. tarafından

2020 YILINDA 300 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ

Ocak 3, 2021 de ANASAYFA . tarafından


Yakın zamanda katledilen 4 kadının hatırlatıldığı açıklamada, “Aralık ayının son günlerine geldiğimizde 1 günde 4 kadın arkadaşımız öldürüldü. Aylin Sözer, Selda Taş, Vesile Dönmez, Betül Tuğluk ve öldürülen tüm kadınlar için sessiz kalmıyoruz, kadın cinayetlerini durduracağız diyerek Türkiye’nin dört bir yanında eylemler yaptık. Ankara’da kadın cinayetlerini durduracağız diyen kadınlar gözaltına alındı” ifadeleri kullanıldı.

300 kadının katledildiğinin tespit edildiği raporda, şüpheli kadın ölümlerine de dikkat çekildi:

“Bu yıl 300 kadın cinayeti işlenmiş, 171 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştur. Öldürülen 300 kadından 182’sinin neden öldürüldüğü tespit edilemedi, 22’si ekonomik, 96’sı da boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü. 182 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.”

“Mücadelemize devam ediyoruz”

İstanbul Sözleşmesi’ne de değinilen raporda müadeleye devam edileceği vurgusu yer aldı:

“Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi kadın düşmanları ve eşitlik karşıtları tarafından tartışmaya açıldı ve sözleşmeye yönelik saldırılar zamanla arttı. Bu saldırılar devam ederken Muğla’da yaşayan Pınar Gültekin’in vahşice öldürülmesi büyük bir etki yarattı. Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar kadın cinayetlerinin durdurulması ve kadına yönelik şiddetin son bulması için meydanlarda buluştu, kitlesel eylemler gerçekleştirildi. Mücadelemizle İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi tartışmaya açmaya çalışan hükümet geri adım attı. Sadece geri adım atmak yetmez diyerek, İstanbul Sözleşmesi’ni tamı tamına uygulatacağız diyerek mücadelemize devam ediyoruz.”

Rapordan öne çıkanlar şöyle:

2020 yılında kadınlar kimler tarafından katledildi?

2020 yılında öldürülen 300 kadının 97’si evli olduğu erkek, 54’ü birlikte olduğu erkek, 38’i tanıdık birisi, 21’i eskiden evli olduğu erkek, 18’i oğlu, 17’si babası, 16’sı akraba, 8’i eskiden birlikte olduğu erkek, 5’i kardeşi, 3’ü tanımadığı birisi tarafından öldürülmüştür. 23 kadının ölümüne sebep olan kişilerin yakınlık durumu tespit edilememiştir.

2020 yılında kadınlar çoğunlukla evlerinde katledildi?

Kadınların 181’i evinde, 48’i sokak ortasında, 15’i işyerinde, 14’ü de arazide, 11’i arabada, 5’i otelde, 4’ü ıssız bir yerde, 1’i odun deposunda, 1’i kuaförde öldürülmüştür. 20’sinin öldürüldüğü yer tespit edilememiştir. Bu yıl öldürülen kadınların yüzde 60’ı evlerinde öldürüldü.

2020 yılında kadınlar en çok ateşli silahlarla katledildi

170’i ateşli silahlarla, 83’ü kesici aletle, 26’sı boğularak, 10’u darp edilerek, 2’si yakılarak, 1’i kimyasal madde ile, 1’i de yüksekten düşülerek öldürüldü.

2020 yılında kadınların çalışma durumu hala tespit edilemiyor

Kadınların çalışma durumlarını tespit etmek ise çok zor. Önemli olan bu verinin de basın mensupları tarafından dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Bu ay TÜİK’in açıkladığı verilere göre, ‘ev işleriyle meşgul’ kadınların sayısı bir önceki yıla göre 1 milyon 348 bin azaldı. Böylece TÜİK’e göre işgücü dahi sayılmayan kadınların sayısı Eylül 2020’de 10 milyon 056 bin oldu. TÜİK’in verileri bu şekilde açıklaması, kadın işsizliğinin gerçek boyutunun üzerini örtmeye çalışmaktır. Çalışma hayatına alınmayan ya da istihdamdan uzaklaştırılan kadınlar toplumda oluşan toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılık, şiddet ve kadın cinayetleri tehlikelerine karşı daha korunmasız hale gelmektedir. Ulaşılabilen veriye göre kadınların 45’i bir işyerinde çalışıyor ve 247 kadının çalışma durumu bilinememektedir.

kaynak: Gazete Patika

Share
. tarafından

YA BARBARLIK YA SOSYALİZM!

