17’ler Kavga Bayraklarımızdır! Mücadelemizde Yaşatmaya Devam Edeceğiz!

17 Haziran 2005’de Mercan’da şehit düşen 17 yoldaşımızı, 15’nci ölümsüzlük yıldönümünde saygı ve özlemle anıyoruz, mücadelelerine bağlılık sözümüzü bir kez daha yineliyoruz!
16-17 Haziran 2005 tarihinde, çakalların giremediği, aslanlar yurdu Dersim Mercanlarda, MKP yönetici, kadro ve savaşçısı 17 yoldaş, halk kurtuluş mücadelesinde ölümsüzleşti.
Onlar, halkların kurtuluş savaşına adanmış 17 devrimci önder kadro, yönetici ve savaşçı en billur devrimciydiler.. Sırasın da yollarımızın en zorlu mücadele alanlarında kesiştiği, birlikte yürüdüğümüz, birlikte dövüştüğümüz yoldaşlarımızdı.. Bugün onları bir kez daha, en görkemli devrimci anıların güne güç veren özüyle yeniden anıyor, onlara bağlılık sözümüzü yinelemekten onur duyuyoruz..
Türkiye Kuzey Kürdistan Devrim mücadelesi 17’lerin mücadele geçmişlerinin en değerli anılarıyla, faşist Türk devleti’ne karşı mücadelelerine güç vermiş, kazanmak isteyenlere önder olmuştur.. Onları anmamız, her yıl referanslarına atıfta bulunmamız bu sebepledir..
17’ler, faşist diktatörlüğe karşı göndere çekilmiş devrimci zafer BAYRAKLARIMIZDIR.. 
Halklarımızın kurtuluş mücadelesinin kesinliğine dair zafer garantisidir.. Türkiye Kuzey Kürdistan devrimci mücadele cephesinin her türlü zorlu alanlarında, yeraltı koşullarında, zindanlarda, sürgünlerde, dağ başlarında Kaypakkaya’cı inat ve ısrarın parlayan zafer yıldızlarıdır..   Onlara yoldaş olmaktan, anılarına bağlı devrimcilığimizden onur duyuyoruz..
Faşist Türk Devleti Cafer Cangöz ve Aydın Hanbayat şahsında, 17’lere yönelik gerçekleştirdiği top yekun imha ve tasfiye hareketinde, Kaypakkaya’nın günde ki somut devrimci çizgisini hedef aldı. Amaç Kaypakkaya’cı geleneğin günü ve geleceği besleyen devrimci damarını kesip, Türkiye Kuzey Kürdistan Devrimci Tarihinde, güven ve umut veren bir saygınlığın çekim gücü olan devrimci stratejik karargahını dağıtmak, halk kurtuluş mücadelesini belirsizliğe yılgınlığa ve karamsarlığa mahkum etmekti. Ne var ki, içinde Konfedarasyonumuz ADHK’nın Genel Konseyi’nde yer almış, kadın kurtuluş mücadelesine önder olmuş Berna Saygılı Ünsal gibi yoldaşlarımızında yer aldığı 17’ler, mücadele geçmişlerine yakışan, son finalin devrimci eyleminde de bizlere ve kurtuluş mücadelesi için gözleri üzerinde olan ezilen ve direnen yoksul halklara kurtuluşun pusulası olup, zafere giden yolda ışık olan devrimci fener olmuşlardır..
Onlar, halka, örgütlü aidiyet içinde oldukları partilerine ve onların varlığını armağan ettikleri sosyalizim mücadelesine adanmış, tarihin o verili koşullar da ki en billur hali, bizlerin önden gidenler olarak kabul edeceği öğreten ve yol gösteren konumunda olmuşlardır.
17’ler, faşizme karşı halk demokrasisi’nin, emperyalizme karşı açık ve net bağımsızlık bayrağının, kapitalist sömürü düzenine karşı, kesin ve keskin sosyalist bir geleceğin pırıl pırıl çekici devrimci merkezidirler.. Onları günde anmanın, yollarında iz sürmenin, anılarını yüklenip stratejik hedeflerine yürümenin büyüsü tam da bu nokta da saklıdır.
17’ler her türlü tasfiyeci tövbekar el kaldırıp teslim olmaya karşı, diren, savaş, kazan diyen stratejik devrim çağrısıdır..
17″ler, an da ki verili devrimci görevleri, Kaypakkaya’cı perspektifle, bir dizi sıralı devrimlerle komünizme taşımaya cüret eden, devrimci adanmışlığın stratejik ısrar ve inadı olan başarı ve final sembolleridir..
17’ler, her türlü düzen içici, burjuva faşist diktatörlüğün pazarında kendine tezgah açan, sefil işportacı zavallılığa karşı devrim ve sosyalizm için cüret demektir..
Bugünler de 17’leri anmanın onların yolunda yürüme, inat ve ısrarın özü budur.. Bu özden beslenecek, bu özden kopmayacak ve bu özün stratejik yolundan asla sapmayacağız..
Her türlü, geçmiş devrimci tarihimizin büyük anlam ve gelecekte ki zafere miras olan değerini hiçleştiren, onu ufaktan, parçalayıp yok etmeye çalışan, post modern pervasızlıga karşı direnecek, geçmişi olmayanların geleceği olmaz diyen Kaypakkaya’cı ısrarda inat edeceğiz..
Bu duygu ve düşünce temelinde,
Cafer CANGÖZ, Aydın HANBAYAT, Okan ÜNSAL, Ali Rıza SABUR, Alaattin ATEŞ, Cemal ÇAKMAK, Berna SAYGILI ÜNSAL, Kenan ÇAKICI, Ökkeş KARAOĞLU, Taylan YILDIZ, İbrahim AKDENİZ, Binali GÜLER, Dursun TURGUT, Gülnaz YILDIZ, Ahmet PERKTAŞ, Ersin KANTAR ve Çağdaş Can’ı, 17 Haziran 2005’de Mercan’da şehit düşen 17 yoldaşımızı, 15. ölümsüzlük yıldönümünde saygı ve özlemle anıyoruz, mücadelelerine bağlılık sözümüzü bir kez daha yineliyoruz!
MERCAN TARİHTİR! KANLA YAZILAN TARİH SİLİNMEZ!
ANILARI GÜN’DE Kİ GÜCÜMÜZ, ZAFER SÖZÜMÜZDÜR !
17’LER ÖLÜMSÜZDÜR.!
Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK)
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi (ADKH)
Sosyalist Gençlik Hareketi (SYM)
Share

Avrupa Kadın Dayanışması “Kadın, Yaşam, Özgürlük“

Avusturya’nın Viyana kentinde bugün cumartesi günü peş peşe iki kadının öldürülmesi içerikli miting vardı. Avrupa Kadın Dayanışması bileşenlerinin eylemi Minoritenplatz’da saat 15:00’de başladı. Miting katledilen 2 Kadın adına düzenlendi. Mitinge Erkek şiddetine karşı özsavunma vurgusuda yapıldı! Eylemde sık sık “JİN, JİYAN, AZADİ” ve Kadın Yaşam Özgürlük “Frau, Leben, Freiheit” solaganları atıldı. Miting saat 16:00’da müzikle son buldu.

Paris
Fransa’nın başkenti Paris’de de eylemlerin uğrak yeri Kemer’de eylem vardı. Eylemde sık sık “Kadın, Yaşam, Özgürlük” sloganları atıldı.

Köln
Köln Rudolfplatz’da 18:00’de başlayan eylemde Avrupa Kadın Dayanışması ortak açıklaması okundu. Ardından tek tek bileşenlerin açıklamalarını okudukları eyleme şehrin merkezi yeri olması nedeniyle gelip geçenler ilgiliydi. Kadınlar dövizleri okuyarak geçtiler. Eylemde sık sık Almanca ve Kürtçe “Kadın, Yaşam, Özgürlük” sloganı atıldı. “Kadınlar enternasyonal dayanışma ile faşizme ve kapitalizme karşı mücadele ediyor” “Yaşasın Enternayonal dayanışma” sık atılan diğer iki slogan oldu. Eylem Eylem dünya kadınlarının simgesi haline gelen Laz Tesis müziği ile bitirildi.

Stuttgart
Stuttgart’da Avrupa Kadın Dayanışması’nın yaptığı eyleme; AABF BW Bölge Kadın Birliği, Courage da katıldı. Die Linke Stuttgart, Frauenkolektif ve Zusammen Kämpfen kadın kurumları da mitingi destekleyen kurumlardı

Frankfurt
Frankfurt’da eylem şehrin en işlek caddesinde yapıldı. AKD’nin eylemi oradan geçenlerin ilgisini çekti..Canlı bir havada geçen eylemde, yapılan konuşmalar ve müzik eyleme dinamizm kattı.

Hamburg
Yine Almanya’nın Hamburg kentinde aynı içerikte döviz ve pankartların taşındığı eylem vardı.

Ayrıca Almanya’nın Mannheim şehri Markplatz merkezi tren garı, Markplatz, Neokarstadt ve İsveç’in Stockholm kentinin üç ayrı bölgesine afişlemeler yapıldı.


Share

Cinsiyetçi, Irkçı Sisteme Öfkeliyiz


Egemen patriyarkal sistem; örgütlü kurumu devlet ve onun aygıtları tarafından, kendi bekası için zorunlu olduğu ırkçı, faşist, işgalci ve sömürücü karakteriyle, insan canının kendisi için bir anlam taşımadığını göstermeye devam ediyor.

Patriyarkal egemen sistem, ırkçı, cinsiyetçi ideolojiyle kendine benzemeyeni, kendinden farklı ve karşı olan herkesi hedefinde tutuyor, onu yok ediyor. Irkçılık ve cinsiyetçiliğin ortak pratiği, farklı olanı asimle yada yok etmek üzerinedir. İkisi de aynı anlayışın ürünüdür ve sistem tarafından üretilir. Farklılığı, kendi varlığının devamı için tehdit olarak gören, bu nedenle de farklı olan düşünceyi, sosyal ilişkiyi, kültürü, yok sayarak egemenlik kuran bu anlayış, bugün kadınların, Siyahilerin, Kürtlerin ve cinsel yönelimleri farklı olanların nefesini kesiyor.

Özgürlüğünü isteyen halklar; kadınlar, saygın çalışma koşulları ve emeğinin karşılığını isteyen tüm çalışanlar, egemen olanın dışındaki inançlar, felsefeler, renkler ve cinsel yönelimler, kimliklerine sahip çıktıkları, egemen olana biat etmedikleri için devlet şiddetine maruz kalıyorlar. Tüm kimliklere, renklere, inançlara kısaca farklılıklara eşit mesafe ve saygı yasal haktır. Buna karşı olan, onu reddeden egemen akıl, katletmeye devam ediyor.

Pandemi ile birlikte artan kadın şiddetine paralel, temel hak gasplarına karşı yükselen toplumsal tepkilere yönelik polis şiddeti de büyüyor. Ortadoğu’ya “özgürlük” götüren “demokrat, özgürlükçü” Amerika’da, bir Siyahi olan George Floyd, polis tarafından boğularak öldürüldü. Son sözleri asla aklımızdan silinmeyecek, tıpkı “Yaşamak istiyorum” diyen Emine Bulut ve “Anne ölme” diye haykıran kızı gibi… Ama George Floyd’u katleden polisin, 10 yıllık eşi Kellie Chauvin’in, nafaka istemeksizin açtığı boşanma davasıyla sergilediği onurlu duruşu da unutulmayacak!
Amerika’da pandemi yasaklarını protesto eden halka saldırıp George’yi katleden zihniyet ile K. Kürdistanı’nda sokakta üstü çıplak koşan Kürt gencini veya eve ekmek götürmek için çalışan mülteci genci vuran, Ankara’nın orta yerinde Kürtçe müzik dinlediği için Barış’ı kalbinden bıçaklayan zihniyetler aynı noktadan beslenmektedirler. Sömürü ve baskı sistemine, onun temel taşlarından olan patriarkaya karşı durdukları için Feminist yazar Gülfer Akkaya, sanatçı Pınar Aydınlar gibi sanatçı ve yazarlara cinsiyetçi, saldırgan ölüm tehditleri gönderenlerle, Almanya’da kadınlara yönelik taciz ve tecavüzlerin, mülteci veya göçmen erkekler tarafından yapıldığını lanse ederek, göçmen karşıtı politikalarla kendini var etmeye çalışan AFD zihniyeti veya Efrin’de Kürt kadınlarını esir alarak baskı altında tutan Türk askeri; aynı ırkçı, cinsiyetçi ideolojiden beslenmektedir. Hangi coğrafyada olursa olsun, egemenlerin ırkçı – cinsiyetçi politikalarının hedefi; biat eden, boyun eğen tek tip insan topluluğu yaratmaktır.
Kadınlar Olarak Faşizmle, Irkçılıkla, İşgal Ve İlhakla Yaşamaya HAYIR Diyoruz.

Amerikalı kadın aktivist Tamika Mollery’nin “Yağmacı sizlersiniz, Amerika bizi yağmaladı, yerlileri yağmaladı. Biz bu şiddeti sizden öğrendik.” diye haykırdığı öfkesi, bizim de öfkemiz. Toplumsal ahlak kurallarını, baskıyı, sömürüyü, eşitsizliği reddedip, kendisine biat etmeyen, görünmeyen emeğine sahip çıkıp boyun eğmeyenlere ölümü reva gören bu sistem; katliamcı ve emek gaspçısı, sömürücü olduğunu her gün ama her gün gösteriyor. Kürt halkının, Barış Çakan ‘nın katledilişine duyduğu öfke gibi, Siyahilerin George Floyd’un katledilmesine karṣı duydukları öfke de, bizim öfkemizdir.

Katledilen kadınlar biziz, bizim kız kardeşlerimiz… Bu nedenle öfkeliyiz… Tehdit edilen sanatçıların, evleri işaretlenen Alevilerin, “iş kazalarında” katledilen işçilerin yakınlarının, en vahşi yöntemlerle katledilen LGBTİ+’ların öfkesi bizim de öfkemiz. Patriyarkal kapitalist sitemin nefesini kesmek için, ÖFKEMİZİ VE İSYANAIMIZI BÜYÜTÜYORUZ!
• Kahrolsun her türden ayrımcılık!!
• Yaşasın Kadınların Örgütlü Gücü

AVRUPA KADIN DAYANIŞMASI:
( SKB Avrupa Sosyalist Kadınlar Birliği, TJK-E Avrupa Kürt Kadın Hareketi, Yeni Kadın, SYKP Avrupa Kadın Meclisleri, FEDA Demokratik Alevi Federasyonu, ADKH Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, MHK Mezopotamya Halk Kongresi Kadın Kolları, Yaşanacak Dünya, PKAN Platforma Kurden Anatoliya Navin,)

Share

Uluslararası militanlar kadın hareketlerinin dünyanın tüm hükümetlerinden talepleri

World Women’s Conference of grassroots women
Continental Coordinators
April 2020

 

                    Korona- Pandemi
Korunma talep ediyoruz- Acil durum değil, özgür bir dünya istiyoruz!
Bugünün acil sorunları biz kadınlar olmadan çözülemez. Kadınlar olarak tüm insanlık için yaşamaya değer bir gelecek mücadelesinde birleşiyoruz. Yönetilme şeklimize katılmıyoruz. Geçmişten öğrendik. 2008 dünya ekonomik ve mali krizi bankalara kar getirirken, krizin yükü işçilere, kadınlara ve ailelere yüklendi. Bu uluslararası çağrı ile yükseliyoruz. Bu krizleri biz her gün yönetiyoruz. Hükümetler ve tekellere taleplerimizi ilan ediyoruz. ŞİMDİ!
Corona salgını ülkelerimize ve kıtalarımıza yayılıyor. Hali hazırda dünya çapında 100.000’den fazla insanı öldü. Bu kayıplardan dolayı üzgünüz ve ailelerin acısını paylaşıyoruz. Neden bu kadar insan ölmek zorunda kaldı? Çünkü kapitalizm dünya çapında bir sağlık krizi yarattı ve sağlık sistemleri çöküyor. Doktorlar, hemşireler ve hasta bakıcılar için koruyucu ekipman eksikliği var. Nüfusu koruma eksikliği var. Yaşlı, hasta ve fakir insanlar tedavi edilmiyor. Bu bir skandal. Zengin sanayi ülkeleri için korkunç olan şey, mülteciler ve Orta-Doğu, Afrika, Asya, Latin Amerika’nın fakir ülkeleri içinse bir felakettir. İnsanı merkezine alan bir sağlık sistemi için savaşıyoruz.
Kapitalist kâr ekonomisi, insanlardan önce kârlarını düşündükleri için suçludur. Bir yanda virüsün yayılması temasın kesilmesiyle yavaşlatılacaktır denilerek, dünya çapında yasaklar ve sokağa çıkma yasağı ilan edilirken, diğer yanda endüstriyel tesislerde ve tekstil fabrikaların da işçiler birbirine çok yakın çalışmaya devam etmek zorundalar.
Dünya çapında taleplerimiz:
Tekstil endüstrisindeki ve endüstriyel tesislerdeki işçilerin kapsamlı korunması, işten çıkarılma yasağı, tesisin kapatılması durumunda ücretlerin sürekli ödenmesi, maaşların artırılması ve tam ücret telafisi ile çalışma saatlerinin azaltılması!
• Doktorlar ve hemşireler için etkili koruyucu kıyafetler!
• Yaşadığımız mahallelerde yaşayan herkesin ücretsiz ve toplu testi! • Tıbbi altyapının derhal genişletilmesi!
• Hemşirelik sektöründe yeni iş ve stajyerliklerin oluşturulması!
• Koruyucu maskelerin ve dezenfektanların serbest dağılımı!
• Hastalar için ücretsiz bakım ve ilaç!
• Bunun için para büyük şirketlerden ve devasa askeri bütçelerden alınmalıdır!

