emeğin sahipleri olan ev emekçisi kadınların, işsiz kadınların örgütlü mücadelesinin yanında olup, onları yalnız bırakmayacağız.

Ayrıca; Avrupa’da kadınların yaşamları sistemin ekonomik şiddetiyle hiçleştirilirken, Türkiye ve Kürdistan’da Eren Keskin, Başak Demirtaş gibi politik  kadınları hedef alan cinsiyetçi şiddet, faşist AKP hükümeti eliyle yükseltilen patriarkal devlet şiddetinden bağımsız değildir ve politik kadınlara verilen bir mesajdır. Kadın özgürlük hareketinin bileşenleri olan Avrupa Kadın Dayanışması olarak; kadınlara yönelik her türlü şiddete karşı sesiz kalmayacağımızı bir kez daha buradan yineliyoruz.

İşçi Kıyımlarına Karşı Kadın Dayanışmasını Yükseltiyoruz!
Ekonomik Şiddete Sessiz Kalmayacağız!
Kapitalizmin krizinin faturasını biz ödemeyeceğiz!

Avrupa Kadın Dayanışması

Share
. tarafından

Devrimci Tutsaklarla Dayanışmayı Büyütelim!

Haziran 24, 2020 de ANASAYFA . tarafından

 

ADHK, ADKH ve SYM, Hapishanelerdeki devrimci tutsaklarla dayanışmak için başalattığı kampanyaya, bütün taraftarlarını, devrimci ve demokratları katılmaya çağırıyor

 Türk devleti F tipi ölüm tabutları inşa ederek, on binlerce  devrimci politik tutsağı esir almıştır. Binlerce politik tutsak, onlarca bedensel engelli, onlarca çocuk, onlarca yaşlı tutsak, zindanlarda her gün fiziksel ve psikolojik saldırıya  karşı karşıyalar. Hapishanede süren saldırılar sonucu onlarca kişi yaşamına son vermiştir.

Hapishanede süren baskıları teşhir etmek, tutsaklara  maddi ve manevi destek sunmak için ADHK, ADKH ve SYM kurumlarımız siyasal ve maddi  kampanya açmıştır.

Başta  taraftarlarımız olmak üzere devrimci, demokrat ve yurtseverlerin, kurumlarımızın başlattığı bu kampanyayı desteklemeye çağırıyoruz.

Aysel Koç şahsında tüm devrim şehitleri, corona pandemi sürecinde hapishanede şehit olanların anıları önünde saygıyla eğilirken, bize bırakılan tarihsel mirası yerine getirmeyi borç biliyoruz.

 

ADHK (Avrupa Demokratik   Haklar Konfederasyonu)

ADKH (Avrupa Demokratik Kadın Hareketi)

SYM (Socialist Youth Movement)

Share
. tarafından

FAŞİZMİN SALDIRILARI MÜCADELECİ KADINLARI YILDIRAMAZ; BU DAHA BAŞLANGIÇ, MÜCADELEYE DEVAM!