Ocak 6, 2021 de ANASAYFA . tarafından

Enternasyonal Proletaryanın Önderleri; Vladimir Lenin, Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht Mücadelemizde Yaşıyor!

Dünya halkların üç seçkin komünist militanı; üç seçkin siyasal/örgütsel önderi; yaşamını devrime adamış, Vladimir Lenin, Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’i  özlemle anıyoruz.

Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht‘in Alman devleti tarafında 15 Ocak 1919’de  alçakça katledilişlerini nefretle kınıyoruz. 21 Ocak 1924’de  hayata gözlerini yuman Marksizm Leninizm bilimin ustası Vladimir Lenin‘i saygıyla anıyoruz.

LLL’leri (Lenin, Luxemburg, Liebknecht) anmak için her sene on binlerce devrimci,  Rosa ve Karl mezarında buluşuyorlar. Katledilmelerin üzerinde 102 sene geçmesine rağmen bu coşku devam etmektedir. Çünkü onların kısa süreli yaşamı; devrim ve sosyalizm uğruna yaşamları, Dünya işçi sınıfı ve emekçiler tarafında unutulmayacaktır.

Birinci Dünya Savaşı emperyalistler arasındaki savaştı;  kimler dünya pazarlarında aslan payı kapar mücadelesi sürerken, savaşın kitleler üzerinde bıraktığı, açlık, yoksulluk, yıkım altında ezilen kitlelerin savaşa karşı mücadelesinde yükseliyordu. Ya devrimler savaşı önler ya da savaş devrimleri yaratır sözü, büyük usta Lenin önderliğinde SSCB topraklarında gerçek olgu haline gelmiş, sırada Avrupa bekliyordu.

Avrupa’da devrim kasırgası her tarafa vuruyordu, savaş yıkıntıları altında, Avrupa’nın çoğu ülkelerinde işçi ve emekçilerin isyanı başlamıştı. Rusya‘da gerçekleşen şubat devrimi ve akabinde işçi sınıfını kurtuluşa götüren ekim devrimi, Avrupa‘daki devrimi tetikliyordu. Sömürü, baskıdan kurtulmanın mücadele  yolunu işçi sınıfına gösteriyordu.

Alman burjuvazisi birinci dünya savaşının faturasını işçi sınıfına kesmişti; açlık, yoksulluk, toplumun tüm kesimlerinde kol geziyordu.  Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’in haykırdığı, ‘Ya emperyalizm ya sosyalizm! Ya savaş ya devrim! Üçüncü bir şey yoktur!’ sloganları sokaklarda yankılanıyordu.

Sınıf mücadelesi keskinleşmişti, devrim ile karşı devrim arasındaki çelişkinin çözümü savaşla devam ediyordu. Karşı devrimin silahlı güçleri, devrime saldırıyordu. Tutsak olan Rosa ve Karl halkın mücadelesi sonucu, önce Karl ve akabinde Rosa tahliye oldular. Karl parlamento kürsüsünde halkı devrime çağırıyordu. Karl Liebknecht, silahlarınızı kendi burjuvazinize çevirin diyordu.

2. Wilhelm iktidarına karşı her tarafta işçi eylemlikleri yükseldi. Takvimler1918 Kasım‘ı gösterirken, Alman devrimine katılan yüzbinlerce işçi “kahrolsun savaş”, “kahrolsun hükümet” sloganıyla, Kiel, Hamburg başta olmak üzere Almanya’nın diğer alanlarında iktidara karşı ayaklandılar. Karl Liebknecht; Berlinde sosyalist cumhuriyet ilan etti.

4 Kasım  1918‘de Kiel’de burjuvazi yenilmiş, işçi ve asker konseyi kuruldu; yönetimi işçi ve askerler eline aldılar. Kısa bir süre içinde devrim ayaklanmasına önderlik eden İşçi ve askeri konseyi; Lübeck, Brunsbüttel’e daha sonra da Altona, Bremen, Bremenhaven, Cuxhaven, Flensburg, Hamburg, Neümünster, Oldenburg, Kensburg ve Rostock şehirlerinde İşçi ve askeri konseyi kurdular.

Münih’de de İşçi, Asker ve Çiftçi Konseyi halkın örgütlülüğü sonucu kuruldu.  Karl Liebknecht, ayaklanan işçi ve askerler arasındaki koordinasyonu sağlayan kilit kişiydi.