Ülkeleri bir salgına hazırlamak için “simülasyon oyunları” denilen şey uzun zamandır mevcut olsa da, dünyadaki hiçbir hükümet uygun önlemleri almamıştır. Tüm hükümetler yanlış bilgilendiriliyor, hatta bazıları salgını ciddi sonuçlarla küçümsüyor. Koruyucu ekipmanı ulusal bencillikle çalarak, kendi insanlarını korumasız bırakan ve saf kar için koruyucu ekipman ihraç eden veya fakir ülkelerden kaçak bakıcılar getirenleri kınıyoruz. Tüm insanlar için dünya çapında koordine biçimde aşıların, ilaçların araştırılmasını ve geliştirilmesini talep ediyoruz! Kalifiye eleman ayrımı yapmadan!
Mevcut kriz emekçilerin, ulus ötesi bir dayanışmasını gösteriyor. Yaratıcılığı ve cesareti ortaya çıkarıyor. Kadınlar dünya çapında bu günlük kriz yaşamının merkezindedir: hizmet sektöründe, ticarette, ailelerde. Yaşam için her türlü fedakarlığa hazırız, sağlığımız için gerekli önlemleri destekliyoruz, ancak bu çabalarımızın, haklarımızı ve özgürlüklerimizi sömürmesinden dolayı da öfkeliyiz. Ordu ve polisin devlet şiddeti uygulayarak, tutuklama tehditleri ve uyarılar yerine geniş bilgilendirme kampanyaları talep ediyoruz! Zor kazanılmış haklarımızın alınmasına izin vermeyeceğiz! Acil duruma hayır! Bu önlemleri kınıyoruz!
Sokağa çıkma yasağı nedeniyle, Afrika, Asya, Latin Amerika’daki kadınlar artık mallarını satamaz hale geldiler, paraları yok, yiyecekleri yok – kıtlık dünyanın yoksulluk bölgelerindeki insanları tehdit ediyor. Göçmen kadınlar ve mülteciler dünya çapında özellikle etkilenmektedir. Günlük işçiler ve göçmen işçiler genellikle evlerinden uzakta olan illerde çalışmak zorundalar. Fabrika sahipleri onları ücret ödemeden sokaklara attılar ve açlıktan ölüyorlar. Polis ve ordu çoğu zaman acımasız. Çiftçiler artık ürünlerini satamıyorlar.
Taleplerimiz:
– Gündelik işçiler, göçmen ve geçici işçiler ve küçük tüccarlar için finansal güvenlik! – Tarım ürünlerinin hükümetler tarafından kabulü ve dağıtımı!
– Şehirlerde ve kırsal alanlarda yoksul ailelere ücretsiz yiyecek dağıtımı!
– Her ev için akan temiz su!
– En savunmasız kişiler için kapsamlı önlemler: mülteciler, yoksullar, evsizler! – Mülteci kamplarının kapatılması ve güvenli barınma sağlanması!
– Bölücülük yaratan ırkçı girişimlere karşı savaşın!
Bu önlemleri kınıyoruz!
Nüfusun çoğunluğu için, sokağa çıkma yasağı aslında küçük bir alanda birlikte yaşamak anlamına gelir, mola veya kişisel geri çekilme için neredeyse hiç fırsat yoktur. Okul yok, anaokulu yok, iş yok. Bu durum kadınlara ve çocuklara yönelik aile içi şiddeti arttırır. Kadınlar, kendi ihtiyaçlarına dikkat etmeden tüm aile üyelerinin zihinsel, duygusal ve fiziksel sağlığına dikkat ederler.
Taleplerimiz:
– Tüm tahliye ve hacizlerin yasaklanması
– Gecikmiş kira durumunda kiracıya fesih ihbarı verilmesinin yasaklanması!
-Çocuklar ve yaşlılar için devlet yardımı, sıcak yemek ve acil bakım!
– Okulların kapanması durumunda çocuklar için öğretim ve öğrenim materyalleri yardımı! – Şiddet mağdurları için medyada bilgi!
-Şiddet mağdurlarının konaklaması için yardım ve oda sağlanması! – Cinsiyete özgü şiddeti yasadışı ilan etmek için ağları kullanın!
Dünya kadınları, korona krizi tarihi ve zor bir süreç vebizler de buna tarihsel bir adımla yanıt veriyoruz. Kıtalar arasında bu çağrı ve bu talepler üzerinde anlaştık. Corona krizi sistemik bir krizi

ortaya çıkarıyor. Kapitalizm bize onurlu bir yaşam sağlayamaz. Bu nedenle meseleleri kendi ellerimize alıyoruz. Bugün bir kez daha görebiliyoruz ki kadınlar sistem için “gerekli”.
Ve bu farkındalık bize taleplerimiz için mücadele etme gücü veriyor. Bu nedenle, daha önce başlattığımız uluslararası işbirliğini daha da yükseltmeliyiz:
-Birbirimizle dayanışmamızı güçlendiriyor ve uluslararası bir hareket olarak ideolojik farklılıklarımızla birlikte faaliyetlerimizi koordine ediyoruz.
– “Gürültü gösterileri” gibi mücadele biçimlerini paylaşıyoruz, çömleklere vurma ve yenilerini bulma.
– Fakir ülkeler için borçların hafifletilmesi gerekmektedir.
– İktidar tekelleri krizi ödemek zorundadır geniş kitleler değil. Bu özel bir vergi ile yapılabilir. -Daha iyi çalışma koşulları ve daha yüksek ücretler için savaşmalıyız.
Kendimizi organize ederek ancak sendikalarda, mahallelerde, kadın derneklerinde bir güç haline gelebiliriz. Ayrıca, bu yıl 10. yılını kutlayan anti-emperyalist örgüt, Uluslararası Kadınlar İttifakı’nın kurulmasını destekliyoruz. Dünya kadın hareketinin kökü olan Dünya Kadın Konferansı’nın güçlendir. 2021’in sonunda Tunus’taki yapılacak olan Dünya Kadınlar Konferansı bunun için harika bir fırsat .

 
Bir zeytin ağacı gibi olalım

Yeryüzüne kök salmış
Güçlü ve Güneşe uzanan
Kimse ve hiçbir şey bizi kıramaz!

İmzalayan hareketler;

Signatories of the International Call of the militant womens movement’s

Status: 11.5.20 – further signatories possible:
* Sharmistha Choudhury, All India Revolutionary Women’s Organisation (AIRWO)
* Cecilia Jaramillo Jaramillo, ECUADOR
* Executive Committe of the International Women’s Alliance
* Vilma Silva Jaimes Präsidente de Micaela Bastidas, Peru
* República Bolivariana de Venezuela
* Judith López Guevara, Frente de Mujeres Argelia Velázquez Carrizales, Venezuela
* Dionys Rivas, Frente de Mujeres Argelia Velázquez Carrizales, Venezuela
* Selay Ghaffar, Spokesperson and Women’s Rights Activist, Solidarity Party of Afghanistan
* Sophie Ngalapi, World March of Women Tanzania,
* Sophie Ogutu, World March of Women Tanzania, World March of Women Kenya
* Betty Sharon, Executive Director, Collaboration of Women In Development-CWID, National Coordinator World March of Women Kenya
* Saloua Guiga, Member of FemWise-Africa (Women Peace and Security Committee of the African Union), Tunisia
* Women’s committee of PPDS Tunisia
* Million Rural women association, Tunisia
* Femmes du Maroc, Meriam, Keltoum, Btissam, Khadija, Fatima Zahra * las Kellys, Lanzarote
* Women of Bosnia / Partija Rada
* Songul und Gaby, Délégierte der 2. Weltfrauenkonferenz, France
* Platform Wereldvrouwen, Netherland
* Halinka Augustin, European coordinator of the World Women’s Conference
* Susanne Bader, European coordinator of the World Women’s Conference
* Frauenverband Courage, Germany
* Monika Gärtner-Engel, Main Coordinator of ICOR (International Coordination of Revolutionary Parties and Organizations), MLPD, Germany
* Martina Stalleicken, women’s political spokeswoman of the MLPD, Germany

* Menu Nilukshika De Silva, national coordinator of vikalpani national women’s federation; lecture of human health and environment, Sri Lanka
* Meral Çiçek, Chairwoman of Kurdish Women’s Relation Office (REPAK) * REFALAG Frauenorganisation auf Haîti
* Man Bahadur Lecturer in Anthropology, Central Department of Anthropology, Tribhuvan University, Kritipur, Editor-in-Chief, Dhaulagiri Journal of Sociology and Anthropology, Kathmandu, Nepal
* Mwambu Margaret Jane, Uganda
* Marie-Paula Logosu-teko, Coordinatrice de la Conférence Africaine des Femmes de la base

Share

71 Kadın kurumunundan Rosa Kadın Derneği üyelerinin gözaltına alınmasına karşı ortak tepki


Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da yapılan operasyonlarda gözaltına alınan Rosa Kadın Derneği üyelerinin yanında olunduğu açıklaması 71 Kadın Kurumundan geldi.

Gözaltına alınan kadınların bir an önce serbest bırakılması çağrısı yapan kadın kurumlarının açıklamasının tam metni şöyle;

“22 Mayıs 2020 Cuma sabahı 04.00’da Diyarbakır’da Rosa Kadın Derneği üyesi – TJA’lı kadınlar evlerinde arama yapılarak gözaltına alındı. Derneğin kapısı kırılarak içeri girildi, evraklarına el konuldu.

Rosa Kadın Derneği; kadınlara yönelik her türlü şiddetle mücadele etmek, kadına yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasını sağlayacak çalışmalar yürütmek için 29 Aralık 2018’de kuruldu. Rosa Kadın Derneği kuruluş amaçları doğrultusunda şiddete maruz kalan kadınlara sürekli danışmanlık-destek sağlıyor, kampanyalar, etkinlikler yürütüyor.

Biz aşağıda imzası olan kadın örgütleri; Rosa Kadın Derneği birlikte kadınlara yönelik şiddete karşı mücadele ediyoruz. Kadınların Rosa Kadın Derneği’ne ihtiyacı var.

Rosa Kadın Derneği’ne yönelik hukuki olmayan tüm uygulamalara son verilsin, birlikte mücadele ettiğimiz arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın!”

Açıklamayı yapan kadın kurumları;

17+ Alevi Kadınlar 78’li Kadınlar, Anarşist Kadınlar, Ankara Dayanışma Akademisi’nden Kadınlar, Ankara Kadın Platformu, Antakya Kadın Dayanışması, Antalya Feminist Kolektif, Antalya İHD LGBTİ+ Komisyonu, Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği, Antalya Kadın Platformu, Atakent Mahallesi Kadın Meclisi, Barış Anneleri, Başlangıç Kadın Meclisi.

Beksav Kadın Meclisi, Bir Kadın Bir Hayat Derneği, Bodrum Kadın Dayanışma Derneği, Demir Leblebi, Demokratik Alevi Dernekleri, Kadın Meclisi Demokratik Bölgeler Partisi Kadın Grubu, Demokratik Emekliler Sendika Girişimi Kadın Meclisi, Demokratik İslâm Kongresi Kadın Meclisi, Demokratik Kadın Hareketi, Dersim Kadın Platformu, Dersim Yenigün Kadın Dayanışma Derneği, Didim Kibele Kadın Derneği, Diyarbakır Kadın Platformu, Dünya Kadın Yürüyüşü – Türkiye Ekmek ve Gül.

Emek Partili Kadınlar, Erktolia, Filmmor, Göç Platformu Kadın Komisyonu, Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu, Halkevci Kadınlar, HDK Kadın Meclisleri, HDP Genç Kadın Meclisi, HDP Kadın Meclisleri, İHD’li Kadınlar, İlerici Kadınlar Meclisi, İmece Kadın Dayanışma Derneği, İskenderun Kadın Platformu, İstanbul Feminist Enstitü, Kadın Emeği Kolektifi, Kadın Savunma Ağı, Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği, Kadınlar Birlikte Güçlü – Hatay Kadınlar Birlikte Güçlü – İzmir Kadınların Kurtuluşu, Kadınlarla Dayanışma Vakfı – KADAV, Kaktüs Genç Kadın Derneği Kampüssüzler’den Kadınlar, Karya Kadın Derneği.

KESK İstanbul Kadın Meclisi, Kırkyama Kadın Dayanışması, Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği, Mardin Şahmaran Kadın Platformu, MED TUHAD – FED Kadın Komisyonu, Mersin Kadın Platformu, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Mor Dayanışma, Mor Sarmaşık, Özgür Genç Kadın Sosyalist Kadın Meclisleri, Tevgera Jinén Azad – TJA, Urfa Yaşam Evi Kadın Dayanışma Derneği, Van Star Kadın Derneği, Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, Yeni Demokrat Kadın, Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu, Fethiye Kadın Danışma Günebakan Kadın Derneği.

 

Share

TJA, ROSA KADIN DERNEĞİ, BARIŞ ANNELERİ, HDP’YE DÖNÜK BASKINLARDA GÖZALTINA ALINANLAR DERHAL SERBEST BIRAKILSIN!


22 Mayıs günü, Diyarbakır’da Rosa Kadın Derneğine polis baskın düzenleyerek dernek yöneticileri ve üyeleri, TJA aktivistleri, HDP ve Barış anneleri meclisi de dahil birçok Kürt siyasetinden kadın gözaltına alındı.

Kurulduğu günden beri, kadına yönelik şiddet ile mücadele de önemli başarılara imza atan Rosa Kadın derneğinin basılması işgalci Türk faşizminin gerçek yüzünü bir kez daha gösterdi. AKP, MHP iktidarı ve kolluk güçleri kadın özgürlük mücadelesine saldırarak kadın katillerini, tecavüzcüleri, şiddeti uygulayanları ödüllendirdi.
AKP, iktidar olduğu günden beri, kadına yönelik şiddet her geçen gün katlanarak arttı. Şiddet tavan yaparken, şiddeti uygulayan erkeği iktidarda, yasalarda ve mahkemelerde korumaya devam etti.

Bu zihniyet ile mücadele eden, Kadın dernekleri, kadın kurumları, kadın dayanışma ağları defalarca erkek egemen kapitalist iktidarın hedefi oldular. 44 Belediye’ye kayyım atayarak, eşbaşkanları, meclis üyelerini tutuklayan Türk işgalci burjuvazi Kürt halkının her tür örgütlü yapısını imha ediyor.
AKP, MHP faşist iktidarı 22 Mayıs’ta kadına karşı düşmanca siyasetine bir yenisini daha ekledi. Kadın özgürlük mücadelesini zaafa uğratmaya çalışarak, başta Kürt kadınlarına, en genelde kadın özgürlük mücadelesi yürüten tüm kadın kitlelerine de gözdağı vermek istiyor.

Faşizmin bu saldırıları önümüzdeki dönemin tüm mücadele konularının sokak ayağını engellemeye dönük olduğunu biliyoruz. İktidarın hazırlığını yaptığı çocuk istismarı yasasını Haziran ayında meclisten geçirmek istiyor ve buradan saldırılarla kadınların sesini kısmak istiyor. İstanbul sözleşmesini iptal etmek istiyor öncesi kadınları gözaltı ve tutuklamalarla tehdit ediyor. Yani bu gözaltı ve saldırıların kadın özgürlük mücadelesine yapılması AKP’nin kirli, tecavüzü ahlaksızca yasalaştıran gelecekte ki planlarının esas nedenidir.
Avrupa Kadın Dayanışması olarak,
AKP’ yi uyarıyoruz, bu saldırı ve baskılarla sonuç alamadınız. Şiddet, katletme, tutuklama ve gözaltı ile bir ülkeyi yönetemezsiniz! Tecavüz kültürünü yayarak kadınları yönetemezsiniz! Kadınları gözaltına alarak, kadınları susturamazsınız! Avrupa Kadın Dayanışması olarak tüm gözaltıların, kadın arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. Çocuk istismarını aklatmayacağız! Tecavüzcü yasalara geçit yok!