Haziran 25, 2020 de ANASAYFA . tarafından


Pandemi sürecinde “evde kal” çağrılaına inat, devrimci 9 kadın örgütünün bir araya gelerek oluşturduğu Avrupa Kadın Dayanışması, her Çarşamba gününü eylem günü ilan etmişti… Çünkü “evde kal” çağrılarının, özellikle de biz kadınlar için ne ifade edeceğinin
farkındaydık… “Evde kalmak” yerine, kadınlar olarak olabildiğince sokaklarda olmak zorundaydık…
Çünkü patriarkal kapitalist sistem, işçi sınıfı, emekçiler ve tüm ezilenlere yönelik baskı ve sömürü politikalarını hayata geçirmek için, ırkçı, cinsiyetçi, homofobik, milliyetçi duyguları sürekli tırmandırmaktadır… Pandemi süreci, 2008’den beri tüm dünyada süren ekonomik krizin tekrar ertelenebilmesi için emperyalistler açısından bir fırsattı ve bu fırsatı kullanmak için her türlü yöntemi uygulayacaklardı… Tabii ki bu sürecin en büyük faturası yine kadınların omuzlarına yüklenirken, Avrupa özgülünde ise en başta göçmen ve mülteci kadınlara yüklenecekti… Tahmin ettiğimiz gibi de oldu… Zaten bütün dünyada her geçen gün yükselen kadın katliamları ve kadına yönelik şiddet, şiddetin bütün türevleriyle içiçe geçerek pandemi sürecinde gözle görülür bir şekilde tırmandı…
Avrupa Kadın Dayanışması’nın çağrısıyla Avrupa’nın birçok şehrinde, her Çarşamba sokaklarda olan örgütlü kadınlar, bu süreçte kadınların yaşadıkları şiddet ve katliamlar başta olmak üzere, patriarkal kapitalist sistemi ve politikalarını teşhir etmeye çalıştılar… Avusturya’nın başkenti Viyana, bu çalışmanın en iyi oturduğu, kadın dayanışmasının en güzel sergilendiği ve yaklaşık her Çarşamba eylemlerin gerçekleştirildiği alanlardan birisiydi… AKD bileşenlerinin gerçekleştirdikleri eylemler, süreç içerisinde Türkiyeli faşistleri rahatsız etmeye başladı… 16. ve 20. Viyana’da gerçekleştirilen eylemlere saldırdılar öncelikle… Ancak her defasında başta kadın arkadaşların kararlı duruşları ve alandaki katılımcı arkadaşların müdahelesi ile saldırılar geri püskürtüldü…
AKD’nin 24 Haziran Çarşamba için gündemi; Avrupa’daki ekonomik kriz kıskacındaki kadınların sorunları idi. Ancak faşist TC devletinin Kobane’de gerçekleştirdiği saldırıda şehit düşen üç mücadeleci kadın için de eylemler yapılması söz konusu olunca, çoğu yerde olduğu gibi Viyana’da da bu iki konu birleştirildi.
Kadın arkadaşlarımız 10. Viyana’da eylem alanına gittiklerinde henüz pankartlarını açmışken, faşistlerin saldırılarına maruz kaldılar… Bu seferki saldırı dahaa organize bir şekilde gerçekleştirilmekteydi… Olay yerine gelen polis, olaya müdahele ettiyse de, faşistler eylem alanından dağılmamışlar aksine giderek büyüyen bir kalabalık şeklinde birikmiştirler… Eylemden sonra, eylemi gerçekleştirenlerin polis eşliğinde, eylem alanının en yakınındaki kurum olan ATİK VİTİD binasına (Viyana Türkiyeli İşçiler Derneği) gitmesiyle, faşistler bu defa da derneğin etrafında birikip tehditler savurmaya ve derneğe saldırmaya çalıştılar… Polisin müdahelesi bu saldırıyı engellediyse de, diğer taraftan polis te, saldırıyı gerçekleştiren bıçaklı, sopalı faşistleri sorguya almak yerine, derneğe girmeye çalışarak saldırıya müdahele eden ilerici devrimci insanları sorguya almaya, fişlemeye çalışmıştır… Olayı duyan yüzlerce devrimci, demokrat, ilerici kitlenin anında VİTİD’e gelerek, faşist saldırıya karşı bir set oluşturup VİTİD’i sahiplenmesi, devrimci dayanışmanın önemini bir kez daha gözler önüne serdi… Olaylar zinciri yaşanırken, olayla ilişkisi olmayan antifaşist bir arkadaşımız dün akşam polis tarafından gözaltına alınmış ve halen serbest bırakılmamaıştır… Polisin bu tavrını kınıyoruz ve arkadaşımızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Suçlu aranıyorsa, izinli gerçekleştirilen demokratik ve meşru eylemimize saldıranlar arasından aranmalıdır…
Viyana’da AKD bileşenleri ve VİTİD, bugün (25 Haziran) saat 18.00‘de tüm demokrasi güçlerine, bu faşist saldırıyı protesto için miting çağrısı yaptı…
Yaşanan bu saldırı; emperyalist saldırıların, ırkçılığın, toplumsal cinsiyet ayrımcılığının büyüdüğü, faşizmin ayak seslerinin giderek yaklaştığı günümüz açısından, devrimci dayanışmanın, özellikle de kadınların ortak mücadelesinin ne kadar büyük bir önem taşıdığını, başta R.T.Erdoğan ve onun Avrupa’da örgütlediği işbirlikçileri olmak üzere, sistem sahiplerini ve koruyucularını bu haklı ve meşru mücadelemizin ne kadar rahatsız ettiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir… Ancak demokrasi ve eşitlik mücadelemizin hiçbir şekilde engellenemeyeceği bilinmelidir.