Gelişen devrim hareketine önderlik yapacak Spartaküstlerın kadroları zayıftı. Birinci Dünya Savaşı öncesi Alman işçi sınıfı önderlerinde, Karl Kautsky ve ekibi Alman devletin savaş bütçesine yana tavır aldıkları için, Rosa ve Karl ile yolları ayrılmıştı. Bu durum işçi sınıfının bölünmesine yol açtı. Ayrıca devletin silahlı gücü, devrim güçlerine tüm gücüyle saldırıyordu; kokuşmuş ceset olan sosyal demokrasi karşı devrim cephesi yanında yer almıştı, Alman sosyal demokrasinin ihaneti;  Rosa ve Karl önüne daha zorlu görevler koymuştu. Devrimin iki önderi omuzlarına büyük davanın ağır görevleri koymuştu.

Devletin tutuklamaları, sindirmeleri, Rosa ve Karl’ın komünist mücadelesi ve devrime önderlikleri önünde engel oluşturmuyordu. Rosa ve Karl’ın önderlik ettiği, grevler, yürüyüşler, silahlı ayaklanmalar işçi sınıfın iktidarını kurulmasıyla   taçlanıyordu.  Düşmana son darbe vurulması an meselesiydi.

Devrimde korkan, sosyal demokratlar ve devrimin dönekleri aralarında uzlaşarak devrimin önünde set oluşturdular. Alman proletaryasını önderlikte yoksun bırakmak,  devrimin silahlı güçlerini bastırarak, devrimci iktidarı yok etmek için devrimin önderleri, Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht 15 Ocak 1919’de  vahşice Alman devleti tarafında katledildi. Öndersiz kalan devrim güçleri süreç içinde bastırıldı. Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht’in ölümü, dünya komünist hareketi başta olmak üzere Alman devrimi için en büyük yenilgi oldu. Alman devriminin yenilgisi, Avrupa’da gelişen sosyalist mücadeleninde yenilgisinin ilki oldu.

Rosa’nın kadın mücadelesi üzerine yazdığı ve arkasında bıraktığı teorik ve siyasal miras kadın mücadelesinin elde ettiği kazanımlar halen tazeliğini korumaktadır.

Dünyanın her köşesinde, SUSMUYORUZ, KORKMUYORUZ, İTAAT ETMİYORUZ! ayağa kalkan kadınlar, son dönemde ME TOO eylemliliklerle egemenler sınıfını korku ve paniğe sürüklemiştir; asırlardan beri aynı mücadele içinde ki, sınıf kardeşi olan erkek cinsin kadına karşı baskısını haklı biçimde de hedeflemiştir. Bugün kadın mücadelesinin geçmiş tarihsel anıları içinde Rosa en önde durmaktadır. Kadın hareketi içinde o hep bir kadın isyandır.

Özelikle başı dik duran ‘asi bir kadın‘ olarak, görüşlerinde taviz vermeyen, teorik ve ideolojik sorunları: Kadın sorunu, demokrasi sorunu, UKKTH sorununda farklı düşünceleri dünya komünist hareketi içinde aktif savunmuştur.

Onların bize bıraktığı onurlu mücadelelerini gururla taşıyoruz, taşıyacağız! 

Vladimir Lenin, Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht Ölümsüzler!

 Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!

VARDIK VARIZ VAROLACAĞIZ!

ADHK (Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu)

ADKH (Avrupa Demokratik Kadın Hareketi)

SYM (Socialist Youth Movement)

Share
. tarafından

ROSA LUKSEMBURG SOSYALİZM MÜCADELEMİZDE YAŞIYOR!

Ocak 6, 2021 de ANASAYFA . tarafından

Berlin’de düzen hüküm sürüyormuş!
Sizi budala zaptiyeler
Kum üzerine kurulu ‘düzeniniz’
Devrim daha yarın olmadan,
Zincir şakırtısı içinde yeniden doğacaktır!
Ve sizleri dehşet içinde bırakıp, trampet sesleri
arasında şunu bildirecektir:
Vardım, Varım, Varolacağım – R.Luxemburg

Rosa Luksemburg ve Karl Liebknecht 15 Ocak 1919‘da Berlin‘de katledildiler. Katledilme kararlarının altında Sosyal Demokrat hükümetin imzası vardı. Ama, Alman Hükümeti’nin arkasında tüm dünya gericiliğinin desteği bulunuyordu.