Avrupa Kadın Dayanışması

Share

Devrimci Tutsakların Hayriye ANA’sını, Kaybettik


Hayriye Ana, Gorki’nin romanında ki Ana’dan ne bir eksik, ne bir fazladır. Hatta fazlası vardı. Gorki’nin Anası, oğullarına yıllarca hapishane de görüşmeci olup, ateş topuna dönen oğulcanını bir kor parça olarak almamıştır. Bu bakımdan Hayriye Ana’dan şanslıdır(!)
Hayriye Ana, sürekli evlat hasreti yaşayan, her bir devrimciyi de evlat olarak sahiplenen yüreği yangın yeri gibi bir KADIN’dı.
Alevi kimliği ile “sol muhalefet” in öznesidir. Çünkü şehrinde yaşanan katliamı, alev alev yanan Çorum’u unutmaz. Bundan daha fazla ne olabilir ki diye düşünür. Ama cuntayla gelen “devlet gerçeğiyle” gecikmeden tanışır.
Evin en genç devrimcisi Ali İhsan’ı Almanya’dan mücadele için geri gelir. Oğlu, Ali İhsan’ı, Avrupa’yı bırakıp, ülkemde devrimcilik yapacağım, sosyalizm/ komünizm için mücadele edeceğim derde, O kör ve sağır kalır mı? Gelince Ankara’ya oğlu, engel çıkarmadan, yoluna yoldaş olur. Kaypakkaya güzergahına bir kez daha ama daha da cesaretli, bilinçli girer ana oğul..
Oğul yoldaşlarıyla birlikte Ankara DAL’da dardadır. Hayriye Ana ordadır. Dirhem geri durmaz, Okan’ı, Berna’yı, Erdal’ı oğlundan ayırmaz. Hepsi için ayrı zamanlar da nöbettedir.. Hepsi için orada kapı da beklemektedir..
Sorgu biter Ali Ihsan tutuklanır. Hayriye Ana oğlu ve yoldaşları için Ulucanlar Hapishanesini mesken eyler.
Görüş kabinlerinde ağlamaz, sızlanmaz, dert yanmaz. Her daim sevgiyle gülümser yüzü. Bütün tutsak analarıyla “ kader birliği” yapar. Belki de içlerinde hapishane yollarında en tecrübelilerden biridir. Onlar da çocukları gibi yoldaş olmaya başlarlar. Kopmaz bir bağla güçlendikçe kenetlenirler birbirine. Oğulları, kızları umutlarıdır, gelecekleridir her birinin. Hapishane yolları ve yılları uzadıkça çocuklarının hapisliğine direnç suyu olurlar.
Her hafta ziyarete gider, durup durmaksızın, yorulmaksızın. Ali İhsan’ı örgüt üyeliğinden ceza alır Bursa Özel Tip’e sevk edilir oraya gider.
Bir gün değil, bir yıl değil.. 95’den, 2000’e kadar, her hafta gider Bursa Özel Tıp Hapishanesi’ne.. Bir hafta aksatmışsa diğer hapishanelere ziyarete gittiği içindir. Bundan gayrisi olmaz Hayriye Ana için maruz değildir. O bir devrimci tutsak Anasıdır, her hafta evlatlarını gelip görecektir ve “Ben buradayım” diyecektir.

Bursa Özel Tıp Hapishanesi’ne gelip gittiği o koca beş yıl içinde, O oğluna ANA, oğlu ona yoldaş ve öğretmen, görüş günleri birer “ıdeolojik politik eğitim” süreci, ANA/Oğulu kelimenin gerçek anlamında YOLDAŞ kılar.. Yoldaş olurlar..
Hayri’ye ANA bu zaman için de, hapishanedeki saldırı ve tecrite karşı ses olan kah hapishaneler arası iletişimde kah, içerde yaşanan sorunlara dair,fikir söyleyen tutum alandır.
Hepsi bu mu! “komutanı oğlu” Ali İhsan’ın iyi bir öğrencisi olur, kısar gözlerini sevgi ile gülümser.. Pür dikkat dinler. Der ki oğlu, “Ana burdan kaçacağız. Tünel kazacağız. Gereken neyse oğullarının özgürlüğü için yapar.
Bursa Özel Tıp te bu firardan sonra, Amed’in durgun akan cesur evladı Mustafa Kaya, cezaevlerinde ki baskılara karşı, merkezi protesto temelinde başlatılan Açlık Grevi direnişinden kaynaklanan olumsuz sağlık koşullarından dolayı ölümsüzleşir. Sene 94’ü, 95’e bağlayan yılbaşıdır. O gün gelir ölüm haberi. Hayriye Ana ertesi gün ordadır. Mustafa Kaya’nın ailesinin acısına ortak olur. “Mustafa’yı layıkıyla uğurladık” diyerek yoldaş ANA olmaya devam eder.
96’ti ölüm orucunda, Yüksel caddesinin direnişçisi olur. Çocuklarının açlığına binlerce ana gibi direnç olurlar.
Gün dönmüş, 19 Aralık Hapishaneler Direnişi için gün saymaya başlamıştır zaman. Devrimci tutsaklar inandıkları doğrularından başka hiç bir şeye boyun eğmeyen iradeleriyle, faşizme başkaldırdıkları cüretleriyle açılmıştır, sınıf mücadelesinin perdesi..
Hayriye Ana ordadır. “Devrimci yeminiyle” alnına taktiği “kızıl bandıyla” . Bu demektir ki, “taleplerimiz kabul edilmezse öleceğiz’. Ölümüne direneceğiz.. Hayriye Ana her zamanki soğukkanlılığıyla yaklaşır. Paniklemez ama her ana gibi kaygılıdır. Anlamaya, yine yoldaş olmaya çalışır. Omuz verir, bu direncin, bu duruşun, bu cesaretin içinde olur. Tutsak yakınlarının mesken tuttuğu türkülere işlenen Ankara Güven Park’ta O yamru yumru anıtın önünde her zamanki gibi yerini alanlardandır. Evlatları içerde, onlar dışarda direniyordu.
Gün 19 Aralık’tır. Anaların canlı yayınlarında oğullarının tutsak düştükleri hapishanelerde büyük bir direniş vardır. Hayriye Ana yılların tecrübesi bir tutsak yakını, bir devrimci ve oğluna yoldaş bir Ana olarak ertesi gün ordadır. Gitmez hapishane kapısından.

Hayri’ye ANA henüz romanı yazılmamış büyük bir gerçeklik ve oğul tadında bir ülkeyi muştu olarak duymayı, diğer Analar gibi en çok hak eden büyük bir değerdir.
Mayıs’ta. En billur değerlerimizin sonsuzluğa kanat çarptığı bu ay da sonsuzluğa kanat çırptı. Kapitalizmin yarattığı sonuçların “kurbanı” oldu. Yakalandığı korona virüse yenik düşerek aramızdan ayrıldı..
Anıları ve düşleri bize ait.. Saygıyla Anıyoruz..

AVRUPA DEMOKRATİK KADIN HAREKETİ 

AVRUPA DEMOKRATİK HAKLAR KONFEDERASYONU 

SOCIALIST YOUTH MOVEMENT 

 

Share

Avrupa Kadın Dayanışması Çarşamba eylemleri

Avrupa Kadın Dayanışması Çarşamba eylemlerini; “Gülistan Doku 130 Gündür Kayıp! Gülistan Doku Nerede?” çağrısıyla gerçekleştirdi.
Avrupa’da pandemiye dair uygulamaların ikinci aşamaya girdiği, üretimin, okulların bazı bölümlerinin açıldığı, sokak yasaklarının kademeli olarak kaldırılmaya başlandığı, kapalı mekanda maske zorunluluğunun uygulandığı, toplumun, kadınların sağlık, yaşam kaygılarının hala öne çıktığı bir süreçte, az sayıda kadınla da olsa, Avrupa Kadın Dayanışması olarak “130 Gündür Kayıp, Gülistan Doku Nerede?” sorusuyla hem erkek egemen kapitalist düzenden, hem de erkeğin şiddetinden hesap soran eylemler gerçekleştirdik. Fransa’nın Paris, Creil, Almanya’nın Köln, Mannheim, Kiel, Avusturya’nın Viyana, Belçika Anvers’te sokak eylemleri gerçekleştirildi. Almanya Frankfurt, Hollanda Amsterdam, İsviçre Cenevre, Belçika Brüksel’de, ise yapılan sokak afişlemeleri, “130 günüdür kayıp Gülistan Doku nerede?”, “Kadın cinayetleri politiktir!” gibi şiarlarla gerçekleştirildi.
Sosyal medya üzerinden Türkçe, Almanca, Kürtçe, Fransızca afişler ile “Gülistan Doku Bulunsun!” çağrısı yapıldı. Barajın boşaltılması, devletin derhal harekete geçmesi için kadınları, Gülistan Doku’ya sahip çıkmaya çağırdık.

AKD olarak yayınladığımız bildiride kadına yönelik şiddetin iki konusunu gündem yaptık. Birincisi Gülistan Doku Türkiye ve Kürdistan’da kaybedildi ve devletin katilleri koruduğu, ikincisi ise Şadia Ahmed Almanya Kassel’de eski eşi tarafından korkunç şekilde katledildi. Erkeğin kadına yönelik şiddeti sonrasında kaybedilen, katledilen kadınların yaşadıklarına karşı hemen bütün coğrafyaların hükümetleri aynı duyarsızlıkla hareket ederken, Alman devleti ve faşist AKP-MHP Hükümeti de; doğaları gereği aynı kulvarda hareket edip, Patriarkal sistemin gereklerine ters düşmeksizin, erkeği koruyan pratikler içinde hareket etmektedirler.
Bildirilerimiz Türkçe, İngilizce, Almanca hazırlanarak Avrupa’da ki kadın örgütleri ile paylaşıldı.

 

Share

Gülistan Doku nerede?  

 

   Erkek egemen sistemin toplumsal dokuları bozduğu ve kendisine alan yaratığı temel alanlardan biri olan kadın kırımı her dönem farklı uygulamalar ile kendisini yapılandırmaktadır. Kadın iradesin yok etmeye çalışarak kimliğini silikleştirmek ve saldırıya açık tutarak en zayıf halka haline getirmeye çalışmaktadır. Bin yıllardır kadın kimliği üzerinden çelişkiler yaratarak kadının özgücünü zayıflatma ve krizli bir kimlik haline getirmede çok çeşitli argümanlar geliştirmiştir.. sistemin en temel paradoksu bir taraftan kadın kutsarken diğer taraftan da yok etmeyi şiddet sarmalına mahkum etmeyi siyasal ekonomik toplumsal, aile kurumu, birliktelikler, ucuz iş gücü, ev içi emek sömürüsü çocuk doğurma makinası vb tüm alanlarda şiddet politikasını üreterek normalizasyon sürecine tabii tutmaya çalışmıştır.

  Tüm bu politikaların sonucunda dünya genelinde her 1 dakika da  1 kadın kendilerine yakın erkekler tarafından katledilmektedir.  Yine BM!ni değişen yeni dünya düzeninde aile konulu raporunda kadınlar için en tehlikeli yerin ev olduğu tespiti açıklaması ile kadınların nasıl bir tehlike ile karşı kaşıya bırakıldığını bize bir kez daha çarpıcı bir şekilde göstermiştir. Bu sonuçlar resmi makamlara ulaşılan somut veriler olarak netleşirken resmi olmayan rakamlar düşünüldüğünde tablonun ne kadar vahim olduğunu çok net göstermektedir.

  Avrupa’da da kadına yönelik saldırılar hız kesmiyor. Güne   farklı coğrafyadan  katledilen kadınlar ile başlıyoruz. Katillerin ortak hikayeleri ( Eski eş, eş, sevgili, baba, kardeş) okuyoruz. Almanya’da eşinin sistematik olarak uyguladığı  şiddete karşı çıkarak  ayrılan ve  3 çocuğu ile yeni bir başlangiç yapmak isteyen  Şadia Ahmed’de eski eşi tarafından hunharca katledildi. Tüm dünya genelinde kadına dönük şiddet politik olarak üretildiği bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Yine AKP- MHP şahsında Kürdistan’da kadına dönük politikalar kadınlar için 24 saat tehlikenin kol gezdiği bir sistem yaratılmıştır. Dersimin direniş kültürüne kimliğine saldırı toplumsal ahlakın bozulması için hedef alan kafe ve barların dışarıdan yabancı ve düşmanca yöntemler geliştirecek bireyleri Dersime yerleştirerek  kadınlar ve gençleri hedeflemektedir. 130 gün önce asker ailesine mensup birinin Dersimde kafe işletmesi oradan Gülistan Doku’ya ulaşması ve tuzağa düşürmesi çok tesadüf değildir. Gülistan doku şahsında tüm kadınlara yaşamınız her an tehlike altında ve sizi yok edebiliriz mesajı verilmektedir.  130 gündür gündür gülistan Doku’ya ulaşılmaması ve bulunamaması bize bir kez daha  gösteriyor ki söz konusu kadın olunca devlete ait hiçbir kurum ve kuruluş çözüm üretmediği gibi sorunun üretilmesinde de baş rol oynamaktadır.  Dersimin doğasını katleden her adım termal kamera yerleştirerek tüm topluma nefes aldırmayan asker ve polisler Gülistan Doku’ya nasıl ulaşamıyor? Gülistan Doku’nun  köprü üzerinde görülen ve son görüntüleri olarak servis edilen görüntülerin devamı verede? Gülistan Doku’nun bulunmaması sadece bir güvenlik ve bilgi eksikliği olmadığı planlı örgütlü bir devlet-çete suç şebekesinin ortak planlama sonucu olduğu açıktır. Devletin ve erkeğin baskısını kabul etmeyen kendi kimliğini bulmaya çalışan bilinçli ve örgütlü kadının özelde hedeflendiğinin resmidir . Bu politikaları teşhir ederek  sesimizi  daha gür haykırarak Gülistan’ın sesi ile buluşturana kadar direnmeye ve haykırmaya devam edeceğiz.  Sesimiz Gülistan’ın sesi çığlığımız Gülistan’ın çığlığı direnişimiz tüm Gülistan’ların direnişi olmaya devem edecektir

  Tüm kadınlara ve topluma çağrımızdır. Gülistan Doku’ nun vicdanlara dokunan sesini hissederek işgalci, talancı, kadın kırımı politikalarını deşifre edelim. Gülistan ile buluşuncaya kadar mücadeleyi yükseltelim. TC’nin egemen, kapitalist sistemi  Kürdistan’ı işgal ve savaş ve soykırım politikası  kadın mücadelesi öncülüğünde kaybetmeye mahkumdur.

Gülüstan Doku 130 gündür kayıp!

Gülistan Doku nerede?

              Avrupa Kadın Dayanışması

Share

ŞİDDETE DUR DE! BİR KADIN DAHA EKSİLMESİN!

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi’nin çağrısı üzerine Mor Kızıl Kollektifi, Sosyalist Kadınlar Birliği Alevi Kadınlar Birliği, Kürt Halk Evi Kadınları, Antifa ve AEP(Arbeitskreis Emanzipation und Partnerschaft) kurumları ile 08 Mayıs Cuma günü Innsbruck Annasäule’de bir miting düzenlendi.

Miting’de 1 Mayıs günü eski eşi tarafından iki çocuğuyla birlikte yakılarak katledilmek istenen Mesude Şahin ve son süreçde artan kadın katliamlarını protesto etmek için toplanan kadın kurumları, Grup Yorum elemanlarının haklı talepleri doğrultusunda yaptıkları ölüm orucunda ölümsüzleşen Helin Bölek, Mustafa Koçak ve dün yitirdiğimiz İbrahim Gökçek nezninde tüm devrim şehitleri için ve katledilen kadınlar için bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. Devamla Almanca ve Türkçe yapılan konuşmalarda “Patriarkal sistemden kaynaklanan ve toplumsal bir sorun olan kadına yönelik her türlü şiddet ve kadın katliamlarını, özsavunmamız olan örgütlü güçlerimizi büyüterek sona erdirebiliriz.” denildi. “Kadın katliamının ne dini, ne milliyeti, ne de ırkı var, kadın katili erk’ek ve onu koruyan, meşrulaştıran devlet olduğu vurgulanan konuşmalarda, son süreçte pandemi dolayısıyla  sokağa çıkma yasağı yüzünden evlerde ki kadın ve çocuklara yönelik şiddetin hızla arttığı da vurgulandı. Kadına yönelik şiddete, kadın katliamlarına, bizim adımıza verilen kararlara HAYlR diye haykırıyoruz” denilerek miting bitirildi.

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi

                        Innsbruck

Share

MESUDE’NİN ÇIĞLIĞI, AVRUPA’NIN SOKAKLARINDA KADINLARIN İSYANI OLDU


Avrupa Kadın Dayanışması (AKD) bileşenlerinin çağrısıyla 06.05.2020 Çarşamba günü, 01 Mayıs günü eski eşi tarafından iki çocuğula birlikte yakılarak katledilmek istenen Mesude’nin ve 02 Mayıs’ta Kassel’de eşi tarafından katledilen Ahmad Schaia’nın çığlıkları, Avrupa’nın sokaklarında kadınların isyanı oldu.
Almanya, İsviçre, Avusturya, Fransa, İngiltere, Belçika’da Avrupa Kadın Dayanışması bileşenleri olan Yeni Kadın, ADKH Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, SKB Avrupa Sosyalist Kadınlar Birliği, TJK-E Avrupa Kürt Kadın Hareketi, SYKP Avrupa Kadın Meclisleri, FEDA Demokratik Alevi Federasyonu, MHK Mezopotamya Halk Kongresi Kadın Kolları, Yaşanacak Dünya, PKAN Platforma Kurden Anatoliya Navin’in yanı sıra, Almanya özgülünde Courage, İnternationale Bündnis, Sekuläre Migrantinnen, Amara, Göçmen Kadınlar Birliği, DİDİF Genç Kadınlar, Zora ve değişik kitle örgütleri de katılım sağladı. Corona koşullarına rağmen, kadınlar sokaklarda bütün öfkeleriyle isyanlarını haykırdılar…
HAMBURG: Pazartesigünükatliamgirişimininyaşandığıevinönündekadın örgütlerinin gerçekleştirdiği ilk protesto eyleminden sonra, Avrupa Kadın Dayanışması’nın çağrısıyla ikinci kez 06.05 Çarşamba günü kadın örgütleri geniş bir katılımla bir kez daha bir araya geldiler…
Hamburg’un Altona semtinde düzenlenen mitinge AKD bileşenlerinden Yeni Kadın, ADKH, SKB ve Yaşanacak Dünya’nın yanı sıra Hamburg Rojbin Kadın Meclisi, Avrupa Göçmen Kadınlar Birliği, Courage, Enternasyonal Kadınlar Ağı, Almanya Komünist Partisi Kadın Kolları, Avrupa Demokrasi Platformu, Hamburg Kadın Grubu Feminist Kadınlar, Hakevi Kadın Divanı, Kadın Okuma Grubu ve MLPD’nin olduğu, yaklaşık 300 civarında katılım sağlandı. Mitingte kurum temsilcileri adına yapılan Türkçe ve Almanca konuşmalarda; “Kadına ve çocuklara yönelik şiddetin ve kadın katliamlarının politik olduğu, çünkü patriarkanın kapitalist sistem çarkının en önemli dişlisi olduğu ve birbirilerinden beslendikleri” anlatılırken, Mesude Şahin şahsında gerçekleştirilen saldırının tüm kadınlara ve onların iradesine yapılmış bir saldırı olduğunu, Mesude’nin davasının sonuna kadar takipçisi olunacağı belirtildi. Kadınların öfke ve isyanlarını dillendiren sloganlar eşliğinde yapılan konuşmalardan sonra, Mesude’nin en çok sevdiği, Hasret Gültiken’den aşina olunan ‘’Şu Kanlı Zalimin Ettiği İşler’’ eserini katılımcılar hep birlikte okudular. Sloganlar eşliğinde eylem sona erdirildi…
HANNOVER : Yeni Kadın, MLPD ve Courage’nin katıldığı mitingte, Mesude ve çocuklarının maruz kaldığı şiddet özgülünde, kadına yönelik her türden şiddet protesto edildi… Kurum temsilcilerinin yaptıkları açıklamalar ve kadın ezgilerinin çalındığı eyleme kitlenin ilgisi yoğundu. Bir saat süren eylem sloganlar eşliğinde son buldu.

