. tarafından

Erk-egemen dünyada kadın olmak mücadelenin adıdır!

Eylül 17, 2023 de ANASAYFA . tarafından

Gerici İran molla rejiminin Jina Amini’yi katletmesinin ardından bir yıl geçti ancak bu arada İran’da baskılar ve idamlar hız kesmedi. 

Jina Amini başörtüsünü düzgün takmadığı gerekçesiyle ahlak polisi tarafından katledildi. Bu hal yıllardır Kadınlar için devam ediyor. İnsanların yaşamlarına yapılan müdahaleler gerici yaptırımlarla islam rejimi toplumu kendi yasalarına göre yaşamaya zorluyor. 

Bu baskı ve zulüm koşullarında yaşamak istemeyen halk sokaklarda yaşam ve özgürlük şiarıyla günlerce süren gösterilerle seslerini haykırdılar. Asıldılar, tutuklandılar, işkence gördüler.

45 yıldır iktidarda olan molla rejimin uyguladığı baskı Afganistan’da Taliban’ın Türkiye’de AKP iktidarının kadınlara ve LGBTİ+’lara uyguladıkları baskıyla bazı özgünlükler olsa da aslında  aynı. Kadınlar ve halklar ayrı coğrafyalarda fakat aynı koşullarda yaşıyor. 

Dolayısıyla Gericiliğe karşı çıkmak, erk-egemen dünyada kadın olmak mücadelenin adı oluyor. 

Kapitalist tekellerin, sonsuz kâr hırsının doğayı ve tüm canlıları tehdit ettiği bu dönemde mücadele elzem bir yerde duruyor. Kadınlar olarak bu mücadelenin dolaysız özneleriyiz. Değiştireniz!

Jin, Jiyan, Azadi!

Erk-egemen dünyada kadın olmak mücadelenin adıdır!

AVRUPA DEMOKRATİK KADIN HAREKETİ

16 Eylül 2023

Share
. tarafından

Bir yıl sonra kadın, hayat, özgürlük, başkaldırı!

Eylül 17, 2023 de ANASAYFA . tarafından

16 Eylül, “kadın, yaşam, özgürlük” ayaklanmasını tetikleyen Mahsa (Jina) Amini’nin zorunlu başörtüsü nedeniyle devlet eliyle öldürülmesinin üzerinden bir yıl geçti. Ayaklanmanın en önemli özelliği kadınların zorunlu başörtüsüne karşı öncü rolüydü. Dünyayı sarsan, hayrete düşüren özellik, toplumda ve insanlar arasındaki sosyal ilişkilerde önemli değişikliklere neden olan özellik oldu ve sosyal ve siyasal alanda geri dönüşü olmayan önemli başarılara imza attı.

Kadınların mücadelesi zorunlu başörtüsüne karşı verdiği mücadeleyle ataerkilliğe önemli bir darbe indirdi ve kadın bedeni üzerindeki tahakküm ve otoriteye son vermenin temelini attı. Zorunlu başörtüsüne karşı mücadelede kadınların öncü rolü, kadınların dünya çapında toplumsal cinsiyet baskısına karşı mücadelesinin motivasyonunu güçlendirdi. Kadınların öncü ve cesur rolünün en önemli başarılarından biri, kadının gücünün ve eski, çürümüş ataerkil kapitalist toplumun değiştirilmesindeki rolünün ortaya çıkmasıydı. Hiç şüphe yok ki, kadınlar ve bir bütün olarak halk ile İslam rejimi arasındaki derin çelişki, zorunlu başörtüsüyle sınırlı değil.

44 yıldır sınıfsal sömürü, ulusal ve dini baskı, cinsel ve toplumsal cinsiyet baskısı, diktatörlük, yağma, hırsızlık ve yolsuzluk ve öldürme, her türlü özgürlüğün sesini hapsetme, her türlü özgürlüğün yokluğu, Mahsa ayaklanmasına yansıyan, ezilen kitlelerin çoğunluğunun gerici rejimle çelişkisinin kaynağı. Ve bu ayaklanmada kadınların zorunlu başörtüsüne ve İslami rejime karşı mücadelesi, halkla İslami rejim arasındaki tüm çelişkileri ortaya çıkarabilecek bir güce sahipti.

İslami rejimin Mahsa isyanının yıldönümü münasebetiyle kitlesel bir ayaklanma korkusu o kadar açıktır ki, bunun bir yansıması binlerce kadın ve diğer aktivistin yaygın olarak tutuklanması ve hapsedilmesinde, ailelerinin taciz edilmesi ve tutuklanmasında da görülmektedir.