Rosa ve Karl, Almanya‘da varolan siyasal altüst oluşun “Devrim ve sosyalizmin kaçınılmaz olduğu” gerçeğini pratikleriyle de savunan devrimci önderlerdi. Dünya gericiliği, gelişen devrimi boğabilmek için onları katletti.

Sınıf işbirlikçiliğine, reformizme ve sosyal şovenizme karşı ödünsüz devrimci önderler bu koşullarda katledildiler, Almanya’da devrim yenildi.

Ya barbarlık içinde yok oluş, ya sosyalizm!

Ölümsüz devrimci önderler Rosa ve Liebknecht’in uğruna can verdikleri sosyalizm ve sınıfsız toplum idealleri, ölümlerinin üzerinden 102 yıl, işçi sınıfının ustası Lenin’in fiziken aramızdan ayrılışının üzerinden 97 yıl geçmesine karşın günceliğinden hiç bir şey kaybetmedi. “Ya barbarlık içinde yok oluş, ya sosyalizm!” sözü bu gün de günceldir. Emperyalist kapitalizm kendisi çürüdükçe, kadınlar başta olmak üzere bütün insanlığı da çürütmektedir.

Öte yandan dünya çapında kadın dinamiği ve direnç dinamiklerinin ayakta olduğu, burjuva devletlerin çıkardıkları gerici yasalarını gerilettiği bir dönemi yaşıyoruz. Tıpkı Rosa ve Karl gibi, tıpkı her şeye rağmen direnen dünya çapındaki kadın dinamiği gibi ”Cüret ettim” diyen atılganlığa ihtiyacımız büyük.

Vardık, Varız, Var olacağız!

Dünya kadın hareketi küresel kadın greviyle, keza Şilili kadınların lastesis danslarıyla, Polonyalı kadınların pandemiye inat yüzbinlercesinin sokaktaki isyanıyla, Rojova kadın devrimiyle, Türkiye’de, Kürdistan’da ve Ortadoğu’da kadınların başkaldırılarıyla Rosaların izinden patriarkal kapitalizme, faşizme, gericiliğe, sömürüye karşı inat yürüdüklerini gösterdiler. Vardık, varız, var olacağız dediler.

Devrimin kartalı Rosa Lüksemburg’u, sosyalizm savaşçılarını anmak, onların ideallerini yaşatmak için 10 Ocak Pazar günü Berlin’de Berlin Frankfurter Tor’da saat 10:00 buluşacağız.

Tüm işçi ve emekçi kadınları kapitalizme karşı, Rozaların izinden sosyalizmi savunmaya Berlin’e çağırıyoruz!

Avrupa Kadın Dayanışması

Share
. tarafından

Faşizmin gözaltı, tutuklama saldırılarına karşı  susmuyoruz!

Ocak 20, 2021 de ANASAYFA . tarafından

Türkiye ve Kürdistan’da faşist rejiminin mücadele eden devrimcilere, yurtseverlere, öğrencilere dönük gözaltı saldırılarına her gün yenisi eklenerek devam ediyor.  En son Sosyalist Kadın Meclislerine, Ezilenlerin Sosyalist Partisi yönetici ve üyelerine, SGDF’li gençlere, ETHA’lıgazetecilere, BEKSAV’lı sanatçılara, EHB avukatlarına, DİSK Limter-İş sendika yöneticilerine ve Kaldıraç’a dönük ev ve kurum baskınları gözaltı ve tutuklamalarla devam etti.

Coğrafyamızı cehennem ateşine çeviren, kadınların yaşam tarzına müdahale eden, kadına yönelik şiddeti her gün körükleyen, ekonomik krizin, işsizliğin altında işçileri ezen, halklarımızı açlığa yoksulluğa mahkum eden, farklı inançlardan emekçileri ötekileştiren, Kürt halkını Bakur, Başur ve Rojava’da sömürgeci savaş politikalarıyla imha etmeye çalışan, toplumu korku imparatorluğu altında boğmaya, sindirmeye çalışan faşist rejim, AKP-MHP iktidarı  işçi ve emekçilerin, kadınların öncülerine devrimcilere, sosyalistlere saldırıyor, onları tutuklayarak kendi faşist iktidarının sürekliliğini sağlamaya çalışıyor.

Bizler Avrupa Kadın Dayanışması olarak; erkek egemen kapitalist, faşist düzene karşı, sosyalizm, devrim ve özgürlük için mücadele eden kadınlarla, kadın dayanışması içinde olduğumuzu buradan duyurmak istiyoruz.