DUİSBURG: Yeni Kadın’ın çağrısıyla gerçekleştirilen mitingte Yeni Kadın, Courage, SKB, Kürt Kadın kurumlarından temsilciler, ATİF, MLPD katılım sağladılar. Mesude Şahin şahsında kadına yönelik şiddeti ve kadın katliamlarını protesto için şehir merkezinde toplanan, ağırlıklı kadın örgütlerinden oluşan kitle, öfkesini ve taleplerini yüksek sesle haykırdı. Corona nedeniyle katılımın 30 civarında olduğu mitingte taşınan döviz ve afişlerde; erkek şiddetini doğuran, besleyen, patriarkal kapitalist sistem teşhir edilirken, kadınların talepleri ifade edildi ve öz savunmanın önemi vurgulandı. Yapılan konuşmalarda “Bu senenin başından Mayıs ayına Almanya’da erkekler tarafından katledilen kadın sayısı 53 iken, son bir buçuk haftada 56’ya yükseldi. İstatistiklere artı bir diye yansıyan bu gerçeklik, bizler için bir can daha eksilmek anlamına geliyor. Bugün hergünden daha çok kadınların dayanışmaya, örgütlü güçlerini büyütmeye, özcesi hayatlarına, bedenlerine, özgürlük mücadelelerine sahip çıkma zorunluluğu vardır. Bir kez daha hatırlatıyoruz… Dayanışma Yaşatır!” deiler… Eylem Courage ve Yeni Kadın’ın seslendirdiği Cav Bella ve kadın marşları ile sonlandırıldı. Ayrıca 6 Mayıs 1972 yılında Türkiye’de faşist diktatörlük tarafından asılarak katledilen yiğit devrimciler Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan anılarak saygı duruşunda bulunuldu.
KÖLN : Köln Heumarkt meydanında, Yeni Kadın, Yaşanacak Dünya, SKB, ADKH, Alınteri ve IGM Kadın aktivistleri saat 17:00’de bir araya geldiler. Yapılan konuşmalarda, “Patriarkal sistemden kaynaklanan ve toplumsal bir sorun olan kadına yönelik her türlü şiddet ve kadın katliamlarını, özsavunmamız olan örgütlü güçlerimizi büyüterek sona erdirebiliriz.” denildi. “Kadın katliamının ne dini, ne milliyeti, ne de ırkı var, kadın katili erk’ek ve onu koruyan, meşrulaştıran devlettir. Eylemlerimizi çoğaltarak, güçlerimizi büyüterek kadınların sesi olacağız. Kadına yönelik şiddete, kadın katliamlarına, bizim adımıza verilen kararlara HAYlR diye haykırıyoruz” denildi.
Avrupa Kadın Dayanışması ,Courage ve Dünya Kadın Hareketinin Avrupa koordinasyon sorumlusu Suse Bader ve Enternasyonel Birliği Kadın Platformunun da mesajları okunduktan sonra, “Kadın Dayanışması Yaşatır, Mesude Yanlız Değildir!”, “Erkek Adalet Değil, Gerçek Adalet!” vb. sloganlar eşliğinde eylem sona erdi.
FRANKFURT Frankfurt’ta Avrupa Kadın Dayanışma’sının çağrısı üzerine gerçekleştirilen mitinge Yeni Kadın, SKB, Zora, Sekuläre Migrantinnen, Amara, Courage, ADKH, Göçmen Kadınlar Birliği, DİDİF Genç Kadınlar, İran ve Afgan Kadın Grupları’nın dışında değişik kitle örgütleri de katıldı. Corona pandemisi sürecinden kaynaklı 50 kişiyle sınırlı tutulan izne rağmen, 100 ü aşkın kitlenin katıldığı eylem oldukça canlı geçti.
Eylemde kadınlar, Mesude Şahin ve çocuklarının maruz kaldığı erkek şiddeti özgülünde, kadına ve çocuklara yönelik şiddete karşı öfkelerini dile getirdiler.
Yapılan konuşmalarda; kadına yönelik şiddetin hangi coğrafyada olursa olsun, devletlerin koruması altında gerçekleştirildiğine vurgu yapılarak, “erkeğin kadına yönelik gerçekleştirdiği şiddet ve katletme eylemleri; erkeğin ya kızgınlık anında

“istemeden” ya da “uyuşturucu veya içkinin etkisiyle “iradesi dışında” gerçekleştirdiği vb. gerekçelerle erkeği koruyan ve kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran yasalarla körüklenmektedir.” denildi. Saray Güven’in tecavüz edilerek katledilmesi de hatırlatılarak, kadına şiddet uygulayan ya da katledenlere ödül gibi cezalar verildiği ve çoğu zaman da kısa bir süre sonra yeniden toplum içine salınarak, erkeğin şiddet eylemlerini sürdürmesinin sağlandığına dikkat çekildi.
Kurumlar konuşmalarında; “Artık bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz yok! Devlet- erk’ek şiddetine karşı dün olduğu gibi bugün de sessiz kalmıyoruz… Mesude ve çocuklarına uygulanan saldırının davasının sonuna kadar takipçileri olacağız. Öz savunma hakkı da dahil, erk’ek devlet şiddetine karşı birlikte ve örgütlü mücadelemizi sürdüreceğiz.” dediler… Sloganlar eşliğinde eylem sona erdi…
MANNHEİM : Yeni Kadın, SKB ve MLPD’nin, Mesude’nin Mannheim’daki çığlığı olabilmek ve Mesude şahsında kadına yönelik şiddeti protesto etmek amacıyla bir araa geldiler. Kurum temsilcileri yaptıkları açıklamalarında Avrupa’da yükselen kadına yönelik şiddete ve kadın katliamlarına dikkat çekerken, kadın dayanışmasının önemine vurgu yaptılar…Sloganlar eşliğinde eylem sona erdi. .
NÜRNBERG : Yeni Kadın ve SKB’nin çağrısıyla Lorenzekirche önünde gerçekleştirilen mitinge, İnternasyonel istiche Linke (IL), Medya Halk Evi, Courage ve çeşitli kurumlar katılım sağladılar. “Kadına dönük şiddet politiktir”, “Meryem yalnız değildir” pankart ve dövizlerin taşındığı eylemde yapılan konuşmalarda; patriarkayla kapitalist sistemin birbirini beslediğine dikkat çekilerek, kadına yönelik şiddetin politik olduğuna vurgu yapıldı… Sloganlar eşliğinde eyleme son verilirken, davanın sonuna kadar takipçi olacaklarını belirtip, 11 Mayıs Pazertesi saat 18.00’de yine aynı yerde, Mesude ve çocukları için toplanacaklarını bildirdiler…
STUTTGART : Stuttgart Schlosplatz’da (Kobanê Meydanı) ADKH, Yeni Kadın, SKB, Kürt Kadın Hareketi, AlInteri, Die Linke, Courage, Sİ ve Zusammen Kampfen Meryem ve çocukları için biraraya geldiler. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilişlerinin 48’inci yıldönümü ve devlet erk’ek şiddeti nedeniyle yaşamlarını yitiren bütün kadınların anısına yapılan saygı duruşu ilemitinge start verildi…
Yapılan konuşmalarda; Meryem Şahin şahsında kadına yönelik şiddetin politik olduğuna vurgu yaparak, corona pandemisi sürecinde görünür bir şekilde yükselen kadına yönelik şiddetin ve kadın katliamlarının sömürü sistemi kapitalizmle nasıl iç içe geçtiğine vurgu yaparken, kadın katliamlarının sonlandırılması için kadın dayanışmasının ve örgütlülüklerimizle öz savunmanın güçlendirilmesinin zorunluluğuna dikkat çekildi. Meryem’in ve çocuklarının davasının sonuna kadar takipçileri olunacağı da belirtilerek söylenen marşlar, türkülerle sloganlar eşliğinde eylem sona erdirildi.
İSVİÇRE : Zürih Stauffacher’da, “Jin Jiyan Azadi”, “Unsere Wut gegen die männliche gewait ist groß “, ” Wir vergeben keiner Gewalt gegen Frauen”, “Mesude Meryem Şahin ist nicht alleine” sloganlarının yazılı olduğu dövizler taşıyan Yeni Kadın aktivistleri Meryem’in sesini İsviçre’de yankılandırmak için bir araya geldiler. Yeni

Kadın adına yaptıkları açıklamada; kadın katliamlarının ve kadına yönelik şiddetin politik özüne, kapitalist sistemle nasıl bütünleştiğine ve Avrupa’da zaten yükselişte olan erkek şiddetinin pandemi sürecinde çok daha fazla arttığına dikkat çekerken, Meryem şahsında kadın dayanışmasının ve öz savunmanın önemine vurgu yaptılar.
LONDRA : Yeni Kadın, Enfield Alevi Kültür Merkezi, Sosyalist Kadınlar Birliği, Alxas Kadın Komisyonu, Kürecikliler Kadın Komisyonu, Cem-Evi, Avrupa Demokratik Kadın Hareketi kurumları bir araya gelerek Mesude şahsında kadına yönelik şiddeti ve kadın katliamlarını protesto ettiler. Yapılan açıklamalarda, Covid-19 ile birlikte herkesin evlere kapandığı Avrupa’da, en güvenli yerler olarak lanse edilen evlerde kadına yönelik şiddetin ve kadın katliamlarının artışına dikkat çekildi.
Ayrıca, 6 Mayıs 1972 de TC faşizmi tarafindan asılarak katledilen, Türkiye Devrimci Hareketi’nin önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan şahsında Mayıs ayında şehit düşen tüm devrim şehitleri, 1 dakikalık saygı duruşu ile anıldı.
VİYANA : Viyana Kadın Dayanışması olarak 1 Mayıs’ta Hamburg’ta ayrıldığı eşi tarafından, iki çocuğuyla birlikte katledilmek istenen Mesude Şahin ve 02 Mayıs günü yine eşi tarafından Kassel’de katledilen Ahmad ve bildiğimiz/ bilmediğimiz erkek şiddetiyle katledilen bütün kadınların sesi olabilmek üzere Viyana meydanında biraraya gelen kadın örgütleri hep birlikte öfkelerini haykırdılar… Yapılan konuşmalarda Corvid 19 ile birlikte toplumun evlere kapandığı Avurpa’da, artan kadına yönelik şiddet ve kadın katliamlarının egemen sistem tarafından beslendiğine dikkat çekildi.
Ayrıca 6 Mayıs 1972’de ’ta TC faşizmi tarafından idam edilen Türkiye Devrici Hareketi’nin önderlerınden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan şahsında Mayıs ayında şehit düşen tüm devrim şehitleri, bir dakikalık saygı duruşu ile anıldı,
FRANSA : Corona pandemisi sürecinden kaynaklı Fransa’da sürmekte olan sokağa çıkma yasakları, kadınların sokak eylemlerini olanaksız hale getirse de, Paris ve Kiel sokaklarında yapılan renga renk afişlemelerle, kadınlar Mesude’nin ve Ahmad’ın sesi oldular.
Ayrıca, Brüksel sokaklarında da yapılan afişlemelerle kadınlar Mesude’nin ve Ahmad’ın haykırışları oldular…

Share

Frankfurt’ta Avrupa Kadın Dayanışma’sının çağrısı üzerine kadın kurumlarıyla ortak eylem gerçekleştirildi

Frankfurt/ 06.05.2020
Yapılan gösteriye, Yeni Kadın, ADKH, SKB, Zora, Sekuläre Migrantinnen, Amara, Courage, Göçmen Kadınlar Birliği, Didif Genç Kadınlar ve değişik kitle örgütleri de katıldı.


Hamburg’ta ayrı yaşadığı erk’ek tarafından çocuklarıyla birlikte şiddete uğrayan, yakılmak istenen ve şu an hala çocuklarıyla birlikte tedavi altında tutulan,durumu ciddi olan Meryem Şahin için kadınlar öfkelerini dile getirdiler.

Dostları ve akrabalarının da katıldığı eylemde genç kadınların katılımının fazla olduğu gözlemlendi.
Kadına yönelik şiddetin hangi coğrafya olursa olsun, devletlerin koruması altında yapıldığına vurgu yapılarak, ya erkeğin bir kızgınlık anında istemeden öldürdüğü gerekçesi sunulur ya da uyuşturucu veya içkinin etkisiyle yaptığı gibi erkeği koruyucu ve meşrulaştırıcı yaklaşımlarla kadına şiddet daha da körüklenir denilen konuşmalarda, Saray Güven’in tecavüz edilerek katledilmesi de hatırlatılarak, kadına şiddet uygulayan ya da katledenlere ödül gibi cezalar verildiği ve çoğu zaman da kısa bir süre sonra yeniden toplum içine salınarak, şiddetlerini devam ettirmeleri sağlanmaktadır.


Kadınların artık bir kişi daha eksilmeye tahammüllerinin olmadığı belirtilen konuşmalarda, devlet- erk’ek şiddetine karşı dün olduğu gibi bugün de sessiz kalmayacaklarını, Meryem ve çocuklarına uygulanan saldırının takipçileri olacaklarını belirttiler. Öz savunma hakkı da dahil, erk’ek devlet şiddetine karşı birlikte ve örgütlü mücadeleyi sürdüreceklerini ifade ettiler.

Share

Mesude Şahin’e yönelik katliam girişimi Londra’da protesto edildi.

LONDRA |06.05.2020|1 Mayıs günü, eski eşi tarafından boğazı kesildikten sonra yakılarak katledilmeye çalışılan Yeni Kadın okuru Mesude Şahin’e yönelik saldırı Londra’da faaliyet yürütüten Yeni Kadın, Enfield Alevi Kültür Merkezi, Sosyalist Kadınlar Birliği,
Alxas Kadın Komisyonu, Kürecikliler Kadın Komisyonu, Cem-Evi, Avrupa Demokratik Kadın Hareketi kurumları tarafından protesto edildi.

Eylem’de yapılan açıklamada;
Covid-19 ile birlikte herkesin evlere kapandığı Avrupa’da kadına yönelik artan katliamlar ve saldırılar protesto edildi.

Ayrıca, 6 Mayıs 1972’de TC devleti tarafindan asılarak katledilen, Türkiye devrimci hareketinin önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, şahsında Mayıs ayında şehit düşen tüm devrim şehitleri yapılan 1 dakikalık saygı duruşu ile anıldı.

 

Share

Avrupa Kadın Dayanışması; 6 Mayıs’ta Meryem için alanlardayız!

Hamburg’ta 1 Mayıs günü saat 17 00 sularında, Yeni Kadın okuru kadın arkadaşımız, yıllar önce ayrıldığı eşinin saldırısına maruz kaldı. Arkadaşımızın önce boğazını kesen şahıs, akabinde Mesude’nin ve iki çocuğunun üzerlerine benzin döküp yakarak öldürmek istedi.

Uzun yıllardır ayrılmış olmalarına rağmen, çocukları görme bahaneleriyle sık sık eve gelen şahıs, kadın arkadaşımıza yıllarca sistematik bir şekilde şiddet uygulamış, defalarca darp etmiştir. Mesude maruz kaldığı saldırıdan dolayı, yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor.

Yıllardır kadın örgütleri; “en korunaklı yer” olarak bilinen evlerin, kadınlar ve çocuklar için nasıl tehlikeli olduğunu, en yakınları tarafından yaşamlarının nasıl tehdit altında olduğunu haykırıyorlar. Özellikle Corona pamdemisi sürecinde toplumun evlere hapsedilmesiyle, kadınların ve çocukların nasıl bir tehlike altında olduklarını ve tüm Avrupa’da kadına yönelik şiddetin ciddi artışta olduğunu, önlemler alınması gerektiğini ilk günden beri haykırıyoruz… Mesude ve çocukları özgülünde bu gerçekle ne yazık ki bir kez daha yüzleştik… Ama yetmedi… Kadın örgütleri olarak, Mesude ve çocukları için neler yapabileceğimizi tartıştığımız saatlerde, Kassel’de Rojavalı yurtsever bir kadın arkadaşımızın daha katledildiği, Viyana’dan bir kadın arkadaşın, eşinin şiddetine maruz kaldığı için sığınma evine gittiği haberilerini aldık… Bunlar sadece bizim iki günde tanık olduklarımız… Yani buz dağının sadece görünen yüzü… Erk’ek şiddetine karşı öfkemiz ve isyanımız her defasında daha fazla büyüyor…

Bir Kişi Daha Eksilmemek İçin, Kadın Dayanışmasını Büyütüyoruz;

Biliyoruz ki; patriarkal kapitalist sistem, kadın katliamlarının ve kadına yönelik her türden şiddetin kaynağıdır. Aileyi kutsayıp, kadını kuluçka makinası gibi görerek, toplumsal yaşamda kadını ve emeğini yok sayıp erkeğe bağımlı kılarak, kültürüyle, yasalarıyla erkeğe tanıdığı imtiyazlarla yarattığı eril/erk zihniyetlerin karşısında, kadınları erkek şiddetine açık hale getirmektedir.