AKD olarak; faşizan saldırıların biz kadınları asla yıldıramıyacağını, haklı ve meşru mücadelemizden geri adım atmayacağımızı bir kez daha yinelerken, tarihin bu kararlı duruşumuzun kanıtı olduğunu hatırlatırız… Bu anlamda tüm ilerici, devrimci, demokrat kadınlar başta olmak üzere tüm kurumları, Avrupa’nın her yerinde bu karşı duruşu sahiplenmeye ve dayanışmayı büyütmeye çağırıyoruz…
➢ YAŞASIN DEVRİMCİ KADIN DAYANIŞMASI!
➢ KAHROLSUN FAŞİZM!
➢ JİN, JİYAN, AZADİ! KADIN, YAŞAM, ÖZGÜRLÜK!

Share
. tarafından

KORKMUYORUZ, SUSMUYORUZ, İTAAT ETMİYORUZ!

Haziran 29, 2020 de ANASAYFA . tarafından


Avrupa Kadın Dayanışması’nın (AKD), Viyana’daki 24 Haziran Çarşamba eylemine Türkiyeli faşistler saldırdı. Çünkü onların, “Vatan, Millet, Sakarya” diye ezber ettikleri sözde değerlerin en önemli kavramlarından bir tanesi, kadının erkeğe koşulsuz biat etmesi ve evin içindeki görevlerinden başka
şeylerle ilgilenmemesi idi. Oysa AKD bileşenleri olan kadınlar, zorlu pandemi sürecinde bile, her hafta Avrupa’nın birçok yerinde olduğı gibi, Viyana’nın da çeşitli bölgelerinde, onların “dokunulmaz” bildikleri, erkek egemen devlet yapılarını, sömürü sistemini, Rojova’ya saldırarak kadınları ve çocukları katleden faşist R.T.Erdoğan ve şürekası AKP + MHP’yi, kadına yönelik her türden şiddeti ve kadın katliamlarını teşhir ederken, kadınları boyun eğmemek, biat etmemek için sokaklara çağırıyorlardı.
Tıpkı evde, erkeğin belirlediği kuralların dışına çıkan kadınların “katlinin vacip” olduğu gibi, bu kadınların da “katli vacipti”! En azından korkutulup, sindirilerek, “ait oldukları dört duvarın arasına geri gönderilmeliydiler”. Ancak kadınların direngen duruşu ve alandaki yoldaşlarının, dostlarının müdahelesi ile saldırı geri püskürtüldü. Kadınlar özgülünde istedikleri sonucu alamayınca, akşam saatlerinde ve ertesi gün, daha fazla güç toplayarak, mücadele alanlarımızdan olan ATİK’e bağlı VİTİD’e (Viyana Türkiyeli İşçile Derneği), DİDF ve Avusturyalı anti faşistlerin kaldığı binalara, “Allahü ekber”, “R.T.Erdoğan” sloganları, cinsiyetçi küfürler ve bozkurt işaretleri eşliğinde saldırdılar, camları/ kapıları kırarak binaya zarar verdiler. Ama her saldırı; ilerici, devrimci, demokratların, anti faşistlerin dayanışmayı ve faşizme karşı omuz omuza mücadeleyi sahiplenmeyi büyütmeleriyle geri püskürtüldü…
Viyana’da bu faşist saldırı ve saldırıya karşı direniş sürerken, bütün dünyada aynı kanaldan beslenen erkek şövenizminin neden olduğu kadın katliamları da dur durak bilmiyordu…
Katledilen Kadınlar İsyanımızdır;
Sadece Haziran ayının ilk 16 gününde, Türkiye ve T.Kürdistanı’nda 17 kadın, erkekler tarafından katledilerek 2020’nin en yüksek kadın cinayeti sayısını oluşturdu.
Avrupa’da da süreç çok farklı değil… Özellikle Almanya, Avusturya ve İsviçre’de ev içi şiddet ve buna bağlı kadın katliamları basına çok yansımasa da; sadece bizim bildiklerimiz bile kan donduran cinsten.
Haziran’da dört gün içinde, Avrupa’nın üç ayrı ülkesinde farklı milliyetlerden dört kadın ve bir kız çocuğu, en yakınları olan erkekler tarafından aynı gerekçelerle katledildiler. 21 Haziran’da Aalen – Allmersbach’ta bir Alman kadın (41), kızıyla (9) birlikte eski erkek arkadaşı tarafından evlerinde katledildiler. Aynı gün Stuttgart Nordbahnhof’ta bir Afgan kadın (42), ayrılmak istediği eşi tarafından sokak ortasında bıçaklanarak katledildi. Yine aynı gün, İsviçre Basel’in Prattel bölgesinde, Kosovalı bir kadını (24), eşinden ayrılmak istediği için kayınpederi katletti. 24 Haziran Çarşamba günü; Avusturya’nın Tirol/İmst kasabasında Türkiyeli kadını (31), kıskançılık nedeniyle eşi evinde boğarak katletti, sonra da bir torbaya koyduğu cesedi İnn nehrine attı.
Sadece dört gün içinde, çokça demokrasiden dem vurulan, Avrupa’nın göbeğindeki üç ülkede 4 kadın ve bir kız çocuğu katledildi. Hangi coğrafyada olursa olsun, zihniyet hep aynı. Patriarkal kapitalist sistemin erkeğe tanıdığı toplumsal ayrıcalıkları ellerinde tutan erkekler, kadınların üzerinde hakimiyet kurup, kendilerine biat etmelerini istemekteler. Biat etmeyen, çizgiyi aşan kadınların ise katli vaciptir!..
Bu Daha Başlangıç, Mücadeleye Devam;