Ev hapsi ile tutsak edilen Sosyalist Kadın Meclisleri MYK üyesi Satiye Ok, Alev Özkiraz, Ceren Çoban,  Ezilenlerin Sosyalist Partisi Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, Etkin Haber Ajansı muhabiri Pınar Gayıp gibi ev hapsine maruz kalan devrimci, sosyalist kadınların ev hapsine dönük itirazlarının kabul edilmesini  istiyoruz. Gözaltı sonrası tutuklanan sosyalistlerin derhal serbest bırakılmasını, adli kontrol şartıyla serbest bırakılanların adli kontrollerinin ve yurt dışına çıkış yasaklarının derhal ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz.

Faşizmin korkusu boşuna değil.  Bu korku kadınların ve ezilenlerin zulme karşı giderek büyüyen isyanıdır. Bu isyanın öncü gücü kadınların zaferi uzak değil yakındır !

 

Yaşasın Kadın Dayanışması!

Baskılar, gözaltılar biz kadınları yıldıramaz!

Faşizme Karşı Kadın İsyanı Kazanacak!

                                         

                                  AVRUPA KADIN DAYANIŞMSI

Share
. tarafından

Stuttgart ağır ceza mahkemesinde görülen Alye Shojaye davası sonuçlandı.

Ocak 30, 2021 de ANASAYFA . tarafından


19 Haziran 2020 tarihin de sokak ortasında kocası tarafından bıçaklanan Alye Shojaye hayata tutunamayarak yaşamını yitirmişti. Avrupa Demokratik Kadın Hareketinin de içinde olduğu Avrupa Kadın Dayanışması mahkemenin takipçisi oldu. Bir kişi daha eksilmemek için verdiğimiz mücadelenin pratik adı oldu Alye. Afganistan’dan Almanya ya farklı bir yaşam kurmak umuduyla geldiği ülke de kocası tarafından öldürüdü.
28 Ocak Perşembe günü görülen son mahkemeye ADKH, SKB, YeniKadın, YCK-E, Alınteri ve Frauenkollektiv, Zusammenkämpfen desteğiyle yapılan miting de AKD adına basın açıklaması okundu. Yapılan açıklama da:
“Kadın cinayetlerini durdurun! Alye Shojaye için adalet!
Alye Shojaye 7 ay önce Stuttgart’ta sokak ortasında eşi tarafından öldürüldü.


Alye Shojaye, hergün şiddet ve öldürülme tehlikesiyle yüzyüze bırakılan birçok kadından biriydi. Her üç günde bir, bir kadın (eski) eşi, partneri, oğlu ya da babası tarafından aramızdan alınıyor. Hala sürmekte olan pandemiyle yeniden artan ev içi şiddet ve bunu önlemeye yönelik danışma, koruma olanaklarının yeterli olmadığı ortada. Almanya’da hergün kadınların şiddete maruz kaldığına ve katledildiğine tanık oluyoruz. Bundan dolayı aile bakanlığından talebimiz; İstanbul Sözleşmesi’nin derhal hayata geçirilmesidir. “ diyen AKD şöyle devam etti,
“42 yaşındaki Alye Shojaye daha iyi yaşam koşulları için Almanya’ya sığınmıştı. Mültecilerin ilk yerleştirildikleri toplama kampında, diğer mültecilerin ve çalışanların gözü önünde, kocasının cinsel ve psikolojik şiddet görmediği gün hiç olmadı.”
Bu katliamdan aylar sonra burada, Stuttgart’ta Alye Shojaye ve patriarkal şiddetle katledilmiş diğer bütün kadınlar için adalet istiyoruz” Denilerek şiddete karşı mücadele çağrısında bulunuldu.


Mahkeme heyeti sanığa Almanya ceza kanunun 211 maddesince kasten öldürme suçundan en az 15 yıldan başlamak üzere, uzatılabilenin kapalı hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme heyeti katil kocanın geldiği ülkede patriyarkal anlayışın erkeğe verdiği avantajları kullanarak eşinin yaşam alanını daraltıp, onurunu, namusunu, kaybetmemek gerekçesiyle karısını öldürdüğünü açıkladı.
Mahkeme sonunda çocukları mahkemeyi takip eden kadın örgütleriyle birlikte fotoğraf çekerek desteklerinden dolayı teşekkür ettiler. Hep birlikte Jin, Jiyan, Azadi sloganı atıldı.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi/ Stuttgart

Share