Hayatlarımıza, bedenlerimize, emeklerimize ve kimliğimize sahip çıkmak, özgürce ve kendi kararlarımız doğrultusunda yaşayabilmek, kendi sözümüzü söyleyebilmek için, erk’ek egemen sisteme karşı, kadın dayanışmasını yükseltip kadınlar olarak omuz omuza mücadeleyi büyütmeye inatla devam edeceğiz. BUNA KARARLIYIZ!…

Avrupa Kadın Dayanışması olarak, Mesude ve çocuklarının asla yanlız olmadıklarını, onların yanında olduğumuzu ve davanın sonuna kadar takipçisi olacağımızı belirtiriz… 6 Mayıs Çarşamba günü, saat 17.00 de, (Mesude 17.00’de saldırıya uğradığı için) tüm Avrupa çapında kadınları sokağa, Mesude ve çocukları başta olmak üzere, tüm şiddete maruz kalan, katledilen kadınların sesi olmaya çağırıyoruz…

Kadın Dayanışması Yaşatır! Mesude Şahin Yanlız Değildir

JİN, JİYAN, AZADÎ! KADIN, YAŞAM, ÖZGÜRLÜK!

Share

Stuttgart’ta Meryem Şahin’e destek eylemi


Stuttgart Frauenbündnis platformu( Yeni Kadın, TJK-E, Zusammen Kampfen, Frauenkollektiv, SKB, ADKH ve 1938 Dersim Soykırım Karşıtı Derneği) Hamburg’da Meryem Şahin ve çoçuklarına eski eşi tarafından yapılan vahşet saldırıya karşı miting düzenledi.
Konuşmalarında Platform da yer alan kurumlar öfkelerini ve kadına yönelik şiddetin politik olduğunu ve ancak kadın dayanışmasının kadınları koruyabileceğini dile getirdi. Örgütlü mücadele güçlendirir ve kadın dayanışması yaşatır sloganlarıyla sonlandı etkinlik.

Share

Hamburg’da Meryem Şahin’e destek eylemi


1 Mayıs Cuma günü saat 17 civarında, Hamburg’un Lurup semtinde meydana gelen olayda ayrıldığı eşini bıçaklayan Kalender E., daha sonra çocuklarının da içinde olduğu evi
benzin döküp ateşe verdi. Edinilen bilgilere göre çocukların velayetiyle ilgili tartışma yaşayan Kayserili Kalender. E. (49), eski eşinin evine geldi. Burada eski eşi M. S.’yi (40) 10 ve 12 yaşlarındaki iki çocuğunun gözleri önünde defalarca bıçakladı.
Luruper Hauptstr. Sokağında meydana gelen olayda anne ve 10 yaşındaki oğlu ağır yaralı olarak ambulans helikopterle hastaneye kaldırılırken alevlerden yaralanan zanlı ve dumandan zehirlenen 12 yaşındaki kızı da tedavi altına alındılar. Annenin
henüz hayati tehlikeyi atlatamadığı bildirildi. 10 yaşında ki çocuğun hayatı tehlikeyi atlattığı gelen bilgiler arasında.

Kadın kurumları yaşanan bu saldırıya sessiz kalmadılar. Kadına yönelik şiddeti protesto ve yaşam mücadelesi veren Mesude
Meryem Şahin’in yanında olduklarını vurgulamak için evine yakın bir araya geldiler . Yaklaşık 200 kişinin katıldığı, içinde farklı kadın kurumlarının
yer aldığı, ADKH, Rojbin, SKB, Yeni Kadın, Hak-evi, AABF- Kadın Kolları, Gemeinsam Kämpfen ve Feminist kadınların da
içinde bulunduğu bir protesto eylemi saat 17:00 de olayın yaşandığı yerde gerçekleştirildi. Konuşmacılar erk zihniyetin altını çizen konuşmalar gerçekleştirdiler, açılan dövizler de bu yöndeydi. Die Linke
milletvekili Cansu Özdemir de patriarkal sistemini kınayan bir konuşma yaptı.

Mayıs 2020
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi

 

Share

Kadın Cinayetleri Politiktir


Kadın cinayetleri tesadüf değildir. Bu patriarkal sistemin insanları nasıl çaresizleştirdiği ve acizleştirdiğinin bir göstergesidir.
Güçlünün güçsüzü ezme, gerektiğinde yok etme kapitalist sistemin öğretisidir. Güç ve mülkiyet ilişkisi sonucu kadınlar öldürülüyor.
Kadını “ savunmasız, kontrol edilebilir “ erkin “isteklerini” yerine getirmekle mükellef hale getiren bu zihniyet cinayet işlemeye devam ediyor. Bizler, kadınlar olarak şiddete uğramadığımız bir gün, bir saat ve hatta bir saniye bile yok artık.
Hamburg’da önce bıçaklanarak, sonra çocuklarıyla birlikte yakılan Meryem’de tıpkı diğer kadınlar gibi şiddete maruz kalan ve kendisine dayatılan hayatı reddettiği için bugün yaşam mücadelesi vermek zorunda olan kadınlardan sadece bir tanesi. Dünyanın dört bir tarafında Meryem Şahin gibi sayısı kayda geçmeyen yüzlerce kadın çok yönlü şiddete maruz kalıyor.
Bunun için kadınlar olarak Öfkeliyiz!

Var olan bu öfkemizi birleştirelim ve örgütleyelim. Kadının gücünü örgütlemek, yaşamını özgürleştirmek bizim ellerimizdedir.
Bize dayatılan toplumsal ahlakı ve hayatı reddediyoruz!
Bir kez daha görüyoruz ki gün dayanışma ve mücadele günüdür. Birlikte Güçlüyüz!
Asla Yalnız Yürümeyeceksin!
Kadın Dayanışması Yaşatır!

Mayıs 2020

Share

Yaşasın İşçi Sınıfının, Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs!

 

Bizler çatı örgütünüz ADHK ve bileşen kurumlarımız ADKH ve SYM olarak, insana ve doğaya düşman, günümüze ve geleceğimize her gün yeni pusular kuran bu vahşi kapitalizme karşı, ezilenlerin küresel devrimci isyan çığlığı olan 1 Mayıs’ı en devrimci duygularımızla selamlıyor,  başka bir dünya mümkün diyen o müjdeli devrimci sese sesimizi katıyoruz. 

Göçmen işçi kardeşler, yurtseverler, emekçi halkımız!

Bir kez daha, yeniden, son derece olağan üstü, özgün koşullarda, kapitalist emperyalist barbar Dünya’nın efendileriyle, hayatı yaratan, onu her gün yeniden üreten işçi sınıfı ve ezilen halklar, bu Korona günlerin de karşı karşıya gelerek, birbirlerine ne kadar yabancı, karşıt kutuplarda yer aldıklarını görmüş oluyorlar.

2020 1 Mayıs’ına kapitalizmin bu küresel virüs salgını koşullarında, on binlerce insanın can verdiği, insanların  karantinaya hapsolmak zorunda kaldığı, virüse yakalananların ise hastahanelerde yer bulamadığı, ölen insanların Fransa’da olduğu gibi, büyük hallerin soğuk hava depolarına istif edildiği, kimsenin yarıına dair  hiç bir iyimser fikre sahip olmadığı, olağan üstü koşullar da giriyoruz.

Bir kez daha tüm devrimci coşku ve bitimsiz enerjimizle,1 Mayıs’ı işçi sınıfının  Birlik, Mücadele ve Dayanışma günü olarak, bu  görkemli kavga gününün  doğuşuna canlarını vermiş, 1886’da katledilen Șikago’lu işçilerin kapitalizme kafa tutan o ilk cüretiyle selamlıyoruz!  Onların “yoldaşlar, dersimiz tarih, unutmayın kaldığımız yeri, yenilmedik daha” dediği yerde, mücadelenin yükü  omuzlarımız da, devrimci görevlerimizin başındayız. Bu temelde, bu  insanlık dışı vahşi sömürü düzenini, bir kez daha suç üstü yapıp yargılıyoruz! Bu temelde Dünya halklarını, bu enternasyonel  bilincin etrafında birleşip, kapitalist emperyalist sömürü düzenine karşı mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.

İşçi kardeşler, hayatı hergün yeniden yaratan emekçi halklarımız!

Bugün yeryüzünün lanetlileri, başta enternasyonel proletarya olmak üzere, ezilen halklar ve ezilen uluslar, küresel kapitalizmin bir vürüs karşısında düştüğü kağıttan kaplan halini açık ve net görüyor. Onu yıkacak gücü ve kudreti biriktiren moreli topluyorlar. Çünkü başta Avrupa olmak üzere, tüm kapitalist devletler Korona virüsüne bağlı “kuru öksürük”, “yuksek ateş”, “boğularak” gerçekleşen acımasız bir ölümle dünya halklarını yanlız bir başına bırakıp, “eldiven” ve “maske” yetiştiremedikleri bir acizliği yaşıyor. Sosyal Devlet yalanları bir bir patlıyor. Tekelci kapitalist devletler insan sağlığı ve yaşamını değil, bir avuç aç gözlü kendi sermaye sınıfının kâr’ını ve çıkarlarını esas aldığını döne döne gösteriyorlar. AB denilen “birlik” ise, sermaye için birlikten başka bir şey olmadığını İspanyada, İtalya’da ölen binlerce insanın cesetleri üzerinden gözümüzün içine sokuyor.

Kendi günahlarının suçlarını dünya halklarına fatura eden tekelci mali oligarşi ve onun emperyalist haydut sistemi, adeta bir papaz edasıyla, halktan kestiği vergilerle iyilik dağıtıp, korona salgınını, kendine bir tür sermaye haline getirmeye çalışıyor olsa da, kitlelerin onu yargılayan bilinci, dünyanın dört bir yanında gelişmeye devam ediyor. Bugün yaklaşan 1 Mayıs, SOSYALİZM bayrağını daha yükseklere çekeceğimiz bir kitlesel halk okyonusunun devrimci öncüleriyle birleşerek, kapitalist cellatların kabusu olacağı, tarihi içeriğine sahip keskinliğiyle ezilenlerin meydan okuduğu kızıl bir gün olmaya devam ediyor.

Öyleyse 1 Mayıs’ın tarihten gelen o devrimci pırlanta sesi, günde bir kez daha gürleşerek yankılanmaya, ezilenleri bu küresel harami sistemini yerle bir etmek için göreve çağırmaya devam ediyor. Duyana selam olsun!

İşçi kardeşler, her milliyetten yerli ve göçmen ezilen halklarımız!

Bizler çatı örgütünüz ADHK ve bileşen kurumlarımız ADKH ve SYM olarak, insana ve doğaya düşman, günümüze ve geleceğimize her gün yeni pusular kuran bu vahşi kapitalizme karşı, ezilenlerin küresel devrimci isyan çığlığı olan 1 Mayıs’ı en devrimci duygularımızla selamlıyor,  başka bir dünya mümkün diyen o müjdeli devrimci sese sesimizi katıyoruz.

– Yaşasın 1 Mayıs!

-Bijî Yek Gulan!

-Kahrolsun Kapitalizm!

-İnadına  Devrim, İnadına Sosyalizm!

ADHK (Avrupa Demokratik   Haklar Konfederasyonu)

ADKH (Avrupa Demokratik Kadın Hareketi)

SYM (Socialist Youth Movement)

Share

YAŞASIN BİRLİK MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜMÜZ 1 MAYIS

Bu yıl işçi sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma günü 1 Mayıs’ın çok farklı bir misyonu bulunmaktadır. 1 Mayıs’a; bir yanda korona salgınını fırsata çevirerek kazanılmış haklara saldıran dünya emperyalist kapitalist sistemi, öbür yanda genel krize eklenen korona virüsü krizinin de faturasını ödemeye zorlanan işçilere ve emekçilerin öfkesi ile giriyoruz. 1 Mayıs’ı “Sınıfa karşı sınıf „ karşıtlığının keskinleşmesi ile karşılıyoruz.
Bu anlamda, 1 Mayıs’ı belli mesafeler korunarak da olsa yaratıcı yöntemlerle sokakta taleplerimizin haykırılması olarak değerlendirilmesi onun diğer tarihsel misyonudur.
Sürecin yükü en fazla kadınların omuzlarındadır.
İşçi emekçilerin kadın yarısı yaşanan sürecin yine en ağır yükünü omuzlamaktadır. Emperyalist-kapitalist ülkelerde Covid-19 salgını karşısında “Evde kal” “Hayat eve sığar” çağrıları diğer işçi ve emekçileri kapsamadığı gibi kadın emekçileri de kapsamamıştır. Sağlık ve temizlik işleri başta olmak üzere emekçi kadınlar yeterli güvenlik- sağlık önlemi olmaksızın çalışmaktadırlar. Diğer emekçiler gibi salgının birincil dereceden bulaşma riski altındalar. Kadınları diğer emekçilerden ayrışan yanı ise; çalışma yaşamı, ev içi emeğinin bir kaç kat daha ağırlaşması virüs kapma riski üçgeninde olmalarıdır. Buna bir de erkek egemen virüsün saldırganlığı eklenmekte, “Evde kalanlar” ise; ev içi emeğinin ağırlaştırılmış sömürüsüne eklenen psikolojik, fiziki, cinsel saldırılarla başbaşadırlar.
Kadınlar yine işsizliğe ilk mahkum edilen, kapının önüne ilk konulan taburları oluşturmaktadır. Kapitalist sistem dökülmektedir. Covid-19 süreci; sermayenin yeniden üretimini, dolaşımını, birikimini temel alan ve bunu gerici, faşist iktidarlar eliyle işleten sistemi her şeyden önce ideolojik olarak sarsmıştır. En geniş kesimler kapitalizmin sağlık sistemi başta olmak üzere kofluğunu görmüş, siyasal olarak beceriksizlikleri sorgulanır olmuştur. Dünya sermayesinin toplumların çıkarı ile ters olduğu, en az pandemi kadar sınırları aşmıştır.
“Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak”
Egemenler de, ötekileştirilen karşıt kesim de “Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak” demektedir. Süreci ağır yaşayan işçiler emekçiler, en ağır yükü omuzlayan biz kadınlar da “Hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını” 1 Mayıs vesilesi ile bir kez daha ilan etmekteyiz. Kapitalistler korona sonrasına hazırlanırken, işçi sınıfı ve onun emekçi kadın bölükleri de kendi cephesinden mücadele mevzileri yaratarak hazırlığını yapmaktadır.
Biz kadınlar için 1 Mayıs’lar kapitalizme ve erkek egemen düzene öfkemizi haykırdığımız mücadele günleridir. Bu vesileyle kadınlarımız başta olmak üzere bütün halkımızı kendi yaratıcı yöntemleriyle 1 Mayıs’ta alanlara, taleplerimizi haykırmaya çağırıyoruz!

TALEPLERİMİZ
– Gıda, enerji, sağlık gibi temel sektörler dışında üretime ara verilsin! Başta kadınlar olmak üzere çalışan işçilerin ücretlerinde kesinti yapılmaksızın izne çıkarılsın!
– Eşit işe eşit ücret sağlansın!
– Hastanelerde kalifiye çalışan sayısı arttırılsın, tam ücretle çalışma saatleri kısaltılsın! –
– Silaha ve savaşa değil, sağlığa bütçe ayrılsın. Korona virüs salgınına karşı hijyen ve sağlık malzemeleri halka bedava dağıtılsın, virüs testi ve gerekli tedavi ve bakım hizmetleri ücretsiz hale getirilsin!
– Kapatılan iş yerlerinde işçilerin ücretleri ödenmeye devam edilsin!
– Başta sağlık çalışanları olmak üzere bu süreçte zorunlu olarak çalışan herkese artı prim verilsin. İşten çıkarmalar yasaklansın!
– Kağıtsız mülteciler için özel destek fonları oluşturulsun! Bu fonlardan, ihtiyaç duyulan sağlık desteği ve koruyucu malzemeler gibi ihtiyaçları karşılansın! Oturum hakları derhal tanınsın!
– Bu süreçte evde bakılan hasta ve yaşlılar için ek ödeme yapılsın!
– Çalışan anne ve babalara tam ücretle ve aynı süreli çocuk doğum ve bakım izni verilsin!

AVRUPA KADIN DAYANIŞMASI
SKB Avrupa Sosyalist Kadınlar Birliği, TJK-E Avrupa Kürt Kadın Hareketi, Yeni Kadın, SYKP Avrupa Kadın Meclisleri, FEDA Demokratik Alevi Federasyonu, ADKH Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, MHK Mezopotamya Halk Kongresi Kadın Kolları, Yaşanacak Dünya, PKAN Platforma Kurden Anatoliya Navin,

Share

Maxmur halkıyla dayanışma

Avrupa Kadın Dayanışması, 15 Nisan’da TSK’nin Maxmûr Kampı’nı bombalaması sonucu 3 kadının yaşamını yitirmesi ile ilgili yazılı bir açıklama yayınladı.