Son iki ayda Mahsa ayaklanması ve üniversite öğrencilerinin ve öğretim üyelerinin işten çıkarılmasıyla teyid edildi. Rejimin korkusu ve çaresizliği, kadınların zorunlu başörtüsüne karşı mücadelesinin yaygınlaşmasında ve bu mücadeleye katılan erkeklerin sayısının artmasında da görülüyor. Rejim, bu mücadelelerin kendi sonunu daha da yaklaştıracağından her zaman korkuyor. Halkın birçok farklı cephede mücadelesini yoğunlaştırdığı, büyük değişim potansiyeli taşıyan böyle bir durumda, Batılı emperyalistler, İslam rejimiyle bazı çelişkilere rağmen gerçekte (sözde değil) İslam rejimini desteklemektedir. Onların tercihi, İslami rejimi iktidarda tutmak ve insanların mücadelesinin derinleşerek İslami rejimin yıkılmasına engel olmaktır.
İslami rejim yetkilileriyle aleni ve gizli toplantılar yapıp onlara sosyal yardımlar vermelerinin ve üzerlerindeki ekonomik baskıları azaltmalarının nedeni budur.

Mahsa ayaklanmasında halkın mücadele ettiğine ve özellikle kadınların kararlı mücadelesinin devrim ve radikal değişim mesajını beraberinde getirdiğine şüphe yok. Mücadeleler kararlı bir amaç ve daha radikal sloganlarla derinleştikçe, devrimci örgütlülükle daha fazla kadın mücadeleye katıldıkça, bir yandan daha fazla kadın gücü, diğer yandan da halkın süreci geçirme mücadelesi gücü ortaya çıkacak, devrim güçlendirilecek ve sağlamlaştırılacak.
8mart kadın örgütü (İran-Afganistan)

16 Eylül 2023

Share
. tarafından

Jina Amini “Jin,Jiyan, Azadi”

Eylül 17, 2023 de ANASAYFA . tarafından

Jina Amini’nin ahlak polisi tarafından katledilmesinin üzerinden bir yıl geçti. Kadın, yaşam, özgürlük sloganıyla ayağa kalkan kadınlar ve halk dünyaya İran’da kadınların yaşamlarına müdahalede sınır tanınmadığını Jina Amini’nin ölümüyle bir kez daha haykırdılar.

İran’da sıkı güvenlik önlemleri adı altında polis sokağa çıkmak isteyenleri ve özellikle de Jina’nın ailesi ve yakınlarına anmaya katılmamaları için baskı uyguladı. Jina’nın babası gözaltına alındı ve ardından ev hapsi verildi.

İran’da kadınların öncülüğünde başlayan bu ayaklanma 1979’dan beri en büyük gösterilere sahne oldu. Devlet en katı kuralları uyguladı binlerce insan tutuklandı, yaralandı, onlarca insan öldürüldü veya sonrasında asıldı.

Kadınlara yönelik sistematik baskılara karşı “kadın, yaşam, özgürlük” sloganı sadece İran’da değil dünyanın birçok ülkesinde karşılık buldu ve protestolar yapıldı. Jina Amini’nin öldürülmesinin birinci yıldönümünü nedeniyle İngiltere, Almanya, Fransa, Avusturya, Türkiye, Kürdistan, İsviçre gibi birçok ülkede de kadınlar sokaklara çıktılar.