Ancak erkek egemen kapitalist sisteme, onun savunucularına ve faşizan saldırılara en güzel cevabı, 27 Haziran Cumartesi günü yine kadınlar verdi.
Viyana’da; faşist saldırıları ve polisin faşistlere adeta fırsat tanıyan pasif tavrını protesto etmek için örgütlenen eyleme, binlerce ilerici, devrimci, demokrat, yurtsever, anti faşist kitle katıldı. Kortejin en önünde kadınlar rengârenk bayrakları, hiç susmayan sloganları, alkışları ve zılgıtlarıyla mücadeledeki kararlılıklarını haykırdılar. Yaptıkları konuşmalarda; “İki gündür yaşanan faşist saldırıların, TC faşizminin temsilcisi R.T.Erdoğan ve şürekası tarafından örgütlendiğini, kadınlar üzerinden başlatılan saldırının aynı zamanda demokrasi mücadelesine yönelik olduğunu, böylesi saldırılarla kadınları yıldıramayacaklarını, aksine bu saldırıların kadınların öfkesini büyüttüğünü, Rojava’ya yapılan saldırının kendilerine yapıldığını, orada katledilen kadınların kızkardeşleri olduğunu” söylediler. Eylem boyunca, “Jin, Jiyan, Azadi”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Katledilen Kadınlar İsyanımızdır!”, “Korkmuyoruz, Susmuyoruz, İtaat etmiyoruz!” vb. sloganlarla, patriarkal kapitalist sistemi, onun maşalarından R.T.Erdoğan ve şürekası özgülünde faşizmi, kadına yönelik her türden şiddeti teşhir ettiler ve “BU DAHA BAŞLANGIÇ, MÜCADELEYE DEVAM!” dediler…
AKD olarak biz de bir kez daha yineliyoruz; Kadın Katliamları Politiktir! Katliamları ve kadına yönelik her türden şiddeti durduruncaya, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yok edinceye kadar mücadelemiz devam edecek!
KORKMUYORUZ, SUSMUYORUZ, İTAAT ETMİYORUZ!

Share
. tarafından

2 Temmuz Sivas Katliamı’nı Unutmadık Unutturmayacağız!

Haziran 30, 2020 de ANASAYFA . tarafından

Sivas Madımak‘ta cehennem ateşinin yaktırılıp, yakıldığının 27. yıl dönümündeyiz. Bu yangın yalnızca o gün değil, dünden o güne, o günden bu güne süregelen siyasal tarihin halklarımıza dönük katliamlar ateşi olarak devam etmektedir. Şeyh Bedreddin‘lerden Pir Sultan‘lara, Nesimi‘lerden Hallacı Mansur‘lara, Suphi‘lerden 1 Mayıs‘lara, Gazi‘ye, Çorum‘a, Gezi‘ye, Suruç‘a, Roboski‘ye, Ankara Garı‘na kadar sistematik olarak süren ve Osmanlı‘dan devralınan faşist devletin siyasal katliamlar tarihidir. İktidarları bu katliamlara sevkeden şey onların korkularından, emek sömürüsü iştahlarından başka bir şey değildir.