 Açıklamada kampa yönelik aylardır devam eden ambargoya da dikkat çekilerek, “Açlık ve yoksunlukla karşı karşıya kalan kamp sakinleri, son 7 aydır yine Erdoğan’ın baskısı ve Barzani yönetiminin ambargosuna tabi tutuluyor. Avrupa’da işçi, emekçi göçmen kadınlar olarak faşizmin ölüm kusan vahşetine karşı ses vermeye, protestoları yaygınlaştırmaya çağırıyoruz. Maxmûr halkıyla dayanışalım. Kardeş Aile Kampanyasına destek verelim” denildi.
kaynak: yeniyasamgazetesi1.com
Share

Covid-19+Erkek egemen zihniyet salgını


Covid-19 salgını ve yaşamın eve doğru daralması sonrası dünya çapında ve Avrupa’da kadına yönelik şiddet katmerlenmeye başladı.

Bu sürece müdahale, bilinçli yürütücüsü olma perspektifi ile kuruluşunu deklare eden Avrupa Kadın Platformunun ön gündemi en zorda olan mülteci kadın ve çocuklardı. Avrupa Kadın Dayanışması şiddete uğrayan kadınların kendilerine ulaşmasını ve bu konuda da çekim merkezi olmayı hedefliyor.

Bu gün çalışmanın startı ile bazı ülke ve şehirlerde ortak, bazılarında tek tek bileşenler olarak afiş çalışmaları ve sokakta gösteriler mülteci kadınların sesi olmaya çalışmanın anlamlı adımlarıydı. Yapılan çalışmalarda afişleri sırtına asarak bisikletle dolaşmak gibi yaratıcı yöntemler de geliştirildi.

Paris’te göçmenler ve mültecilerin yoğun yaşadığı Paris 95. bölge, göçmenlerin kaldığı Haym denilen evlerin olduğu yerler, Almanya’nın Mannheim, Hollanda’da nın bazı şehirleri, Avusturya’nın başkenti Viyana mülteci kadın ve çocukların sesi olmak için yapılan etkinlik ve eylemlere tanık oldu.

Viyana

Avusturya Kadın Dayanışması ilk etkinliğini 10. Viyana’da gerçekleştirdi. “Mülteci kadınların yaşadığı şiddete karşı resmi kurumlar harekete geçsin” “Mülteci kadın ve çocuklara oturum hakkı verilsin” “Toplu yaşanan kamplarda hijyen sağlansın, hijyen malzemeleri mültecilere ücretsiz dağıtılsın” talepleri dövizlerle duyurulmaya çalışıldı. Şehri merkezindeki eylem orada bulunanların ilgisini çekti.

Eylem etkinlik ve faaliyetlerimiz zenginleşerek devam edecektir.

 Kaynak: www.yasanacakdunya.org
Share

DAYANIŞMA VE PAYLAŞIMDA HAYAT VAR


Kapitalist sistemlerin anti-toplum, anti doğa, kâra dayalı sömürgeci, işgal, talan ve savaş politikalarının bir sonucu olarak Covid 19 Pandemisi tüm insanlığı büyük bir tehlike ile karşı karşıya bırakmıştır. Soykırım, Savaş işgal toplumsal ve ekonomik krizlerden kaynaklı yüzbinlerce erkek, kadın ve çocuk zorunlu göçe mahkum edlimişlerdir. Zorlu olan göç serüveninin ardından kötü ve hijyenik olmayan ortamlarda uzun süre yaşamak zorunda bırakılmakatadır.

Kamplar Pandemi gibi tehlikeli salgın hastalıklar sürecinde ise başta kadın, çocuk, yaşlı ve kronik hastalığı olanlar için daha da tehlikeli olmaktadır. Mevcut koşullar kadınlar için de psikolojik, ekonomik ve fiziksel şiddetle birlikte ölümlere sebebiyet verecek zeminleri yaratmaktadır.

Kampların bağlı olduğu kurum ve kuruluşların acil önlemler alması ve bu süreci demokratik kitle, kadın kadın hareketleri-örgütleri ve kurumları ile ortak çalışmayı esas alması sorunların çözümü için hayati derecede önemli olmaktadır.
Toplumun bütün kesimlerin kamplarda yaşayan sorunlarına duyarlı olması ve yardım etmesi insani bir görev ve sorumluluktur.

-Başvuruları red edilen mültecilerin mevcut koşullarda avukat ve tercümanlara ulaşma şansı olmadığı için dosyaların tümü askıya alınsın ve oturum verılmesi hızlandırılsın.

-Kamplarda yaşayan göçmenlerin Pandemi’ye ek olarak yaşadığı iletişim sorunu ve sürece hakim olmaması da başlı başına bir şiddet olmaktadır.

-Yapılan açıklamalar ana dil veya ortak anlaşılabilecek dillerden açıklama yapılması önlemelerin alınmasında etkili olacaktır.

-Kamplarda kalan mültecilerin pandemi sürecinde salgından korunması için alternatif olarak otel, pansiyon, belediye vb kurumlara ait ev-binaların acilen temizlenerek yerleşime hazır hale getirilmesi.

-Alternatif yerleşim alanlarına önceliğin çocuklu kadın ve ailelere verilmesi.

-Göçmenlerin yaşadığı bütün alanlara şiddet, sağlık, psikolojik konularada yaşadıkları sorunları iletebilecekleri kurum ve kuruluşlara kolay ulaşacakları iletişim araçlarının sağlanması telefon numaraların hem dağıtılması hemde panolara asılması hayati derecede önemlidir.

-Kamplarda zorunlu kalanların ortak kullananım alanlarında fiziksel mesafeyi koruyacak tedbirlerin alınması, odalarda kalanların sayılarının düşürülmesi, gıda temizlik ve dezenfeksiyon malzemeleri, maske ve ateş ölçerlerin yeterli sayıda temini sağlansın.

AVRUPA KADIN DAYANIŞMASI:( SKB Avrupa Sosyalist Kadınlar Birliği, TJK-E Avrupa Kürt Kadın Hareketi, Yeni Kadın, SYKP Avrupa Kadın Meclisleri, FEDA Demokratik Alevi Federasyonu, ADKH Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, MHK Mezopotamya Halk Kongresi Kadın Kolları, Yaşanacak Dünya, PKAN Platforma Kurden Anatoliya Navin,)

Share

Koronavirüs Koşullarında Kapitalizme ve Erkeğin Şiddetine Karşı Kadın Dayanışmasını ve Mücadeleyi Büyütüyoruz

Share

Ali Asker Yer Yoldaşı Ortak Düş Yolculuğumuzda Kaybettik! Ailesinin, Sevenlerinin Ve Yoldaşlarının Başı Sağolsun!

Dersim halkının durgun akan Munzur’u, Almanya’nın dur durak bilmeyen inatçı Asker’ini, yıkılsın diye bilinci ve yüreğiyle yüklendiği, kapitalist düzenin lanetli “iş” çarklarında geçirdiği bir elim kaza sonucu, bedeninin tüm direnci ve inadına rağmen, son nefesini verdiği anda kaybetmiş bulunuyoruz..
Üzgünüz, öfkeleyiz..
Üzgünüz! Çünkü, ölümlerin en talihsiz yaşandığı, bu Korona günlerinin en pervasız zamanlarında yoldaşımızın son nefesi bizi en hazırlıksız olduğumuz, deyim yerindeyse adeta “elimizin kolumuzun bağlı” olduğu bir an da yakaladığı, bu sebepten onu son yolculuğunda yoldaşça çoğul bir coşku seliyle uğurlayamadığımız için.. Onun mücadele yaşamı boyunca, yoldaş gözlerinden her dem görmeye alışık olduğumuz, ışıyan mütevazi bakışlarına sığınıyoruz.. Af etsin bizi..
Öfkeleyiz çünkü, yıkılsın diye vahşi kapitalizm, özgür günlere uyansın diye insanlık, ömrünü sosyalist mücadeleye adayan bir yoldaşımız, kapitalist sömürünün çalışma koşullarında geçirdiği bir iş kazası
sonucu, binlerce işçi kardeşiyle aynı kaderi paylaşarak, aramızdan ayrılmış oldu. Yakışmadı bu ölüm ona, apansız aldı bizden. Üzüntümüz de, öfkemiz de ol sebepten..
Ali Asker Yer yoldaş, Dersim Pertek’li yoksul bir Kürt ailenin çocuğu olarak dunya ya geldi. Bir çok yoksul Kürt aile çocuğuyla aynı kaderi paylaşarak, ailesinden en yakınlarını devrimci mücadele de bedel ödeyip, işkence ve uzun hapis yıllarıyla tanıştığı yıllarda, henüz çocuk denecek yaşta göçmenliğin onu bekleyen çileli yaşamına adım atarak, Avrupaya çıktı.
Ancak O bir Dersim’li devrimciydi, 38 katliamının hikayelerini dinleyerek öfke bilemişti faşist Türk devletine.. Nerede nasıl olursa olsun, bu öfkenin bilediği bir bilincin aydınlattığı, genç ve en delikanlı aklıyla, Almanya’ya geldikten sonra, Yeni Demokrat Gençlik’in ilk kongresinde delege olmanın görev bilinciyle donandı. Gençlik örgütünün bu ilk temeline harç olup, kongre de, Gençlik Örgütünün ilk komisyonuna seçilerek, 2 yıl boyunca bu görevi omuzladı. Gerisi, onun için ilk adımını attığı bu onur yürüyüşünde, Konfederasyonumuz ADHK’ya bağlı Göppingen, Stuttgart, Ulm ve en son Ludwigsburg kültür merkezlerinde mücadelenin yükünü omuzlayıp, kesintisiz, dur durak bilmeyen Kaypakkaya’cı bir inatla mücadeleye adanmış bir ömürdü..
Almanya’nin Güney Bolgesi’nde, başta Kaypakkayacı geleneğe gönül vermiş yoldaşları olmak üzere, tüm yerli ve göçmen devrimci demokratik örgütler onu, mütevazi duruşu, Munzur gibi zamana yenilmeyen asi inadıyla tanıdı ve sevdi.
Onun bu hiç beklenmeyen bir zamanda, aramızdan ayrılmış olması karşısın da söylenebilecek en anlamlı söz, yıllarını verdiği özgürlük ve sosyalizm düşünü gerçeğe taşıyacak olan yürüyüşümüze anılarını katıp, insanlığın son büyük düşmanı vahşi kapitalizme karşı daha kararlı adımlarla mücadeleye devam etmektir. Ali Asker Yer yoldaş şahsında ortak düşümüzün asla vaz geçmeyeceğimiz gerçeğine dair söyeceğimiz tek teselli sözümüz, onu ve yeryüzünde ki tüm insanlığı kuşatan son vahşet cağına meydan okuyan Sosyalizm bayrağını daha yükseltmek, anıların zaferle taçlandıracak geleceği fethetmektir.
Bu duygu ve düşüncelerle, yoldaşımızın kaybının yaşattığı büyük acıyı, başta ailesi ve sevenleri olmak üzere hepsiyle paylaşıyor, inatçı, kararlı, mücadeleci kişiliğinin, özgürlük ve sosyalizme adanmış ömrünün yoldaşlığının yükü omuzlarınız da, anısına bağlılık sözü veriyoruz.
Ali Asker Yer Yoldaş Ölümsüzdür!
Özgürlük Düşü, Sosyalizm Mücadelesi Bize Emanet!

ADHK (Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu)
ADKH (Avrupa Demokratik Kadın Hareketi)
SYM (Socialist Youth Movement)
8 Nisan 2020

Share

Dünya Kadın Emeğiyle Özgürleşecek/Avrupa’da 8 Mart Etkinlikleri

Avrupa’da faliyetlerine devam eden Avrupa Demokratik Kadın Hareketi her yıl olduğu gibi bu yıl da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleriyle alanlarda yerini aldı. “Dünya Kadın Emeğiyle Özgürleşecek” şiarıyla faaliyetleri örgütleyen ADKH, panel, yürüyüş, miting ve kültürel etkinliklerde yer alarak kadınların kurtuluşu mücadelesinin, 8 Mart’ın direngen kadınlarının bıraktığı yerden devam ettirildiğini ve bundan sonrada devam edeceğini belirtti. Çeşitli kadın hareketleriyle bir araya gelerek kadın mücadelesinin ortaklaşarak ivme kazandığını ve bundan sonrasında bu birlikteliklerin devam ettirilmesinin önemli olduğu vurgusu yapıldı.

Esas olarak 8 Mart’ta genel grev olarak örgütlenen Emekçi Kadınlar günü, kimi kentlerde  miting ve yürüyüşler şeklinde  örgütlendi. Bir çok ülkede olduğu gibi kadın grevlerinin işlendiği  mitingler de   konuşmalar, sloganlar, müzik, dans ve kısa tiyatro gösterileri düzenlendi. Bu arada Hanau’da aşırı sağcı terörün kurbanlarının anısına öfke ve keder de gözlerden kaçmıyordu. Irkçılığa ve sağcı politikalara karşı “ Irkçı, sağcı partiler kapatılsın” talebi dile getirildi.  Ve yine ‘dünyayı daha adil hale getirmek için birlikte bir fark yaratabileceğimizi umuyoruz mesajını vermek için bir aradayız, gücünüz bize yetmez!’ mesajı etkileyiciydi.

Kadınların yaratıcılığının  hakim olduğu sokaklarda   şehirlere göre farklı kadın kitleleri, iklim aktivistleri, anti-faşist, anti-kapitalist, anti- ırkçı gruplarla eylemler gerçekleşti .Bazı şehirlerde polis ile kadın aktivistler arasında gerginlik yaşandı

Ludwigsburg 7 Mart’ta yapılan yürüyüşte Las tesis isyan dansından sonra, Türkiye’den mitinge katılan HDP millet vekili Meral Danış Beştaş kısa konuşmasında Gülistan Dokun’un 63 gündür kayıp olduğunu dile getirdi. Dünya emekçi kadınlar günü  8 Mart Pazar günü  Ludwigsburg AKM de yapılan panelle devam etti. Açılış konuşması ve 8 Mart’ın tarihini anlatan sinevizyonun ardından ADKH temsilcisinin dünya genelinde kadın hareketi sunumu  ilgi ile izlendi. Etkinlik ADKH ve  LBAKM korosu ve müzisyen arkadaşların müzik dinletisiyle sonlandı.

8 Mart etkinlikleri ile dünya üzerinde artan yoksulluk, bitmek bilmeyen şiddet, savaşlar ve göç olgularının kadının yaşamı üzerindeki yıkımları ama bunun yanısıra yükselen kadın direnişinden feyz alınması gerektiği mesajı yinelenerek, kadınlar mücadeleyi büyütme kararı aldılar.

 

 

 

 

 

Share

Mülteciliğe Sebep Olanlar Suçludur!

 

 

 

 

 

 

“Coğrafya kader midir?” sorusunun kamuoyu nezdinde farklı boyutlarıyla tartışıldığı bu günlerde, Suriyeli mülteciler yine Avrupa kapılarına dayandı ve hazin bir şekilde yine dünya gündemine oturdu.

Mülteciler aleyhine dillendirilen kafatasçı, çarpık ve yoz söylemler, sistemin borazanı olan Türk medyasında yer aldığıkadar, Avrupa basınında da kendine geniş yer buluyor. Bu nedenle, mültecilik meselesinin tüm halklara tekrar tekrar, iyi ve doğru bir şekilde anlatılması  şart olmuştur. Hiҫ kimse gönüllü olarak ölüm yollarını seҫmez.

Dünyanın farklı bölge ve coğrafyalarından çeşitli nedenlerle yola çıkmış, kadın kurtuluşu ekseninde ve özgür bir dünya hayali etrafında Avrupa’da bir araya gelen kadınlar olarak, mülteciliğin ne menem bir şey olduğunun en yakın tanıklarıyız.

Özellikle Suriyeli mültecileri ve kanunen garanti altına alınmış haklarını daha iyi anlayabilmek için klasik mültecilik tanımlamasından çıkıp, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde mülteciliğin nasıl tanımlandığına  göz atmak gerekir.

Bildirgenin 14/1 maddesine göre; “Herkesin zulüm karşısında başka ülkelere sığınmacı ve bu ülkelerce sığınmacı işlemi görme hakkı vardır.“ „Toplu sığınma, iç savaşlar ve çatışmalarda, yoğun baskılarda, büyük afetlerde ortaya çıkmaktadır. Bazen yabancı elçilikler, savaş gemileri ve uçaklar kendilerine sığınanları korur.“

Bildirgeden açıkça anlaşılıyor ki, mülteci konumuna düşmüş insanlara kapısını açmak, onların güvenliğini sağlayıp yardım etmek, bir lütuf değil, uluslararası hukuk çerçevesinde bir zorunluluktur. Bu bildirgede imzası bulunan Türkiye ve Yunanistan alenen sığınmacı haklarını ihlal ederek  hukuki olarak evrensel suç islemektedirler.

Bütün uluslararası anlaşmalar, yasalar ve hukuki temayüllerden bağımsız olarak; mültecilik keyfi bir tercih değil, kader hiç değildir! Kendisini kapitalist AB ve ABD`nin işgalci-sömürgeci Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanı ilan eden RTE’ye hatırlatmak isteriz ki; Suriye’deki kirli savaşın müsebbiplerinden biri de TC Devleti ve AKP iktidarıdır.

AB, ABD ve TC’nin kışkırtmaları ve direkt müdahaleleriyle başlatılan bu savaştan kaçan insanları, aşağılık bir pazarlığın konusu yapan AKP hükümeti; Aylan bebeğin ölümüne ağlarken, boğuldukları sularda cesetleri bile bulunamayan binlerce Aylan bebeği ve ailelerini, plastik botlara doldurup denizlere sürmekte zerre tereddüt etmiyor. Aynı şekilde iki yüzlü politikasıyla da Yunanistan, ülkesinin sınırlarına dayanan mülteci botlarını batırıp, sığınmacıları boğacak kadar insanlıktan çıktı!