Avrupa Demokratik Kadın Hareketi yayınladığı açıklamada;
“45 yıldır iktidarda olan molla rejimin uyguladığı baskı Afganistan’da Taliban’ın, Türkiye’de AKP iktidarının kadınlara ve LGBTİ+’lara uyguladıkları baskıyla bazı özgünlükler olsa da aslında aynı. Kadınlar ve halklar ayrı coğrafyalarda fakat aynı koşullarda yaşıyor. Dolayısıyla Gericiliğe karşı çıkmak, erk-egemen dünyada kadın olmak mücadelenin adı oluyor” derken, 8 Mart Kadın Örgütü (İran-Afganistan) yayınladığı bildiride;
“Son iki ayda Mahsa ayaklanması ve üniversite öğrencilerinin ve öğretim üyelerinin işten çıkarılmasıyla teyid edildi. Rejimin korkusu ve çaresizliği, kadınların zorunlu başörtüsüne karşı mücadelesinin yaygınlaşmasında ve bu mücadeleye katılan erkeklerin sayısının artmasında da görülüyor. Rejim, bu mücadelelerin kendi sonunu daha da yaklaştıracağından her zaman korkuyor. Halkın birçok farklı cephede mücadelesini yoğunlaştırdığı, büyük değişim potansiyeli taşıyan böyle bir durumda, Batılı emperyalistler, İslam rejimiyle bazı çelişkilere rağmen gerçekte (sözde değil) İslam rejimini desteklemektedir. Onların tercihi, İslami rejimi iktidarda tutmak ve insanların mücadelesinin derinleşerek İslami rejimin yıkılmasına engel olmaktır.
İslami rejim yetkilileriyle aleni ve gizli toplantılar yapıp onlara sosyal yardımlar vermelerinin ve üzerlerindeki ekonomik baskıları azaltmalarının nedeni budur.
Mahsa ayaklanmasında halkın mücadele ettiğine ve özellikle kadınların kararlı mücadelesinin devrim ve radikal değişim mesajını beraberinde getirdiğine şüphe yok. Mücadeleler kararlı bir amaç ve daha radikal sloganlarla derinleştikçe, devrimci örgütlülükle daha fazla kadın mücadeleye katıldıkça, bir yandan daha fazla kadın gücü, diğer yandan da halkın süreci geçirme mücadelesi gücü ortaya çıkacak, devrim güçlendirilecek ve sağlamlaştırılacak.”


telegram_video

 

Share
. tarafından

Avrupa’da kürtajı kısıtlayan yasalar iptal edilsin!

Eylül 29, 2023 de ANASAYFA . tarafından

Açıklamayı aynen yayımlıyoruz:

Avrupa’da kürtajı kısıtlayan yasalar iptal edilsin!

Biz kadınlar 28 Eylül kürtajın suç olmaktan çıkartılması için uluslararası eylem gününü önemsiyoruz.

Neden 28 Eylül?

28 Eylül tarihi, 1871 yılında Brezilya’da köleliğin ortadan kaldırılmasıyla kabul edilen “özgür rahim” yasasına atfen belirlendi. 1871 Yılında “özgür rahim” yasasına göre köle çocukları artık köle sahibine ait özel mülk değil anne ve babalarına ait oldular.

 1990 Yılında Latin Amerika ve Karayip’te kadın grupları kurdukları ağ ile, “özgür rahim” yasasına atfen 28 Eylül’de kürtaj yasaklarını protesto ettiler.

 Aynı kadın grupları yirmi yıl süren kampanyanın ardından 2011 yılında “28 Eylül’ü kürtajın suç olmaktan çıkartılması için uluslararası eylem günü” ilan ettiler.

 Aradan geçen yüzlerce yıla rağmen dünyada, Avrupa’da egemen iktidarların çıkarları, nüfus planlamaları nedeniyle rahimler hâlâ özgür değil.

Avrupa’da kürtaj için hafta-ay sınırı ülkeden ülkeye değişiyor. Kürtaj için belirlenen zamanını geçiren kadınlar ancak sağlık vb., tecavüz sebepleri göstererek kürtaj olabiliyorlar.

Kürtajın 12 hafta olduğu ülkelerde bu sürenin yukarı çekilmesini istiyoruz.

12 Hafta Avusturya, Belçika, Almanya, Fransa, Yunanistan, İtalya’dır. 16 Hafta-4 ay olan Portekiz. 22 hafta-6 ay İspanya. 24 hafta-6,5 ayla İngiltere ve Hollanda’dadır. En ileri yasalar bile erkek egemen kapitalist devletlerce kadınlara uygulanan kürtaj yasağı anlamına geliyor, kadınların iradesine, bedenine müdahale ediyor.

Emperyalist, faşist, gerici ataerkil devletler sınıfsal çıkarları nedeniyle ekonomi politikalarının başarısı için  genç işçilere ve genç savaşçılara ihtiyaç duyuyor. Bu ihtiyacı kadın bedenine hükmederek karşılamaya çalışıyor.

Kadın bedenini tahakkümü altına alan tüm kürtaj yasalarına karşı Avrupa’da kadın örgütlerinin birleşik mücadelesiyle  yapılan eylemleri büyütmeliyiz.

Kürtaja güvenli, yasal erişim hakkı getirilmeli.

Kürtaj kısıtlamaları, yasakları kaldırılsın!

Benim Bedenim, Benim Kararımdır!

Avrupa Kadın Dayanışması

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, Sosyalist Kadınlar Birliği, Kadın Gözü, Yeni Kadın, Kürt Kadın Hareketi, XETA SOR

Share