Onlar özgür düşünceden, halkların ve farklı inançların kardeşliğinden korkmaktadırlar.
1993‘ün 2 Temmuz‘u, ırkçı, tekçi Türk- İslam sentezci faşist “derin devlet”in de teşviki ve desteğiyle, esas olarak Alevi inancına mensup aydınların konakladığı Madımak otelinin benzin döküp yakıldığı gündür. O gün binlerce Alevi inancına mensup insanın, içlerinde, Asım Bezirci, Metin Altıok, Hasret Gültekin, Muhlis Akarsu, Nesimi Çimen gibi katledilen aydın, şair, yazarın da bulunduğu kalabalık kitle Pir Sultan şenlikleri için oradaydılar. Pir Sultan şenlikleri başlamadan günler önce, MİT‘in katliam hazırlıklarını başlattığı artık kamuoyunca bilinen bir gerçektir.

O gün Madımak‘ta 33 aydın ve 2 otel çalışanı yanarak veya dumandan boğularak can verdi. Hunharca yakılarak katledilen sadece 33 aydın, yazar, şair ve halkın gencecik çocukları değildi. Yakılan canlarımızla birlikte, insanlık ve insanlık onuru yakılmak istenmiştir. Faşizmin yoz kültür ve ideolojisine karşı, halkın yükselen ilerici- devrimci kültürü, sanatı ve edebiyatı yakılmak istenmiştir. Ama aydınlarımızın ve halkımızın direnişi karşısında, faşist diktatörlüğün hevesi kursağında kalmıştır.

Halkımızın yiğit evletlarını diri diri yakma canavarlığında bulunan binlerce yobaz güruhun içinden 120 kişi hakkında dava açıldı. Mahkemenin sonucunda 33‘ü idam diğerleri değişik süreli cezalar aldılar. Ancak çok geçmeden kısa süre içinde büyük bir kısmı salıverildi. Firar edenler oldu ve kalanlar için de zaman aşımı uygulanarak hepsi salıverilmiş oldu. Devlet, suç ortakları olan bu beslemelerini devletin çeşitli kademelerinde görevlendirerek ödüllendirmekten geri durmadı.

Bütün tarihi katliamlar ve tekçilik üzerine kurulu Faşist diktatörlüğün dünden bugüne süregelen baskı, sömürü, talan politikaları hız kesmeden devam ediyor. Özellikle Neo- Osmanlı‘cı diğer adıyla Müslüman Kardeşler patentli AKP ve ırkçı faşist MHP ortaklı iktidar, faşist TC tarihinin en barbar, en karanlık tarihi dönemlerinden birini yaşatıyorlar Türkiye K. Kürdistan halklarına.

Bir yandan kendilerinden olmayan her kesimi ötekileştirirken, öte yandan böl parçala yoluyla halkın farklı kesimleri birbirlerine düşmanlaştırıyorlar. En ufak demokratik hak talebi, devlet terörüyle bastırılıyor. Geçmişte can ve kan pahasına kazanılmış olan (kırıntılar biçiminde de olsa) tüm demokratik, akademik ve sosyal haklar yok sayılmaktadır. İşsizlik, yoksulluk ve açlık çığ gibi büyümekte; kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüz yüzde beşyüz artmış durumda.

Kara çarşaflar içerisine hapsedilmek istenen kadın, belkide Faşist TC tarihinin en yoz ve barbar dönemiyle yüzleşmiş durumdadır. Bu yüzdendir ki bu süreçte toplumun en aktif, en örgütlü muhalif kesimini de kadınlar oluşturuyor. Açlığın, yoksulluğun, baskının ve devlet terörünün hüküm sürdüğü bir yerde, bunlara maruz kalanların isyanları meşrudur. Halkımızın isyan bayrağını çekmesi kaçınılmazdır ve o kadar uzakta değildir.
Sivas- Madımak katliamının 27. yıl dönümünde ne katledilen aydın, yazar ve kadınlı erkekli halkın yiğit evletlarını; ne de o cehennem ateşini yaktırtan ve yakanları unutmayacağız. Yananları yüreğimizin baş köşesine oturturken; yakanları tarihin çöplüğüne gömeceğiz.
KAHROLSUN FAŞİZM!
YAŞASIN DEVRİMCİ MÜCADELEMİZ!
SİVAS KATLİMANI UNUTMADIK UNUTTURMAYACAĞIZ!
Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK)

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi (ADKH)

Sosyalist Gençlik Hareketi (SYM)

30 Haziran 2020

Share