Faşizan zihniyetin bütün insanlık dışı politika ve uygulamalarına karşı, on binlerce  insan Atina sokaklarını doldurup „bu dünya hepimize yeter, birlikte yaşayabiliriz ve faşizme karşı birlikte savaşabiliriz“ diyerek mültecileri sahiplenen Yunan vatandaşlarının varlığı ise; ezilenlerin birliği ve halkların kardeşliği adına sevindirici ve umut vericidir.

Türkiye’de mültecileri ve mültecilerin yaşadıkları maddi-manevi bir yığın sorunu ve mağduriyeti kavramaktan uzak, üstten bakan, milliyetçi, ırkçı anlayış ve tavırlar mide bulandırıcıdır.

Kendilerinin seçmediği mültecilikten ötürü, aşağılanan, hor görülen, haksızlığa uğrayanların aleyhine sarf edilen her sözü, sergilenen her davranışı, amasız ve tereddütsüz reddetmek insan olmanın gereğidir. TC devleti ile AB ülkelerinin mülteciler üzerindeki kirli pazarlıklarını teşhir etmek, mültecilerin başka topraklarda yaşam aramasının tek suçlularının bu devletler olduğunu anlatmak, ırkçı zihniyetin gerek Türkiye ve gerekse Avrupa emperyalist devletlerinde yaşanan ekonomik krizin sebebi olarak sığınmacıları hedef tahtasına oturtmalarına karşı mücadele etmek,  insanım diyen herkesin görevidir.

Yine sınırsız ve sınıfsız bir toplum idealiyle yola çıkan herkes, yer ve ülke ayrımı yapmaksızın, insanların serbestçe seyahat edebilme ve istedikleri coğrafyada hayat kurabilme özgürlüğü ve hakkını savunmalı ve bu hak için mücadele etmeyi görev bilmelidir.

Mülteciliğin nedeni, ekonomik krizler, işkence ve emperyalistlerin ve uşaklarının sebep olduğu savaşlardır. Mültecilik, savaşı yaşayan bütün halkların yaşadığı veya yaşayabileceği bir gerçekliktir. Bu nedenle hiҫ kimse mültecileri ülkelerini terk etmek zorunda olduklarından dolayı suçlayamaz, suçlular: işgal ve talan savaşlarını yürüten emperyalistler ve onların uşaklarıdır.

 

Bütün sınır kapıları aҫılmalı, mültecilere yaşayabilecekleri koşullar yaratılmalıdır!

Share

Dünya Kadın Emeğiyle Özgürleşecek!

Bugün ezilen, sömürülen, tacize tecavüze uğrayan fabrika cehennemin de yanan emekçi kadınların günü.
8 Mart 1857 yılında New York’ta tekstil sektöründe çalışan binlerce kadın, düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve güvencesiz çalışma koşullarını protesto etmek için greve gitti. Greve yapılan müdahale sonucu çıkan yangında barikatları aşamayan 129 kadın işçi yanarak hayatını kaybetti.
Her yıl dünyada çeşitli etkinliklerle “kutlanan” 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kadınların verdiği bu mücadele sonucu ortaya çıkmıştır.
Biz kadınlar, yüzyıllardır bu kara düzenin engizisyon mahkemelerinden, giyotinlerden geçirildik. Fabrikalarda ucuz işçi, savaşlarda ganimet görülen, işkence de tecavüz edilen, göçmen kamplarında, evde kısacası hayatın her alanında sömürüye, baskıya, tacize maruz bırakıldık/ bırakılıyoruz.
Son üç yıldır güncellenen kadın grevi ‘’ Ni Una Menos ‘’ ( Bir tek kişi eksilmeyeceğiz) sloganıyla sınırları aşıyor. Grevin amacı kadına yönelik her türden şiddeti ve görülmeyen kadın emeğinin sömürüsünü teşhir etmek.
Farklı mücadele araçlarıyla, patriyarkal sistemin yarattığı sömürüye karşı yan yana gelmiş olan milyonlarca kadın, yaşadıkları sorunları benzer ve farklılaşan yönleriyle ‘’özel’’ olmaktan çıkardılar. Ortaklaştırılmış ,ilişkilendirilmiş bu sorunlar her ne kadar farklılaşırsa, farklılaşsın aynı zeminden beslendiklerini göstermiş oldu bize. Patriyarkal anlayışın her gün yeniden üretildiği gerçeği açığa çıkmış durumda.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde uygulanmakta da olan neoliberal
politikaların, başta kadınlar olmak üzere, çocuk, göçmen, azınlık, ve birçok sosyal
grubun daha çok yoksullaşmasına, sömürülmesine, ötekileştirilmesine neden
olduğunun farkındayız. Emekçilerin haklarının gasp edilmesine ,ekolojik

sistemimizin tahrip edilmesine ve insanlarımızın yoksullaştırılmasına hizmet
etmekten başka bir işe yaramayan neoliberal politikaların yarattığı yıkıma ve
yoksulluğa karşı ses veriyoruz! Çünkü bizler neoliberal politikalar sonucunda
ortaya çıkan sosyal güvenlik ve sendikal haklarda gerileme, esnek çalışma
saatleri gibi durumların kadın emeği ve bedeni üzerinde yarattığı yıkımı görüyor
ve bu yıkıma karşı isyan ediyoruz!

Avrupa’da yükselen ırkçılığa, dünya da gelişen faşizme, homofobiye karşı
isyan ediyoruz!
-Kadınları, kurtuluşumuz için dayanışmaya, görünen ve görülmeyen emeğin
özgürleşmesi için greve davet ediyoruz!
-Kadınları kendi kurtuluşları için mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz!

-Yaşasın Enternasyonal Kadın Dayanışması!
-Dünya Kadın Emeğiyle Özgürleşecek!

ADKH Şubat 2020

Share

ADKH’nin 8 Mart etkinlikleri

Emekçi kadının mücadele günü 8 Mart tüm dünyada çeşitli etkinliklerle kutlanmaya başlandığı bu günlerde biz de Avrupa Demokratik Kadın Hareketi olarak bir dizi etkinlikler gerçekleştiriyoruz. “Dünya Kadın Emeğiyle Özgürleşecek!” sloganıyla yapılacak tüm etkinliklere katılım çağrısı yapıyoruz. Kadınların kurtuluş mücadelesinin tüm alanlarda yükselterek, sizleri;

  • Avrupa’da yükselen ırkçılığa,faşizme ve homofobiye karşı isyana,
  • Görünen ve görünmeyen emeğimizin özgürleşmesi için greve

Çağırıyoruz!

Yaşasın Enternasyonal Kadın Dayanışması!

Dünya Kadın Emeğiyle Özgürleşecek!

 

 

 

 

 

 

 

Share

Faşist, Irkçı Partiler Kapatılmalı

kampanya bildiri türkçe.pdf.pdf

Share

Devrimin adı ve gelecekteki zaferin andı olan Rosa  Luxemburg,  Karl Liebknecht ve Lenin’i Saygıyla Anıyoruz!

 


Enternasyonal proletaryanın önderleri, devrimin adı ve gelecekteki zaferin andı, proleter devrimin mihenk taşları, Avrupa’yı ve dünyayı sarsan teorik ve pratik önderler; Luxemburg, Liebnecht ve Lenin!

Yüzyıldır sosyalist devrime olan özlem ve saygıyla her Ocak ayının  ikinci haftası Berlin sokakları sosyalizm yürüyüşçüleriyle doluyor. Tam yüzyıldır fikirleri ve  onurlu yaşamlarıyla güç veren, kapitalist barbarlığa karşı  ‘yaşasın sosyalizm’ deme cüretini canlı tutan Enternasyonal proletaryanın önderlerini saygıyla anıyoruz.

Kapitalist sistemin insanı, emeğine, doğaya  yabancılaştırdığı  her süreçte  haksızlığa ve sömürüye karşı  hayatları pahasına sosyalizm ideallerini pratikleştirerek yaşamı değiştirenler,   düşüncelerinin tüm çıplaklığıyla haykırıp  başka bir dünyanın mümkün olduğunu öğretmeye devam ediyorlar.

 Avrupa’nın Kızıl Rosa’sı

Kısacak bir ömre sığdırılmış devasa bir hayat. Dünyayı sarsan  yüzyıla yayılmış bir teori ve pratik. Kapitalist köleliği yıkmak için örgütlü yaşamın gerekliliklerini yerine getirerek ömrünü devrime adadı.Verdiği mücadele de iyi bir ekonomist, felesefeci ve siyaset biliminde doktora yaparak Avrupa ve Almanya  devriminin ana eksenini oluşturdu. ’’Yeni insanı’’ yaratma mücadelesinde onu yaratan bütün iktisadi, siyasi, kültürel koşullarla birlikte özgür insanların yaşam biçimini, estetiğini, etik değerleri, demokrasi ve özgür bireyleri  yaratma mücadelesini bir bütünlük içinde içselleştirdi. Rosa Luxemburg hayatı da eylemi içinde çok yönlü şekillenmiştir. Bir komünist  kadın olarak ağır savaş koşullarına rağmen, mücadeledeki tutarlılığı, yoldaşlarına karşı sabrını ama doğru bildiği konulardaki  ısrarını, ikna gücünü  politikaya ve pratiğe yansıtmıştır.  Onun için Lenin ‚‘‘O bir kartaldı ve öyle kalacak‘‘ demişti. Lenin ile olan polemikleri bir çatışmayı değil bir doğruda bütünleşmeyi sağlıyordu.

Yorulmak bilmeyen eylem adamı, Karl Liebknecht ve ödün vermeyen kararlı kadın Luxemburg, Almanya devriminin teorik ve pratik önderleri olarak insanlığın kurtuluşmücadelesinde yaşamaya devam ediyorlar. Adları kopmaz bir bağla birbirine bağlanmış Almanya proletaryasının iki önderi savaş ve militarizme karşı mücadeleleriyle de ayırt edici bir rol oynadılar. Uzun ve kanlı süren birinci paylaışım savaşında militarizmin ezip geçtiği dönemde ‘’herkesin sessizliğe büründüğü dönem de Karl Liebknecht’in militan sesi yükseldi’’ diye anlatıyordu yoldaşları. (..)’’ tüm dünyayı ezmek istiyorsunuz ve kimsenin sizden hesap sormayacağını sanıyorsunuz…Fakat açıkça söylüyorum:biz bir avuç insan sizden korkmuyoruz ’’Liebknecht’i Avrupa devrimi içinde unutulmaz kılan bu cesur militanlığıydı.

Enternasyonal proletaryanın bu cesur önderleri 15. Ocak 1919’da egemenlerin savaş ve sömürü politikalarına,barbar kapitalizme karşı amansızca mücadele ettikleri için öldürüldüler. Ancak geçen yüzyıla rağmen ‘’Ya barbarlık ya sosyalizm’’ şiarları bugün daha da anlamlı ve değerlidir.Kapitalist sömürü,işgal ve savaş dünyanın farklı ülkelerinde, ezilen halklara dayatılıyor. Bu sömürü düzenine karşı kitlesel karşı çıkış da  sokaklara yansıyor. Paris’te yoksulluğa karşı başlayan ‘’Sarı Yelekliler’’ direnişi, genel greve dönüştü. Şili’de yoksulluğun sokağa çıkardığı kitle, dünya da artan kadın cinayetlerine karşı yeni bir farkındalıkla ‘’Las Tesis’’ dansı ile protesto örgütlüyor. Almanya’ da yükselen sağcı politikalara karşı enternasyonal mücadele platformları örgütleniyor. Doğa tahribatına karşı yaşanabilir bir dünya için genç kuşak kapitalist sömürüyü teşhir ediyor.Özcesi, yüzyıl önceki mücadelenin bugünkü karşılığı sokaklar da yankısını buluyor. Kapitalist sistem var oldukça, ona kaşı mücadele edenler de hep  var olacaklardır.Tarihsel mirası taşıyanlar olarak,  Ocak ayının ikinci haftasında Berlin’de yapılacak olan sosyalizm yürüyüşüne güç katalım…

Enternasyonal proletaryanın önderleri Rosa,Liebknecht ve yine Ocak ayında Ölümsüzleşen Lenin’in unutulmaz hatırları,dünyayı sarsan devrimleri ve saygın hayatları da yaşamaya devam edecektir.

 

“Ya Barbarlık ya Sosyalizm”

Yaşasın özgür, örgütlü mücadelemiz.  

ADHK (Avrupa Demokratik   Haklar Konfederasyonu)

ADKH (Avrupa Demokratik Kadın Hareketi)

SYM (Socialist Youth Movement)

 

                      Ocak 2020

Share

Lenin, Luxemburg, Liebknecht`i Anmaya Çağrı!

Her yıl yapıldığı gibi, bu yılda uluslararası proletaryanın önderlerinden Lenin, Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht, 12 Ocak 2020 Pazar günü saat 10:00 dan 13:00 e kadar sürecek yürüyüş ve mitingle Berlin’de anılacaklar
 Lenin, Rosa Luxemburg, Liebknecht’in dünya halklarına armağan ettikleri tarihsel mirası selamlamak ve Onları devrimci coşkuyla anmak için yine alanlarda olacağız!
Her yıl yapıldığı gibi, bu yılda uluslararası proletaryanın önderlerinden Lenin, Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht, 12 Ocak 2020 Pazar günü saat 10:00 dan 13:00 e kadar sürecek yürüyüş ve mitingle Berlin’de anılacaklar.
İnsanlık tarihi kritik bir süreç ve dönemeçten geçiyor. Tüm insani ve evrensel değerler ayaklar altına alınmak, insanlık her alan ve cepheden kuşatılarak köleleştirmek ve adeta boğazlanmak isteniyor.
Emperyalist-kapitalist dünya egemenliğinin estirdiği bu zorbalığa ve vahşete karşı, dünyanın dört bir tarafında, dünya halkları adeta ayakta ve isyanda. Ölumüne direnmekte ve bir çıkış yolu aramaktadır.
İşte böylesi bir tarihsel süreç ve dönemde; ezilen dünya insanlığına ve halklarına büyük bir tarihsel miras bırakmış, toplumsal kurtuluşun yolunu göstermiş Lenin, Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’i anmak, savundukları değer ve ilkeleri bayraklaştırmak, yaşamla buluşturmak, daha bir yakıcı ve derinden kendisini hissettirmektedir.
Dolayısıyla, tüm üye ve taraftar yoldaşlarımızı bu yürüyüşte yer almaya ve katılmaya çağırıyoruz.
Frankfurter Tor, 10243 Berlin
ADHK (Avrupa Demokratik   Haklar Konfederasyonu)
ADKH (Avrupa Demokratik Kadın Hareketi)
SYM (Socialist Youth Movement)
Share

Las Tesis Londra’da Kadın kurumları tarafından gerçekleştirildi

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi’nin de içinde yer aldığı kadın platformu ilk eylemini Las Tesis ile gerçekleştirdi.
Şili’nin Santiago kentinde metro fiyatlarının yükseltilmesi üzerine başlayan gösteriler sonrasında büyük kitlesel eylemlere dönüşerek devam etti. Birçok insanın öldüğü ve yüzlerce gözaltılarının yaşandığı eylemlerde bir kadın sokak sanatçısıda kaçırılarak öldürüldü.
Şili feminist kadın örgütü tarafından başlatılan ve tüm dünyada kadınlar tarafından şiddetin ve şiddeti yapanların teşir edilmesi amacıyla Las Tesis gösterileri yayıldı. Kadınlar bulundukları her yerde bu gösteriyle kadına yönelik şiddete, kadın cinayetlerine dikkat çekmeye çalıştılar.
Londra’da yaşayan kadın örgütleri de bir araya gelerek bu gösteriyi örgütlediler. Yağmur ve soğuk havaya rağmen gösteri ilgi gördü. Türkçe ve İngilizce basın açıklamaları yapıldı ve kadının örgütlü mücadelesinin dünyayı değiştirebileceğine dikkat çekildi.

Londra’daki eyleme, Alxas-Com, Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, Britanya Alevi Kadınlar Birliği, Bozca-Der Kadın Kolları, Day-Mer Kadın Komisyonu, Dersim-Der Kadın Komisyonu, El-Com Kadın Komisyonu, Enfield Alevi Kültür Merkezi Kadın Komisyonu, İngiltere Alevi Kültür Merkezi ve Cem Evi Kadın Kolları, Kürecik Kadın Komisyonu, Kürt Kadın İnisiyatifi, Kırkısrak Kadın Komisyonu, Paz-Der Kadın Komisyonu, Sosyalist Kadınlar Birliği, Tilkililer Kadın Komisyonu, Yeni Kadın katıldı.
Share

MİNA O. CİNAYETİNE TABUTLU PROTESTO

Almanya’nın Duisburg Şehrinde eşi tarafından öldürülerek bir ormana gömülen Afgan asıllı hemşire Mina O. için bir araya gelen kadınlar kadın cinayetlerini protesto ettiler.

Duisburg Kadın Dayanışma Platformu’nun çağrısı ile şehir merkezinde toplanan kadın örgütleri, sembolik olarak taşıdıkları bir tabutla erkek şiddeti ile kadın cinayetlerini kınadılar ve 5 yaşında bir çocuğu olan Mina O’nun (26) eşi Ercan E. ( 28) tarafından öldürülmesinin erkek egemen zihniyetin son örneklerinden biri olduğunu belirttiler.

Kadın Platformu adına bir açıklama yapan Gülüstan Kaya “Mina’nın ailesi geleneklerini ileri sürerek, biz kadınların erkeklerle birlikte cenazeye ve mezarlıktaki törene katılmasını istemediler. Biz de Mina’ya olan saygımızdan, ona uygulanan şiddet ve cinayeti bir araya gelerek protesto etme kararı aldık” diye konuştu.

BİR KİŞİ DAHA EKSİLMEYECEĞİZ

Protestoya katılan kadınlarca yapılan konuşmalarda, “ Her gün artarak devam eden erkek tecavüzleri ve kadın cinayetleri Avrupa’da bile küçümsenmeyecek boyutlarda. Almanya’da 2019’da şu ana kadar 131 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Erkek egemen sistem kadına şiddeti sıradanlaştırmaya çalışıyor. Sınırlarını ve kurallarını kendisinin belirlediği toplumsal cinsiyet rolünü kabullenmemizi istiyor, kabullenmediğimizde de katlediyor. Ancak, biz kadınlar bu rolü kabul etmiyoruz ve itiraz ediyoruz. Yaşam hakkımız ve onurumuz için kadın mücadelesini büyütmek istiyoruz. Unutmamalıyız ki, biz kadınlar birlikte güçlüyüz. Bir kişi daha eksilmeyeceğiz” denildi.

ÖLDÜRÜP ORMANA GÖMMÜŞ

Ercan E. 7 Eylül akşamı polise başvurarak 26 yaşındaki hemşire eşi Mina O’nun bir kız arkadaşına gittiğini ve geri dönmediğini bildirmiş, araştırma başlatan polis kız arkadaşın uzun süredir Almanya’da yaşamadığını tespit etmiş ama soruşturmada bir sonuca varamamıştı. Ancak, yaklaşık 3 ay sonra gelen bir koku ihbarı üzerine araştırmayı genişleten polis, Ercan E’nin olay tarihinden sonra kiraladığı bir garajda köpekle yaptığı aramada Mina’nın izine rastladı. Sorguya alınan koca, eşini öldürdüğünü ve ormana gömdüğünü söyleyerek cesedin yerini gösterdi. Şu ana kadar cinayet nedeni olarak aile içi kavga gösteriliyor.

Alirıza GÜLER / DUİSBURG

Share

Kadının Kurtuluşu Örgütlü Mücadeleyle Gerçekleşir!

Avusturya’nın Viyana kentin de 8 Aralık Pazar günü “Kadınlar Buluşuyor“ adlı panel gerçekleşti.

Son zamanlarda kadına yönelik şiddetin artması ve şiddete karşı gelişen tepkiler ve sokak eylemlerin daha örgütlü bir biçimde yürümesi açısında Kadın örgütlerin düzenlemiş olduğu bir dizi etkinliklerin devamında Viyana VTİD derneğine de bir panel düzenlendi.

Paneli düzenliyen Kadın hareketleri ADKH, Yeni Kadın, KoMintern, Avesta, Frauen Zentrum ve SKB kurumlardan oluşmaktaydı.

Kadın hareketlerinin temsilcileri yaptıkları sunumlarda, tarihten günümüze kadar kadına yönelik baskı ve şiddeten kesitler sunarken, buna karşı da dünyanın her yerinde gelişen devrimci kadınların örgütleri ve kadının baskılara karşı geliştirdiği eylemlerden örnekler verilerek, kadına yönelik baskı ve şiddetlerin ancak örgütlü bir toplumla aşılacağının da altını çizerek vurgular yaptılar.

Panelde “barbar kaptalizm“in ancak sosyalist kadın ve sosyalist toplumla  durdurlacağını belirten temsilciler, Rojova’da ki kadının gericiliğe karşı vermiş olduğu savaşın bugün her kadına bir ışık olduğunu belirterek her kadının devrimci kadın örgütlerinde  örgütlenmesi ve her alanda mücadele vermesiyle ancak şiddetin ve baskların durdurulacağını belirten panelistler, aynı zamanda da erkek egemenliğinin hüküm sürdüğü bu dünyada kadının özgür bir birey olmasından söz edemeyiz denilerek, o zaman  özgürlük için hayatın her alanında mücadeleyi geliştirere, örgütlü kurumlar oluşturarak kadının kurtuluşunu sağlıyabiliriz denildi.

Kadın hareketlerin temsilcileri, Orta Amerika’da başlayan kadınların görsel eylemlerinin dünyaya yayılarak devam edeceğini ve bu dünyada gelişen kadın eylemlerini sahiplenildiğini ve selamladıklarını da bir sinevizyon göstererek belirttiler.

Panel daha sonra soru cevap bölümüyle devam etti. Tartışmalı geçen soru cevap bölümüyle panel sonlandırıldı.

ADKH’i Paneli örgütleyen kadın örgütlerine bir çağrı yaparak ortak mücadele olmazsa olmaz vurgusuyla, ortak faliyetlerin yeni yılda da devam edeceğini belirtti.

Share

Yaşam hakkımız için örgütlü mücadeleye, çünkü şiddetsiz başka bir dünya mümkün!


ADKH ‘nın da içinde yer aldığı sol kadın örgütlerinin oluşumu olan Frauenbündnis Stuttgart (ADKH, Courage, Frauenkollektiv, MLPD, Yeni Kadın, YJK-E, Rahai Zan (İran kadın örgütü) Samstagsmütter, SKB,
Yaşanacak dünya Zusammen Kämpfen Stuttgart) 25 Kasım’da miting ve yürüyüş düzenledi.

Rotebühlplatz’da yapılan miting Yeni Kadin ve ADKH kadınlarının oluşturduğu koronun sunumuyla başlayıp, kurumların sunumları ve sloganlarla devam etti.
ADKH “yaşam hakkımız için örgütlü mücadeleye, çünkü şiddetsiz başka bir dünya mümkün!” ile konuşmasını sonlandırdı.
Etkinlik Stuttgartt’ın en işlek caddelerinden olan Theodor Heuss caddesi “yaşama tutkun kadınlar, mücadele eden kadınlardır gelin bu düzeni devirelim” ve “artık bir kadın daha eksilmeyeceğiz” sloganlarıyla yankılandı. 300 civarında olan katılımla soğuğa rağmen çok çoşkulu olan yürüyüş Stuttgart merkezi olan König caddesinde halaylarla son buldu.

IMG_4466

Share

Yaşam Hakkımız Için Sokaklardayız


Kadına yönelik şiddet, toplumlarda eşitsizlik ve egemenlik ilişkiler ortaya çıkardıktan sonraki toplumlar tarihi boyunca hiç eksik olmadı.
Avrupa’da cadı avları, savaş, işgal dönemlerinde kadınlara kitlesel tecavüz ve kadının köle pazarında satılması Kadına yönelik şiddetin kapsamını tarihsel olarak göstermeye devam ediyor.
Kadına yönelik şiddet farklılıklar gösterse de dünyanın her ülkesinde yaşanmakta. Örneğin, Fransa ‘da 2019 yılında öldürülen kadın sayısının 101 ‘e ulaşması, Avusturya’da 2018 yılında 41 Kadının uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybetmesi, Almanya’da 364 kadının öldürülmek üzere saldırıya uğraması ve 141 Kadının hayatını kaybetmesi. BM’lerin son raporuna göre, her gün dünya genelinde 137 kadın partneri yada yakını tarafından öldürülüyor. Bununla birlikte, Ortadoğu da Ezidi, Kürt ve Arap kadınlarının mücadelesine tanık oluyoruz. Özgürlüğe giden yolda kadının örgütlü mücadelesi bizleri güçlendirirken, işgalci, çeteci iktidarların ve güçlerin de hedefi haline gelmekte. Ülkelerinden kaçmak zorunda olup deniz de ve göç yolunda yaşamlarını sürdürebilmek için bedenlerini satmak zorunda kalan, öldürülen ve boğulan bebek suretlerini gördük. Sokaklarda, dünyanın her yerinde eşit hak ve ücret için yürüyen kadınların uğradığı devlet şiddetini gördük.
Kadınlar dünyanın her tarafında ulusal, sınıfsal, cinsel sömürüye uğramaktadırlar. Bizleri yasaklarla, baskılarla sindiremezler. Yıllardır olduğu gibi yine sokaklardayız, yine dayanışmayla mücadelemizi büyütüyoruz. Her şeye ve her türlü baskıya, kadın düşmanı yasalara rağmen eşitlik ve özgürlük için direnen, üreten, itaat etmeyen ve mücadele eden kadınlar ve LGBTİ+ bireyleri var. Bizler bu kararlılıkla mücadelemize devam ediyoruz.
Biz kadınız, sokaklardayız, isyandayız. Evet, dünyayı istiyoruz ve dünyayı eşitlik ve özgürlük için değiştirmek istiyoruz. Bu alanları varlığımızla değiştireceğimizi ve terk etmeyeceğimizi bir kez daha haykırıyoruz.
Mirabel kardeşler kadının özgürlük mücadelesinde birer kelebek olarak simgelestiler.Unutmayalim ki kelebekler kanat çırparak yol alırlar. Yalnızca 25 Kasımlarda değil ,gün gün, her gün kanat çırptıkça özgürleşeceğiz….
ŞİDDETSİZ BAŞKA BİR DÜNYA MÜMKÜN

Kasım 2019

Share

ÜÇ GÜN SÜREN POLİTİK KADIN KONFERANSI ORTAK MÜCADELE ÇAĞRISINDA BULUNDU


Beş yıl da bir yapılan 12. Politik Kadın Konferansı Almanya’nın Erfurt kentinde gerçekleştirildi. Üç gün boyunca çeşitli delegasyonların katıldığı ve 7 ayrı konu başlığının yer aldığı konferans canlı tartışmalara ev sahipliği yaptı.

1.gün yapılan açılış konuşmasının ardından sahneye davet edilen delegasyonlar kısa mesajlarını ilettiler. Konu forumlarının tanıtımının ardından forumlar başladı.
Forum başlıkları olarak; Emperyalizm, Kadın ve Çevre, Gençlik ve Eğitim, Gelecek Perspektifi ve Sosyalizm, Göç, sosyal ilerlemenin anasıdır, Sendikal Çalışmalarda Kadın, Sağcı hükümetlerin gelişimi, Aile ve diğer yaşam biçimleri üzerindeki etkileri anlatıldı.


Birinci günün sonunda yapılan enternasyonal kültürel etkinlik canlı bir atmosfer oluşturdu.
İkinci gün Ortadoğu işgaline ve Thüringen eyaletinde gelişen sağcı politikalara karşı bir yürüyüş düzenlendi. Şehir merkezinde biten yürüyüşe miting ile devam edildi. Miting de diğer ülkelerde gelen delegeler ve göçmenleri destekleyen kurum temsilcileri mesajlarını sundular.Öğleden sonra forumlara devam edildi. ADKH olarak kadının gelecek perspektifi forumunun ikinci bölümün de Rojova’da kadınların mücadelesiyle gerçekleşen demokratik devrimin kazanımları, kadınlar için yarattığı moral değerlerine dair sunum yapıldı. Sınıf eksenli sosyalist devrimlerden farkının da tartışıldığı Rojova devrimi kadınlar için güçlü bir değer, İŞİD barbarlığına karşı kazanılmış bir kadın zaferi olarak tanımlandı. DDR de ve sosyalist devrimler de kadınların kazanımlarının da tartışıldığı forum da kadınlar için sosyalist perspektifin tek alternatif olduğu vurgulandı.


“DÜNYA KADINLARI BİRLİKTE TARTIŞIYOR, MÜCADELE EDİYOR”

İki günlük tartışmaların ardından forum sonuçlarının kısa özeti katılımcılarla paylaşıldı. Nepal’de yapılan 2.Dünya Kadın Konferansının politik sonuçları sunulup tartışıldı. 2. Dünya kadın konferansında alınan karar doğrultusunda “Kadının Kurtuluşu Konferansı” Politik kadın konseyi tarafından 2018 yılında Hindistan’da yapıldı. Faaliyet raporu içinde konferansın sonuçları da paylaşıldı. Konferansın ana tartışma konularından biri olan geçmişin işçi hareketlerinin pozisyonu, bugüne evrilen kadın grevleri ve sonuçları; ikinci konu olarak savaşa karşı dünya barışı için sorumluluk almaya hazırız bildirgesi ve Akdeniz’de mültecilerin can güvenliğinin sağlanması için mücadele kararı alındığı belirtildi.


12. Kadın konferansının sonucunda ırkçılığa, özellikle Almanya’da gelişen sağcı politikalara karşı ortak mücadele kararı alınarak bir bildirge yayınlandı.

Politik Kadın Konseyi’nin örgütleyeceği Avrupa konferansı 2020’de Bosna Hersek’de, 3. Dünya Kadın Konferansı ise 2021 Eylül ayında Tunus’ta gerçekleştirileceğini ilan edildi. Yapılan seçimle 14 kişilik yeni konsey üyeleri seçiminin yanı sıra, genç kadınlar (13-18 yaş arası ) kadın mücadelesine duydukları ilgiyi belirterek, Rabell gençlik hareketi üyesi olduklarını ve Politik kadın konseyine de adaylıklarını açıkladılar.

Kasım 2019

AVRUPA DEMOKRATİK KADIN HAREKETİ

Share

Yaşasın Enternasyonal Kadın Dayanışması

12. Politik Kadın Konferansının ikinci gününe denk gelen dünya  Kobane ile dayanışma günü vesilesiyle kadın konseyi bir yürüyüş organize etti. Yürüyüşte kapitalist sistemin kadınlara uyguladığı yasalar ve politikalar teşhir edildi. Rojova ve Kobane ile dayanışma çağrısı yapılarak enternasyonalist örgütlü mücadelenin kadınların kazanımlarını güçlendirdiği vurgusu yapıldı. Yürüyüşe Courage, Yeni Kadın, MLPD, Avrupa Demokratik Kadın Hareketi (ADKH), Rojova ile dayanışma komitesi katıldı.

Yürüyüşten sonra yapılan mitingde İspanya, Nepal, Tunus ve Bangledeş’ten gelen eenternasyonel  delegeler kısa mesajlarını sunarak ülkelerinde sürdürülen mücadelenin, mücadele eden tüm kadınları güçlendirdiğini vurguladılar.

 

FullSizeRender

 

Share

Cumartesi Annelerine polis saldırısı


Cumartesi Annelerinin kaybedilen yakınları için her hafta düzenlediği eyleme bu hafta polis saldırdı

Cumartesi Annelerinin bu hafta 759. kez düzenlemek istediği eylem polis tarafından engellendi. Cumartesi Anneleri her hafta kaybedilen yakınları için adalet talebiyle Galatasaray Meydanında eylem düzenliyordu. İstanbul Valiliğinin Galatasaray Meydanını eylemlere yasaklamasının ardından aileler İHD İstanbul Şube binası önünde açıklama yapmaya başlamıştı.

gazetepatika10.org

Share

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi Eğitim kampı gerçekleştirildi


Avrupa Demokratik Kadın Hareketi’nin 10 yıldır düzenlediği merkezi eğitim kampı bu yıl Almanya’nın Budingen şehrinde başarıyla gerçekleştirildi. 30’un üzerinde kadının katıldığı kamp, iki başlıkla ele alındı. Cuma günü başlayıp pazar günü sona eren kampın ilk gününde ekoloji üzerine bir sunum gerçekleştirildi. Yapılan sunumda yaşanan global ısınma ve bunun yarattığı sonuçlar, ekolojik farkındalık, yaşam tarzının değiştirilmesi, bunun bir kültür haline getirilmesi,çocukların bu konuda eğitimi üzerine birçok konuya değinildi.  Sunumda bugün güncel olan iklim değişikliği ile ilgili ülkelerin yapmış olduğu anlaşmalar ve bu anlaşmaların isteninildiği şekilde yerine getirilmemesi ve bunun sonucunda da dünyanın şu anda önlenemez bir şekilde küresel ısınmaya gittiği açıklanarak, eğer önlenemezse bunun çok yıkıcı sonuçları olacağı üzerinde duruldu. Küresel ısınmanın şu an için yarattığı belli sonuçlara dair istatistikler sunuldu. Sonrasında yapılan tartışmalarla ekolojik farkındalık ve insanın nasıl konumlanması gerektiği üzerine fikir beyanları yapıldı. Çevre bilincinin geliştirilmesinin doğru olduğu ama aynı zamanda da asıl yapılması gerekenin sistemleri sorumlulukları noktasında zorlamak  olduğu anlatıldı, çünkü tek tek bireylerin yapmış olduğu şeylerin özünde anlamlı olduğu ancak bir bütün olarak küresel ısınmaya karşı yeterli olmayacağı anlatıldı.
Eğitim kampının ikinci günü ise Kadın mücadelelerinin tarihsel rolü üzerine kısa bir sunum yapıldı ve ardında hareketimizin oniki yıllık süreci ve bundan sonrasında yapılacaklar noktasında fikir alışverişi yapıldı. Katılımcı tüm kadınların fikirlerini sunduğu tartışma canlı geçti.

Kadın hareketinin 12 yıllık sürecinde oldukça başarılı çalışmalar yürütüldüğü, birçok deney ve tecrübe edinildiği belirtilerek bu deney ve tecrübeler ışığında eksiklikler ve hatalar gözden kaçırılmadan hareketin geliştirilmesi üzerinde duruldu. Çalışma tarzı, disiplin, devamlılık ve yerellerin ihtiyaçları ve sorunları noktasında merkezi komisyonun iletişim ve sorumluluklarına değinilerek, kadın hareketinin daha nitelikli hale getirilmesi noktasında öneriler sunuldu.

Kampın son günü kampa dair fikirler alındı, yapılması düşünülen kampanya noktasında öneriler sunuldu ve bir sonraki yıl buluşmak üzere kamp sona erdi.

Share